SON TV Yazıları: NECDET KÜÇÜKTAÅžKINER Komisyon niye dikkate almadı, MÄ°T neden savunmadı?
Tarih 17 Mart 1997, yer TBMM Susurluk AraÅŸtırma Komisyonu. Komisyon BaÅŸkanı Refah Partisinden NevÅŸehir Milletvekili Mehmet ELKATMIÅž, BaÅŸkanvekilli DoÄŸruyol Partisinden Van Milletvekili Mahmut YILBAÅž, Komisyon Sözcüsü Refah Partisinden Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri Ä°NCETAHTACI, Kâtip Üye Anavatan Partisi Ä°zmir Milletvekili Metin ÖNEY, Üyeler Refah Partisinden Karabük Milletvekili Hayrettin DÄ°LEKCAN, DoÄŸruyol Partisinden TekirdaÄŸ Milletvekili Nihan Ä°LGÜN, Anavatan Partisinden Sinop Milletvekili YaÅŸar TOPÇU, Demokratik Sol Partiden Aydın Milletvekili Sema PÄ°SKÄ°NSÜT, Cumhuriyet Halk Partisinden Ä°çel Milletvekili Dursun Fikri SAÄžLAR
Komisyon’un dinlediÄŸi kiÅŸinin adı ise Necdet KüçüktaÅŸkıner. Avukat, 1966-1973 arasında görev yapmış eski bir MÄ°T mensubu. Necdet anlatıyor: “12 Mart olayları sırasında 1972 senesinde Türkiye Ä°htilalci Ä°ÅŸçi Köylü Partisi (TÄ°Ä°KP) operasyonu yürüdü Türkiye'de. Bu operasyonu planlayan benim. Adı Åžafak Operasyonu’dur.
Bu Åžafak Operasyonu’nu yürütürken Ä°stanbul Bölge Sorumlusu Ferit Ä°lsever'in karargâh olarak kullandığı evi tespit ettik. Bu karargâh, Hiller Samder Boyt adında Robert Kolej'de profesör olan Ä°ngiliz uyruklu ÅŸahsa ait.
Bu operasyon sonucunda Ä°stanbul bölgesinde ve bütün Türkiye ÅŸamil olmak üzere, 266 eleman yakaladık; bu arada Ä°ngiliz'i de yakaladık. Ä°ngiliz'i aldık emniyete getirdik, gazetelerde yazdı...
Bu Ä°ngiliz'i, bize sorgulatmadılar. Yukarıdan kesin dediler. MÄ°T'ten gelen emir, Ankara'dan kimin verdiÄŸini bilemem. Bizim teÅŸkilattan geliyor. 20 tane konsolosluk arabası geldi. Ä°ngiliz'i biz sorgulayamayınca o tarihte bu örgütün yabancı iltisaklarını tam tespit edemedik.
Bize sol örgütü yakala dediler. Biz, sol illegal örgütü deÅŸifre etme çalışmalarına girerken altından Ä°ngiliz çıktı.
Ferit Ä°lsever’in defterini ele geçirdik. Bu ÅŸifreli defterde, bugün, halen, medyada yer alan, elliye yakın insanın ismi vardı. Ankara 3 numaralı Sıkı Yönetim Mahkemesi’nin Åžafak Davası dosyasında mevcuttur bu ÅŸifreli defter, delil olarak orada mevcuttur.
Ondan sonra aradan seneler geçti, 1973 senesinde ayrıldım, avukatlık yapıyorum. 1978 senesi 15 Temmuzunda benim yazıhanem basıldı. Bu Ferit Ä°lsever yazıhaneme geldi. 1978'de Aydınlık “Kontrgerilla” yayınını baÅŸlattı. Bu yayından önce bana geldiler ilk sayısının çıkmasından önce yazıhanemi bastılar resmen silahlı.
Bunlar silahlı bir örgüt deÄŸildir, onu hemen arz edeyim. Bunlar daha ziyade böyle yayın yoluyla falan yıpratma, provokasyonlar, iÅŸte hükümet, devlet devirme falan böyle iÅŸler yaparlar ve diÄŸer örgütlerden farklıdırlar; bunlar hedef gösterirler, vurdururlar. Aydınlıkçılar bastılar. Bunlar böyle silahlar-milahlar koymuÅŸlar geldiler.
"Beni tanıyor musun?", "Tanıyorum, seni tanımam mı Ferit Ä°lsever otur" dedim. "Yok. Ä°ÅŸte biz buraya... Sen bize iÅŸkence ettin, sen efendim kontrgerillasın, kimden emir aldın, kime emir verdin, bunları açıklayacaksın, bunları açıklarsan biz seni yazmayız gazetemizde" dediler.
Dedim "kardeÅŸim, bu bir kere sizin saçmalığınız, böyle bir olay olmamıştır, ben kontrgerilla deÄŸilim, ben bir MÄ°T mensubuydum. Sizin sorgularınızda bulundum, bunu da kabul ediyorum. Ancak, bu ithamlarınız saçmadır, bu talepleriniz de yersizdir; lütfen buyurun çıkın" dedim. Ertesi gün deÄŸil, aynı geceki Aydınlık Gazetesinde koca bir manÅŸet attılar iÅŸkencelerde görev aldığımı, “iÅŸkenceci avukat Necdet KüçüktaÅŸkıner” diye. Benim yazıhanemin, evimin resimleri, ÅŸahsımın yandan, önden çekilmiÅŸ filan, hedef olarak bizi ortaya attılar.
O tarihlerde MÄ°T'ten bir iki arkadaÅŸ geldi; Tabii, ben de gittim anlattım, dedim böyle böyle adamlar geldi, 16 kiÅŸiyi yazacaklarmış teÅŸkilattan, bunlar sorgularda bulunan veya tespit ettikleri 16 kiÅŸi...
Hatta MÄ°T, bana biraz ÅŸey etti; “Niye böyle iÅŸkencelerde görev aldın falan”. Nuri Bey'di baÅŸkan, Nuri GündeÅŸ. "Böyle ÅŸey mi olur?" gibi... Söylemedim, “Nuri Bey bunların hepsi uydurma, sizin hakkınızda kim bilir neler yazacaklar” diye. Nitekim 16.ncı olarak Nuri Bey çıktı. Nuri Bey'in resmi...
Ben hemen gazeteyi aldım, Nuri Beye gittim dedim "Nuri Bey, bakın, bana biraz ÅŸey gösterdiniz, kafanızda birtakım istifamlar belirmiÅŸti, bakın, sizin hakkınızda ne yazıyor." Nuri Bey hakkında altın kaçakçısı, Ä°sviçre bankalarında bilmem ne hesapları... Sadece onun hakkında deÄŸil, 16 kiÅŸi hakkında neler neler yazıyorlar. Åžimdi bakıyorum bu bizim hakkımızdaki bibliyografik bilgiler doÄŸru, hepsi doÄŸru; ama böyle bir sayfa bibliyografik bilgi, ana adı, baba adı, MÄ°T'e hangi tarihte girmiÅŸ çıkmış, hangi görevde bulunmuÅŸ, tayini nereye olmuÅŸ, hangi devrede terfi etmiÅŸ bunların hepsi doÄŸru. Ancak, altına, iÅŸte benim için iÅŸkencelerde görev aldı, öbüründe altın kaçakçısı, birisine affedersiniz homoseksüel, öbürüne bilmem ne... Herkese bir çamur atıyorlar. Yayın bu tarzda devam ediyor.
O tarihlerde, bizim bu örgütün, bu örgütü bir sol örgüt olarak biliyorduk, kafamızda bir Ä°ngiliz istifamı belirdi. Ben Ä°stanbul'da Ferit Ä°lsever'in ÅŸifreli defterini çözünce, zaten, bütün Ä°stanbul örgütü çıktı. Ä°stanbul örgütünün ÅŸeması vardı ÅŸifreli defterde. Ondan sonra, operasyon, Ankara'ya atladı, DoÄŸu Perinsek, burada, bir çiftlik evinde çoban kıyafetinde yakalandı. 120 sayfa kendi el yazısıyla ifadesi vardır. Ferit Ä°lsever'in 60 sayfa kendi el yazısıyla ifadesi var. Bu ifadelerin iÅŸkenceyle alındığı yalandır.
Bu örgütün içerisinde subaylar vardı. Subaylar muhtelif örgütlere katıldılar, sadece bu DoÄŸu Perinçek'in örgütüne deÄŸil. Mesela 81 sanıklı dava, Sarp Kuray ve arkadaÅŸları, Hikmet Kıvılcımlı grubu, bunlar ayrı tutuklandı, havacılar ayrı tutuklandı.
Benim operasyonumda da, Türkiye Ä°htilalci Köylü Partisi, bu örgüt içerisinde subaylar, teÄŸmenler filan vardı. DoÄŸu Perinçek'e selam veriyordu onlar, buyurun komutanım, buyurun baÅŸkanım diyorlardı, olay böyle.
Biz, kontr espiyonajcıydık, yabancı casusluk faaliyetlerine karşı koyma faaliyeti bölümünde çalışıyorduk. Ben, Hiram Bey, Mehmet Eymür falan... Bu operasyonlar baÅŸlayınca, bizi, destek güç olarak oraya aldılar, K bölümü, iÅŸte orada çalıştık, bu operasyonu da bana verdiler, öbür operasyonlar Türk Halk KurtuluÅŸ Partisi Cephesi, Türk Halk KurtuluÅŸ Ordusu vesaire...
Åžimdi konuÅŸtuk, "benim kanaatimi sorarsanız, bu iÅŸin içerisinde çapanoÄŸlu var, bunlar, yabancı bir istihbarat servisiyle temas halindeler; ancak, ben, bunu tam tespit edemedim " dedim. Ondan sonra çalışmalar baÅŸladı, bu kontrgerilla yayını üzerine, MÄ°T birtakım ciddî çalışmalar yürüttü. Bu arada, bu çalışmalar yürürken, bunların istihbarat ağına, Turhan ÇaÄŸlar adında bir emekli albay takıldı. Turhan ÇaÄŸlar...
GündeÅŸ Bey bunu iyi biliyor. Herhalde, çok iyi anlatmıştır. Turhan ÇaÄŸlar, emekli bir albay ve Ankara'dan Ä°stanbul'a gelmiÅŸ, burada, Odalar BirliÄŸinde "Özel Sektör Enformasyon Bürosu" adında bir kuruluÅŸ kuruluyor. Bu büroyu yönetiyor.
Büronun ne iÅŸ yaptığı belli deÄŸil, paranın nereden geldiÄŸi belli deÄŸil, paranın nereye gittiÄŸi de belli deÄŸil.
MÄ°T içerisinde iki ÅŸahıs Sabahattin SavaÅŸman ile Turan ÇaÄŸlar yakalanıyor. Albay Turhan ÇaÄŸlar bir MÄ°T mensubu deÄŸil, dışarıdan, MÄ°T'le teması olan bir kiÅŸi ve söylendiÄŸine göre, bizim, o tarihlerdeki bölge daire baÅŸkanımız Turhan Deniz'le yakın arkadaÅŸmış. Bu özel sektör enformasyon bürosu, UÄŸur Mumcu'nun da tetkikatına uÄŸruyor. Özellikle bunun üzerinde uÄŸraşıyor UÄŸur Mumcu; araÅŸtırıyor ediyor, birtakım paralar sarf edilmiÅŸ, bu paraların nereye gittiÄŸini ne yapıldığını tespit edemeden UÄŸur Mumcu çalışmalarını yarıda bırakıyor. Bu arada, Turhan ÇaÄŸlar, yine o tarihte, zannedersen Nuri Beyle ilgili bilgileri verirken suçüstü oluyor. Aydınlık Gazetesine veriyor ve suçüstü olduÄŸunda yanında Millî Ä°stihbarat TeÅŸkilatının içindeki bir adam var, ikisini birden suçüstü yapıyorlar. Bu adam, alınıyor, birtakım sorgulara tabi tutuluyor ve ondan sonra her ne hikmetse serbest bırakılıyor, hakkında hiçbir tahkikat yapılmıyor. Yanındaki MÄ°T'çi Bülent Åžekerkaya... Öldü, intihar etti. Birlikte suçüstü oluyorlar, Ä°stanbul Fındıklı'da Set üstünde.
Sonra Turhan ÇaÄŸlar serbest bırakılıyor. Birtakım oyunlar oluyor, burada bunun nereden geldiÄŸi bilinmiyor serbest bırakılıyor. Nuri Bey, bilmiyorum anlattı mı, bu iÅŸin üzerinde duruyor. MeÄŸer, Turan ÇaÄŸlar denilen adam, bizim biyografik malumatımızı, demin arz ettiÄŸim biyografik malumatı adamları vasıtasıyla alıyor personelden ve Aydınlık Gazetesine aktarıyor. Aydınlık Gazetesine aktarıyor; ama, kendiliÄŸinden aktarmıyor, CIA ile irtibatlı olarak aktarıyor. Yani, CIA, Aydınlık Gazetesini destekle diye ÇaÄŸlar'a emir vermiÅŸ; Aydınlık Gazetesine veriliyor. Aydınlık Gazetesi bunları alıyor, kullanıyor, yazıyor, çiziyor, herkese bir yakıştırma yapıyor. Hatta Turan ÇaÄŸlar, Aydınlık Gazetesinin merkezinde merkez komitesinden iki üç kiÅŸiyle beraber toplantılar yapıyor. Artık, iÅŸi bu derece ihtilal öncesi yozlaÅŸtırmışlar yani.
Bakınız, ben bunu ek olarak koydum. Åžu nokta dergisi1993 senesi yıl, sayı: 36'dır. Bu dergi mutlaka her Türk vatandaşının okuması lazım, saÄŸcısı solcusu, Alevî'si Sünnî'si, Türkü Kürdü, herkesin okuması lazım. Åžu çok önemli belgedir. Bunu okuyunca herkes birçok ÅŸeyler öÄŸrenir. Yabancı bir Millî Ä°stihbarat TeÅŸkilatının içerisine...
Bunlar çok detaylı ÅŸeyler; ama, çok sathi anlatmaya çalışıyorum. Bu adamlar bir ÅŸeyler yapmak istiyorlar. Burada bir ihtilal hazırlığı var. Turan ÇaÄŸlar daha önce 27 Mayıs ihtilalinde de yer almış bir adam. Radyoevini iÅŸgal etmiÅŸ, ondan sonra radyoevi müdürü yapmışlar bunu, Turan ÇaÄŸlar bu kiÅŸi. Daha sonra, bu tabii bırakılıyor, Ankara'dan birtakım adamlar geliyor, bir ÅŸeyler oluyor, bırakın bunu, bırakıyorlar ve bunun üzerinde duruyorlar. Bu adam neyin nesidir, fesidir, o tarihten sonra serbest bırakılıyor; ama, MÄ°T kontrolü bırakmıyor bu adam üzerindeki ve neticede Turan ÇaÄŸlar'ın Amerikalı Mark Lesın –yanılmıyorsam adında bir CIA ajanıyla suçüstü yapıyorlar Levent'teki bir evde. Buralarda, yer konusunda yanlışlığım olabilir.
Adam suçüstü oluyor, Amerikalılara, CIA'lilere bilgi verirken suçüstü oluyor, onlarda para alıyormuÅŸ 1000 dolar filan. Ä°ÅŸte içimizdeki bir iki kiÅŸiye de -soysuz adamlar diyeceÄŸim tabirimi mazur görün- para veriyormuÅŸ, orada bilgileri çalıyor, bunları Aydınlık Gazetesine aktarıyor. Bu arada ÅŸunu arz etmek istiyorum: Bu adamın CIA'dan aldığı talimat muvacehesinde Aydınlık Gazetesini desteklemesi bence ilgi çekici bir olaydır, Komisyonun dikkatini çekiyorum. Netice itibariyle, adam askerî mahkemede yargılanıyor, yargılanırken de ölüyor. 1980'den sonra; bu dosyada hepsi var.
Bu olaylar böyle devam ediyor. Ben olayların üzerine gittikçe, farkında olmayarak arı kovanına çomak sokmuÅŸum. Ben CIA'yı kovalamıyorum, sol örgütü kovala diyorlar, ardından bu olaylar çıkıyor. Biz, sanki hassaten CIA'nın üstüne gitmiÅŸçesine bizim yakamız bırakılmıyor ve devamlı her provokasyonda, her destebilizasyon düÄŸmesine basıldığında, iÅŸkenceci Necdet KüçüktaÅŸkıner. Ä°thamlardan bir tanesi de 1 Mayıs 1977 olaylarını benim yaptığım tarzındadır.
Bakınız, çok enteresan. Bir belge neÅŸrediyor Aydınlık Gazetesi, bu dosyaya koydum, geçen gün Cumhuriyet Gazetesinde çıktı. Bu belgede deniliyor ki, bir baÅŸlık atmışlar, 1 Mayıs 1977 kanlı Taksim olaylarından onbeÅŸ gün önce iÅŸkenceci avukat Necdet KüçüktaÅŸkıner'e ödenen 8 049 041 lira veya 51 lira. Necdet KüçüktaÅŸkıner bu parayı alıp bu Taksim provokasyonunu tertipledi.
Åžimdi, ben bunu Aydınlık Gazetesinde okuyorum, Millî Ä°stihbarat TeÅŸkilatı Ankara'ya telefon ediyorum Erkan Ersin diye bir arkadaÅŸ bakıyordu personel dairesine.
Dedim, bu yazı nedir, neyin nesidir? DoÄŸru mudur, deÄŸil midir? Ben olmadığını biliyorum tabii de, Aydınlık Gazetesi böyle bir belge yayımladı; ben, bu belge nedir diyorum, sahte mi, deÄŸil mi diyorum, neyin nesidir diyorum. Belge yayımlıyor çünkü bir gazetenin başına bu kadar bir sayfa koyuyor. Bana verilen cevap ÅŸu oluyor: Deniliyor ki, bu belge, bu para, 8 049 051 lira bütün MÄ°T mensuplarına ödenen ÅŸu sayılı kanun, ÅŸu tarihli Emekli Sandığı Genel MüdürlüÄŸü kararı uyarınca ödenen paranın yekûnudur ve bu paradan senin üç ay onbeÅŸ günlük fiili hizmetine karşılık sana düÅŸen para 1617 liradır. Peki, niye 8 milyon benim zimmetimde gösteriliyor. Efendim, bunun altında, 8 milyonun altında "meyanında" kelimesi mevcut. DoÄŸu Perinçek ekibi, Aydınlık Gazetesimeyanında kelimesini silmiÅŸ, tipeksle geçmiÅŸler üstünden, bunu yayımlıyorlar para senin zimmetinde gösteriliyor; yani, 8 milyonu ben almış oluyorum.
Kaldı ki, 8 milyon bana da verilse, böyle bir saçma sapan operasyonla Emekli Sandığına MÄ°T yazacak, Emekli Sandığı bu parayı bana verecek, ben de gideceÄŸim Taksim olaylarını tertip edeceÄŸim; böyle bir kargaların gülebileceÄŸi bir olay.
Neticede, peki diyorum o zaman bana bir belge verin olayı açıklayıcı mahiyette. O tarihlerde deniliyor ki, MÄ°T bu adamlarla Aydınlıkçılarla, Maocu diye geçer, yüz göz olmak istemiyoruz, bu nedenle hiç kimseye bir belge vermiyor ve açıklama yapılmasını da istemiyorlar. Ben diyorum ki, ben MÄ°T mensubu deÄŸilim ÅŸu anda avukatım ve ben bu olaylar dolayısıyla, bu belge dolayısıyla halkın nazarında 37 kiÅŸinin katiliyim. Ben bundan son derece büyük bir azap duyuyorum. Bana iÅŸkenceci diyorlar, o kadar azap duymuyorum, 37 kiÅŸinin katili olmaktan, öyle bir katliamın sorumlusu olarak gösterilmekten çok büyük bir azap duyuyorum diyorum, bunu yapmayın.
Ayrıca, bu itham sadece bana deÄŸil, sizedir de. Siz niye açıklamıyorsunuz, siz açıklayın, ben rahat edeyim. Açıklamıyorlar, prensip kararı aldık açıklamayız, bana da belgeyi vermiyorlar ve ben MÄ°T'le, teÅŸkilatımla takışıyorum. O arada, benim bir belgeyi mutlaka alıp bir basın açıklaması yapmam lazım ve kanunî haklarımı kullanmam lazım, avukatım, hukukçuyum, böyle bir katliam meselesi...
Emekli Sandığı Genel MüdürlüÄŸüne gittim. Girdim böyle sert bir ÅŸekilde Emekli Sandığı Genel Müdürü, dedim ki, kardeÅŸim -adamın adını unuttum, belgede imzası vardır veya yoktur, zannedersem Tahsin AÄŸalı- ve bu olayı biliyorsunuz dedim, bu belge nedir? Efendim, bu belge siz buna bu kadar kıymet mi veriyorsunuz, biz bu belgeye gülüyoruz. Niye gülüyorsunuz beyefendim?
KardeÅŸim buna kargalar bile güler, 8 milyonu MÄ°T sana vermiÅŸ, bizim teÅŸkilattan vermiÅŸ, böyle ÅŸey mi olur? Yahu dedim, bu memlekette sen herkesi kendin gibi kültürlü sanıyorsun, beyni yıkanan insanlar var, örgüt mensupları var. Adamlar diyor ki, bu adam 1 Mayısı yapmış. Ben 1 Mayıs katliamının sorumlusu bir hedef haline getiriliyorum ve 1989 yılında da yazıhaneme bomba atılıyor bu yüzden, 1 Mayıs katliamının sorumlusu olduÄŸumdan, o belgeyi de bu dosyaya koydum. Dev-Sol açıklama yaptı; iÅŸte 1 Mayıs katliamının sorumlusu Necdet KüçüktaÅŸkıner'dir diye.
15 Temmuz 1978 yılında, ondan sonra bir seri yazı çıktı aynı Cumhuriyet Gazetesinde olduÄŸu gibi, böyle beÅŸ altı 13 sayı beni yazdılar, sanki bütün MÄ°T'in bütün faaliyetlerinin yegâne sorumlusu benmiÅŸim gibi, adamlar benim hakkımda devamlı yazıyorlar.
Ä°stanbul BaÅŸkanı Galip Beye telefon ediyorum. Galip Bey, bakın, ben 1978 yılında 1 Mayıs katliamının sorumlusu olarak neÅŸredildim, hedef gösterildim. O zaman bu bir Aydınlık Gazetesi yayınıydı. Bugün bütün medya bu olayı ele aldı. Son derece ciddî köÅŸe yazarları Zülfü Bey gibi kiÅŸiler bu konuyu ele almış, yazıyorlar. Onun için, sizin teÅŸkilat olarak bir açıklama yapmanız gerekir diyorum. Aldığım cevap ÅŸu oluyor: Biz, 1978 yılında açıklama yapmadık, ÅŸimdi açıklama yaparsak ne derler." Ne derlerse desinler kardeÅŸim. Yani, MÄ°T teÅŸkilatı olarak siz nasıl böyle bir töhmeti sırtınızda taşımayı kabul ediyorsunuz, ben anlamıyorum dedim, böyle çirkin iftira ve ithama nasıl maruz kalıyorsunuz.
Åžimdi bu gizli teÅŸkilata, arı kovanına çomak sokmuÅŸum, bu teÅŸkilat, bu adamlar bizle uÄŸraşıyorlar; olay bu. Bugün başımıza gelen olayların esas sebebi budur. Åžu MÄ°T belgesini de bana sonradan verdiler, Teoman Koman imzalıdır, bu paradan benim ÅŸahsıma 1617 lira düÅŸtüÄŸü ve üç ay onbeÅŸ günlük fiili hizmetime karşılık bu paranın bana verildiÄŸini açıklayan. MÄ°T'e sual soruyorum, niçin açıklamıyorsunuz; Cevaben ÅŸunu da söylüyorlar. Diyorlar ki, biz bir müsteÅŸarlığız, açıklama yapma yetkisine sahip deÄŸiliz, BaÅŸbakana baÄŸlıyız. BaÅŸbakanlar da bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadı.”
Necdet KüçüktaÅŸkıner’in anlattıkları, hem ülkemizde halen de faaliyet gösteren Maocu bir örgütün kökü, hem de MÄ°T’te görevini doÄŸru yapan bir memurun yaÅŸadığı trajedi açısından çok önemli. Komisyon üyeleri ise anlatılanlara pek önem vermemiÅŸ, raporlarında bile bu konuya hiç deÄŸinmemiÅŸler.
Necdet KüçüktaÅŸkıner’e gelince, 2006’da Antalya’da geçirdiÄŸi bir trafik kazasından sonra, kendisine Maocu örgüt tarafından yapıştırılan 1977’deki “kanlı 1 Mayıs’ın tertipçisi” yaftasını silemeden hayatını kaybetmiÅŸ. Haberi veren gazetenin baÅŸlığı “Ä°llegal iÅŸlere bulaÅŸan MÄ°T elemanının sonu.”
Necdet KüçüktaÅŸkıner’in bahsettiÄŸi ve Perinçek’in illegal TÄ°Ä°KP örgütünün Ä°stanbul’daki karargâhının bulunduÄŸu evin sahibi Ä°ngiliz Profesör Hilary Sumner- Boyd ise, 1910 yılında ABD Massachusetts, Boston’da doÄŸmuÅŸ, Boston, Oxford’da bir Hıristiyan kilisesinde özel eÄŸitim almış. Türkçe, Yunanca, Almanca, Fransızca ve Latince biliyormuÅŸ.
ABD ve Ä°ngiltere’nin Sovyetler BirliÄŸine karşı birlikte yürüttüÄŸü bir istihbarat faaliyet olan Ä°ngiltere merkezli Troçkist “Kızıl Bayrak” BirliÄŸinin 238 Edgware Road Londra adresindeki merkezinin yöneticisi olan Hilary Sumner-Boyd, 1937 ila 1940 yılları arasında “Ä°ngiliz Trocki’yi Savunma Komitesi SekreterliÄŸi” pozisyonunda da Necdet KüçüktaÅŸkıner bulunmuÅŸ ve 1940’da Trocki’nin Meksika’da öldürülmesinden sonra Ä°stanbul’a gelerek Robert Kolej’de Profesör olarak çalışmaya baÅŸlamıştır. Mao’cu örgüt ile ilgili hizmetini ihmal etmeden 35 yıl Robert Kolej’de görev yapan Sumner-Boyd, 06 Eylül 1976 tarihinde Ä°stanbul’da ölüp Feriköy’deki Protestan Mezarlığına gömülmüÅŸtür.
Åžimdi Susurluk Komisyonu’nun YaÅŸar Topçu, Fikri SaÄŸlar, Hayrettin Dilekcan ve yaÅŸayan diÄŸer üyelerinden, Necdet KüçüktaÅŸkıner’in anlattıklarına neden itibar etmediklerini, KüçüktaÅŸkıner’in komisyona tevdi ettiÄŸi dosyanın içinde nelerin olduÄŸunu ve halen nerede bulunduÄŸunu sormak lazım. MÄ°T MüsteÅŸarlığımız ise Necdet KüçüktaÅŸkıner’i yabancı istihbarat teÅŸkilatlarının hizmetkarı olan karanlık örgütlerin kara propagandası ile baÅŸ baÅŸa bırakarak, bu örgütlere ve arkasındaki güçlere dolaylı bir ÅŸekilde yardım eden MÄ°T mensuplarını (ölmüÅŸ olsalar dahi) ciddi bir ÅŸekilde araÅŸtırarak açığa çıkarmasının öncelikli ve tabii bir görevi olduÄŸunu varsaymalıdır.
|