Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

Fabrikatör'den Mektup 05 - Karanlıktan Aydınlık'a

23/11/2000 - 11:00 - Atinİlgili Bağlantı Yorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

Çevik Andıçlar ve Karanlıktan Aydınlık'a...
Karanlık bir dönemin "Çevik Andıçları" gizli bir el tarafından ortaya saçıldıkça, o dönemde oynanan oyunlar ve bu sahnenin uyguluyucuları da bir bir ortaya çıkıyor, taşlar yerine oturuyor.

Karanlıklar Prensi Perinçek, o tarihte, her zaman olduğu gibi kolları sıvamış, "Çevik Andıçların" gereğini yerine getiriyor, "fabrikasyon" görevini yapıyor...

Fabrikatör Perinçek yazmış, bir büyük gazete, Hürriyet gazetesi de, bu değerli provakatörün yazısına, 09 Mayıs 1998 tarihli yayınında yer vererek, fabrikasyonu daha geniş kitlelere duyurmuş.

Bakalım neler demiş Ajan Perinçek:

MİT, Sakık'ın Getirilişinden Rahatsız
"Kimler Şemdin Şakık’ın Türkiye’ye getirilmesine karşı çıktılar?

Ve şimdi kimler, Sakık’ın açıklamalarından yakınıyorlar? Her iki sorunun yanıtında aynı kurumlar ve isimler bulunuyorlar. MİT de içinde bulunmak üzere, Küçük Amerika sisteminin kuvvetleri, Sakıkın’ın Ankara’ya getirilmesinden çok rahatsız olmuşlardı. Demek ki Sakık’ın neler söyleyeceğini biliyorlardı. Gazetelere yansıtılan var, yansıtılmayan var. Asıl önemli olan Sakık’ın açıklanmayan ifadeleridir. Bu ifadeler aynı zamanda Uğur Mumcu’nun katledilmesini ortaya çıkaracak önemdedir.


Çiller Özel Örgütü Yıllarca PKK'ya Silah Sattı
Bizim Çiller Özel Örgütü diye kodladığımız örgüt, PKK’ye yıllarca silah sattı. Şemdin Sakık ifadesinde bu silah satışlarını da anlattı.

Örneğin Washington, en gözde basın görevlileri Mehmet Barlas’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Cengiz Çandar’ı ve Mehmet Ali Birand’ı kurtarabiliyor mu? Tansu Çiller’i, Fazilet Patrisi’ni, Fethullah Hoca efendi’yi, Tayyip Erdoğan’ı, Cengiz Gökçek’i, Ufuk Uras’ı ve sıradakileri kurtarabilecek mi?

İyi görelim artık, artık Türkiye küçük Amerika sürecinde değildir. Feryat ve panik halinde olanlar hep Amerika’nın ve irticanın adamlarıdır. Kırık plak gibi 12 Mart’lara, 12 Eylül’lere takılıp kalanlar gözlerini açsınlar. Ordu Küçük Amerika kuvvetlerinin karşısında. Cumhuriyet Devrimi mevzisindedir.


ABD Kimleri Öldürttü
ABD, hem bölgede, hem Türkiye’de inişe geçmiştir, güç kaybediyorlar. Arkada kalan yıllarda, onlar Muhammer Aksoy’u, Org. Eşref Bitlis’i, Uğur Mumcu’yu ve Turan Dursun’u öldürüyorlardı. Şimdi piyonları birer birer satranç tahtasına devriliyor, hakim tepelerden vadilere yuvarlanıyorlar. Anlamlı değil mi?

Bu yaşanan, yüzyıllık toplumsal savaştır, ulusal mücadeledir ve sınıf mücadelesidir. 19. yüzyılda emperyalizme ve padişah hükümetine karşı başlamıştır. Mustafa Kemal’le en büyük devrimci atağını yapmıştır ve 2000’lerde kesin sonuçlarına ulaşacaktır.


Elli Yıldır Ordunun Doruğundan Duyulmayan Ses
Olayı, geçen aralık ayında Genelkurmay da bütün açıklığıyla saptadı. Gazeteleri hatırlayacaksınız. “Ordunun Batı destekli irticaya karşı iç savaş olasılığına göre yapılandığı” belirtildi. Arkasından Genelkurmay Başkanı Karadayı “ irticayı ezeceğiz” dedi. Elli yıldır ordunun doruğundan böyle bir ses duyulmuyordu. Bu “ezeceğiz” kararlılığı Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in devrim dönemine özgüdür. Belirtiler, Türkiye’nin yeniden devrimci bir döneme girdiğini gösteriyor. Demek ki karşı yanda Batı ve İrtica, beri yanda Türkiye’nin ulusal ve demokratik güçleri arasında yeniden hesaplaşma başlamıştır. Bağımsızlık da demokrasi de özgürlük de, laiklik de, ulusal ekonomi de Kürt meselesinin halkçı çözümü de bu hesaplaşmadan çıkacaktır. Herkes, kendi taleplerini Cumhuriyet Devrimi’nin bu ikinci Taarruzu’nun içine taşıyarak 21. yüzyılın büyük çözümüne katkıda bulunmak sorumluluğuyla karşı karşıyadır.

Amerikancı Şeriat Güçleri
Mehmet Ali Birand ve Çandargiller, Şemdin Sakık’ın ifadesi yüzünden bu hale düşmelidir. Onlar, Bürüksel kartını kullanırken Hiram Abas’larla işbirliği yaparken ve Turgut Özal’ın danışmanı olurken kendi gelecekleri hakkında bir karar vermişlerdi. Cumhuriyet Devrimi’ne karşı Amerikancı şeriat güçlerin safında cephe tuttular. Bunun saltanatını gördüler ama şimdi rüzgar Cumhuriyet Devrimi’nden yana esiyor. Önümüzdeki dönem onlar gibiler Türkiye halkının ulusal demokratik devrimini batı desteğiyle boğma faaliyetinin faturasını iktidar mevkilerinden yuvarlanarak ödeyeceklerdir.

Birand ve Çandar’a özgürlük diyenlere tek tek bakınız. Helsinki memurları Birleşmiş Milletler gözlemcileri, beynelmilel Şeriat örgütlerinin bendleri bir de özgürlüğü Amerikan “sivil toplum” vakıfları gibi tanımlayanlar.


Hem Padişahlara, Hem Halka Özgürlük Olmaz
Hem padişahlara ve beylere, hem halka özgürlük, hiçbir zaman olmamıştır. Özgürlük, her zaman devrimlerle kazanılmıştır. Devrim ise gerici sınıfların devrilmesi ve devrimci sınıfların sisteminin kurulmasıdır. Günümüz Türkiye’sinde devrim Küçük Amerika sisteminin yıkılarak Cumhuriyet Devrimi’nin tamamlanmasıdır. O halde özgürlük Batı destekli irticanın bütün toplumsal ve ekonomik temellerinin tasfiyesiyle kazanılacaktır.

Yüzyıllık serüvenimizin ve bütün dünya tarihinin kanıtladığı gibi ya halk için özgürlük vardır ya da Batı emperyalizmi ve irtica için. Birisinin özgürlüğü, diğerinin özgürlüğüne karşıdır. Özalların ve memurları Çandargillerin saltanatı, Uğur Mumcu’ların yaşama özgürlüğünün yok edilmesi pahasına idi. Uğur Mumcu’ların özgürlüğü ise Pentagon piyonlarının o fiyakalı mevkilerinden yuvarlanmaları pahasınadır.


Özgürlük Taraflıdır, Sınıfsaldır.
Özgürlük tarafsız değil taraflıdır.Özgürlük sınıflarüstü değil sınıfsaldır.

Çandargillere özgürlük isteyenler, Uğur Mumcu’ların yaşama hakkını bile savunamazlar.

Uğur Mumcu’nun özgürlüğünü savunanlar Çandargillerin efendilerinin saltanatını yıkmak zorundadırlar.

Uğur Mumcu değil miydi bu Birand’larla, Çandar’larla, Uluengin’lerle, tarikatçı takımıyla Özal, Çiller’in piyon sülalesiyle hayatını ortaya koyarak savaşan?

Onların yalan saltanatı sonsuza kadar özgür olsun diye mi savaştı?"



Karanlıkta Kalanlar
Evet "Bir Andıçlarının" uygulayıcısı Fabrikatör Perinçek bunları yazmış. Görünürde Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand'ı hedef almış bir yazı, ancak derinliğinde çok daha anlamlı mesajlar, yönlendirmeler var.

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Şemdin Sakık o tarihlerde kamuoyuna yansıdığı şekilde "askeri bir operasyonla" Kuzey Irak'tan alınarak getirilmedi, Sakık Barzani'nin KDP'si ile pazarlık edilerek ve anlaşmalı bir şekilde Türkiye'ye getirildi.

Şimdi insanın aklına şu sualler geliyor;

Sakık'ın teslim olma eğiliminden, MİT'in çok daha önceden haberi vardı ve bu konuda bazı görüşme ve teşebbüsler yapılmıştı. Sakık'ın Ankara'ya getirilmesinden MİT'in ne gibi bir rahatsızlığı olabilir?

Perinçek, Sakık'ın basına açıklanmayan ifadelerinde, Uğur Mumcu cinayetinin çözülmesini sağlayacak önemli bilgilerin olduğunu söylüyor. Uğur Mumcu cinayetinin failleri yakalandığına göre, bunların yakalanmasına Şemdin Sakık'ın bu bilmediğimiz ifadeleri mi neden oldu?

Açıklamalarda, Uğur Mumcu cinayeti faillerinin İran bağlantıları olduğu bildirilmişti. Acaba Perinçek'in dediği gibi bunların "Küçük Amerika sisteminin kuvvetleri" ile irtibatları da çıktı mı?

Çiller Özel Örgütünün yıllarca PKK'ya sattığı silahlar hangi cins silahlardır? Silahlar Amerikan menşeyli mi? Bu Çiller Özel Örgütü kimlerden teşekkül etmiş, silah satışlarından sorumlu olan kim?

Perinçek, "Washington, en gözde basın görevlileri Mehmet Barlas’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Cengiz Çandar’ı ve Mehmet Ali Birand’ı kurtarabiliyor mu? Tansu Çiller’i, Fazilet Patrisi’ni, Fethullah Hoca efendi’yi, Tayyip Erdoğan’ı, Cengiz Gökçek’i, Ufuk Uras’ı ve sıradakileri kurtarabilecek mi?" demiş, bunların hepsi Washington'a mı çalışıyorlar? Sıradakiler kimler?

Perinçek "Mehmet Ali Birand ve Çandargiller, Şemdin Sakık’ın ifadesi yüzünden bu hale düşmelidir. Onlar, Bürüksel kartını kullanırken Hiram Abas’larla işbirliği yaparken ve Turgut Özal’ın danışmanı olurken kendi gelecekleri hakkında bir karar vermişlerdi" demiş.

Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar, Şehit MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas'la nasıl bir işbirliği yapmışlar? Bu işbirliği, Doğu Perinçek ve "Aydınlık"ın, vatana ihanetten yargılamış olan Emekli Albaylar Turan Çağlar ile Sabahattin Savaşman ve İngiliz Profesör Hilary Sumner-Boyd'larla yaptığı işbirliği gibi mi? "Bürüksel kartı" Çağlar'ın Perinçek'e verdiği karvizit olmasın?

Sorular çok, başınızı ağrılmayalım,


Perinçek, şu Şemdin Sakık'ın ifadelerinin basına açıklanmayan bölümlerini de açıklasın da hep birlikte karanlıktan kurtulalım...




FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk İnterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50