SON TV Yazıları: 11 EYLÜL’ÜN YILDÖNÜMÜ
Geçenlerde sevdiğim bir dostumla konuşuyorduk. Kendini komplo teorilerine çok kaptırmıştı. 11 Eylül’ün düzmece olduğuna, dünyanın her yerinde bu tip eylemleri “küresel güç” denilen ve dünyayı idare eden bir gücün yaptığına kesin olarak inanıyordu.
Geçtiğimiz günlerde yıl dönemini yaşadığımız 11 Eylül 2001 faciasını hatırlamak, o günlere nasıl gelindiğini öğrenmek, teröristlerin Amerika’nın içinde nasıl örgütlenip çalıştıklarını anlamak için, konuyu çok iyi ortaya koyan “Terrorists Among Us - Jihad in America [Aramızdaki Teröristler – Amerika’da Cihad]” adlı filmin bir özetini size sunuyoruz. (Ancak tercüme etmeye zamanımız olmadığı için maalesef sadece İngilizce olarak.)
DÜNYA TİCARET MERKEZİ'NDE PATLAMA
Film’de, 26.02.1993 tarihinde Dünya Ticaret Merkezindeki ilk patlama olayı yer alıyor Ticaret Merkezi’nin garaj kısmına yerleştirilen güçlü bir bombanın patlaması ile binada büyük hasar meydana gelirken 6 kişinin ölmesine ve 1,000'den fazla kişinin de yaralanmasına neden olmuştu. Bu, 11 Eylül 2001 saldırısına kadar, ABD toprakları içinde yapılmış en cüretkâr ve kapsamlı bir terör saldırısıydı.
ABD güvenlik birimleri, olayla ilgili olarak yapılan tahkikatlar sonunda, New Jersey'de bir caminin imamlığını yapan, Mısır asıllı kör Şeyh Ömer Abdülrahman ve ona bağlı, ABD'de yerleşik radikal bir grubu olayın sorumluları olarak açıkladılar.
Yargılama safhasında Şeyh Ömer Abdülrahman ve 9 kişi, Dünya Ticaret Merkezi olayıyla direkt ilişkileri tespit edilememekle birlikte, ABD'ye harp ilan etmek (Cihad), Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e suikast düzenlemek, BM binası, Manhattan'daki FBI karargâhı ve New York'taki 2 tünel ve New Jersey'i Manhattan'a bağlayan köprüye bombalı saldırı faaliyeti nedeniyle suçlandılar. Şeyh Ömer Abdülrahman ömür boyu hapse mahkûm olurken, diğerleri 25 ila 57 sene arasında değişen hapis cezaları aldılar. Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanmasından sonra ABD'yi terk eden Remzi Yusuf, 1995'de Pakistan'da, İmad İsmail ise Ürdün'de yakalanarak ABD'ye getirildiler. Remzi Yusuf olayın planlayıcısı, İmad İsmail de patlayıcı yüklü arabayı Dünya Ticaret Merkezi'nin altına getirip parkeden kişi olarak, Salameh, Ayyad, Abouhalima, Ajaj isimli 4 diğer kişi ile birlikte 240'ar yıl hapis cezalarına çarptırıldılar.
AFGAN MÜCAHİTLERE DESTEK
Film’de, ABD’nin Komünizmin yayılmasına karşı Sovyetlerle savaşan İslamcı Mücahitleri desteklemesi, onları eğitmesine ve CIA’nın mücahitlere Pakistan istihbarat teşkilatı aracıyla 3 bilyon dolar yardım yaptııldığına yer veriliyor.
24 Aralık 1979’da başlayan Sovyet-Afgan Savaşı, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'daki Marksist hükümetin daveti üzerine Afganistan'a girerek, İslamcı Mücahitlere karşı savaştığı ve 9 yıl süren bir savaştır. Hindistan savaşta Afgan hükümetine destek vermiş, Mücahitler ise ABD, Suudi Arabistan, Pakistan gibi bazı ülkelerden yardım almışlardır. Bölgeye Sovyet askerleri ilk olarak 24 Aralık 1979'da Sovyet lideri Leonid Brejnev'in emriyle gönderilmiştir. Büyük kayıplar nedeniyle Sovyet askerlerinin geri çekilmesi başlamış, savaş 15 Şubat 1989'da Mihail Gorbaçov'un emriyle sona ermiştir. Savaş sonrası Sovyet güçleri bölgede 14.453 ölü bıraktı ayrıca 451 uçağını yitirdi.
İRAN İSLAM DEVRİMİ
Filmde 11. Şubat 1979’daki İran İslam Devrimi’ne de yer verilmiştir. 1 Şubat 1979'da Paris'ten İran'a milyonların katıldığı bir karşılamayla dönen Humeyni, 11 Şubat 1979 günü Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi devirerek İran İslam Devrimini gerçekleştirmiştir. Böylece İran, Pehlevi liderliğindeki bir anayasal monarşiden, Ayetullah Ruhullah Humeyni yönetiminde İslam hukuku ve Şiî mezhebi görüşlerini esas alan şeriat cumhuriyetine dönüşmüştür. 1960'larda sürgüne gönderilen Humeyni önce Türkiye'de, sonra Irak'ta kalmıştı. 1978'de Saddam Hüseyin Humeyni'yi Irak'tan çıkarınca Fransa ona sahip çıktı. Devrim sırasında liberal, sol ve dini gruplar Şah'ı devirmek için birleşmiş, Şah'ın devrilmesinden sonra ise bu grupların hepsi Hümeyni rejimince sindirilmiştir.
ENVER SEDAT SUİKASTI
Film’de bahsi geçen diğer bir konu, 1981’deki Mısır Başkanı Enver Sedat’ın suikastıdır. Mısır'ın 3.ncü Cumhurbaşkanı Muhammed Enver Sedat, 6 Ekim 1981 tarihinde, Mısır'ın bağımsızlığının kutlandığı bir resmi geçit tören sırasında, "Mısır İslami Cihad" örgütüne bağlı Yüzbaşı Halid El-İslâmbûlî'nin yönettiği bir grup tarafından bombalı ve silahlı saldırıyla öldürülmüştü. Mısır Kralı Faruk'a karşı 23 Temmuz 1952'de yapılan darbeye katılarak siyaset alanında kendini tanıtan, 1960-1969 yılları arasında Meclis Başkanlığı yaptıktan sonra 5 Kasım 1970'te başkan Cemal Abdül Nasır'ın ölümü üzerine onun yerine geçen Sedat, 1973 yılında meydana gelen Yom Kippur Savaşı'ndan sonra 1975'te Sovyetler Birliği ile ilişkileri kesmiş ve İsrail'le, Kudüs'ü ziyaret ettiği 19 Kasım 1977 tarihinden itibaren iyi ilişkiler geliştirmiş, 17 Eylül 1978'de ABD'nin arabuluculuğunda, İsrail'le masaya oturarak, Camp David Sözleşmesini imzalamıştır. Bu antlaşmayla, İsrail tarafından Altı Gün Savaşı'nda ele geçirilen Sina Yarımadası, Mısır'a geri verilmiştir. Barış çabalarının sonucu olarak Sedat, Menahem Begin ile birlikte 1978 yılı Nobel Barış Ödülünü almıştır.
CİHAD’CI ŞEYHLER
Filmin geri kalan kısmında, dünyadaki “Cihad” harekâtının öncüsü Şeyh Abdullah Azzam, en yakın destekçisi Filistinli Şeyh Tamim El-Adnani ve “Cihad” hareketinin ABD’deki diğer unsurlarından bahsedilmektedir. 1941 yılında Filistin’de doğan Şeyh Abdullah Azzam, Sovyetlerin Afganistan'ı işgali sırasında savaşmak için Pakistan'a yerleşti. Pakistan'a göç etmeden önce Ürdün ve Suudi Arabistan'da yaşayan Azzam, 1989'un Kasım ayında bir suikast neticesi Pakistan'da iki oğlu ile birlikte hayatını kaybetti. Onun en yakın destekcisi yine Filistinli Şeyh Tamim El-Adnani ise 1988 yılında öldü. Cihad hareketini devam ettiren ve 11 Eylül 2001’de ABD'deki en büyük eylemi planlayıp gerçekleştiren Usama Bin Ladin ise onlardan yıllarca sonra CIA’nın bir operasyonu ile 2 Mayıs 2011’de Pakistan’da Amerikalılar tarafından öldürüldü.
AMERİKA’DA CİHAD FAALİYETİ
Film’de Cihad’cıların psikolojik olarak hazırlanmaları, silahlı eğitim faaliyetleri, parasal ve diğer yardımlar teferruatı ile görülmektedir.
ALLAH’IN DÜŞMANLARI
Film’de Azzam ve Adnani ile Abdullah Azzam’ın akrabası Fayiz Azzam’ın “Cihad” konusundaki konuşmaları dikkat çekicidir. Özellikle Müslüman olmayanlar için “Allah’ın düşmanları” tabirini kullanmaları ve diğer dinleri adeta yok saymaları ilginçtir.
Özellikle Fayiz Azzam’ın 1990’da Atlanta’da yaptığı “Allah’ın dini şehit vermeli. Kan akmalı, dullar, yetimler olmalı, eller, kollar, bacaklar kesilmeli. Kan her yere yayılmalı, ta ki Allah’ın dini ayaklar üstünde duruncaya kadar” söylemini dinleyince insan kendini kasap dükkânında sanıyor.
İngilizce bilmeseniz de, bilen birisi ile filmi seyretmenizi öneririm. Zira bizim de ders alacağımız birçok yönü var…
|