Cumhurbaşkanı Turgut Özal zamanında, 12 Nisan 1991 tarihinde düzenlenen Terörle Mücadele Kanunu ile birlikte, bağımsızlığımızın önemli bir unsuru olan “Hıyanet-i Vataniye Kanunu”, nedeni bilinmeyen bir şekilde yürürlükten kaldırılmıştı.
Belki de 1960 ihtilali sonrasında zamanın Başbakanı Adnan Menderes ve arkadaşlarının başına gelenler, Cumhurbaşkanı Özal’ın böyle bir önlem almasına neden olmuştu.
Duayen basın mensuplarından Ünal İnanç, kendisine ait Aykırı Haber isimli Web sitesinde “Vatana İhanet Kanunu” ile ilgili eksikliğe “Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e açık mektup” başlığı altında değinmiş.
Ünal İnanç’ın bu önemli konuya değinen yazısını aşağıda yayınlıyor, Web sayfasının yeni düzenlemesini kutluyoruz. "CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER’E AÇIK MEKTUP
Sayın Cumhurbaşkanım,
63 yaşında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur ve gurur duyan bir kişiyim. 1980-2000 yılları arasında vatandaşlarına yaşamları ve yaptıkları ile yol göstermesi, örnek olması gereken Cumhurbaşkanlarının bu görevi yerine getirdikleri konusunda derin kuşkularım var.
Sayın Kenan Evren’in, ülkesinin değil dünyanın jeopolitik çıkarlarını düşünerek Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına koşulsuz girişine yeşil ışık yakması, o dönemde kafamda çeşitli istifhamların ortaya çıkmasına neden olmuştu.
Aynı zatın, edindiği bir mülkle ilgili olarak “Ben zavallı bir Cumhurbaşkanıyım. Benim tasarruflarımla ilgileniyorlar” şeklinde gazetelere yansıyan sözlerini de kabul edilemez bulmuştum. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak “zavallılığı” kabul etmeyecek şekilde eğitilmiş ve yetiştirilmiştim. “Zavallı” sıfatını benim Cumhurbaşkanım, hele o makamı işgal ederken, şahsı için asla kullanamazdı.
31 Ekim 1989 tarihinde Cumhurbaşkanlığı görevine seçildikten 1,5 yıl sonra da Turgut Özal “Vatana İhanet Kanunu”nu yürürlükten kaldırttı. Anayasa’mızın 105. maddesine göre Cumhurbaşkanımızın göreviyle ilgili suçlardan dolayı sorumsuz olduğu kabul edilmiştir.
Sorumsuzluk kural olmakla birlikte “VATANA İHANET SUÇLARI” Anayasa madde 105-3, istisnadır. Cumhurbaşkanı, görevleriyle ilgili olarak sadece vatana ihanet suçlamasıyla suçlandırılabilmektedir.
Hukukun ana kuralı doğrultusunda, kanunsuz suç ve ceza olmayacağına göre Özal’ın kontrolü altındaki hükümete ve TBMM çoğunluğuna yürürlükten kaldırttığı operasyonun rastlantı olduğunu kim iddia edebilir?
12 Nisan 1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu düzenlemesiyle yürürlükten kaldırılan Hıyanet-i Vataniye Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2 numaralı kanunudur. Yani bu kanun, Türkiye Cumhuriyeti’ni var eden kanunların ikincisidir.
Bugün dahi “vatana ihanet niyeti olmayan bir lider bunu neden yapar?” sorusu, hala yanıt beklemektedir.
Bu yasanın kaldırılmasıyla Türkiye; dünya üzerinde Devlet Başkanı (Cumhurbaşkanı), vatana ihanetle suçlanamayan Irak, Uganda, Suudi Arabistan gibi ülkeler ligine düşmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanım,
1991 yılında yapılan genel seçimlerden sonra da, Parlamento’ya çoğunluk partisi olarak giren DYP’nin 2 milletvekili Vatana Hıyanet Yasası önerisini hazırlayıp TBMM Başkanlığı’na verdiler. Ancak, Adalet Komisyonu’nda görüşüleceği gün, teklif sahipleri Sakarya milletvekili Ahmet Nedim ve Nevşehir milletvekili Mahmut Öztürk önerilerini komisyondan geri çektiler. Birileri bu 2 milletvekiline “Önerilerini geri çekmezlerse, ilerideki siyasi yaşamlarının pek parlak olmayacağını” söylemişti.
Öte yandan, bu teklif komisyondan geri çekildikten sonra vefat eden sayın Turgut Özal’ın sağlık durumunun Amerikalı yetkililer tarafından dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’e söylendiği ortaya çıktı.
Sayın Doğan Güreş bu söylentiyi doğruladı: “Amerikalılar bana ve Başbakan’a Turgut beyin hastalığının vücuda yayıldığını, sağlık durumunun kritik olduğunu, her an kötü bir gelişmeye hazır olmamızı söylemişlerdi.”
Sayın Cumhurbaşkanım,
Türkiye’de siyasetçiler arasında son yıllarda egemen olan anlayış, “Beni buraya getirdiler.” şeklinde görülmektedir. “Koşullar oluştu, göreve talip oldum, sorumluluk benimdir.” diyebilen, yok denecek kadar nadirdir. Beni size baş vurmaya iten neden, umut arayan vatandaşlarımın size duydukları güvendir.
Ülkeme sorumluluktan uzak değil, tüm sorumlulukları üstüne alacak bir lider gerekmektedir. O lider, alt kadrolara “Taşın altında benim elim de var” diyebilmelidir. Başkanı olduğunuz MGK, hükümete ve 3 Kasım’da olaşacak Parlamento’ya Anayasamızın 105. maddesinde var olan gereğin yerine getirilmesi için tavsiyede bulunabilir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak size bu mektubu yazma cesaretini, bana hal ve etvarınızla siz verdiniz. Yoksa bahse konu öneriyle ilgili edimlerden sizin ne kadar uzak olduğunuzun bilinç ve kanısındayım.
En derin saygılarımla arzederim efendim.
Ünal İNANÇ" |