Uyuşturucudan Susurluk'a dizimizde bugün, zamanın İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen'in TBMM Susurluk Komisyonu'ndaki ifadesine yer veriyoruz. 04.11.1995 - 24.07.1997 tarihleri arasında İstanbul Valiliği yapmış olan Yenişen, 1942 yılında Kocaeli - İzmit ‘de doğmuş. Sakarya - Arifiye İlköğretim mezunu olup, liseyi Kocaeli’de bitirmiş, yurdumuzun çeşitli yerlerinde İlköğretim öğretmenliği yapmış. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuş, 51. dönem kaymakamlık kursunu birincilikle bitirerek Artvin - Borçka, Konya-Cihanbeyli, Şırnak - Silopi ilçelerinde kaymakamlık yapmış. TRT Genel Sekreter Yardımcılığı, Seka Genel Müdür Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunmuş, daha sonra Diyarbakır - Kulp, Ordu - Aybastı kaymakamlıkları ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinden sonra 1985 yılında İstanbul Vali Yardımcılığına atanmış. Aksaray Valisi iken Kayseri Valiliği’ne, ardından Valiler Kararnamesi ile Bursa Valiliğine atanan Yenişen, 01.11.1995 tarihinde İstanbul Vali Vekilliğine, 08.04.1996’da Valiler Kararnamesi ile İstanbul Valiliğine atanmış. Evli olup, 2 kız çocuğu babası.
Rıdvan Yenişen 27.12.1996 BAŞKAN - Komisyonumuzun çalışmalarına devam ediyoruz. Gönül arzu ediyor ki, çok rahat, her şeyi soralım, sabahlara kadar dinleyelim; ama, o zaman da biz işin içinden çıkamayız. Kimi ne için çağırdıysak, o minval üzerinde ifadelerini alalım. Biz, teknik bilgiler alacaksak, MİT Müsteşarını çağırırız, gel arkadaş deriz, Emniyet Genel Müdürünü çağırırız, gel arkadaş, şu konudaki politikalarınız nedir, şu niye böyle oldu, bu nasıl oldu; teknik bilgi alırız; ama, burada dinlediğimiz arkadaşlara da o konularda soru sormak biraz uygun olmuyor. Onun için... Şimdi, Sayın Valiyi içeriye alalım. Sayın Valim, hoş geldiniz; buraya kadar teşrif ettiğinizden dolayı teşekkür ederiz. Bizim, sizi çağırmamızdaki gayemiz şu: Sayın Mesut Yılmaz Bey, Komisyonumuzda verdiği bir ifadesinde dedi ki, Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın İstanbul Valisiyle birlikte Sayın İstanbul Emniyet Müdürü birlikte çıktılar, Emniyet Müdürü, bildiği bu konularda -malum konuda- bazı şeyler anlattı, ifadelerde bulundu; Sayın Vali de yanındaydı, bunlara muttali oldu dedi. Biz, bu konuda sizi çağırdık; yani, şunu sormak istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Emniyet Müdürümüzle birlikte, 12 Kasımda -zannedersem- birlikte çıkmışsınız; çıktınız mı? Çıktınızsa, Sayın Kemal Yazıcıoğlu ne söyledi Sayın Cumhurbaşkanına, bu konularla ilgili bilginizi rica ediyoruz. Buyurun; söz sizin. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Sayın Başkanım, değerli üyeler; müsaade ederseniz, bu konudaki bilgilerimi arz edeyim. Efendim, İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Kemal Yazıcıoğlu, Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi olayı ve diğer konularda Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi sunmak istediğini bana ilettiler; ben de bu isteği Sayın Cumhurbaşkanıma arz ettim. Zaten, Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul'da çok yoğun programları olur, sık sık gelirler, tabiî, her gelişinde de ben birlikte olurum. Yakın görüşme imkânına sahibiz tabiî. Yine böyle yoğun programlı bir günün gecesi, tarih yanlış değil herhalde, 14 Kasım... YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Doğrudur... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - 14 Kasımda... BAŞKAN - Perşembe günü, evet... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - 14 Kasımda, o programların sonunda, Polat Renasianse Otelde bir akşam programı vardı. O programdan sonra, evde, Kemal Yazıcıoğlu ile görüşebileceğini, tabiî ki, benimle birlikte gelebileceğini bana bildirdiler. Gece tahminen 22.00 sıralarında, Cumhurbaşkanımızın refakatinde -ben de- otelden çıktık; Kemal Beye de tabiî haber yolladım; böyle böyle sizinle görüşecekler dedim. Levent'teki ikametgâhlarının girişinde Kemal Bey bizi bekledi; Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte ikametgâha girdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın konuyu sormaları üzerine -zaten konu malum- Sayın Yazıcıoğlu, 25 Ağustos 1996 günü Emniyet Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine gelen bir isimsiz telefon ihbarında, Ömer Lütfü Topal'ı özel harekât polisleri, Ercan Ersoy, Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz ve bu maktulün; yani, Ömer Lütfü Topal'ın ortakları olduğu söylenen Ali Fevzibir -Aliço adıyla marufmuş- Sami Hoştan -işte Arnavut Sami- adlı şahısların öldürdüğünü beyan ediyor efendim bir isimsiz şahıs; Kemal Beyin ifadesi tabiî benim arz ettiğim. Bu adı geçen şahıslar tabiî, bu ihbar üzerine bir ön çalışma yapılıyor; herhalde bunlar takip ediliyor. 28.8.1996 tarihinde, Asayiş Şubesi Müdürlüğünce, bu adı geçen beş kişi gözetim altına alınıyor. Olayda kullanılan silahın şarjörü üzerindeki koli bantından elde edile parmak iziyle, bu beş kişinin; yani, bu şahısların parmak izleri mukayesesi yapılıyor; bir benzerlik olmadığı tespit ediliyor. Ayrıca, adı geçen şahıslar, bu olayla bir ilgilerinin olmadığını beyan etmişlerdir; o anda başka bir delil de elde edilemediğinden, Sayın İçişleri Bakanıyla da durum görüşülerek, genel müdürlükle de onun talimatı üzerine temas kurularak, konunun ayrıca genel müdürlüğün daha geniş imkânlarıyla araştırılması yapılmak üzere bir tutanakla, beş kişi, bu genel müdürlükçe gönderilen, görevlendirilen ekibe 29.8.1996 günü akşamı teslim ediliyorlar. BAŞKAN - Yani, bu teslim etme, genel müdürlükten veya İçişleri Bakanlığından mı bu talep geliyor; yoksa, Sayın Emniyet Müdürü böyle... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Bilgi istiyorlar, tabiî onun üzerine. Kemal Beyin ifadesini söylüyorum; o da diyor ki, zaten yaptığımız bu şeyde parmak izleri uymuyor, verdikleri ifadelerde de zaten bu olayı kabul etmiyorlar diyor. "Adlî bir konu zaten tespit edemedik" diyor; o bakımdan, geliyorlar, kendi Cumhurbaşkanımıza ifadesi tabiî. Tutanakla bu beş kişiyi teslim ediyorlar akşam tabiî. Yalnız efendim, Yazıcıoğlu, sözlerine devam ediyor tabiî. "Ancak, teslimden sonraki günlerde diyor; yani, bunları ben Ankara'ya gönderdikten sonraki günlerde yaptığımız bazı araştırmalara göre, elde edilen bazı karineler ve işaretler, bu öldürme fiilini bunların yaptığı intibaını veriyordu, o kanaat gelmeye başladı" diyor. "Eldeki bilgilerin -kendi ifadeleri efendim bunlar- genişletilmesi için, yeni çalışma gerekiyor" diyor. "Gerekli çalışmalar yapılıp, yeniden bugünkü tekniğin de katkısıyla, bazı durumlar gün ışığına çıkarsa ve bunlar, bu şahısların önüne net bir şekilde konulursa, benim kanaatine göre, cinayeti rahatlıkla itiraf ederler" diyor. "Hatta, her şeyi de itiraf ederler, hatta zatı âlinize bile bunu itiraf ederler" diyor. Bunun üzerine, tabiî Sayın Cumhurbaşkanımız sorular soruyor: "Bu gözetim altına aldığınız şahısların yazılı ifadelerini aldınız mı, yazılı ifadeleri var mı?" diyor. "Kayda geçmedi mi?" diyor bu ifadeler. "Bu sorguyla, karşılıklı görüşmeyle ilgili bant, kaset, bu şekilde bir kayıt var mı?" diyor; Yazıcıoğlu, alınmış yazılı bir ifade olmadığını, bant, kaset bulunmadığını kesin bir dille Cumhurbaşkanımıza ifade ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız da -bana da ithaf ediyorlar birlikte- "Hiçbir zaman, devlet suç işledi olmaz. Hangi şahıs suç işlediyse, devlet onun yakasına mutlaka yapışmalı. Bundan devlet kârlı çıkar" diyor. "Her türlü imkân kullanılacak, gayret sarf edilecek ve devletimiz şüphelerden, şaibelerden ancak bu şekilde temize çıkarılacak, arındırılacak" diyor ve bunu bir talimat olarak da veriyorlar. Benim bildiğim, şahit olduğum konuşma daha... BAŞKAN - İkisinin konuşması. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Cumhurbaşkanımızla, Sayın Yazıcıoğlu, ben de tabiî kenarda, fazla da efendim tabiî ilgilisi olmadım; çünkü, Cumhurbaşkanımızla direkt aralarında geçtiği için. Tabiî, bir durum daha var; onu da arz edeyim. BASKAN - Tabii; buyurun. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Bana bu şahısların, Emniyet Genel Müdürlüğüne intikallerinden, teslimlerinden önce verilmiş sözlü ve yazılı bir bilgi yok bana, şahsım itibariyle ifade ediyorum. Teslimden sonra da efendim, bu şahıslarla, sadece bir ihbar üzerine görüşmeler yapıldığını gerçekten gizlemiyor benden, görüşmeler yapıldı diyor; ama... BAŞKAN - Kemal Bey... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Evet. Yahut, biz, bunları adliyeye verecek; yani, rapor haline getirilecek, size bildirilecek bir durumla, bir iz, emare, bir delil şu anda elde edemediğimiz için, Emniyet Genel Müdürlüğü daha geniş imkânlarla araştırsın diye onlara teslim edildi diyor. Bakanımızın da bilgisi var, durum budur diyor. BAŞKAN - Buradan şunu anlayabilir miyiz; ifadenizden ben öyle anladım, yanlışsa düzeltin; Kemal Bey, kendisi biraz da gönüllü olarak vermiş gibi bir mana çıkıyor, değil mi... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Tabiî efendim onu kendisi daha iyi cevaplandırır. BAŞKAN - Yukarıdan yoksa, Genel Müdürlükten veya İçişleri Bakanlığından gönderin onları, o sizin göreviniz değil, bizim almamız lazım" gibi bir talimat mı gelmiş? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, zaten, Kemal Beyi çok eski tanırım, komiser yardımcılığından beri tanırım; devlet ciddiyeti olan bir arkadaşımız yani. Bana ifadeleri bu şekilde oldu. BASKAN - Sayın Cumhurbaşkanımız size de bir şey sordu mu; nedir?.. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Yok efendim. Kemal Beyle birlikteydik zaten. Sayın Cumhurbaşkanımızla daha sonraki zamanlarda da konuşmalar geçti. Ben, tabiî, hazır, müsaade ederseniz; yani, bunun dışında da şöyle ben, zaten o bilgiler Komisyonunuza arz edilir efendim, ama... Şimdi, buradaki, kamuoyunda bence tam açığa çıkmayan; yani, çıkmayan değil, ben basın toplantısı yaptım, açıkladım; fakat, tabiî yazılı metini o gün yetiştiremedik, dağıtmayınca da kendi yorumlarına göre... Şimdi, efendim, bu olay günü, yine bir telefon ihbarıyla, 23.30'da yapılan bir telefon ihbarı bu; Yeniköy Karakol Amirliğine yapılıyor. Tazeceviz Sokağında bir otoya, seri şekilde silahla ateş edildiği bildiriliyor; bunun üzerine, ekip, hemen, bahse konu yere intikal ediyor. Çalışır vaziyette 34 BTG 96 plakalı BMW oto içerisinde Ömer Lütfü Topal adlı şahsın cesediyle karşılaşıyorlar efendim. Tabiî, maktulün önce incelemeleri yapılıyor. Esas buradaki kamuoyunda çok iyi bilinmeyen, otonun arkasına tahminen 20 metre uzaklıkta atılmış olarak, tabiî, numaraları falan belli olan 7.62 milimetre çaplı Kalaşnikof marka otomatik tüfek var efendim ve üzerine takılı vaziyette koli bantıyla sarılmış bir adet şarjör var, başka bir Kalaşnikof tüfek daha var. Bu, işte demin anlattığım tüfeğin şarjöründeki koli bantı yapışkan iç yüzeyinden mukayese edilir nitelikte parmak izi tespiti yapılıyor efendim. Şimdi, bu iz ne yapılıyor efendim; tespit edilen parmak izi, ileriye yönelik çalışmalara ışık tutması bakımından, usul budur zaten efendim.. BAŞKAN - Muhafaza ediliyor. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Bekletme fişine yapıştırılıyor efendim yani emniyette. Tahkikatı yürüten birimlerce gönderilen şüpheli şahısların zaman zaman on parmak basım izleri alınıyor, mukayesesi yapılıyor. Bekletme fişine, günlük, cinayet işlemiş, gasp yapmış, siyasî eylemlere karışmış kişilerin tescilleri yapılıyor., bu iş böyle devam ediyor. Derken, demin anlattığım olay da meydana geliyor efendim; yani, bu beş kişinin de parmak izleri bunlarla karşılaştırılıyor. En son efendim, bu tabiî, bu parmak izimiz, dediğim gibi, bekletme fişinde duruyor zaten. 5 Aralık günü efendim, Sabah Gazetesinde bir yazı çıkıyor -yanlış söylemeyeyim- bir yazı çıkıyor: Şahin Ekli adını da kullandığını Abdullah Çatlı'nın Sabah Gazetesi yazıyor. Bunun üzerine efendim, bizim arkadaşlar, ki, Sayın Kemal Bey de görevinden uzaklaştırılmıştı, benim de bilgim dahilinde arşiv araştırması yapıyorlar parmak izlerinde; "Şahin Ekli" adını buluyorlar efendim orada. Bu Şahin Ekli 26.2.1992 tarihinde yurtdışına çıkarken, pasaport polisi sahte bularak pasaportu, yakalıyorlar efendim, Şahin Ekli olarak tabiî. BAŞKAN - 26. 2... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - 26.2.1992 efendim. Tabiî, normal emniyete yolluyorlar, budur usul zaten. Emniyet de, yaptığı araştırmalardan sonra, on parmak izini alıyor efendim, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına sanığı sevkediyor. Malum efendim (CMUK) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre, yedi yılı geçmeyince, tutuklama pek olmuyor. Savcılık, davayı açıyor, tahkikatı açıyor; ama, şahsı serbest bırakıyor. Tabiî, bu şimdiki tespite göre Şahin Ekli adıyla bu sahte çıkış yapan kişi, aynı zamanda, Abdullah Çatlı oluyor efendim. İşte, bu Şahin Ekli'nin on parmak iziyle, bu eldeki orta parmak yarım izi karşılaştırılınca, tam bir uygunluk sağlanıyor efendim, bana da bilgi veriyorlar. Cumhurbaşkanımızı yine o gün oradaydı. 12 Aralık efendim bu. Derhal, Emniyet Genel Müdürlüğüne yine sorun diyoruz; çünkü, Abdullah Çatlı'nın başka alınmış parmak izleri de var. Onlar da geliyor efendim. Bütün izler arasında tam bir uygunluk sağlanınca, bu durum, bu parmak izi bu şekilde kesinlik kazanmış oluyor efendim. SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Çatlı'nın alınmış başka hangi parmak izleri var? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Abdullah Çatlı'nın başka alınmış izleri var tabiî efendim. SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Hangi isimlerde? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Söyleyeceğim efendim. Mehmet Özbay adına; yine, Mehmet Özbay ile 1977 yılında 6136 sayılı Kanuna muhalefet, polise ateş etmek suçlarından yine tabiî... Yine, Mehmet Özbay olarak, Balıkesir tarafında, -Edremit de mi- yine bir silah ateşi yine var efendim. Üç kere, buradaki bilgilere göre söylüyorum ben. SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Bir de Şahin Ekli... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN -Evet. SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) -Teşekkür ederim. MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Valim, bu İnterpol'ün de bu Abdullah Çatlı'nın parmak izini tespit ettiğini biliyoruz, bize gelen... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim?.. MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Abdullah Çatlı'nın Avrupa'da da İnterpol tarafından parmak izinin tespit edildiğini biliyoruz. Türkiye'de tespit edilen parmak izleriyle arasında bir uyum için tespit yapılmış mı acaba? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Onları bilmiyorum. BAŞKAN - Sizin, bunun dışında Sayın Valim, herhangi bir bilginiz var mı? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİSEN - Benim diyeceğim, tabiî, biz idarî yönden; yani, kendimizi savunmak için söylemiyorum, yani, şu andaki Emniyet Teşkilatımız da bizim orada görevini yapıyor, yapmaya da devam ediyor. Ben onu ifade edeceğim efendim. BAŞKAN - Çatlı hakkında veya diğer bu yasadışı örgütler hakkında filan, sizin orada çalışmalarınız devam ediyor. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Gayet tabii efendim. BAŞKAN - Bu olayla da irtibatlandırdığınız veya siyasilerle irtibatlandırdığınız bir olay... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Tabiî efendim, işin bundan sonraki kısmı, tamamen adliye. Zaten efendim, işlenmiş bir suçun araştırılması, soruşturulması... Artık, şu anda, hep Sarıyer Başsavcılığına yardımcı vaziyetteyiz; o, tabiî, kendi hukukî durumuna göre dosyayı geliştirir, DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) ile ilgili görürse efendim başsavcı dosyayı yollar, onun dışında biz yardımcıyız efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Arkadaşlardan sorusu olan var mı? Buyurun. YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Valim, bir hususta sizin bilginiz var mı, onu öğrenmek istiyorum. Demin, Sayın Emniyet Müdürümüz Kemal Yazıcıoğlu Beyin Cumhurbaşkanımızla görüşmesi, evinde vaki görüşmesinde, bu ihbar üzerine, ismi verilen beş kişinin gözetim altına alındığını ve orada ifadeleri alınmak istendiğini; ancak, suikastte kullanılan silahların üzerindeki parmak izleriyle, parmak izlerinin karşılaştırılmasından dolayı da, bir benzerlik, bir maddî delil elde etme imkânı bulunamadığı için soruşturmanın daha selametle ve detaylı bir şekilde yürütülmesi amacıyla Genel Müdürlüğe gönderildiğini ifade buyurdunuz. Benim, burada, size, bilginiz var mı diye sormak istediğim şu; acaba, bu buyurduğunuz koli bandı dışında, bu silahların üzerinde emniyet -bilginiz var mı- bir parmak izi tespit edebilmiş mi? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Yok efendim. Onu ben de sordum, yok diyorlar. Bunun dışında, yarım parmak izinden başka, sağ orta parmak izinden başka, diğerleri eldivenli deniyor. YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, profesyonelce. İkincisi, Sayın Cumhurbaşkanı, Kemal Beyle olan görüşmesine müteakip hem medyada hem liderler zirvesinde bu görüşmeye dayanarak bazı şeyler söyledi. Bu söylediği şeylerden bir tanesi, bu olayın nereye kadar gidiyorsa oraya kadar götürülmesinin yanı sıra, gittiği yerin de devletin üst kademeleri olduğu, bunun da Emniyet Müdürüyle yaptığı görüşmeden sonra, oradan aldığı şeye göre söylediğini, ifade ettiğini söyledi. Emniyet Müdürüyle görüştünüz mü, görüştüm. Bu görüşmeden ne çıktı; bunun, devletin çok üst kademelerine kadar gittiği yolunda bilgiler geldi dedi. Sizin buyurduğunuz gibi sordum kendisine, bir zaptın var mı; hayır yok dedi; ama, verdiği bilgiler de bu yönde... Şimdi, sizin ifadenizdeki Kemal Yazıcıoğlu Beyin söyledikleriyle, söylediğini ya da tanık olduğunu söylediğiniz sözlerle, Sayın Cumhurbaşkanının, onun ifadesine dayanarak yaptığı açıklamalar tutmadı gibi oldu; yani, ben de öyle bir izlenim oldu. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Bilemiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Yılbaş. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Valim, birkaç tane sualim var. Sayın Emniyet Müdürü, niçin sizlerin de bulunduğu bir sırada Cumhurbaşkanına bilgi arz etme ihtiyacını duydu? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Şimdi, efendim, artık basında bazı şeyler de çıkmaya başlamıştı. Tahmin ediyorum, ben tabiî, şu anda basını tam taramalı olarak gelmedim de, hani, bu sanık zaten böyle yakalandı, bırakıldı denince, Cumhurbaşkanımız da sık sık, devletin başı tabiî, Cumhurbaşkanıyla görüşmeyi arzu etti, ikinci kısmında zaten benim ifade ettiğim konular var. Hani, bunları ben oraya teslim ettikten sonra, bazı karineler, demin ifade ettim onları... Bana geniş imkân tanınırsa herhalde demek istiyor, daha çalışmalar yaparsak, belki sonuca varabiliriz, herhalde onu beyan etmek istiyor, kendisi gelecek tabiî buraya. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Siz, zatıâliniz Emniyet Müdürüne sordunuz mu; yani, bu suali sordunuz mu, "Müdür Bey niçin Cumhurbaşkanına benimle beraber bilgi arz etmek ihtiyacı içerisindesiniz" diye sordunuz mu? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Şimdi, devletin başı olarak efendim, kendisi görüşmeyi talep etti. Orada, ben, Cumhurbaşkanım olarak bilgi arz ettim, bana söylediği bu. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Teşekkür ederim. Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmeden evvel, İçişleri Bakanlığının sizden veyahut da doğrudan doğruya Emniyet Müdüründen bu konuda bilgi talep ettiği ve talep ettiği bilgiler konusunda da verilen, sizin veyahut da Emniyet Müdürünün verdiği bilgiler neler, bu konuda bilginiz var mı? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Benim yok efendim. Benden şahsen hiçbir şey sorulmadı. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Ne Cumhurbaşkanı ne Başbakan ne İçişleri Bakanı İstanbul Valisinden bu olayla ilgili bilgi talep etmediler. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır efendim. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Peki, doğrudan doğruya Emniyet Müdürlüğünden edinildiğine dair bir bilginiz oldu mu efendim? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim?.. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Emniyet Müdürlüğünden doğrudan doğruya, ifade almışsınız, bu ifadelerde, bant söyleniyor, şu oluyor, bu oluyor; bu konuda.. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Sordum ben kendisine, herhangi bir şekilde bant yok dedi. MAHMUT YILBAŞ (Van) - İçişleri Bakanlığının sorduğundan muttali misiniz? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır efendim, ondan da bilgim yok. BAŞKAN- Sayın Emniyet Müdürümüzü siz sordunuz mu Sayın Valim, bantın filan var mı diye... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Gayet tabiî. Her gün... Şimdi, Kemal Beyin ifadesi; biraz sonra kendileri de gelecek, ben onun ne ifade vereceğini bilemem de... Kemal Beyin, tutulmuş, herhangi bizim bir kaydımız, ses bantımız, görüntümüz yok diyor ısrarla. BAŞKAN - Sayın Cumhurbaşkanına böyle bir şeyi yanınızda vermedi. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Evet... Hayır efendim, İçişleri Bakanlığına verdiği cevapta, tahmin ediyorum, ben onu bilmiyorum. BAŞKAN - Sayın Cumhurbaşkanımıza, sizin yanınızda... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır, hayır... BAŞKAN - ...şu da belge filan diye, kaset, yazılı... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır, hiçbir şekilde... Demin arz ettiğimin dışında... NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Beyan olarak da yok denmiş... MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Valim, çok enteresan bir bilgi verdiniz. Görüşmenin nedenini, Cumhurbaşkanından yetki almak veyahut da Cumhurbaşkanından destek almak amacıyla görüşme oldu dediniz. Sayın il müdürüne, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve ayrıca Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun verdiği yetkiler kâfi gelmiyor muydu; bir İki: Bu konuda bir engel mi vardı; siz mi bir... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Ben, hiçbir engel görmüyorum efendim. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Ama, bu çok önemli. Sayın Valim, burada heyete açıklamanızda yarar var. SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - By-passa uğramış gibisiniz. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Yani, bunun açıklanması fevkalade önemli. Yani, Ceza Muhakemeleri Kanununda Cumhuriyet Savcılarına gıyabeten Emniyetin, güvenlik kuvvetlerinin adli bir araştırma yapmasında hukuken bir noksanlık mı var; birinci sorum bu. İki: Bu yetkilerin kullanılmasını engelleyen, adlî mercilerden veya idari mercilerden sizden başlayarak engel mi vardı? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hiçbir engelimiz olmadı. Şunu ifade edeyim: Ben, zaten pek kamuoyuna çıkan bir insan değilim yapı itibariyle de.... Bu son parmak izi tespitinde, Emniyette bizim çok verimli çalışmamız oldu yani. Arkadaşlar, aynı arkadaşlardır. Bana göre de, kamuoyu bunun üzerinde de pek durmadı; parmak izi yüzde yüz bir delildir efendim, hiç değişmesi mümkün olmayan bir delildir. Artık, bundan sonrasını da bağımsız Türk adliyesi diyorum ben. Doneler var, ismi geçenler var; artık onu kendi prosedür dahilinde yürütür diyorum ben. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Valim, yıllarca değişik kademelerde, idarede görev yaptınız. Size bir konuyu daha, burada, İstanbul Valisi olarak değil de, bir bilirkişi gözüyle soruyoruz: Bir imzasız bir bilirkişi gözüyle soruyoruz, imzasız ve de isimsiz ihbar üzerine ve ayrıca, parmak izi var iken parmak izi muayenesi de yapıldıktan sonra kendi mensuplarından insanların alınıp sorgulanması usulden midir? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, o adlî bir konu; ama, yapılan ihbarın tutanağı benim yanımda değil tabiî... MAHMUT YILBAŞ (Devamla) - Bizde var. Yani, parmak izi var, ilgililerin parmak izi alınıyor, onlar mutabık değil, orta yerde ihbarı yapanın kimliği meçhul, siz, oradan başlayan bugüne kadar da işte, Türkiye'nin yapısının geldiği nokta da var, böyle bir aşamada usulden midir, sorumu tekrarlayacağım. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Tabiî, bu çok önemli bir olay, yani, usulden olup olmadığını, gerçekten karşılaşmadım böyle bir olayla. MAHMUT YILBAŞ (Devamla) - Müsaade edin. YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, ben bir şey demiyorum, soruya bir şey dediğim yok, sorun, onun için bakmadım ben size, başka bir şey için baktım. MAHMUT YILBAŞ (Devamla) - Yine de arkasından müteakip sorular var, kayda geçmesi için bunlar çok önemli konular çünkü; parmak izi alınıyor, isimsiz ihbar var ve de saatlerce süren bir ifadeden sonra yazılı bir tutanağa geçmeksizin kimin ifade aldığı, kimin ifadesini aldığı tutanağa geçmeden salıverilme de yine, usulden midir? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, adlî bir konu ortaya çıkmadığı için diyor, arkadaşlar da emniyet mensubu diyor, sonra çok önemli görev yapan bir bölümün elemanları diyor, yani, bunları bu şekilde yapmak istemedik diyor. Herhalde kendisi daha güzel cevaplandırır. MAHMUT YILBAŞ (Devamla) - Yine bir konu daha var, sordunuz mu, bu konuda, sorgulamada emniyet dışından elemanların da bulunduğu ifade ediliyor, Sayın Emniyet Müdürünü... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, adlî olduğu halde onu da sordum, öbür asayiş şubesinden arkadaşlara da sordum, emniyet mensuplarından başka kimse ifadede bulunmadılar diyorlar ama, ben tabiî, bu bana verilen cevap. MAHMUT YILBAŞ (Devamla) - Çok teşekkür ederim. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, ben de teşekkür ederim. YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Efendim, bir şey var, ben onun için baktım, bantın üzerindeki parmak izinden Abdullah Çatlı'ya ait olduğu o tarihte tespit edilmiş değil, bu arkadaşlar alındıktan sonra parmak izleriyle mukayese yapılmış, yani, siz dediniz ki, parmak izinin onlara ait olmadığı bilindiği halde dediniz de onun için dedim, yani, takdim tehir var, onun için baktım. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Dosyayı tetkik ettim de onun için söyledim. YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Yani, takdim tehir var. Yani, bu üç polisin parmak izi karşılaştırılmış, ama, o zamana kadar Abdullah Çatlı'ya ait olduğu belli değil, Abdullah Çatlı'ya ait olduğu başka bir gün, onun için dedim. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Bakanım, sualim Abdullah Çatlı ile alakalı değil. Bu beş kişinin parmak izi alınıyor, mukayesesi yapılıyor, dosyada bu var, onun için söyledim. YAŞAR TOPÇU (Devamla) - İhbardan sonra yapılıyor o. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Tabiî, ihbardan sonra yapılıyor. YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Acaba, dikkatinizden mi kaçtı diye baktım size. MAHMUT YILBAŞ (Van) - Teşekkür ederim Sayın Topçu. BAŞKAN - Sorusu olan arkadaşım var mı? Buyurun. SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Sayın Valim, mülki amirin atlanmadan hiyerarşik olarak icraatların içerisinde olması lazım. Bu olaydaki sorular da bir miktarda aydınlandı, anladığımız kadarıyla direkt Ankara'ya intikal etmiş görünüyor. Sizin o olaya bir tepkiniz oldu mu efendim? Yani, bu hiyerarşik değildir, bu nedendir diye, yazılı veya sözlü? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Şimdi, efendim, zaten ben demin söyledim, dedim ki, şifahi veyahut yazılı bir asayiş raporları adli bile olsa Cumhuriyet Savcılığı gereği için tabiî bilgi için de vilayete bunlar yollanır. Zaten günlük asayiş toplantısı da yaparız, bu olaydan benim demin de ifade ettim, Emniyet Genel Müdürlüğüne bunlar teslim edildikten sonra bilgim oldu, niye böyle oldu, bu şekilde olmaması lazım. Olaydan bilgim olması gerekir dedim, efendim zaten şimdi onun için arz ediyorum, bunlar memurlar, hani hassas bir konu, böyle bir ihbar alındı, bir irtibat zaten bulabilseydik, maddi delil elde edebilseydik, zaten Sarıyer Savcılığına verecektir, gayet tabiî vilayete de hemen anında bildirecektik şeklinde onu bildirdi, ondan sonra zaten çok hareketli günler yaşadık efendim, zaten devamlı. SEMA PİŞKİNSÜT (Devamla) - Bize göre bürokratik olarak bir hizmet kusuru olarak değerlendirilmesi lazım da onun için soruyorum. Sayın Valim, İstanbul pek çok olaydan karışık, özellikle bu kumarhaneler ve birtakım rant kesimlerinin elde edilen değişik yollu paralar. Bu konularla ilgili değişik toplantılarda size isimler çerçevesinde bilgi geldi mi? Mesela daha önceden Abdullah Çatlı adına, Haluk Kırcı adına, Bir adına, Hoştan adına... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır efendim. Ben şöyle söyleyeceğim, şimdi, İstanbul'da bugün 25 tane talih oyunları oynanan salonlar, yer var. Ben, İçişleri Bakanlığının bize yazdıkları yazıdan sonra İstanbul Valiliği olarak Resmî Gazetede yayınlanan 1 Ekim tarihli bir tebliğ, ilan, yasaklama kararı çıkarttık, şimdiden sonra yeni düzenleme yapılıncaya kadar bu yerlere Türk vatandaşlarının alınmasının yasaklandığını, Türklerin alınması halinde Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ilgili maddelerinin uygulanacağını, yani kapatılabileceğini gerekçeli bir yazıyla Resmi Gazetede yayınlatıp, bu uygulama çeşitli ikazlarımızdan sonra muhtelif şekilde çok kapatma kararı ben şahsen uygulamaya başladım, ama, yargı kararıdır, idare mahkemesi bir süre sonra benim bu tebliğimi durdurdu, yürütmeyi durdurma kararı verdi, tabiî, o zaman benim yayınladığım tebliğin geçerliliği kalmadı, böylece de oyun salonları eski durumuna dönmüş oldu, yargı kararına uymaktan başka yapacağımız bir şey yoktu. Onun dışında zaten bu tip tartışmalara girmem, ben şunu söylüyorum; hiçbir kumarhane sahibi de beni şahsen arayamadı; ama şunu ifade edeyim, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanımız, benim çok. eski arkadaşımdır, bir beyin kanaması geçirdi, dediler ki Klasis Otelde, biraderi doktor bir tedavi uyguluyor, hemen ziyaretine gittim, onun sahibi Hamoğlu, Vali Bey sizden randevu alamıyoruz, telefonla da ulaşamıyoruz dedi, işte geldim, söyleyeceksen burada konuşuruz dedim. Yan tarafa çekildik, efendim dedi, işte biz bunlara çok yatırım yaptık, çok katı bir uygulama var. Zaten yargıya başvurduk, karar alacağız dedi. Dedim, ama sen şimdi, konuşalım dedin de yanlış şeyler benimle konuşuyorsun. Tabiî, biraz sert olmuş oldu, özür diledi, Yani, bir tek konuştuğum kişi de bu konuda budur efendim. Başka hiç kimse de telefonla konuşma imkanı da bulamamışlardır. SEMA PİŞKİNSÜT (Devamla) - Peki, Sayın Valim, İl olarak, ben sadece kumarhaneleri kastetmiyorum, birçok yeraltı dünyasının, yeraltı çalışmalarının içerisinde değişik toplantılarınızda bunlardan PKK'ya finans kaynağı olduğu olanlar söylendi mi? Bu konuda bir bilginiz var mı? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır efendim. SEMA PİŞKİNSÜT (Devamla) - İstanbul’da, mülki makam olarak PKK'ya finans kaynağı olanlar konusunda hiçbir konuşma gelmedi mi? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Hayır, konuşulmadı efendim. SEMA PİŞKİNSÜT (Devamla) - Peki, teşekkür ederim Sayın Valim. DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sayın Valim, Topal cinayeti ve daha önceki Söylemezler ilgili dosyalar sırasında İl Valisi olarak sizin bilginiz var mıydı? Topal da, Emniyet Genel Müdürlüğüne gelene kadar soruşturmayla ilgili bilginiz var mıydı? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, gayet tabiî, bilgim var. Yani, ben o şeyleri biliyorum, o parmak izinin oraya alındığını; zaman zaman oraya gelen şahısların onun hakkında her gün bana bilgi veriliyor, ama, bu demin dediğim olaydan yani, 28-29 Ağustos meselesi var, ancak bunlar teslim edildikten sonra ana hatlarıyla bana bilgi verildiğini ve bunun sebebini de sordum tabiî. DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Devamla) - Sayın Valim, İI Emniyet Müdürü ile İçişleri Bakanının İstanbul Havaalanında sizin dışınızda baş başa konuştuğu ve ondan sonra bu görevlilerin Ankara'ya Emniyet Genel Müdürülüğüne çağrıldığı doğrultusunda bir bilgi var, bu doğru mu? İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Efendim, şimdi onu da arz edeyim, sadece İçişleri Bakanımızın değil efendim, diğer bakanların, Başbakan Yardımcısının da katıldığı, yanlış hatırlamıyorsam, İkitelli'de törenler vardı, ben Sayın Başbakan Yardımcımızı uğurladım, ayrıldıktan sonra İçişleri Bakanımızı uğurlamaya gittim, Kemal Bey de orada idi, hareket saatine de daha zaman vardı, Emniyet Müdür Muavininin odasında birlikte olduk; ama, böyle bir konu geçmedi, ben programım itibariyle, çünkü zaman vardı, izin aldım, gittim, kastedilen toplantı bu ise, o tarihte böyle bir biraraya geliş oldu efendim. DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Devamla) - Yani, sizin haricinizde... İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Onu bilemiyorum efendim. DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Devamla) - Teşekkür ederim, anlıyorum. Peki, ben son bir soru sormak istiyorum, İstanbul Emniyet Müdürü Bursa Valisi olduğu zaman Taşanlar'ın bir beyanatı var, beni kumarhaneler mafyası buraya tayin ettirdi diye. Siz daha sonra İstanbul Valisi olarak böyle bir oluşumun İstanbul'da güçlü olduğunu gördünüz mü? Siz de biraz evvel dediniz ki, ben hiç kimseyle temas etmedim dediniz. İSTANBUL VALİSİ RIDVAN YENİŞEN - Yanlış anlaşılmasın efendim. Ben hiçbir güçle, bilemiyorum artık, karşılaşmıyorum ve çok önemli isimler, yani böyle artık tek tek saymayayım, yani çok büyük otellerin tamamen ben kendi inisiyatifimle bunları kapattım, bir rica bile bana gelmedi, demek ki, görevinizi yaparsanız bir şey olmayacağı kanaatindeyim. Benim kanaatim bu. Devletten güçlü kimse yok efendim. DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Devamla) - Siz, iki tarafı da bilen birisisiniz, hem Bursa'yı hem İstanbul'u, yani, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden Bursa Valiliğine gidince bir sürgün gibi bir düşüncenin doğru olup olmadığını? İSTANBUL VALİSİ RIDAN YENİŞEN - Bana göre büyük bir terfidir efendim. DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (Devamla) - Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Valim.
İSTANBUL VALİSİ RIDAN YENİŞEN - Ben de teşekkür ederim efendim. |