Sıra Dışı Bir Siyasi Portre: Salih Kapusuz
[ 18/9/2003 - 04:10 ]  By Hasan Tansu  hasantansu@hotmail.com

Son dönmelerde Türk siyasetinde maalesef kötü bir gelenek oluştu; Yolsuzlukla mücadele eden, sorumluların yargılanması için çaba sarf eden siyasetçiler parti ayrımı...

Son dönmelerde Türk siyasetinde maalesef kötü bir gelenek oluştu; Yolsuzlukla mücadele eden, sorumluların yargılanması için çaba sarf eden siyasetçiler parti ayrımı yapılmaksızın siyasi hayatlarını kısa sürede noktaladılar. Başta liderleri olmak üzere partileri onlara sahip çıkmadı, toplumsal hafızası zayıf olan kamuoyunda da bir süre sonra unutuldular. Aksaray eski Milletvekili Mahmut Öztürk, Kırıkkale eski Milletvekili Sadık Avundukluoğlu, İstanbul eski Milletvekili Halit Dumankaya bu noktada örnek gösterebileceğimiz hemen aklımıza gelen isimlerden üç tanesi. Oysa böyle mi olmalı? Türkiye’nin dünya çapında kötü şöhret yapmasının en önemli nedeni olan yolsuzluk konsepti ile mücadeleyi yapabilmek için öncelikle toplumsal bir bilinç geliştirmeli ve bu bela ile mücadeleyi kendilerine amaç edinmiş siyasetçileri partisine bakmadan desteklemeli, onların yanında olduğumuzu göstermeliyiz. Okumakta olduğunuz bu yazı da bu doğrultuda kaleme alınmıştır:

3 Kasım 2002 seçimlerinin hemen sonrasında, TBMM’nin yeni açıldığı günlerde AK Parti, parlamentoya bir araştırma önergesi veriyordu. İlerleyen günlerde kamuoyunda büyük yankı yaratacak meşhur Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, işte bu önergenin ürünü olacaktı. Komisyon Başkanı Azmi Ateş’i Türk Kamuoyu kısa sürede tanıdı. Ama önergenin sahibi olarak onu hazırlayan, genel kuruldan ivedilikle geçmesi için çaba sarf eden, komisyonun bakanlıklardan istediği bazı bilgiler bürokratik(!) engellere takıldığında bunları diyalog yolu ile çözen isim arka planda kaldı. Aslında siyaset dünyasının çok yakından tanıdığı bu isim, AK Parti Grup Başkan Vekili Salih Kapusuz’dan başkası değildi.

Refah Partisinden bu yana Grup Başkan Vekili olarak görev yapan Kapusuz’u kamuoyu, ilk kez Refahyol döneminde keskin çıkışları ile tanıdı. Dik başlı yapısı kısa sürede fark edilmesini sağladı. Siyasetle ilgilenenler çok iyi bilirler ki, yükseklerde yer tutanlar aşağıdakiler kadar güvende değillerdir. Çünkü, yükseklerde rüzgar çok sert eser. Sağlam duramayanlar da savrulup giderler siyaset rüzgarlarında. Ama Kapusuz, Refah-Fazilet-Ak Parti dönüşümlerinde hep aynı rolünü korumayı başardı, yani direnebildi o sert rüzgarlara karşı. Hoş biz Ak Parti tek başına iktidara geldiğinde Kapusuz’un kesinlikle bakan olacağını düşünmüştük, olmadı. Ama özellikle izledik; küsmedi, performansından da bir şey yitirmedi. O zaman dedik ki, kim bilir belki de kendisi istememiştir…

Bir süre önce bir araya gelerek Türkiye turu yaptığımız deneyimli parlamento muhabirlerinin buluştuğu ortak nokta, meclis grubunun nabzını Kapusuz’un tuttuğu, “grubun gazını alma” işini çok iyi yapabildiği idi. Bu sayede Erbakan’ın partisine gitme niyeti olan birkaç milletvekilini de onun durdurduğunu söyledi gazeteci arkadaşlarımız.

Siyaset, güç iştir, aynı zamanda da “güç” işidir. Güçlü iseniz, sözünüz dinlenir, sözünüze uyulur, değer görürsüzünüz. Ama eğer güçlü değilseniz ya da gücünüzü yitirmekte iseniz hep doğruları da söyleseniz, itibar eden olmaz. Kapusuz şimdi güçlü. O nedenle de grup içindeki milletvekillerine söz dinletmesi olağan. Ama eğer geçmiş örneklerde görüldüğü üzere, yolsuzlukla mücadele konusu onun da gücünü kaybetmesine yol açarsa, partisinin de liderinin de bundan büyük zarar göreceği kesin!


Bilindiği gibi, TBMM ay başında açılıyor. Önümüzdeki yasama döneminde yargı aşamasının bir önceki durağı olan soruşturma komisyonlarının kurularak çalıştırılması gündeme gelecek. Bu nedenle de bu konuyu sulandırmak isteyenler çok olacaktır. Salih Kapusuz’dan yolsuzlukla mücadele konusundaki çabalarının ısrarla devam etmesini, Türk toplumunun da tüm kurumlarıyla bir ölçüde risk alarak bu konuda öncülük yapanları desteklemesini bekliyoruz…