Fabrikatör'den Mektup 08 - Mesut Yılmaz'a Suikast
[ 21/7/2001 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Uyuşturucudan Susurluk'a dizimizin 32, 33-1 ve 33-2'nci bölümlerinde Fabrikatör Perinçek'in TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'ndaki ifadesine yer verdik. Dikkat ederseniz Perinçek çok önemli şeyler anlatıyormuş gibi uzun uzun komisyonun zamanını alıyor.

Uyuşturucudan Susurluk'a dizimizde Fabrikatör Perinçek'in TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'ndaki ifadesine yer verdik.

Dikkat ederseniz Perinçek çok önemli şeyler anlatıyormuş gibi uzun uzun komisyonun zamanını alıyor. Esasında anlattıkları "kahve sohbeti"nden öteye gitmeyen, "mışlı", "mişli", hiç bir dayanağı olmayan bilgiler.

Detaya girmeden Perinçek'in nasıl yalan uydurduğunu, ne şekilde "fabrikasyon" haber yarattığını gözler önüne sereceğiz.

1997 senesinin ilk ayları. "Perinçek" grubu Türkiye'yi karıştırmak için bir tertip hazırlıyor: Mesut Yılmaz'a suikast teşebbüsü.

Bunun için senaryo hazırlanmış, oyuncular bulunmuş. Oyuncular Murtaza Didin, Hacı Türkkanı ve Veysel Kaya isimli üç "Ülkücü".

Murtaza ve Hacı Gölcük'te yaşıyorlar. Gölcükte ilk önce Büyük Birlik Partisini kuruyorlar. Bu davranışlarına "Ülkücü" camia tarafından tepki gösterilmesi üzerine BBP'yi feshederek MHP'ye katılıyorlar.

Her ikisinin de parasızlıktan nefesi kokuyor, ayrıca 1.5 milyar TL. de borçları var.

Murtaza ve Hacı tam bu dönemde "Perinçek" grubunun eline düşüyor. İlk temas Murtaza ile kuruluyor.

21 Ocak 1997 tarihinde Murtaza, Hacı ve Veysel İşçi Partisine ait, biri Ford Sierra marka, siyah renkli İstanbul plakalı iki oto ile Gölcük'ten alınarak İstanbul Atakent Çankaya Sitesi'ne götürülüyorlar.

Burada okulun bitişiğindeki 5 katlı ve balkonunda çanak anten bulunan Kamil Dede'nin kardeşi Ali Dede'ye ait bir daireye yerleştiriliyorlar.

Kendilerini ağırlayanlar Feyza Perinçek, Kamil Dede, Özay ve Akif isimli şahıslar. Kamil Dede burada onlara "kod" isimler de veriyor. Hacı Türkkanı "Mehmet Gür", Murtaza Didin "Osman", Veysel Kaya ise "Veli" kod isimlerini alıyorlar.

Perinçek grubu, ağlarına düşmüş olan Ülkücülere, 10 bin DM vererek borçlarını ödeyeceklerini, ayrıca 500 milyon TL. para vereceklerini, ailelerine ömür boyu bakacaklarını, kendilerini yurt dışına çıkaracaklarını söz veriyorlar. Hatta isterlerse Doğu Perinçek'in iyi ilişkileri olan Fidel Kastro'nun ülkesi Küba'ya yollayabileceklerini ilave ediyorlar.

Mesut Yılmaz'a suikast teşebbüsü, öldürme veya yaralama amaçlı planlanmıyor. Eylem korkutma amaçlı yapılacak, havaya doğru ateş edilecek. Halkın linç etme tehlikesine karşı, eylemin polislere yakın bir yerden yapılması düşünülüyor. Eylem sonrası Hacı bütün suçu Murtaza'nın üstüne atacak.

Eylemin gerekçesi de hazır. Mesut Yılmaz'ın Susurluk olayını çok abartması, Abdullah Çatlı ve çok değerli devlet adamı Mehmet Ağar'ı yıpratması ve PKK lideri Öcalan ile aynı ağızdan konuşması.

Bu arada Murtaza Didin'i televizyona çıkarıp Ülkücü Kemal Ökten'e ait İstanbul yakınlarındaki bir çiftliğin Ülkücülerin kampı olduğunu ve burada silahlı eğitim yaptırıldığını söyletmeye karar veriyorlar.

Yayın'dan önce Feyza Perinçek, can güvenliğini sağlamak için Gölcük'e giderek Murtaza'nın eşini İstanbul'a getirerek ayrı bir eve yerleştiriyor.

Murtaza TV'ye çıkmadan ödenmesine söz verilen avans verilmeyince ve Hacı TV'ye çıkıp Kemal Ökten ve Ülkücü camia aleyhinde ifade vermeyi reddedince plan bozuluyor.

Kemal Dede ve Feyza Perinçek, bu aşamada olayın öneminin kalmadığını belirterek, Adana'dan gelecek olan altı kişilik bir başka Ülkücü grup ile başka planlamalar yapmak üzere Hacı ve Veysel'i serbest bırakıyorlar.

Ayrılmadan önce Kamil Dede onlardan, "21-23 ocak 1997 tarihleri arasında İstanbul'da bulunduklarını, Aydınlık Gazetesi mensuplarıyla kendi istekleriyle görüşme yaptıklarını, hiç bir baskı altında kalmadan bazı açıklamalarda bulunduklarını" belirten yazılı bir açıklama alıyor.

Herhangi bir olayda kendilerinin bulabileceği iki İstanbul telefon numarası ve 3'er milyon para veriyor.

Olayı haber alan İstanbul Polisi şahısları yakalıyor, Ali Dede'nin evinde arama yapıyor ve neticede Türkiye'yi karıştırmak için planlanan bir senaryo tatbikata konulamadan açığa çıkarılıyor.

Bir başka misal verelim.

Perinçek TBMM Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadelerde Çiller'lerin uyuşturucu kaçakçılığının içinde olduğunu, Özer Çiller'in "Nükleer Madde" kaçakçılığı yaptığını söylüyor. Esasında bu iddiaya "Çiller Özel Örgütü" isimli kitabında da yer vermiş, birçok basın açıklamasında da aynı iddiaları tekrarlamıştı.

PERİNÇEK'İN İDDİASINA GÖRE ÖZER ÇİLLER - HÜSEYİN DUMAN Perinçek bu iddiasını ispat için Van Emniyet Müdürlüğü'nce aranan, aynı zamanda silah ve nükleer element kaçakçılığı da yapan Hüseyin DUMAN isimli kaçakcı ile Özer Çiller'i tavla oynarken görüntüleyen bir resim de yayınlamış. Yanda görülen bu resim hala e-posta kanalıyla binlerce kişi arasında dolaşıp duruyor.


PERİNÇEK'E GÖRE ÖZER ÇİLLER'İN LACOSA GMBH ADLI ALMAN FİRMASI İLE YAPTIĞI KAÇAKÇILIK ANLAŞMASIAyrıca resmi tamamlayan bir de belge var. Perinçek bu belgeye göre Özer Çiller'in Hüseyin Duman ile birlikte, Lacosa GmbH adlı Alman firmasıyla parça başına komisyon karşılığında nükleer madde sağlama sözleşmesi yaptığını iddia etmiş.

Bu haber tamamen düzmece. Resimlerin üzerine basarsanız bu konuda detay bilgi alabilirsiniz. Bir kere resimdeki şahıs Hüseyin Duman değil. İkincisi resimde başkaları da var. Birisi Doğan Medya Grubunun sahibi Aydın Doğan. Üçüncüsü yayınladığı sözleşme belgesinde bir isim silinmiş. Silinen ismin de Aydın Doğan'a ait olduğu anlaşılıyor.

Meclis zabıtlarına da geçen bu fabrikasyon haber, bakın nerelere kadar ulaşmış:

Radikal gazetesinde 22.01.1997 tarihinde yayınlanan bir makalede "Uluslararası nükleer madde kaçakçılığı ile Alman gizli servisinin ilgisi bulunduğu öne sürülerek, Almanya bağlantısı iddiasına yer verilmiş"

29.01.1997 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yeralan bir haberde ise, Interpol'ün Avrupa ayağı sayılan EUROPOL'ün 1996 raporunda uyuşturucu konusunda Türkiye'yi suçlayıcı ifadeler kullanılmasının yanısıra, Özer ÇİLLER'in silah ve uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin DUMAN ile çok sıkı ilişki içinde bulunduğu ve adıgeçen kişilerin Ukrayna'dan kaçak olarak nükleer madde getirdiğinin de belirtildiği açıklanıyor.

Bu haberleri Tansu Çiller'in Uyuşturucu kaçakçılığı içinde olduğuna dair Almanya'da bir hakimin kararı ve İngiltere'deki benzer suçlamalar takip ediyor.

Gördünüz mü bir fabrikasyon haberin nerelere kadar ulaştığını.

Zarar gören sadece Çiller ailesi olsa neyse. Ya Türkiye'nin üç paralık olan itibarı?


Perinçek'i öyle birkaç satırla anlatmak zor. O kadar çok marifeti var ki.