Sözcüler
[ 15/5/2000 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Sözcüler -
Son günlerde basınımızda iki ilginç yazı çıktı;

Star Gazetesi yazarlarından Fatih ÇEKİRGE ve Sabah Gazetesi yazarı Sedat SERTOĞLU'nun yazıları.

Her ikisi de MİT Müsteşarı Şenkal ATASAGUN'un sözcülüğünü üstlenmişler. ÇEKİRGE "Eymür..


Son günlerde basınımızda iki ilginç yazı çıktı;

Star Gazetesi yazarlarından Fatih ÇEKİRGE ve Sabah Gazetesi yazarı Sedat SERTOĞLU'nun yazıları.

Her ikisi de MİT Müsteşarı Şenkal ATASAGUN'un sözcülüğünü üstlenmişler. ÇEKİRGE "Eymür Aranıyor", SERTOĞLU da "Eymür ve ABD" diye yazılar yazmışlar.

Şimdi bu yazıları olduğu gibi aktarıp, tahlil edelim:

ÇEKİRGE'NİN İDDİALARI "Eymür Aranıyor":

Eymür resmen aranıyor.

"Eymür resmen araniyor...

Uzunca bir dönem Mehmet Agar'la, 'kan davasi' diyebilecegim kadar keskin bir savasa giren Eymür, MIT'ten ayrilmadan önce bu kez, MIT Müstesari Senkal Atasagun'la karsi karsiya gelmisti...

Eymür, görevdeyken yaptigi uygulamalar ve 3 ayri olay nedeniyle MIT Müstesarligi tarafindan 4 ayri dosya halinde mahkemeye verilmiş...

Mahkeme adres istiyor, yani aradığını bildiriyor

Eymür'ü yargilayacak mahkeme, bir süre önce MIT'e bir yazi yazarak Eymür'ün ifadesinin alinmasi için bulundugu adresi istiyor...

Yani mahkeme Eymür'ü aradigini bildiriyor...

MIT, mahkemeye, mensuplarinin adresinin desifre edilemeyecegi seklinde bir cevap veriyor ve Washington Büyükelçiligimiz'e müracaat edilmesi halinde Eymür'ün adresinin ögrenilebilecegini iletiyor...

Mahkeme, bu cevap üzerine, Eymür'ü aramaya basliyor...

İddiaya göre ve yine iddiaya göre

İddiaya göre Eymür, bu yüzden Türkiye'ye gelemiyor...

Ve yine iddiaya göre, şimdiki MİT yönetiminden intikam almak için web sayfası açıyor...

Öncelikle, Müstesar Atasagun ve çevresine yönelik iddialari ortaya atmaya başlıyor...

Ve bu savaş, 'MİT'e çalışan gazeteciler' tartışmasina kadar uzanıyor...

Ucuz tartışma - Sırları nasıl açıklıyabiliyor

Tabii, medya dünyasında birbirine düşman olan gazeteciler firsatı kaçırmıyor, 'Sen MİT'çisin, ben değilim' gibi ucuz bir tartışmanın içine düşüyorlar...

Olay öylesine ilginç bir noktaya geliyor ki, doğrusu insan sormadan edemiyor: Eymür, nasıl oluyor da, Milli İstihbarat Teşkilatı ile ilgili sır sayilabilecek bilgileri, hiç çekinmeden açiklayabiliyor ve bir sey olmuyor.

Örnegin baska biri böyle bir açiklama yapsa, acaba ne olurdu? Belki de hemen gözaltina alinirdi.

Bu soruyu güvendigim bir yetkiliye soruyorum...

Ve Eymür'ün arandigini ögreniyorum...

Aslinda biraz geri gidince Mehmet Eymür'ün dönemin Basbakani Tansu Çiller'in esi, Özer Çiller'le yakin iliski içinde oldugu iddialarini hatirliyorum...

Örnek olay

Örnegin su olay...

Iddiaya göre, Atatürk Orman Çiftligi'nde, MIT'e ait bir köskte bir toplanti yapiliyor.

Toplantiyi, dönemin MIT Müstesari Sönmez Köksal düzenliyor...

Bu toplantiya o dönem Operasyon Dairesi Baskani olan Senkal Atasagun da katiliyor.

Ancak Atasagun, toplantida dönemin Basbakani Tansu Çiller'in esi Özer Çiller'in de oldugunu görüyor...

Toplantıya katılmaya red

Ve toplantiya katilmayi reddediyor...

Eymür'ün, Atasagun'la karsi karsiya gelmesi, bu olayda çok net bir sekilde su yüzüne çikiyor...

Atasagun, dogal olarak Sönmez Köksal'la da karsi karsiya gelmis oluyor...

O dönemden bu günlere süzülen, bir baska olay da, Köksal'in müstesarliktan ayrilmasindan sonra, Eymür'ün, Mesut Yilmaz'a giderek, Atasagun'la ilgili bazi iddialarda bulunmasidir.

Yılmaz'ın adamı spekülasyonları

Dönemin Basbakani Mesut Yilmaz tarafindan, Atasagun'un müstesarliga atanmasi, Atasagun'un üzerinde 'Yilmaz'in adami' gibi spekülasyonlara yol açmisti...

Bu söylentilerin arkasinda da, yine Eymür yer aliyor...

Oysa o günlerde, Atasagun'la yaptigim bir sohbetten su cümleyi hatirliyorum: 'Ben kimsenin adami degilim. Ben bilegimin hakkiyla, kimseye borçlanmadan, MIT içinde gelebilecegim en üst görevlere geldim. Müstesarlik da böyle bir görevdir. Kimseye minnet duygumuz yoktur.'

Evet, biraz gerilere dogru gidince, Eymür'ün açtigi web sitesinin derinliklerinde, böylesine kisisel bir davanin yattigi ortaya çikiyor..."

******

SERTOĞLU'NUN İDDİALARI "Eymür ve ABD":

Eymür'ün Türkiye'ye iadesi girişimi

Sonunda karar verildi ve şimdi düğmeye basmaya hazırlanılıyor..

Ankara, Mehmet Eymür'ün Türkiye'ye iadesi için Amerika nezdinde bazı girişimlerde bulunacak..

Girişimlerde diyoruz, çünkü birden fazla girişim olacak bu konuda..

Adalet Bakanlığı, Dışişleri, CİA, FBİ, Genelkurmay

Öncelikle Eymür'ü yargılamakta olan mahkeme, Adalet Bakanlığı kanalı ile, Mehmet Eymür'ün neden suçlandığını anlatan ve iadesini isteyen, ayrıntılı bir dosya hazırlatacak.

Bu dosya, bizim Dışişleri Bakanlığı tarafından önce, ABD Dışişleri Bakanlığı'na, oradan da Amerikan Adalet Bakanlığı'na gönderilecek..

Bizim Dışişleri Bakanlığı da aynı doğrultuda, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nı zorlayacak.. Yani diplomatik girişim yapacak..

Ardından, muhtemelen MİT devreye girecek ve CIA ile FBI'dan, bu konuda yardımcı olmalarını isteyecek..

Bu noktada yapılacak girişimin esası da kuvvetli.. Şöyle ki:

Hakkında 3 ayrı dava açılmış adama siz ne yapardınız?

MİT, CIA ve FBI'ya "Sizin sırlarınızı açıklayan, bunu yaparak sizim yasalarınıza göre suç işleyen bir eski ajanınız Türkiye'ye yerleşse ve gizlilik kurallarını çiğneyen açıklamalar yapmayı sürdürmesi nedeniyle ABD mahkemelerinde hakkında 3 ayrı dava açılmış olsa, siz ne yapardınız? Bizden, böyle bir durumda ne yapmamızı beklerdiniz?" sorularını yönetebilir..

Gerek CIA, gerekse FBI'ın, bu iki soruya verebileceği cevabın ne olacağını, tahmin edebilirsiniz.. Çünkü, gerek CIA, gerekse FBI'ın, bu konularda son derece hassas olduğu biliniyor..

Hatta hatta, Genelkurmay bile, resmi olmasa da, gayri resmi olarak aynı konuda, Amerikalı meslektaşları nezdinde girişim yapabilir, iade için yardım isteyebilir..

Ancak, Türkiye'nin bu isteğinin öyle hemen sonuca ulaşması ise, öyle çok kolay bir iş değil..

Çünkü Eymür'ün avukat tutup, kararı kendi lehine çıkartmak, yani iadenin gerçekleşmemesini sağlamak hakkı var.. Sanırız o da bu hakkını sonuna kadar kullanacak ve bu iadenin gerçekleşmemesi için, bütün yasal yolları deneyecektir..

Türkiye ile Amerika'nın arasının siyaseten çok iyi olması, bu davada sonucu etkilemez.. Amerikalı yargıçlar karar verirken sadece, önlerindeki dosyanın içeriğine bakarlar..

Sanıyoruz ki, Eymür'ün bir süre önce yerleştiği Washington'daki evinde açtığı web sitesi ve burada yazdıkları, Ankara için "bardağı taşıran damla" oldu..

Saygınlık

Şenkal Atasagun'un MİT Müsteşarı olmasıyla birlikte, bu kuruma getirdiği, başta uluslararası boyuta ulaştırdığı saygınlık ile diğer tüm artıların hepsi ortada..

Bu durumda, Atasagun'un, başında olduğu kurumun zedelenmesine asla izin vermeyecek bir tutum izleyeceğini sanıyoruz.

Hatta sanma kelimesi bile fazla..

Şenkal Atasagun, buna asla izin vermeyecek yapıda bir Müsteşar olduğunu, Türk milletine defalarca göstermiştir..

******

Bu iki yazıdan sonra aynı günlerde bir başka gazetede çıkan habere göz atalım (Hürriyet) :

"MİT, Eymür'den şikayetçi oldu

Açtığı web sitesinde bazı siyasilere, mafya babalarına ve MİT mensuplarına savaş açan, servise koyduğu belge ve bilgilerle bu kişiler hakkında suçlamalarda bulunan MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür hakkında ‘‘Devletin gizli sırlarını ifşa etmek’’ suçundan soruşturma başlatıldı.

Sitede yer alan bilgiler üzerine MİT, Eymür hakkında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulundu. DGM Savcılığı yetkisizlik kararı vererek dosyası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Cumhuriyet Savcısı Kasım Hacikamiloğlu tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, Eymür'ün adres tespiti ve kimlik bilgileri için Başbakanlığa yazı gönderildi."

******

Görüleceği üzere esas haber kısa ve öz. "MİT, devletin gizli sırlarını ifşa ettiği iddiasıyla Eymürden şikayetçi olmuş".

Gerek ÇEKİRGE'nin gerekse SERTOĞLU'nun iddiaları, tutarsız ve cahilce.

Bu konulara meraklı olduklarına göre kendilerine biraz ders vermem gerekiyor.

Bir kişinin resmen aranması için öncelikle suç işlediğine dair bir mahkeme kararı ve tevkif müzekkeresi olması gerekir. Adres sormakla "suçlu aramak" ayrı şeylerdir.

Mahkeme ifade almak için adres sormuş, MİT'de Washington Büyükelçiliğimizden öğrenilebileceğini söylemiş. Peki sonra ne olmuş?

ÇEKİRGE'ye göre adres sorulunca "resmen aranıyor" oluyormuş ...!

SERTOĞLU'nun senaryosu ise tam bir komedi.

"Eymür'ü yargılamakta olan mahkeme, Adalet Bakanlığı kanalı ile, Mehmet Eymür'ün neden suçlandığını anlatan ve iadesini isteyen, ayrıntılı bir dosya hazırlatacakmış".

Bunlara cahil demek de hafif kalıyor. Daha dava açılmadan, konu henüz savcılıkta "hazırlık soruşturmasında" iken SERTOĞLU yargılamayı bitirmiş, suçu sabitlemiş ve işi "suçlunun iadesini isteme noktasına" getirmiş.

Bu sözcü-gazetecilere "hazırlık soruşturmalarının" gizli olduğunu, bu aşamadaki yazılarının kanunen suç sayıldığını da hatırlatmak isterim.

ÇEKİRGE'ye göre Mehmet AĞAR'la, 'kan davasi' diyebilecegi kadar keskin bir savaşa girmişim.

Bu savaşın nedeni neymiş? AĞAR'lan alıp veremediğimiz, birbirimize borcumuz filan mı var?

Ona yorum yok.

ÇEKİRGE efendi, AĞAR'ı savunmak istiyorsan açık açık yaz. Böyle kıvırtmaya gerek yok. Açıkça yaz ve yerini al ki seni de "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye omuzlarda taşısınlar"

Görevdeyken yaptığım uygulamalar ve 3 ayrı olay nedeniyle MİT Müsteşarlığı tarafindan 4 ayrı dosya halinde mahkemeye verilmişim. Madem sözcülüğü üstlendiniz bu 3 ayrı olay ve 4 ayrı dosyanın içeriğini de yazın ki kamuyu aydınlansın.

ÇEKİRGE, MİT'çi-Gazeteci gibi ucuz bir tartışmayı başlattığımızı iddia etmiş ve "sırları" açıkladığımızı belirtmiş. Tartışmanın ucuz olup olmadığına kamuoyu karar verir. Bizim bildiğimiz bu tartışmanın bizden önce başlamış olduğudur.

ÇEKİRGE, bir de örnek olay vermiş. "Şenkal Atasagun, Atatürk Orman Çiftliği'ndeki bir toplantıya Özer Çiller'in de geldiğini görünce toplantıya katılmayı reddetmiş.

Peki reddetmiş te ne olmuş?

Çekip gitmiş mi?

Yoksa Ciller'lerin gözüne girmek için "eski bir adalet bakanının sevgilisinden mi bahsetmiş?"

ÇEKİRGE, "biraz gerilere gidince benim, Özer Çiller'le yakın ilişki içinde olduğum iddialarını hatırlamış. Atasagun'un, Mesut Yılmaz tarafindan müsteşarlığa atanmasının Atasagun'un üzerinde 'Yılmaz'ın adamı' gibi spekülasyonlara yol açtığını da...

ÇEKİRGE efendi, biz kimseye şaibeli banka satışları için "Çakıcı - Korkmaz Yiğit ilişkisine dair MİT'de bilgi yoktur" diye düzmece belge vermedik. Çok gerilere gitme, biraz da ileri gel ve yakın tarihi hatırla.

Benim "açtığım web sitesinin derinliklerinde, kişisel bir dava yatabilir" ama senin davan ne?

SERTOĞLU'na ise şunu söylemek istiyorum:

Şenkal Atasgun İngiltere'ye tayin edilince kapı kapı dolaşıp, zamanın MİT Müsteşarı ve yönetimini kötü bir şekilde suçlamış, ağır ithamlarda bulunmuştu. Bu kapılardan bir tanesi de sendin. Konuşmanız MİT'in kanallarına takılmış ve Şenkal Atasagun "amirleri için asılsız iftiralarda bulunduğu ve dedikodu yaptığı" sebebiyle o tarihte bir "disiplin cezası" almıştı.

Bence "saygınlığını" paylaştığın "Şenkal Atasagun'la o tarihteki konuşmalarını yaz, daha enteresan olur. Hiç değilse millete enteresan gelir ve okur.


Yoksa sen de, ÇEKİRGE de, bu gazeteciliği de bırakın. Böyle şaklabanlıkla ne gazetecilik ne de sözcülük yapamazsınız.