Çakıcı Bantları 10
[ 4/5/2000 - 11:00 ]  By Atin  anadolu@atin.org

Kefeli'nin Ödü Patladı - Fatma ablayı Ordu çingeneleri çok sever Evcil: O beyaz saçlıdan haber yok değil mi?

Kefeli'nin Ödü Patladı

Fatma ablayı Ordu çingeneleri çok sever


Evcil: O beyaz saçlıdan haber yok değil mi?

Çakıcı: Yok. Onun...(küfür)

Evcil:. Nerede bu herif, hiç piyasada yok..

Çakıcı: Beyaz saçlı dedin de şu FATMA ablanın çocuğunu işe koy.

Evcil: Koyacağım, yani şu işler ters gitti. Ben ona söz verdim, eylülün başında başlatacağım O kadına çok ayıp oldu. Ben, o İŞ BANKASI işi üzerime gelince böyle, hiç ilgilenemedim o kadınla, gidip soramadım da. Ama muhakkak ben onu arayacağım ve çocuğu de şey yapacağım O kadın benimle çok ilgilendi. Çok da sevdim ben o kadını. Alevilere verip veriştiriyordum, ulan Allah kahretsin. Ben de Aleviyim demedi bana. Sonra anladım o bunun için şey yapıyormuş.


Mustafa Kefeli'ye Yavuz'un işini sorayım

Çakıcı: FATMA ABLA'yı Ordu Çingeneleri çok sever. Dörtte anlıyor musun, ORHAN arkadaş ESAT'ı arayacak, misafirleri ona teslim et diyecek ESAT. Ben de akşamleyin seni arayacağım

Evcil: Tamam.

Çakıcı: Ben şimdi o zaman MUSTAFA'yı (MUSTAFA KEFELİ-Kefeli Holding'in Sahibi) açayım. YAVUZ Abi'nin (YAVUZ ATAÇ) işi ne oldu diyeyim.

Evcil: Uğraşsın biraz.

Çakıcı: Öyle dedim mi, anlayacağın iş ciddiye biniyor.

Evcil: Peşinden, sen bana bırak, ben bu işi yapacaktım der.

Çakıcı: Öyle der valla.

Evcil: Sen deyince bıraktık der.

Çakıcı: Dün sesi soluğu kesildi.

Evcil: Bugün hiç konuşmadık.


Her türlü puştluk yapar

Çakıcı: O şeyden bahsederse banka üstümüze geldi, bir sürü sıkıntı var de. Lafımı unutma. Bu puşt sana derse ki, yani işte hani ne oldu me oldu, de ki banka üstüme geldi, bilmiyorum, bir sürü sıkıntı var, toparlayamadık, sebebi şu. İstersen buna bir anda ters konuş. O senin elinde. Sağı solu bağlıyormuşsun, iyi bir dinle beni. Şimdi bunun bazı problemleri... durumu iyi ya bunun. Dolaylı sıkıntı vermesin, lafımı unutma, her türlü puştluk yapar.

Evcil: Yapıyor zaten. Ben işin farkındayım. Başka da olmaz. Şimdi bana diyor ki, o benden şimdi uçağa ortak olalım diyecek. Ben biliyorum, onun ağzının içini anlamaya başladım.

Çakıcı: Versin parasının yarısını, sonra ortak olsun.

Evcil: Yok be...

Çakıcı: Anlamadın dediğimi sen. O versin sana 9 milyon dolar. Yarısını ver ona. Ben sana bir şey söyleyeyim bak. Oraya 17 milyon dolar ödendi ya şeye MACİT Bey'e. Hani o benim ... yapmıyor, orospu çıktı. Eğer o paradan... ya aklı sıra anlıyor musun. Bana telefon etti, ne yapıyorsun beni aramıyorsun diye. Ben kimseyi aramıyorum dedim. Niye arayayım, ya bugüne kadar hiç kimseyi aramamışız şimdi niye arayayım, doğru mu Erol?

Evcil: Doğru.

Çakıcı: Vereceğim cevap sana bağlı, unutma.


Kocabaş ve Gürsoy ne istese veririm

Evcil: Ya ben ona derim yavaş iniş yapacağım, tamam mı? Eğer uçak mu çak derse ki kendim kovalayacağım tamam mı? Çünkü ya bak, esas olan benim için burada asıl olan sensin; sen de ki bana bir şey lazım, hiç çekinmem veya senin bir arkadaşın mesela MEHMET KOCABAŞ veya ERGUN GÜRSOY, benden ne isterse uçak, ne isterse hemen. Çünkü adam gibi adamlar. Bu adam ne yapıyor? Yarın, öbürsü gün şöyle yaparsınız, işimiz var, gönder tamam. Ondan sonra benim uçak gidiyor. Yok öyle bir şey diyorum, o kadar rahatsız oldum ki aklın hayalin durur.

Çakıcı: Benim söylediğim lafı unutma sana, anlıyor musun? Eğer zararın ucu hemen dokunursa normal işini yap, dokunmayacağını biliyorsan, anlıyor musun, onun yanında bana da ters konuş ona da, anladın mı dediğimi?

Evcil: Sana ters konuştuğum zaman olmaz o zaman.


Turgut'un ağabeysi ile iyi ol

Çakıcı: Hayır, hayır. Anlamadın dediğimi, ne yapayım de kardeşim, yani bu kadar dostluk yaptık. Ne demek istediğimi anlıyorsun. Yalnız dediğimi unutma. Sıkıntısı olabilir. Seni bugün arayan adam var ya.. Hani bizi de aramış ya bugün ne yapıyor Erol ... TURGUT'un ağabeysiyle (MESUT YILMAZ) sen iyi olmaya bak. Anladın benim dediğimi.

Evcil: Ben onla iyi olamam.

Çakıcı: Hayır hayır, sen öyle değil. O senle iyi olacak.

Evcil: Benimle senden dolayı iyi olacak, benden dolayı değil.

Çakıcı: Hayır, hayır. İyi ol ki öbürü sana ipucu versin. Ne demek istediğimi anladın mı?

Evcil: Anladım, anladım. Bıktık artık ya çünkü. Sen orda rahat ol. Senin rahat olman burada beni de şey yapıyor. Ondan sonra ben burada işlerimi ayarlarım.


Kamuran'a küfür edince Kefeli'nin ödü patladı

Çakıcı: Yalnız ben sana bir şey söyleyeyim. Ödü patladı diyorsam...

Evcil: Tükürdüğünü yalayacak o, bak göreceksin.

Çakıcı: Hangisi?

Evcil: TURGUT'un ağabeysi (MESUT YILMAZ).

Çakıcı: Geriye dönüş başladı.

Evcil: Sen kimin ödü patladı dedin. TOPÇU'nun mu (MUSTAFA KEFELİ)?

Çakıcı: TOPÇU (MUSTAFA KEFELİ), mopçu dedim, patladı. Ne zaman KAMURAN'ın (küfür ediyor) deyince patladı.

Evcil: TOPÇU (MUSTAFA KEFELİ) bir taraftan para için gidiyor. Şimdi TOPÇU'nun (MUSTAFA KEFELİ), eğer o işi yapsaydı o, senin birkaç yere alo demen lazımdı. O kendini sana gebe hissedecektir. Öyle şey yapıyor. Onun hesabı oydu.

Çakıcı: Ya dedim ona ağabey yatıyorsun para, kalkıyorsun para. Paradan önemli şeyler var. Mesut'un anasına sövüyordu anlıyor musun? Bırak politikayı, şu bankayı alalım gitsin diyordu. Dedim ya ağabey ne diyorsun? Önemli olan Türkiye ya; bankanın (küfür ediyor), hükümet gitsin diye, ki param olsa Türkiye'yi alabilir miyim diye. Şerefsizim hiç böyle bir şey duymamıştım.


Kefeli tekrar bankayı sana verecekler diyor

Evcil: Bana ne diyor biliyor musun geçen geldiğinde. Ya sen de söyle diyor MESUT'a (MESUT YILMAZ), o bankayı tekrar sana verecekler diyor. Ben unuttum bankayı dedim yahu. Ben dedim karışamam. Niye her şeyi söylüyorsun ona dedi. Ben hiçbir şey söylemedim dedim. Sen ona bu, Erol'dan geldi dedin mi?

Çakıcı: Yok.

Evcil: Ona bir şey söylemedin.

Çakıcı: Yok bir dakika, şeyi mi diyorsun?

Evcil: İstifa davasını mı?

Çakıcı: Ah, bir tek onu söyledim. O zaman tamam.


Mesut sana iskele atacak

Evcil: Niye ona her şeyi söylüyorsun diyor. Böyle diyor, MESUT (MESUT YILMAZ) korkak adam diye, peki ulan adam ben söylemedim ama, adamın iyi ki söylemişler. Adamı eline alsın diye söylemişler. Söyleyeceğin her şeyi diyor, önce bana söyle diyor, bir düşünelim diyor. Derim yahu, beni iyice kabak yerine koydu; öyle canım sıkıldı.

Çakıcı: Şimdi sana dediğimi anlıyorsun değil mi kardeşim? Ya onla ilgili o sana bir şey söylerse, dersin İŞ BANKASI üstümüze geldi, şu oldu, bu oldu falan, o benle konuşuyor. Ben onla bu konuda yüz göz olmadım. Anladın mı dediğimi, yüz göz olmadım. Ama ilerde anlıyor musun, sen konuyu ona açarsın anlıyor musun? İşi sürüncemeye bırak. Ne kadar biliyor musun? İki ay falan. Çünkü TURGUT'un ağabeysi (MESUT YILMAZ) sana iskele atacak unutma bunu.

Evcil: Atacak tabii.

Çakıcı: Sana iskele atacak diyorsam, atacak.

Evcil: Ama işte biz de o adamla çalışalım. Çünkü ilk günden ben bu işin karışacağını biliyordum. Çünkü o zaman seni karşısına alamayacak o. Ben seni tanırım. Sana yanaşmaya çalışacak, sen kesinlikle tavır koyacaksın.

Çakıcı: Tavır koyacağız ama. Ondan sana yanaşıyor.

Evcil: Tabii şimdi iyice yanaştırmak istiyor.


Böyle adamları Başbakan yapıyorlar

Çakıcı: ...(Küfür ediyor). Böyle adamları BAŞBAKAN yapıyorlar. Beşinci sınıf adam gidip yumruk attırıyor buna biliyor musun? Anam avradım olsun. Dışardan, yani beni üç beş ayda bir otuz defa arar beni, ağabey arasın. Bu adamların güdümünde dolaylı olan bir adam, yumruk attırıyor. Ya ona yumruğun atılmasında şeyin de parmağı var ... Gözlüklü'nün (MEHMET EYMÜR).


Karısının altına 150 bin dolarlık araba koymasaydın

Evcil: Eee işte, mükafatlandırdı onu, helal olsun. Burada bir BURSALI CAVİT ne dedi? Yavşak dedi, tamam mı, şimdi ANAP'tan milletvekili olacak diyorlar. Araları iyi. Ondan sonra doğrudur, Gözlüklü'nün (MEHMET EYMÜR) de parmağı vardır o işte. Onu da ödüllendirdi, Washington'a göndersin ama, bu adamı (küfür ediyor).


Çakıcı: Kabahat sende. Karısının altına 150 bin dolarlık araba koyarsan.