Enerji Lobisi
[ 27/4/2000 - 11:00 ]  By Okuyucu  okuyucu@oku.com

ANAP içerisinde ve doğal olarak başını Mesut YILMAZ'ın oluşturduğu bir enerji lobisi var. Bu lobi ülke ihtiyaçlarının üzerinde ihtiyaç göstererek, bu hususta Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) enerji dairesi uzmanlarının ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)

Mesut Yılmaz ve Mavi Akım

Sn Eymür,

Sitenizi ilgiyle izliyorum. ANAP ve Mesut YILMAZ üzerinde tuttuğunuz projektörün dar açılı olduğunu düşünüyorum.

ANAP içerisinde ve doğal olarak başını Mesut YILMAZ'ın oluşturduğu bir enerji lobisi var. Bu lobi ülke ihtiyaçlarının üzerinde ihtiyaç göstererek, bu hususta Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) enerji dairesi uzmanlarının ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ile birçok sivil toplum kuruluşlarının önemle, ısrarla ortaya koydukları reel durumu görmezlikten gelmekte, bu hususta basını, ve kamuoyunu umursamamakta ve planladıkları şekilde yersiz ve gereksiz yatırımlarla ülkemizin zaten kısıtlı olan kaynaklarını, sırf ilgili bütçe içinden kendi alacakları komisyon hatırına, ülke geleceği ciddi ölçekte ipotek altına alınmaktadır.

EMO ve diğer toplum kuruluşlarının ve hatta son aylarda Dünya Bankasının ifadesine göre SSK dan daha büyük bir bütçe kara deliği oluşmaya başlamış bulunmaktadır.

Bu genel ifadelerden sonra, bir miktar daha somuta inersek, enerji planlaması konusunda uzman olmayan ben, salt bu konuda basında çıkan haber ve yorumlardan ve bazı TV panellerinden aldığım bilgilerle su ana tespitleri yapabiliyorum:

1. Son üç dönemdir Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) ANAP'lı bakanlar tarafından yönetilmektedir.

2. Bu dönemlerde bakanlık DPT’nin öngörülerini hiçe sayarak ülkemizin enerji ihtiyacı projeksiyonunu tek taraflı olarak oluşturmuştur. Öyle ki, ayni tarih itibariyle ETKB’nin ihtiyaç öngörüsü DPT’nin ihtiyaç öngörüsünün 2 katidir.

3. Uygulamacı olması nedeniyle ETKB, kendi yarattığı projeksiyona göre acil olarak doğal gaz ile işleyen santralleri yap-işlet-devret (YİD) yöntemiyle ihaleye çıkarmış ve bunların önemli bölümünü ihale etmiştir. Bakiyesi de peyderpey ihale edilmektedir.

4. Bu YİD projelerinde, yatırımcı gruba sabit fiyattan doğal gaz temini ve sabit fiyattan enerji satın alma taahhüdü verilmektedir. Taahhüt edilen enerji satın alma bedeli 9 ila 12 cent/kilowatt arasındadır. Şu an TEAŞ’ın enerji satış bedelinin 4 cent/kilowatt olduğunu düşünürseniz bizi bekleyen tehlikenin boyutlarını tahmin edebilirsiniz.

5. Öte yandan, ardı ardına ihale edilen ve edilme yolunda bulunan doğal gaza dayalı enerji santrallerinin doğal gazını temin edebilmek için, bu kez acil olarak doğal gaz temini peşine düşülmektedir. Çünkü söz konusu santraller işletmeye hazır olduklarında taahhüt edilen doğal gazı alamadıkları takdirde üretmedikleri enerjiyi üretmiş gibi devlete fatura edeceklerdir.

6. Bu bapta ülkemiz yine hakketmediği şekilde dışa bağımlı hale sokulmaktadır. Şöyle ki, şu an ülkemizin su kaynaklarından sağladığı enerji, potansiyelinin % 30'u civarındadır. Tüm enerji üretimi içinde su kaynaklı enerjinin yeri de aynı mertebelerde olduğu için hükümetlerin görevi öncelikli olarak su kaynaklı enerji projelerini geliştirmek olmalıyken, dışa bağımlılığımızı gitgide pekiştirici şekilde doğal gaza ve ithal kömüre dayalı enerji santralleri ön planda yer almaktadır.

7. Doğal gazda su an ana kaynağımız Rusya'dır . Bulgaristan üzerinden gelen hattan Rusya'dan yılda 8 milyar m3 doğal gaz alınmakta, bunun dışında da 4 milyar m3 doğal gaz deniz tankerleriyle getirilip Marmara Ereğlisi'ndeki merkezden sisteme basılmaktadır. İran ile Refah'lı hükümet döneminde 10 milyar m3/yıl kapasiteli bir doğal gaz hattı ve doğal gaz alımı sözleşmesi yapılmıştır. Ancak ANAP içindeki lobi bu hattın Türkiye tarafındaki bölümünün yapımını muhtelif nedenlerle geciktirmiştir.

Bu sene başında İran tarafı hattı tamamlanmış olduğundan, taahhüdümüze rağmen alamadığımız doğal gaz için İran’a 120 milyon dolar ceza ödenme durumunda kalınmıştır. Bu geciktirmenin ana nedeni Rusya'dan alınacak doğal gazın aciliyet kazanmasını sağlayacak ortamın yaratılmasıdır. Nitekim, BOTAŞ İran hattında ödeme yapmayıp işin gecikmesine neden olurken, "MAVİ AKIM" adlı proje henüz %100 olarak Rusya tarafından kesinleşmemişken, bu hattın Türkiye vecibesi olan Samsun-Ankara hattı ihalesiz olarak, Samsun’da kurulacak bir doğal gazlı enerji santrali da dahil olmak üzere Transstroygaz-Hazinedaroğlu-Öztaş (THO) grubuna verilmiştir.

8. Transstroygaz, Rusya doğal gaz üreticisi-dağıtıcısı olan en büyük bütçeli Rus kuruluşu Gazprom’a bağlı bir şirketidir. Gazprom'un başkanlığını şu an eski başbakan Chernomirdin yapmaktadır. Başbakanlığından önce de zaten aynı pozisyonda idi. Hazinedaroğlu şirketi Rusya’da 1995'te Gazprom’a inşaat işi yapaya başlamış ve dağıttığı iddia edilen çok büyük ölçüdeki rüşvetlerle Gazprom’a 4 yılda 240 milyon dolar hacminde inşaat taahhüdü yapmıştır.

Gazprom yönetimi ile bu büyük menfaat bağı ile ilişkisini pekleştirerek güvenilirliğini kazanan Hazinedaroğlu şirketi altyapı boru hattı yapımında deneyimi olmadığı için yanına bu hususta deneyimi olan Öztaş şirketini almış ve oluşturdukları saç ayağı ile MAVİ AKIM projesinin hem Rusya hem de Türkiye’deki kara hatlarının yapımını ihalesiz olarak ve hem Türkiye'deki hem dünyadaki fiyatların çok üzerinde rayiçlerle eline geçirmiş bulunmaktadır.

9. Basında Sn Güngör Uras, Sn Necati Doğru, Sn Ali Tiğrel çok kereler bu ihale üzerinde kuşkuları dile getirdiler. ETKB’nin verdiği cevap şöyle oldu: “Bu gruba, Rusya ile yapılan bir anlama çerçevesinde ihalesiz olarak iş verilmiştir. Bu anlaşma ise gizli bir anlaşmadır ve açıklanamaz.”. Düşünebiliyor musunuz Sn. Eymür, TBMM'de verilen soru önergesine ETKB adına söz alan bakan meclise bile açıklanmayacak bir iktisadi anlaşmadan bahsedebiliyor! Bu anlaşma ile basında yazılanlara göre emsalinden en az % 30 oranında daha fazla bir fiyatla iş ihale ediliyor.

10. Bu anlaşma Sn. Mesut YILMAZ tarafından imzalanmıştır. Hazinedaroğlu grubunun patronu Turan Hazinedaroğlu, secim gezilerinde Mesut YILMAZ'ın hep yanındadır. THO grubuna Samsun-Ankara doğal gaz hattının yapımı için daha MAVİ AKIM tam uluslararası kesinleşmemişken bir anlaşma yaparak projeler bile ortada yokken ve işin ne zaman başlayacağı belirsizken, % 20 avans ödenmiştir. 50 milyon doların üzerinde olan bu avans ile ilgili Meclisteki bir önergeye cevaben bakan, “avansın karşılığında teminat aldık” diyebilmektedir. Neden bu kadar aceleci davranıyorsunuz denildiğinde ise aynı bakan “dogalgaz santrallerini ihale ettik, gaz veremezsek zor duruma düşeceğiz” diyebilmektedir.

11. Makro planda ise bir grubun 3-5 kuruş menfaat temin etmesi uğruna Türkiye'yi nelerden mahrum ettiği ve ne tuzaklı durumlara düşürdüğü hususu ise daha üzücüdür.

MAVİ AKIM projesiyle taahhüt ettiği doğal gazı bulunmayan Rusya, Türkmenistan’dan 37 cente aldığı doğal gazı Türkiye'ye 110 cente satmayı becerebilmiştir. MAVİ AKIM projesinin kapasitesi 16 milyar m3 olduğu için en aşağı 15 sene doğal gazda Rusya'ya bağımlılığımız (8+16)/(8+16+10+4)~= %63 oranında olacaktır. Orta Asya ile bağlarımızda önemli yer tutacak olan Türkmenistan gazı ve yakınlarda tespit edilen Azerbaycan gazını ihtiyacımız 38 milyar m3'ü bulana kadar alma şansımızı kaybetmiş durumdayız. Bunu bilen Türkmenbaşı, ETKB bakanımızı Aşkabat'ta azarlamıştır.

Rusya'ya bağımlı olmanın ne olduğunu 3 ay önce Rusya, Türkiye MAVİ AKIM projesinde biraz ayak sürüdüğünde doğal gaz vanalarını gerçekte kendisi kısarak, ama görünürde Ukrayna fazla soğuklar nedeniyle fazla doğal gaz çekti diyerek, 1 hafta boyunca Türkiye'yi soğuğa terk ederek gösterdi.

12. Bunun yanında, Türkiye MAVİ AKIM projesini , kendimizi çok ucuzlatarak kabul etti. Şöyle ki, ilk doğal gaz anlaşması sırasında anlaşmanın yan şartı olan % 50 offset kuralını 5 yıl işlettikten sonar rafa kaldırıp, Türkiye'nin bu husustaki sorularına cevap bile vermeyen Rusya, daha büyük ölçekli bu projede offseti devreye koymamıştır. Oysa Türkiye her ay başında peşin olarak ödediği doğal gazın bedelinin % 50 sini ertesi yıl Türkiye'den mal veya hizmet bedeli olarak Rusya'nın satın almasını ilk doğal gaz anlaşmasında sağlayabilmişti.

Sn Eymür, inanın bu söylediklerimin tamamını sizin ulaşabileceğiniz uzman kişilere doğrulatabilirsiniz. Sadece Sn Ali Tiğrel’in Finansal Forum’da çıkan ve MAVİ AKIM projesinin sorunlarını ciddi şekilde ortaya koyan 14 adet yazısını, Sn Necati Doğru ve Sn Güngör Uras’ın onlarca yazısını ve bu konuda ki haberleri tarayarak da teyit edebilirsiniz.

Mesut YILMAZ ve şürekasının MAVİ AKIM, ve enerji santralleri ile hortumladıkları kaynak ve bunun yanında ülkenin ipotek altına alınan ve önemli ölçüde Rusya'ya bağımlı kılınan enerji geleceği, en az diğer siyasi defoları kadar önemlidir. Ülkemize maliyeti büyük boyuttadır.

Öğrenmek istediğim bir husus şudur: Rusya ile yapılan ve özünde iktisadi olan bir anlaşmanın gizli tutulması önlenemez mi? En azından gizli bir oturumda anlaşma herşeyiyle meclise açıklanamaz mı? Zannederim ANAP, birçok konuda geri dönülemez aşamaya gelinmeden bu anlaşmanın açıklanmasını istemediği için gizlilik hükmünü koydurttu ve bu örtü altında denetimsiz olarak serbestçe oyun oynayabiliyor.


Saygılarımla