Analiz 19 - MİT Müsteşar Yardımcısı
[ 1/8/1991 - 11:19 ]  By Atin  anadolu@atin.org

1982'de yurt dışı görevinden döndükten sonra 1 yıl kadar Mardin'de MİT Bölge Müdürlüğü yaptım.

Hiram Bey'in Dönüşü

1982'de yurt dışı görevinden döndükten sonra 1 yıl kadar Mardin'de MİT Bölge Müdürlüğü yaptım. 1983 yılının sonuna doğru Ankara'da Kontrespiyonaj Dairesi bünyesinde yeni kurulmuş olan “Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'ne tayin oldum ve tekrar Ankara'ya döndüm. Kaçakçılık Şubesindeki görevim kısa sürdü. Aynı yıl terfi etmiş, Kontrespiyonaj Daire Başkan Yardımcısı olmuştum. Daire Başkanlığının tek Yardımcısı olduğum için bütün şubeler gibi Kaçakçılık Şubesi de bana bağlıydı. Mart 1984'te Dündar Kılıç, takiben Behçet Cantürk MİT'te sorguya alındı. Sorgu ekibinin başında bulundum. 1985'de MİT okuluna öğretim görevlisi olarak tayin edildim. (1980 yılında gittiğim Yurt Dışı Görevimden. 1985 yılında tayin olduğum MİT Okulu arasındaki, özellikle kaçakçılıkla mücadele devresi, ayrı bir kitaba sığacak kadar ilginç olaylarla doludur. Bu bakımdan, burada bu zaman dilimine yer verilmeyecektir.) 1985 yılının sonlarına doğru Hiram Bey'in Teşkilat'a geri döneceği söylentileri yayılmaya başladı. Benim zaten konudan haberim vardı. Bir öğle tatilinde MİT Okulunun eğitim görevlileri için ayrılmış lokalinde oturuyorduk. Savaşman gibi şüphelendiğimiz ve halen üst görevde olan şahıs da oraya gelmişti. Bana “ne o Mehmet, Hiram Teşkilat'a geri dönecekmiş. Kontrespiyonaj'a mı gelecek?” diye laf çarptı. “Ben de duydum, herhalde ya Müsteşar ya da Müsteşar Yardımcısı olarak gelecekmiş” diye karşılık verdim. “Olur mu canım onu o mevkilere getirmezler” diyerek kahkahalar atmaya başladı. Hiram Bey Ocak 1986'da MİT Müsteşar Yardımcısı olarak Teşkilat'a geri döndü. Dönüşü birçok kişi tarafından samimi bir sevinçle karşılandı. Daha önce arkasından atıp tutanlar, küfür edenler, Teşkilat'a dönmemesi için bakanları, paşaları, parti liderlerini kapı kapı dolaşanlar da artık onu ne kadar sevdiklerini, nasıl yakın olduklarını söylüyorlardı. Hiram Bey onların dostu, kardeşi ve ağabeysi olmuştu. Müsteşar Yardımcısı Hiram Bey'in odasının açıldığı koridorda uzun bir kuyruk oluşmuştu. Herkes tebrik etmeye gelmişti. Oradan geçiyordum bana kahkahalar ile gülen şüpheli de sıradaydı. O günden sonra onu sık sık Müsteşar Muavinine saygılarını sunarken gördüm. Hiram Bey, daha önce kendisine tavır alanları biliyordu. Görevin gereği olduğuna inandığı birkaç değişiklik haricinde kimse ile oynamadı. Eski olumsuz tavırlarına rağmen şimdi kendisine yakın olmaya çalışanlara sırtına dönmedi. Affedici oldu. Hiram Bey'in gelişi ile ilgili samimi duygulara yaşlı ve emekli bir teşkilat mensubunun ağzından dinleyelim.

"16 Ocak 1986



Muhterem Hiram Bey;



1960 yıllarında hasbelkader karıştığım bir hedef ülke

içindeki çalışmalarımızın seyri esnasında; “Büyük Usta” bir Daire Başkanının. Riyaset koridorlarında -uzakça bir mesafeden tanıttığı, teksif edilmiş bir enerjinin dinamikleştirdiği, yerinde duramayan bir genç silueti ile ilk defa şahsen görmüş... Çeşitli hedefler içinde ve bilhassa Pire Koyunda fırtınalaşmasının menkıbelerini aynı ustanın ağzından dinlemiştim. ve yıllar sonra Türkiye'deki

KYP ajanları üzerinde İstanbul Merkezinin Aykut Bey eliyle temin ettiği bir seri başarının ardındaki beyin ve cüret olan... Kendilerini ideolojik hezeyanlara kaptırıp hasım lejyonlarında vatan düşmanlığı yapanların kurşunları üzerine gözünü kırpmadan atılan şövalye ruhu ile tarihimizi yaratan kahramanlar arasına kaşan.... ve Ankara'da Amerikan Sevisine dahi darbe indiren...Müstesna başarıların ardındaki Hiram ismi,.

1960 yılı ortalarında 1970 sonlarına kadar hafızamda ve gönlümde; kahramanlık menkıbelerinde zikredilen isimler misali bir efsanedir. Komprime bir zekadır. O büyük ustanın kaybından sonra sevk idarecilerin genellikle yitirdiği “cüret” ,”ataklık” ve “başarı “dır Bu hassasiyet ile yeni görevinizi tebrik ediyorum. Servise yeni bir ruh vereceğinize kesinlikle inanıyorum. Hassaten, karşı karşıya geleceğiniz bir kadro meselesinin başarınızda büyük rol oynayacağına kaniim. Kadro ve personel işlerini tedvir hususunda Daire Başkanlığınız ve Şube Müdürlüğünüzde tefriki mesai ettiğiniz genç mutemet arkadaşlarınızı yanınıza almakla bu hayati konuyu halledeceğinizi ve çalışmalarınızın sabote edilmesini önleyeceğinizi umut etmek isterim. Başarınız için en kabil dileklerimle.

A.S. "

Hİram Bey'in gelişine ilk önce şiddetle karşı çıkan Müsteşar Burhanettin Bigalı, tayinin gerçekleşmesinden sonra ona bir hayli yumuşak ve yakın oldu. Bütün operasyonel konuların idaresini Hiram Bey'e bıraktı. Bigalı Paşa gitmiş. Hayri Ündül Paşa Müsteşar olarak gelmişti. Ben Hİram Bey'in gelişinden birkaç ay sonra kurulan

Güvenlik Dairesine tayin olmuştum. Hayri Ündül, Hiram Beyin mesleki üstünlüğünden rahatsız oluyor, onun Devletin üstün kademeleri tarafından aranmasını çekemiyordu. Yavaş yavaş, Hiram Bey'i pasifize etmeye, onun önerilerinin aksini yapmaya başladı. Hiram Bey sonunda konuyu üst makamlara aktarmaya ve gerekirse teşkilattan ayrılmaya karar verdi. Nasıl olsa bu şekilde Teşkilat'a bir faydası olmuyordu. Onun özel evraklarına göz atarak Müsteşar Hayri Ündül'den yakınmasının nedenlerine ulaşalım.

31 Ağustos 1981

Sayın Başbakanım,

Emrinizle 12 Ocak 1986 tarihinden günümüze kadar MİT Müsteşar Yardımcılığı görevini, şeref duyarak yürüttüm. Göreve başlarken hedefim MİT'i, içte ve dışta Devlet istihbaratını üretebilecek yeni norm ve iç düzenlemelere kavuşturmaktı. Zamanın MİT Müsteşarı ve halen 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Burhanettin Bigalı döneminde, kendilerinin bana teminat göstermesiyle Teşkilat’da yeni kuruluşlar ve iç düzenleme oluşturabildim. Ancak, yeni Müsteşar Korgeneral Hayri Ündül ile servisin istikbali yönünden düşünce ve görüşlerimiz tamamen zıt düşmektedir. Bu ana fikir ayrılıklarını aşağıda bilgilerinize sunmakta zaruret duyuyorum.

a. Sn. Müsteşar personel ile sözleşme yapılmasına, asker ve sivil arasında bölünme olacağı gerekçesi ile tam karşıdır. Bu günkü maaşlar ile kaliteli, lisan bilir üniversite mezunlarını teşkilata almak ve barındırmak imkansız hale gelmiştir. Devamlı, yeni işe giren üniversite mezunları istifa etmekte, zaten kaliteli personel öğrenmez servise girmekten vazgeçmektedir.

Sözleşmenin tatbikini ise bu servisin bugünü ve istikbali için çözüm getireceğine inanmaktayım. Bir bölünme de fiilen istihbaratla uğraşanlar arasında olmayacaktır: Sözleşme tatbikatına acilen yönel inmesi gerektiği kanısındayım.

Güney Doğu ve PKK olaylarında Sn. Müsteşar ile görüşlerimiz tamamen ayrı düşmektedir. Sn. Cumhurbaşkanımız terör konusunda ülkeler arası bir işbirliğinin gerekliliğini çeşitli vesilelerle beyan etmişlerdir. Sadece bu konuda yabancı servislerle sıkı işbirliği gerektiren ve serviste bu bölümü yürüten Güvenlik Dairesi tarafımdan tesis edilmiş ve Müsteşar Yardımcısına bağlanmışken; Sn. Müsteşar son olarak bu bölümü indi bir kararla kendine bağlanmış ve işbirliğinin daha etkin hale gelmesi için Güvenlik dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün bir dış seyahatini gerekçesiz iptal etmiştir. Sn. Müsteşar'a dış postların takviyesi veya yenilerin tesisi teklifi de kabul ettirilememiştir. Senelik tayinler Haziran ve Temmuz aylarında Servis içerisinde icra edildiği Sn. Müsteşar Eylül ayı içerisinde bana fikren yakın gördüğü Güvenlik Dairesi Başkanı, Dış İstihbarat Daire Başkanı ile Ankara Bölge Daire Başkanını değiştirme hazırlığına girmiştir. Bu bölümler çok önemli fonksiyonları yerine getirmekte olup, Başkanları tecrübeli ve muvaffak servis mensuplarıdır. Yerlerine kolay eleman bulunamayacağı ortadadır Tayinlerin hissi olacağına kaniim.

f. Servis, uzun senelerdir bütçesinin büyük bölümünü lojman yapımında sarfetmiştir. 1Tknik malzeme ve operasyonel masraflar düşüklüğü, istihbari hasıla aleyhine sonuçlanmıştır. Bunun telafisi ve hasım ülkeler ile çevrili, çeşitli yıkıcı faaliyetlere maruz Türkiye’nin istihbaratının güçlü olması gereğinden hareketle bütçemizin, bilhassa operasyonlarda kullanılacak gizli ödeneğin biraz geniş tutulması Sn. Müsteşardan tarafımdan istenmiş, ancak bu da kabul ettirilememiştir.

g. Son olarak Sn. Müsteşar tarafından, Sn. Başbakan ve Sn. Başbakanlık Müsteşarı

ile iş temasım yasaklanmış, sebep olarak Teşkilatta tek muhatabın kendileri olduğu ifade edilmiştir.

Sn. Başbakanım,

Ağustos döneminde çeşitli gazeteler ve dergilerde çıkan, değiştirileceği, yerine Sn. Recep Ergun veya benim atanacağım yazılarının Müsteşarı çok rahatsız ettiği, makamına rakip olarak gördüğü beni tamamen pasifize etme çareleri aradığı anlaşılmaktadır. MİT'de yetkiler tamamen Müsteşarda toplandığından, bu durumda Servise ve Türkiye'nin istihbari çalışmalarına bir katkıda bulunamayacağım düşünülmektedir. MİT Müsteşarı olarak ancak bir senedir iş başında olan Sn. Korgeneralin ise, olaylara tamamen hakim olamayacağına, personeli vasıfları ile bilemeyeceğine inanıldığından, yardımcı olarak, yanlışlığına inandığım kararların kuru takipçisi olmak istemiyorum. .Servis personelinin Müsteşar ve Müsteşar Yardımcısı arasındaki kararsızlığa düşmelerinden de endişeleniyorum. Devlet görevinde veya haricinde her an Türkiye'nin hizmetinde bulunacağıma emin olmanızı istirham ederim. Karar ve emirlerinizi bekleyeceğimi saygıyla arz ederim.

Hiram Abas

MİT Müsteşar Yardımcısı ,,

Mektup neticesinde Hiram Bey'e ne söylendi bilmiyorum.

Ancak “biraz sabretmesi” gerektiğinin söylendiğini tahmin ediyorum. Hiram Bey sabrediyordu. Hiram Bey Müsteşar Yardımcılığı zamanında, bütün engellemelere karşın bir şeyler yapmaya çalıştı. En büyük arzularından biri de Teşkilat’ın, emeği geçmiş eski mensuplarına karşı daha vefalı olmasını sağlamaktı. Son yıllarda bu vasıf tamamen kaybedilmiş, eski Teşkilat mensupları aranıp sorulmayan, kaderlerine terk edilmiş, teşkilata küsmüş kişiler haline gelmişlerdir. çoğunun cenazelerinden bile haberimiz olmuyordu. Hiram Bey, eski mensupları aynı zamanda faydalanılması gereken bir istihbari potansiyel olarak da görüyordu. Emeklilerle ilgili çeşitli teşebbüsleri oldu, Onlara kimlik kartı çıkarılması, lokal yapılması gibi girişimleri neticelendi. Bu bölüme son vermeden, eski Müsteşarımızdan Sn. Fuat Doğunun bahse konu çalışmaları yansıtan mektubuna yer vermek istiyorum:

22.05.1987

Sevgili ve Kıymetli Evladım Hiram'cığım,

15 Mayıs 1987 Sabahı, Ankara'dan ayrılışımızda, Tarı ile birlikte, bizleri uğurlamaya gelmeniz beni ve eşimi çok mutlu etti. Ayrıca, Armutluya varışımızda kamptan dört kişilik bir ekibi bizleri bekler bulduk. Eşyamızın taşınmasında ve eve yerleşmemizde kıymetli yardımları oldu. Bunun yanında Kamp Müdürü aynı akşam, eşi ile bize geldi ve bir arzunuz var mı diye sordu. Ertesi günü de Bursa Bölge Daire Başkanı ziyarette bulunarak bir telsiz getirdi. Senin bizlere olan muhabbet, vefa ve kadirşinaslıklarından kaynaklanan bu alaka ve yardımlar için eşim ve ben çok duygulandık. içten teşekkür ve dualarımızı bildirmek isterim. Göreve başladığından itibaren, kıymetli ve verimli çalışmaların yanında, eskiyi yeniden ihya eden bu insancıl ve duygulandırıcı davranışların hiç kuşkusuz yeni ve eski mensuplarımızı da sana mütefekkir kılmaktadır:Eşimle birlikte, tekrar bizleri mesut eden bu asil jestin için, sonsuz teşekkürlerimizi bildirirken, senin ve kıymetli kızımızın, yavrularınızın şeker bayramınızı tebrik eder tanrıdan birçok bayramlara sağlık, mutluluk ve başarı ile ulaşmanızı niyaz ile gözlerinizden öperiz.


Fuat Doğu”