SON TV Yazıları: BİR HASTANE MACERASI
Sene 2012, Ocak ayının ilk günleri. Gündüz keyifsizdim. Akşam kendimi daha kötü hissetmeye başladım, nefes almakta zorlanıyordum. Gittikçe rahatsızlığım arttı ve sonunda eşimle birlikte evimize en yakın hastane olan Acıbadem Maslak Hastanesinin Acil Servisi’ne gittik.
Yeni ve görkemli bir hastane olan Acıbadem Maslak’a, daha önce ambulansla hastaneye kaldırılan bir arkadaşımızın durumunu öğrenmek için gitmiştik. O zaman da hayli hasta kalabalığı olan bir yerdi. Hastalanıp gittiğim gece de hastanenin acil servisi hayli yoğundu.
Acıbadem Maslak
Acil Serviste uzun süren bir ön teşhis, tahlil, serum ve sair işlemlerden sonra ağır bir soğuk algınlığı geçirdiğim anlaşıldı ve tedavimin devam etmesi için hastanede iki gün yattım. İki gün sonra kendi isteğimle hastaneden kağıt imzalıyarak ayrılıp eve gittim.
HEM RAHATSIZ HEM PAHALI
Ayrılma nedenim; Birincisi yattığım yataklar çok rahatsızdı. 3 kez yatak değiştirmelerine rağmen yataklar sanki boruların üstünde yatıyormuşum gibi batıyor, rahat uyumama mani oluyordu. Yeni bir hastanenin
yataklarının bu halde olmasına hayret etmiştim. Sonra orada yatmış olan dostlarımın da aynı sıkıntıyı çektiğini öğrendim. Diğer sebep ise hastane SGK (Emekli Sandığı) sigortasını kabul etmediği için, gün arttıkça yükselen faturalardı.
Şimdi ne ödediğimizi hatırlamıyorum ama Protokol Müdürü’nün bana %20 tenzilat yapmasına rağmen, benim mali imkânlarımı zorladığından tedavi bitmeden eve çıktık. Hastanenin standart oda fiyatı bile lüks bir otel seviyesindeydi.
Acıbadem Maslak, Standart Oda - Görüntü güzel ama yataklar eski
ACIBADEM KİMİN?
Acıbadem Sağlık Grubunun kurucusu Mehmet Ali Aydınlar. Aydınlar 1956 yılında Malatya'nın Arapgir (eski adı Daskuza) ilçesinde dünyaya geldi. 1981 yılında mali müşavir olarak iş hayatına başladı. 1991 yılında sağlık sektörüne adım attı ve ilk olarak 1993 yılında faaliyete geçen Acıbadem Kadıköy Hastanesi ile işe başladı.
20 yıl sonra, Adana, Ankara, Bodrum, Bursa (iki adet), Eskişehir, Kapadokya, Kayseri, Kocaeli ile İstanbul'da Atakent, Ataşehir, Bağdat Caddesi, Bahçelievler, Bakırköy, Beylikdüzü, Etiler, Fulya, Göktürk, Kadıköy, Kozyatağı, Levent, Maslak, Yeşilköy olmak üzere 23 Hastane ve Tıp Merkezi, İstanbul Maltepe'de bir Üniversite, Küçük Çamlıca’da büyük bir laboratuvar, sigorta ve diğer şirketleri ile dev bir “Sağlık Grubu” haline geldi. Kısa sürede müthiş bir başarı…
FENERBAHÇE VE TFF BAŞKANI
Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı'nın Sponsoru olan Mehmet Ali Aydınlar, 2008'de TFF yönetim kuruluna seçildi. Aynı yıl oğlu Kerem'i bir trafik kazasında kaybederek büyük acı yaşadı. Haziran 2011'de ise Türkiye Futbol Federasyonu'nun kırk yedinci başkanlığına seçildi. Göreve geldiğinden bir süre sonra başlayan ve Türkiye'yi sarsan "Şike" operasyonuyla bir anda sahne ışıkları ona çevrildi.
Mehmet Ali Aydınlar
14 Aralık 2011'de Acıbadem Sağlık Yatırımları Holding'in (ASYH) çoğunluk hisseleri Malezyalı kamu yatırım fonuna geçti. Böylece Acıbadem Holding, 5,500 yatak kapasitesiyle dünyanın ikinci en büyük sağlık zinciri oldu. Aydınlar Ailesi’nin ASYH’deki hissesi de yüzde 25 oldu. Basında yer alan haberlere göre satış işleminin boyutu 650 milyon dolar civarındaydı.
YOLSUZLUK OPERASYONU Savcıları
Yakın tarihte medyada 17 Aralık yolsuzluk operasyonunu yürüten savcıların dosyadan el çektirilmeden önce ifadeye çağırdıkları son isimlerden birinin Fenerbahçe'nin son kongresinde Aziz Yıldırım'a karşı başkanlığa adaylığını koyan Acıbadem grubunun sahibi ve eski Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar olduğu haberi çıktı. Savcıların, hangi iddialarla, Aydınlar’ı ifadeye davet ettikleri bilinmiyordu. Aydınlar bir açıklama ile bu haberi yalanladı.
Bir müddet önce Acıbadem Maslak’la ilgili usulsüz yapılanma söylentileri vardı ama bunu doğrulayan bir bilgi ortaya çıkmadı. Eğer böyle bir yolsuzluk var ise sır olarak kalmayacağı muhakkak…
MEDİSTATE
Bizim hikâyeye devam edelim. Acıbadem’den ayrılıp Eve çıktık ama birkaç gün sonra yine fenalaştım. Bu sefer bir dostumun tavsiyesiyle Kavacık’ta yeni açılmış bir diğer hastaneye, ‘Medistate’e gittik.
Bu hastanede “Zatürre Başlangıcı” teşhisiyle sekiz gün yoğun bakımda, üç gün de normal odada yattım. Son derecede iyi, güler yüzlü, profesyonel bir tedavi gördüm. SGK’dan da faydalandım. Bütün dostlarıma, çok memnun taburcu olduğum, bu güzel hastaneyi tavsiye ediyorum. Maalesef duyduğum ve yaşadıklarımdan dolayı aynı şeyi Acıbadem Hastanesi için söyleyemiyorum…
ACIBADEM MASLAK’TA OLUMSUZ OLAYLAR
Bir buçuk yıl kadar önce bir dostumuza Acıbadem’de Pankreas kanseri teşhisi koydular. Aspirin kullandığından ameliyat için ileri bir tarih verdiler. Dostumuzun yakınları Amerika’daydı. Yakınlarının yanına gitti ve en iyi hastanelerde bir kez daha durumu araştırıldı. Acıbadem’in teşhisi yanlıştı, hiçbir şeyi yoktu.
Dostumuz halen sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettiriyor…
Bir diğer dostumun ortaokul talebesi oğlunun kırılan parmağı yanlış tedaviden kangren olmuş. Sarılı parmaktan kokular gelmesi ve çok ağrıması üzerine annesi Acıbadem’deki doktoruna götürmüş. Sargı açılınca kapkara parmağını gören çocuk doktora “Sen ne biçim doktorsun. Parmağımı ne hale getirdin” diye ağlamaya başlamış. Kızan doktorun çocuğu bir dövmediği kalmış. Çocuğu hemen Amerikan Hastanesine götürmüşler. Oradaki doktor “1 gün sonra gelseydiniz parmağı kesmek mecburiyetinde kalırdım” demiş.
Çocuğun parmağı 4 ameliyatla kurtarılmış. Vücudundan doku alıp parmağa aşılamışlar…
Bir tanıdığımın yakınlarının çocuğu olmuş. İki aylıkken bebeği kontrole götürmüşler. Doktor bebeğin kafa ölçüsünün bir kaç cm önde gittiğini ve takip edilmesi gerektiğini söylemiş. Bebeği aynı hastanenin (Acıbadem) Nöroloji Profesörüne göstermişler. “Bir şeyi gözükmüyor ama yine de takip edilmesi gerekir” demiş. Bebeğin doktoru her kontrolde kafa ölçüsünün büyük olduğunu tekrarlamış. 4.ncü ayda olay aydınlanmış. Doktorun ölçü kitabında kayma olduğu için yanlış teşhis koyulduğu ortaya çıkmış. Bu arada aile hayli yüklü faturalar ödemiş…
VE BİR ÖLÜM OLAYI
2013 Kasım ayının başı. Akşam dostum Taner Demir’le saat 20.30 dolaylarında telefonla konuşuyoruz. Meğer son konuşmamızmış. Taner akşam yemeğinden sonra gece yarısına doğru birden rahatsızlanıyor. Göğsünde ve sırtında artan ağrılar, kusma… Beraber olduğu arkadaşı ile Acıbadem Maslak Acil’e gidiyorlar.
Muayene oluyor, derdini anlatıyor. Elektro Kardiyografi alıyorlar. Kalpte herhangi bir şey görülmüyor. Gaz sıkıntısı olduğunu düşünüyorlar. Taner Demir üç saat kadar hastanede kalıyor ve orada ölüyor…
Sağlık Bakanlığının Haziran 2013'teki "Özel Sağlık Kuruluşlarının Acil Sağlık Hizmeti Sunumuna İlişkin Genelgesi”
MECBUREN YİNE ACIBADEM
Bu kadar olumsuz olaydan sonra Acıbadem Maslak’a gitmekten imtina etsek de, bazen gelişen durum karşısında mecbur kalıyorsunuz.
Tarih 22 Ocak 2014. Saat 19.00 civarı. Telefonda kızım. Ağlamaklı bir sesle konuşuyor.
-Baba sol kasığımda ve bacağımda müthiş bir ağrı var. Gittikçe çoğalıyor. Apandisit filan olabilir mi? Hastaneye gideceğim.
-O vaziyette araba kullanma. Uygun bir yere çek, taksiyle git kızım.
-Yol müsait değil baba.
-Neredesin şu anda?
-Harp Akademisi’nin önünden geçiyorum. Maslak Acıbadem’e yakınım, oraya kadar dayanırım baba. Acile gidiyorum.
-Tamam, ben de geliyorum kızım.
Hastane, Acil'de SGK geçerli göstermiş ama tatbikatta yok.
Hemen bir taksiye binip hastaneye gidiyorum. Kızım acilde bir odada. Kıvrılmış yatıyor. Belli ki acısı var. Doktor muayene etmiş ve kan almışlar.
Bir görevli geldi, elinde kâğıtlar;
-Hastanızın bin lira kadar masrafı var. Tedavinin devamı için imzalamanız lazım.
-Sigorta kapsamına girmiyor mu?
-Hastanızın sigortası yok.
-Benim var.
-Sizin sigortanız nereden?
-Emekli sandığı.
-Onu kabul edemiyoruz.
Mecburen imzalıyorum. Görevli biraz sonra tekrar geliyor.
-Hata yapılmış. Ultrason yapılması için 1000 lira civarında bir ücret daha ilave edilecek
-Peki, Başbakan televizyonlarda acile beş kuruş bile ödemeyeceksiniz diyor.
-Hastanız acil kapsamına girmemiş, onu doktorla konuşun.
Hastaneye gelen eşim ve bir arkadaşım ile konuşurken “Hasta Kabul”de çalışan doktor geliyor, ona da aynı şeyi soruyorum.
-Hastanız acil kapsamına girmiyor. Acil kapsamına girmesi için ağır trafik kazası gibi ölüm riski taşıması lazım.
-Peki, siz nesi olduğuna dair bir teşhis koydunuz mu?
-Acil ve ölümcül bir durumu olmadığını biliyoruz.
-O zaman neden Ultrason çekilecek. Biz hastamızı alıp gidelim.
-Siz bilirsiniz…
Fatura: Doktor Muayene ve Konsültasyon 307,27 laboratuvar 471,96 Sarf Malzemesi 4,22. KDV dahil Toplam 783,45
Doktor ayrıldı. Görevli memur, “Hastanın kendi arzusuyla çıkması için de imzanız lazım” dedi. “Neden? Acil bir şeyi yokmuş” diye sordum. Sonra da daha fazla uzatmayıp, kağıda düşüncelerimi de yazıp imzaladım. Kasaya gittim ve borcumuz olan belirtilen 918,93 lirayı ödedim.
Ayrılırken faturaya baktım, 2011 senesine ait iki kalem bir tedavi görülüyordu.
Dönüp “bunlar nedir” diye sordum. Birbirlerine sordular ve “yanlışlık” olmuş dediler. KDV’si ile birlikte bir 200.- lira daha kestiler ve yukarıdaki faturayı çıkardılar.
Neticede oradan ayrılıp “Kavacık Medistate” hastanesine gittik. Burada sigortamız geçerli idi. Muayene, Tahlil, Röntgen ve Ultrason dahil her şey yapıldı. Ciddi bir şey bulmadılar, zaten ağrılar da geçmişti. Gaz ağrısı olabileceğine karar verildi. Ne mi ödedik? Sadece 240 lira…
Sağlık ve hizmet sektörü olan hastanelerin “Yüksek Karlı” ticarethaneler haline gelmesi, hastalıktan kurtulmaya çalışan insanların istismar edilmesi üzüntü verici.
Türkiye’nin kanunların, kuralların kişilere göre uygulanmadığı, yolsuzluğun usulsüzlüğün cezalandırıldığı bir ülke olması temennisiyle…