SON TV Yazıları: İKİ YİĞİT DOSTUM DAHA GÖÇTÜ
Yakın tarihte iki yiğit dostumu daha kaybettim. Yaşlar arttıkça aynı devri yaşadığınız ve birçok şeyi paylaştığınız insanlar tek tek göçüp gidiyor ve tabiat insani yavaş yavaş yalnızlığa alıştırıyor. Aramızdan her ayrılana üzülüyorsunuz ama kardeş kadar yakın olanlar ile bir dönem aynı kaderi paylaştığınız mücadele arkadaşlarını kaybetmek insana başka bir acı veriyor.
E. JANDARMA ALBAY RECEP BOZDAĞ (1941 - 2013)
Onu 1982 yılında Mardin’de Binbaşı iken tanıdım ve hemen kaynaştık. O tarihte Mardin Merkez Komutanıydı. Önce Mardin’de mücadele arkadaşım ve sonra da sonsuza kadar dostum oldu.
Kıbrıs’a giden ilk mücahitlerdendi. Yağsız, adaleli vücudu her an harekete hazır bir yay gibiydi. Arkadaşları Kıbrıs’taki Bozdağ’ın adını ondan aldığını söylüyor, oradaki kahramanlıklarını anlatıyorlardı. Üniformasının göğsü başarısını simgeleyen brövelerle doluydu.
Mardin’de teröristler, casuslar, sabotajcılar ile mücadelede benim ve arkadaşlarımın hep yanında oldu, destek verdi. O kadar iş arasında ona takılır şakalar yapardım. Hiç kızmaz, darılmaz, kahkahalarla karşılardı. İstanbul Jandarma Alay Komutanlığından sonra emekli oldu. Ben Amerika’da iken annemi hiç yalnız bırakmadı. Bazen sevgili eşi de yanında olduğu halde sık sık uğrayıp bir isteği var mı diye sorardı. Kötü bir hastalığa yakalandı ve yavaş yavaş eridi, 26 Ağustos 2013’te İstanbul da vefat etti.
İstanbul’un şartları ve günlük gailelerden dolayı hastalığında ona fazla gidip gelemediğim ve destek olamadığım için üzgünüm. İçi-dışı bir, ülkesini seven tertemiz bir insan, çalışkan, yiğit bir askerdi. Huzur içinde rahat uyu sevgili komutanım.
E. EMNİYET MÜDÜRÜ ALİCAN ÖZGENLER (1949 – 2013)
Birkaç gün önce (11 Ekim 2013) aramızdan ayrılan dostum emekli Emniyet Müdürü Alican Özgenler’i 1970’li yıllardan beri tanırım. O tarihlerde Emniyet 1.nci Şube ekibinin başında olan bir Komiser Muaviniydi.
Yukarıda o yıllarda çekilmiş iki resmi ile Emniyet Müdürü üniformalı resmini görüyorsunuz. Rahmetli Alb. Süleyman Yenilmez ile olan resmi, tekne ile adada bir operasyona giderken çekilmişti.
70’li yıllarda Türkiye teröre teslim olmadıysa ve teröristler en az zayiatla yakalandılarsa bunda başında Alican Özgenler’in bulunduğu fırtına gibi çalışan yiğit polis ekibinin büyük rolü olduğu muhakkak.
O yıllarda tespit edilen örgüt evlerinin basılması için Alican Özgenler’in ekibi ile birlikte çalışıyorduk. Genellikle sorgulardan ve elemanlardan alınan bilgilerle önce araştırıyor, evlerin yerlerini tespit ediyor, planlarını çiziyor ondan sonra baskınları birlikte gerçekleştiriyorduk.
Birinci Şubenin ekibi cesur, deneyimli, iyi anlaşan bir ekipti. Çelik yelekleriyle göz açıp kapayana kadar eve girip duruma hakim oluyor, herhangi bir çatışmaya mahal vermeden teröristleri hareketsiz kılıyorlardı.
Baskınlardan sonra o eve birkaç polis memuru bırakarak, olaydan habersiz, örgüt evine gelen diğer teröristler de yakalanıyordu. Bazen, özellikle zemin dairelerde ev içinde, tabanın kazılması suretiyle elde edilmiş gizli odalar ve bölmeler ve bu yerlerde o semti havaya uçuracak kadar patlayıcı ve mühimata da rastlanıyordu.
19 Şubat 1972 günü uygulanan baskınlarda bu kansız operasyonlar son buldu. Fındıkzade’de çıkan çatışmada bizden rahmetli Hiram ağabey (Hiram Abas), teröristlerden ise Ziya Yılmaz ve arkadaşları ağır yaralandılar. Daha sonra Ulaş Bardakçı’ya yönelik Arnavutköy operasyonunda ise çıkan çatışmada 1 Şube ekibinden Polis Memuru Reşat ve Tamer hayati tehlike arz edecek şekilde yaralandı, terörist Ulaş Bardakçı ise ölü olarak yakalandı.
Evet, Alican Özgenleri ve onun cesur, fedakâr ekibini birkaç anlık sahne ile anlatmak zor. Onlar bu ülkeye hizmet için hayatlarını ortaya koymuş ender insanlardandı.
Sende rahat ve huzur içinde uyu sevgili Alican. Bu vatana gönülden bağlı olanlar sizleri sevgiyle yad edecektir.
E. SÜVARİ ALB. SÜLEYMAN YENİLMEZ (1911 – 2005)
Kaybettiğim iki dostumu anarken 30 Aralık 2005 tarihinde 84 yaşında vefat eden ve Hürriyet Gazetesinde “ASALA’yı çökerten Albay’a veda” başlığı ile bahsedilen, sevgili büyüğüm, Başkanım, Süleyman Yenilmez Albay’ı, nam-ı diğer “Selim Yakar” veya “YS Albay’ı” veya “Panço Süleyman’ı” hatırlamamak mümkün değil.
Arazide, bir operasyon hazırlığı sırasında, toprağın üstüne paltosunu sermiş, kıvrılmış uyurken ki hali hep gözümün önünde. Güler yüzlü, dost tavırlı, koca bir yüreği olan, sessiz-sedasız önemli işler yürüten gerçek vatansever bir kahraman.
Süleyman Albay, Hiram Ağabey ve birkaç kişi daha. Artık nesli tükenen büyüklerimiz, ağabeylerimiz, hocalarımız. Ne çok şey öğrendik onlardan…
Kaybettiğim bütün kader arkadaşlarımı, sevgili dostlarımı şükranla anıyor, yakınlarına iyilikler diliyorum.