SON TV Yazıları: KARADENİZ NARKOTİK VE ORGANİZE SUÇ İLETİŞİM AĞI
MİT Raporu nedeniyle emekliliğimi isteyip 16 Haziran 1988'de Teşkilat’tan ayrılmıştım ve Antalya'da yaşıyordum. 14 Şubat 1994’te göreve çağırmaları üzerine tekrar Teşkilat’a döndüm. Dönüşümden evvelki bir tarihte, Ankara’dan bir toplantı için Antalya’ya gelen meslektaşlarım hatır sormak için uğradılar.
KISACA BSNIC
Toplantıyı Amerikalılar düzenlemişti ve konusu “Narkotik ve Organize Suçlarla Mücadelede İşbirliği” idi.
Kesin değil ama tarih 25 Mayıs 1993 dolaylarında olabilir. Zira Bingöl-Elazığ karayolunu kesen PKK militanları o gün vatani görevlerini yapıp tezkere alan silahsız 33 eri otobüsten indirerek hepsini orada kurşuna dizmiş, 13 er, bir polis ve 8 vatandaşı da alarak kaçırmışlardı. Gece Ankara’dan gelmiş olan ve sevip saydığım, yabancılarla ilişkilere bakan “Genel Koordinasyon Dairesi” Başkanı Emekli Hava Albayı ağabeyimle yemek yerken bu haberi duymuş ve çok üzülmüştük.
Toplantıya katılanlar ABD ve Ermenistan hariç hepsi Karadeniz’de sahili olan ülkelerdi ve işin en ilginç tarafı katılanların hepsinin istihbarat teşkilatlarına mensup olmasıydı. Yani Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Moldovya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve ABD İstihbarat Teşkilatlarının mensupları bir aradaydı.
Kısaca “BSNIC” adı verilen Karadeniz işbirliği organizasyonunu ve Antalya’daki ilk toplantısını CIA'in Sovyet ve Doğu Avrupa Bölümü kıdemli memurlarından Aldrich Hazen Ames organize etmişti. Ames, benim tekrar göreve başlamamdan 10 gün sonra, yani 24 Şubat 1994’te FBI tarafından yakalanarak “Ruslara casusluktan” tutuklandı. Yakalandığı tarihte 31 yılını CIA’de geçirmiş üst düzey bir görevliydi.
Türkiye’de de görev yapmış olan Ames’e tekrar dönmeden onun kurduğu ilginç organizasyondan bahsedeceğim. Hala devam ediyor mu bilmiyorum ama Romanya ve Moskova’da yapılan ikinci ve üçüncü
BSNIC toplantılara katıldım.
Amerikalılar BSNIC’in organizatörü Ames’in yakalanmasına rağmen toplantılara bir şey yokmuş gibi devam etmişlerdi. Bu bir nevi meydan okuma, kendine güven gösterisiydi.
Türkiye ise BSNIC’in merkezi haline gelmiş, haberleşme ağının bilgisayar merkezi de MİT (Özel İstihbarat) olmuştu.
Romanya’daki toplantıya katıldığımda ilk başta, senelerce izlediğimiz kişilerle bir arada olmanın tedirginliğini yaşadım. Sadece ben değil, diğer ülkelerin istihbaratçıları da aynı şekilde, meydana çıkmış güreşçiler gibi tetikte ve birbirini kolluyordu.
Toplantı sonrası yenilen yemek, müzik, dans ve içki havayı yumuşattı. Romen Servis Başkan Yardımcısı bizi Ermenilerle yakınlaştırmaya çalışıyor, biz de Ermenilerle samimi pozlar vererek resimler çektiriyorduk.
Sibirya’da görevli olduğunu söyleyen asık suratlı KGB Generali, yemek sırasında ve sonrasında coşarak dans etmeye başladı ve grubun en neşeli insanı haline geldi. Sonradan FSB (Rus İç İstihbarat) Başkanı olan bu generalle tanışmamız, Rusya’da Türkiye lehine casusluktan yakalanan Vicdan Şanslı’nın serbest bırakılmasında çok etkin oldu.
Romanya’daki samimi hava nedeniyle Moskova’daki toplantı daha sıcak başladı. Rusların, Sovyetler Birliğinin dağılışından sonra ayrılan Moldovya, Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan üzerindeki patronluk etkisi dikkatimizi çekecek kadar belirgindi. Yemek sonrası eğlenceler bazen otel odalarında kutlanan doğum günü partilerine kadar ilerledi. Rus KGB Generallerinin rahatlığına şaşırmıştım. Narkotik ve Organize Suçlara Bakan General’in bir dizinde Romen, bir dizinde Amerikalı hanımlara çektirdiği rahat tavırlı resimler hala hatırımda.
Toplantıya katılanların hepsi ilk toplantının yapıldığı Antalya’ya hayran olmuşlardı. Kapanış konuşmasında “Antalya’da emekli istihbarat mensuplarının katılabileceği bir kamp kurmamız fikrine ne dersiniz?” şeklindeki sorum uzun süren alkışlarla onaylandı.
BSNIC narkotik ve organize suç konusunda çok büyük bir katkı getirmese de faydalı oldu. Devam ediyorsa belki daha da gelişmiş olabilir. Doğrudan haberleşme bazı zamanlar sürat isteyen işlerde çok faydalı oluyordu. Hatta bir keresinde kaçak iki asker konusunda Ermeni Servisindeki meslektaşımızdan telefonla yardım istedik ve gerekli desteği de aldık.
ALDRİCH HAZEN AMES
Ames, 26 Mayıs 1941’de River Falls, Wisconsin'de dünyaya geldi. Liseyi Virginia'da McLean High Schoolda okuyan Ames, 1963 yılında CIA mensuplarının çocukları ile ilgili yarım mesaili bir pozisyonla CIA’da çalışmaya başladı. Birkaç yıl sonra üniversiteyi bitirip, Operasyon Bölümünde Analizci olarak çalışmaya başladı.
Ames, 1969’de CİA’de tanıştığı Nancy Segebarth ile evlendi. Aynı yıl Ankara’ya tayini çıkınca Nancy yönetmelik gereği CIA’dan ayrılmak zorunda kaldı.
Ankara'daki görevi Sovyet istihbarat subaylarını kendi taraflarına kazandırmaktı. Ankara'da Türk-Amerikan Operasyon ve Lojistik Komutanlığı'na (TUSOLOG) Amerikan Hava Kuvvetleri'nin sivil bir personeli maskesi altında tayin oldu.
Amerika'da piyasaya çıkan "Bir Casusun itirafları: Aldrich Ames'in Gerçek Hikâyesi" adlı kitapta Ames, Türk dışişlerinde çalışan bir yetkili ve karısı ile yakın ilişki kurduğunu, Türk görevli ile birlikte balık avı, yelken ve pikniklere giderek samimiyeti arttırdığını ifade ediyor.
Yeteri kadar samimiyet kurduktan sonra Ames, yetkiliye kendi işinden bahsederek, tutarlı bir rapor hazırlamak için elinde yeterli bilgi olmadığını söylüyor. Adı açıklanmayan dışişleri görevlisi ne tür bilgiye ihtiyacı olduğunu sorduğu zaman, Ames, Sovyet askeri istihbaratının çalışmaları konusunda Türk istihbaratının bilgisinin ne olduğunu öğrenmek istediğini söyler. Türk Dışişleri görevlisi önce olumlu yanıt vermezken, birkaç gün sonra elinde Ames'in istediği bilgilerle çıkıp gelir ve Aldrich Ames'in iddiasına göre; "Türk Dışişleri görevlisine bir miktar para verip iş tamamen ticari bir çizgiye oturtulur."
Aldrich Ames, maddi sıkıntı içinde bulunan Türk istihbarat birimlerine telefonları dinlemek için 500 bin dolar değerinde aygıt verip eğittiklerini, karşılığında da Türk istihbarat birimlerinin Sovyet sefaretini dinleyip kaydettikleri bantın bir kopyasını Amerikalılara verdiğini de vurguluyor.
Ames o tarihlerin en büyük öğrenci örgütü DEV-GENÇ'in içine de sızmayı başarır. Ankara'da görevli bir Amerikalı Profesör, DEV-GENÇ liderlerinden Deniz Gezmiş'e yakın olan ve bir güzellik yarışmasında derece almış bir öğrencinin, Aldrich Ames ile tanışmasını sağlar. Genç kız Amerikalı Profesör ile birlikte yaşamaktadır.
Genç kıza kendisini Amerikalı bir diplomat olarak tanıtan Ames, kız ve arkadaşlarının tutuklanıp işkence görmemelerini sağlayabileceğini ancak karşılığında DEV-GENÇ'in planlarını bilmesi gerektiğini belirttir. Ames, tanışma sonrası genç kıza içinde 75 Amerikan doları bulunan bir zarf verir.
Ertesi hafta genç kızla buluşan CIA elemanı, genç kızdan, DEV-GENÇ'teki arkadaşlarının isimlerini, düzenlenecek toplantıların yeri ve zamanı hakkında bilgi alır. Ames, bu bilgileri, Ankara'da görevli CIA istasyon şefine, veriyor, buradan da aynı bilgiler Türk istihbarat birimlerine aktarılıyordu. Ames, aynı kızla bir kaç kez daha buluştuktan sonra öğrenci kıza 200 dolarlık bir zarf daha vererek ilişkisini kestiğini belirtiyor.
KANDIRILMIŞ HALK ÇOCUKLARI
Tarih 4 Mart 1971 saat 00.15. Gölbaşı Ahlatlıbel'deki radar üssünden çıkan Amerikalı askerler Başçavuş Jimie Sexton, erler Larry Heavner, Richard Caraczi ve James Gholson evlerine dönmek için yola koyuldular.
Sexton'un 5 aylık hamile eşi Barbara da Ankara'daydı ve her gece olduğu gibi merakla eşini bekliyordu. Amerikalıların şoförü ise İsmail Okşar isminde bir Türk’tü.
Tam Kepekli boğazını geçecekleri sırada yola devrilmiş bir direk gördüler. Şoför İsmail frene bastı. Arabadan inip direği çekmeye çalışır. O sırada Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Mete Ertekin arabanın etrafında belirirler. Amerikalıları arabadan indirler. THKO adına onları gözaltına aldıklarını açıklarler. Hemen 20 metre ileride, getirdikleri arabaya doluşurlar. Amerikalıların arabasını ve şoför İsmail'i Mete Ertekin teslim alır. Şoför İsmail elleri bağlanarak yandaki tarlaya bırakılır.
Rehineleri Ayrancı semtindeki bir eve götürürler. Güvenlik Caddesi Amaç Apartmanı 3 numaralı daireyi daha önceden tutmuş ve eylem için hazır hale getirmişlerdir. Evi muhtemelen Sarp Kuray tutmuştur.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Wiliam Handley 'Dört askerimizin bırakılacağını ümit ediyorum. Onlara bir zarar geleceğini sanmıyorum' derken, ABD Başkanı Richard Nixon ise daha rahattı. 'Türk hükümetinin eylemcilerle pazarlığa girişmesini tavsiye etmem. Ancak yine de bu Türk hükümetinin bileceği iştir' dedi.
Ankara'nın bütün giriş çıkışları tutulmuş, sokak-sokak kaçırılan Amerikalılar aranıyordu. Tam bir sürek avı başlatılmıştı.
Deniz'ler rehinelerin tümünün serbest bırakılması karşılığında 400 bin dolar fidye ve ayrıca THKO bildirisinin üç ayrı radyo bülteninde okunmasını istiyordu, 36 saat süre verilmişti ve süre doldu. Amerikalılar oralı bile olmadı.
Dünyaca ünlü haber ajansı Associted Press 8 Mart günü (yani henüz rehineler eylemci gençlerin elindeyken) Amerikalıların serbest bırakılacağı haberini geçti. Deniz’ler, 8 Mart gecesi 4 Amerikalı askeri evde bırakarak Amaç Apartmanı'nı terk ettiler. Ertesi gün bu karara katılmayan iki eylemci tekrar apartmana geri döndü. Hüseyin İnan ve Sarp Kuray! Amerikalıları tekrar rehin alacaklardı. Ama Amerikalılar evi çoktan terk etmişlerdi.
Deniz Gezmiş Mamak'ta Erdal Öz'e Amerikalıların da ailelerinin olduğunu, kandırılmış sıradan, halk çocukları olduklarını söylemişti. Ancak durum öyle değildi.
Basında yer alan iddialara göre Amerikalı askerler CIA elemanlarıydı ve operasyon için Türkiye'ye gönderilmişlerdi. Türkiye'den döndükten sonra CIA'in merkez biriminde görev aldılar. Yani Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının vicdanlarına yenilip 'halktan çocuklar' diyerek bıraktıkları 4 asker aslında Amerikan Gizli Servisi'nin elemanlarıydı ve CIA ajanı Ames ile yakın temas halindeydiler.
Ames ile ilgili diğer bir önemli iddia da Yeni Cağ yazarı Aslan Bulut’tan. Bulut “Benim edindiğim bilgilere göre ise Amerikan Askeri Gizli Polis Teşkilatı OSI, 1972 yılında Çankaya Köşkü'nün yakınlarında bir apartman tuttu. Bu apartmana dinleme cihazları yerleştirildi. Apartman, Çankaya Köşkü'nün Gaziosmanpaşa tarafına bakan cephesindeydi. OSI, Ames'in bahsettiği cihazlarla Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nı dinliyordu!” diyor. (NOT: OSI veya AFOSI, Ames’in Ankara’da çalıştığı Amerikan Hava Kuvvetlerine bağlı aktif çalışan bir istihbarat birimidir).
KGB’YE HİZMET TEKLİFİ
Başrolünü Timothy Hutton'in oynadığı 1998 yılında çekilen Aldrich Ames: Traitor Within (Aldrich Ames: İçimizdeki Hain) isimli filme de konu olan Ames, 1983'te eşi Nancy’den ayrıldı. Zaten Rosaria Dupuy adlı Kolombiya’nın Meksika elçiliğinde çalışan başka bir kadınla ilişkisi vardı. Sevgilisinin lükse düşkünlüğü yüzünden maddi sıkıntıya düştü.
1985 yılında Washington'daki Sovyetler Birliği elçiliğine gidip onlara para karşılığı sırları satmayı teklif etti ve bu tarihten sonra Sovyetler Birliği için casusluğa başladı. Ames CIA'in Avrupa Bölümü/Karşı casusluk şubesine atandı. Görevi sebebiyle KGB ve Sovyet ordusu içindeki Amerikan kaynaklarının kimlik bilgilerine erişebiliyordu.
Ames'in verdiği bilgiler sayesinde 100 kader Amerikan operasyonu tehlikeye düşmüş ve en az 10 istihbarat kaynağı öldürülmüştü. Nihayetinde Sovyetlere ülkedeki bütün Amerikan ajanlarının ismini vermiş bunun karşılığında kendisine toplam 4,6 milyon dolar ödenmişti.
Ames, 1986 ve 1991 de iki kez yalan makinasından geçmesine rağmen yakalanamadı. CIA içinde bilginin Sovyetlere nereden aktığını araştıran FBI şüpheleri Ames'in üzerine yöneldi, sürekli izlenmeye başladı.
Aldrich Hazen Ames 24 Şubat 1994 yılında Sovyetler Birliğine yapacağı bir görev uçuşu öncesi orada karşı tarafa firar edeceği endişesi ile FBI tarafından Arlington, Virginia’da casusluk suçu ile tutuklandı.
Ames, idam cezasından kurtularak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Cezasını halen Allenwood, Pennsylvania'da ki yüksek güvenlikli federal hapishanede çekmektedir. İkinci karısı Rosaria ise casusluğa yardım ve vergi kaçırma suçlarından 5 sene hüküm giydi. Cezasını çekip çıktı.
Bütün bunları görüp düşününce, insan ister istemez Türkiye’de henüz ortaya çıkmamış daha ne çok casusluk hikayesi vardır diye düşünüyor…