ESKİ MİT MENSUBU NECDET KÜÇÜKTAŞKINER'İN
SUSURLUK KOMİSYONUNA VERDİĞİ İFADESİ
31.01.2013
Eski Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı mensubu Necdet Küçüktaşkıner’in TBMM Susurluk Komisyonuna verdiği ifadenin tam metni;
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER Tarih :17.03.1997
BAŞKAN - Sağ olun, çok teşekkür ederiz. Necdet Küçüktaşkıner'i çağıralım. Efendim, sizin, özellikle, Baybaşin'in avukatı olmanız vasfıyla medyada birtakım beyanatlarınız çıktı. Biz, sizi, bu konuda, medyada söylediğiniz bilgiler dışında çağırdık. Komisyonumuzun görevi, mafya-polis ve siyaset ilişkisini araştırmak. Onun için, bize, konuyla ilgili çok özet -çünkü biliyorsunuz epeyce geçti zaman, sizin de söyleyeceğiniz çok şey var- basında söylediğinizin dışında, ne varsa elinizde herhangi bir belge veya delil varsa onu da istiyoruz. Tabii, ondan önce, sizi bir tanıyalım. Kısa bir bibliyografinizi...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Kimlik, ana adi, baba adi tarzında mı yoksa..
BAŞKAN - Tabii, o şekilde doğum tarihi, ne is yapıyorsunuz, görevleriniz..
NECDET KÜCÜKTASKINER – 1941 İstanbul doğumluyum adim Necdet Küçüktaşkıner, Abdül, Sabriye oğlu, Eyüp nüfusunda kayıtlıyım. İstanbul Hukuk Fakültesi 1963 yılı mezunuyum. 1964-1966 yılları arasında askerliğimi yaptım. Askerliğimi bitirir bitirmez 1966 yılı haziran ayında MİT’e girdim; 1973 yılına kadar bu teşkilatta çalıştım.
BAŞKAN - Göreviniz neydi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Görevim, emniyet müfettişi kadrosu var orada, öyle bir kadro, müfettiştim. Simdi, Sayın Başkanım, her şeyden evvel, ben, sizlere teşekkür etmek istiyorum. Zira ben, bazı dertlerimi - artık dert haline gelen hususları- ve bazı gerçekleri anlatmayı kendiliğimden arzu etmiştim. Ben, Bekir Aksoy Beyle -Devlet Bakanı- bir buçuk ay evvel Mehmet Ağar Beyin kızını ziyarete gittiğimde orada görüştüm. Dedim ki: Komisyon beni dinlerse, ben kendilerine, dilimin döndüğü kadar, kendi dönemimle ilgili bilgiler verebilirim dedim.
BAŞKAN - Sizin döneminiz nedir?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1966-73 yılları arası. Bundan sonra, muhtelif basında, benimle ilgili, malum neşriyat yapıldı. Bu neşriyatla ilgili ben cevaplar verdim, tekzipler yolladım. Bunlardan görsel yayın haricinde, hiçbir şekilde, tekziplerime, açıklamalarıma yer verilmedi. Yani, birtakım olayları efkârı umumiyeye intikal ettirme imkânına kavuşamadım. Şimdi, ben, aslında, bir dosya hazırladım sizlere takdim edilmek üzere. Üzerinde bir dizi pusulası var. Burada, birinci olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına, Cumhuriyetin yayınlarıyla ilgili vermiş olduğum şikâyet dilekçem mevcuttur. Burada, ben, esas Aydınlık’ta çıkan iftira ve çamurların mesnedi nereden geliyor, bu olayı açıklıyorum; İkincisi de, Baybaşin olayını izah etmeye çalışıyorum. Simdi, bu yazıda, benimle ilgili, esas itibariyle iki yazı, iki iftira veya isnat söz konusu; birincisi...
BAŞKAN - Simdi, bakin, sizinle ilgili olanları bize anlatmayın, o zaten dilekçede varmış; bizim konumuzla ilgili olanları anlat. O şahsi...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama simdi, benim aslında söyle söyleyeyim Sayın Başkanım, benim ikinci planda anlatacağım hususlar, ikinci plan diye buyurduğunuz hususlar, aslında Baybaşin olayının çok üzerinde ve benim komisyonun dinlemesini istediğim hususlardır. Zira bu Türkiye'de, CIA tarafından oynanan bir oyunu açıklamak için esas itibariyle ben buradayım. Siz, beni o şeyle davet ettiniz; ama bu olayı benim anlatmam lazım.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Neymiş?.. Yani, bakin, buraya her gelen bir şey söylüyor. Diyorsunuz ki "CIA'nin oyunlarını anlatıyorum" güzel de bizim sizi çağırışımızın sebebi, Başkanın buyurduğu gibi, Baybaşin'le ilgili kısım. Biz, CIA ile ilgili kısmı... Evvela bir onu anlatın arkadaşlarımız isterse geri kalanını anlatın.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yalnız şöyle, bunları bölüm bölüm anlatmak doğru değildir. Bakin, Yasar Bey, simdi, benim basima birtakım belalar örülüyor. Ben, ayni zamanda, Baybaşin'in ifadeleri gibi 1 Mayis katliamini sorguladim...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sevgili meslektasim, biz, burada, Komisyonumuzun bir görevi var. Biz, Türkiye'nin bütün meselelerini halledemeyiz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Peki, affedersiniz, özür dileyerek kesiyorum, 1 Mayis olayları, sizin için enteresan mıdır degil midir?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O ayri, bu Komisyonun görevi degil. Benim için sahsen enteresan o ayri; ama bu Komisyonun görevi degil. Bu Komisyonun görevi, siyasetçi-mafya-polis iliskisi, ben onu ariyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Komisyonun düsüncesi buysa...
D. FİKRİ SAĞLAR (Içel) - 1 Mayis olaylarini aydinlatabilecek bilgi, belgeniz varsa tâbii bizim için önemlidir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Varsa ayri bir sorusturma...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Simdi, bakiniz, 1978 senesinde Aydınlık Gazetesi bir yazı nesrediyor. Bir belge koyuyor; diyor ki orada "1 Mayis 1977 kanli olaylarinin tertipçisi Necdet Küçüktaşkıner'dir." Biz damlardan düsmüsüz bilmem ne...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O ayri, geçmisle hesaplasmak.
D.FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Dogru mu bu sözler?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bunun doğru olmadigina dair belgelerim var.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bakınız sevgili meslektaşım, tekrar, ben, sizin ifadenizi kesmek için söylemiyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben MIT'e bir sual sormanizi istiyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Siz, kendi savunmanizi birakin...
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Dinleyelim.
BAŞKAN - Özet olarak, çok özet olarak...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Tabii, özellikle Baybaşin'den başlamak kaydıyla...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Peki, yani, benim ona öncelik vermemin sebebi, Baybaşin olayı hiçbir şey değildir. Onu anlatıp...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bir şey veya değil bu Komisyon öğrensin bir defa.
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Biraz sakinleşelim. Necdet Bey, bizim aradığımız şu; var olan devletin yapısındaki yasadışı örgütlerin devlete olan musallatlığı veya Susurluk'la ilgili bağlantılar. Bunlarla ilgili, bizi aydınlatabilecek bilgi -sizi aklamak doğrultusunda da olabilir bu bilgi- varsa... Baybaşin'in iddiaları var, sizin için de birçok insan için de...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Diğerlerini sonra dinleyelim.
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bunlarla ilgili olanları bir çerçeve içerisinde aktarabilirseniz, biz, bundan çok mutlu oluruz. Kusura bakmayın 5 saattir Sayın Güzel'i dinledik...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama benim günahım değil, ben anlatmadım, benim de bir hakkim var, Komisyona ben gönüllü geldim Fikri Bey beni çağırdığınız için gelmedim.
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Arkadaşların yorgun olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Başka bir amaçla değil.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Simdi, ben, size, o zaman çok özür dileyerek su açıklamayı getireyim. Bir devletin millî istihbarat teşkilatının içine birtakım insanların, bir diğer istihbarat teşkilatının sızması suretiyle, buradan bilgi çalması da bir çete anlamında değil midir? Bir CIA denilen örgüt benim...
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bunu belgeliyor musunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Belgeliyorum Tabii... Yani, ben boşuna gelmedim. YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sevgili kardeşim, su Baybaşin olayını bir anlat. Ondan sonrasını...
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bırakın anlatsın. Nasıl anlatırsanız anlatın.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben 1 saat içerisinde toparlarım hazırladım çünkü dosyayı. Simdi efendim çok özet olarak geçeceğim.
BAŞKAN - Buyurun.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bir, 12 Mart olayları sırasında Türkiye İhtilalci Isça Köylü Partisi operasyonu yürüdü Türkiye'de. Bu operasyonu planlayan benim. Adı Şafak Operasyonudur.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Göreviniz nedir o zaman?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Milli İstihbarat Teşkilatında müfettiş geçiyor, bizde kadro müfettiş geçiyor; ama faal elemanlarız yani. Bu Şafak Operasyonunu yürütürken İstanbul bölge sorumlusu Ferit İlsever'in karargâh olarak kullandığı evi tespit ettik. Bu karargâh, Hiller Samder Boyt adında Robert Kolej'de profesör olan sahsa ait, İngiliz uyruklu ve bu operasyon sonucunda İstanbul bölgesinde ve bütün Türkiye şamil olmak üzere, 266 eleman yakaladık; bu arada İngiliz’i de yakaladık. İngiliz’i aldık emniyete getirdik, gazetelerde yazdı... Bu İngiliz’i, bize sorgulatmadılar.
BAŞKAN - Kim sorgulatmadı?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - İşte orada, birtakım yukarıdan kesin dediler. 20 tane konsolosluk arabası geldi. İngiliz’i biz sorgulayamayınca biz o tarihte bu örgütün...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yukarının adını söyleyin.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - MİT’ten gelen emir, ben, Ankara'dan kimin yaptığını bilemem ki. Bizim teşkilattan geliyor. Bir de yabancılar üzerimize geliyor, kesin operasyonu, biz de operasyonu kestik; yani ve o tarihlerde bu adamı sorgulamamamız nedeniyle, biz, yabancı iltisaklarını tespit edemedik; ama şunu şöyle söyleyeyim, bize dediler ki sol örgütü yakala. Biz, sol illegal örgütü deşifre etme çalışmalarına girerken altından İngiliz çıktı. Şüphelendik, bir istifham koyduk, nedir, bu nasıl iştir karargâhı İstanbul bölgesi ve bu karargâhta biz, Ferit İlsever Beyin şifreli defterini ele geçirdik. Bu şifreli defterde, bugün, halen, medyada yer alan, elliye yakın insanın ismi var. Ankara 3 numaralı Sıkı Yönetim Mahkemesinin Şafak Davası dosyasında mevcuttur bu şifreli defter, delil olarak orada mevcuttur.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Mesela isim?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Medya mensuplarının mı?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - ismi geçenlerden dediniz de isim?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Şimdi, bakın Yaşar Bey, ben, o konuda bir çalışma yapıyorum. Onu şu anda söylersem pek uygun olmaz; yani, biçimsiz durumlar çıkabilir. Ben, özür dileyerek sizden müsaade isteyeceğim.
BAŞKAN - Üç beş tanesini söyleyin de bilelim yani nedir?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bilelim nedir; bugün medyada ismi geçenler dediniz hangi konuda ismi geçenler, çok muğlak...
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Nedir, yazar mı, çizer mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Televizyon kurucuları, yazarlar, çizerler falan.
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Sene olarak 1966 senesi değil mi?
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yok 1971 senesi. Kimler?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Özür diliyorum söyleyemeyeceğim. Şu anda söylerim zaten medya beni...
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Peki ne zaman açıklayacaksınız?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Açıklayacağım, iyi bir çalışma yapıyorum. İyi bir çalışma yapayım ki, söyle derli toplu olsun. Böyle rastgele, ben, sizi de rahatsız etmiş olurum, açıkça söyleyeyim. ...Ondan sonra aradan seneler geçti, 1978 senesi 15 Temmuzunda benim yazıhanem basildi. Bu Ferit İlsever yazıhaneme geldi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Nesiniz siz o zaman?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben avukatım. 1973 senesinde ayrıldım Yaşar Bey.
BAŞKAN - 1966-1973 arasında çalıştınız.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet buna da kimse inanmıyor. Demin Niyazi Beyle de ufak...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Tamam, siz, devam edin.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - ...1978'de Aydınlık kontrgerilla yayınını başlattı. Bu yayından önce bana geldiler ilk sayısının çıkmasından önce yazıhanemi bastılar resmen silahlı falan. Bunlar silahlı bir örgüt değildir, onu hemen arz edeyim. Bunlar daha ziyade böyle yayın yoluyla falan yıpratma provokasyonlar, iste hükümet, devlet devirme falan böyle isler yaparlar ve diğer örgütlerden farklıdırlar; bunlar hedef gösterirler, vurdururlar. Simdi, bizi böyle iki üç ay içerisinde bizim işimiz başlayacak, onu da samimiyetle söyleyeyim, bilgilerime dayanarak konuşuyorum yani.
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İşiniz başlayacaktan kastiniz nedir?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Öldürecekler, sadece beni değil, simdi, Türkiye'de katliamlar başlayacak. Destebilizasyonun ikinci safhası başlayacak, benim bugüne kadar ki tecrübem budur; bütün açıklığıyla arz edeyim. Şunu söyleyeyim Sayın Başkanım, ben, bu Komisyonu çok değerli buluyorum; benim, size, bu tarzda konuşmaya hiç yetkim yok yani, minnetim yok.. Ben, Komisyonu Meclisten çıkmış bir komisyon olarak kabul ettiğim için başımdan geçen canlı bir provokasyonu anlatmak istiyorum; bunu, ben yaşadım benimle beraber devlet yaşadı...
D. FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Dinliyoruz Necdet Bey siz devam edin..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Aydınlık bastılar. Bunlar böyle silahlar milatlar koymuşlar geldiler. "Beni tanıyor musun?" "Tanıyorum, seni tanımam mı Ferit İlsever otur" dedim. "Yok. İşte, biz, buraya... Sen, bize, işkence ettin, sen efendim, kontrgerillasın, kimden emir aldın kime emir verdin bunları açıklayacaksın, bunları açıklarsan, biz seni yazmayız gazetemizde" dediler. Dedim "kardeşim, bu bir kere sizin saçmalığınız, böyle bir olay olmamıştır, ben kontrgerilla değilim, ben bir MIT mensubuyum. Sizin sorgularınızda bulundum, bunu da kabul ediyorum. Ancak, bu ithamlarınız saçmadır, bu talepleriniz de yersizdir; lütfen buyurun çıkın" dedim ve hiçbir şekilde en ufak bir konuşma olmadığı halde, ertesi gün değil, ayni geceki Aydınlık gazetesinde koca bir manşet attılar işkencelerde görev aldı, işkenceci avukat Necdet Küçüktaşkıner. Benim yazıhanemin, evimin resimleri, şahsimin, yandan önden çekilmiş filan hedef olarak bizi ortaya attılar. Simdi, bu olaylar böyle devam ediyor, o tarihlerde de MİT’ten bir iki arkadaş geldi; Tabii, ben, gittim anlattım dedim böyle böyle adamlar geldi, 16 kişiyi yazacaklarmış teşkilattan bunlar sorgularda bulunan veya tespit ettikleri bu 16 kişi... Hatta MIT, bana biraz şey etti; niye böyle işkencelerde görev aldın falan. Nuri Bey'di başkan "böyle şey mi olur?" gibi... Dedim, ya söylemedim Nuri Bey bunların hepsi uydurma, sizin hakkınızda kim bilir neler yazacaklar. Nitekim 16.nci olarak Nuri Bey çıktı. Nuri Bey'in resmini...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Nuri Gündeş mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet. Ben hemen gazeteyi aldım, Nuri Beye gittim dedim "Nuri Bey, bakin, bana biraz şey gösterdiniz, kafanızda birtakım istifamlar belirmiş, bakin, sizin hakkınızda ne yazıyor." Nuri Bey hakkında altın kaçakçısı, İsviçre bankalarında bilmem ne hesapları... Sadece onun hakkında değil, 16 kişi hakkında neler neler yazıyorlar. Simdi bakıyorum Yaşar Bey, Sayın Başkanım, değerli üyeler; bu bizim hakkımızdaki bibliyografik bilgiler doğru, hepsi doğru; ama böyle bir sayfa bibliyografik bilgi, ana adi, baba adi, MİT’e hangi tarihte girmiş çıkmış, hangi görevde bulunmuş, tayini nereye olmuş, hangi devrede terfi etmiş bunların hepsi doğru. Ancak, altına, iste benim için işkencelerde görev aldı, öbüründe altın kaçakçısı, birisine affedersiniz homoseksüel, öbürüne bilmem ne... Her şeye bir çamur atıyorlar. Yayın bu tarzda devam ediyor. O tarihlerde, bizim bu örgütün, bu örgütü bir sol örgüt olarak biliyorduk, kafamızda bir İngiliz istifamı belirdi, ondan sonra ileri tarihlerde MİT’ten Hıram Ağabeyi, Mehmet Eymür falan dediler ki "ya Necdet bu operasyonu sen yürüttün nedir bu" onlar da şoke oldu, şaşırdılar kaldılar o tarihte. Dedim "vallahi, biz, o tarihlerde, bir İngiliz’i yakaladık, sorgulayamadık, dolayısıyla...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Operasyonun yeri Ankara mı İstanbul mu?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - İstanbul.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Siz İstanbul’da görevlisiniz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet. Ben İstanbul’da Ferit İlsever’in şifreli defterini çözünce, zaten, bütün İstanbul örgütü çıktı. İstanbul örgütünün şeması vardı şifreli defterde. Ondan sonra, operasyon, Ankara'ya atladı, Doğu Perinçek, burada, bir çiftlik evinde çoban kıyafetinde yakalandı. 120 sayfa kendi el yazısıyla ifadesi vardır. Ferit İlsever ’in 60 sayfa kendi el yazısıyla ifadesi var. Bu ifadelerin şeyle alındığını...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bir dakikanızı rica edebilir miyim? 1973'tü sanıyorum, bu genç subaylar olayıyla ilgisi var mı bu isin?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayır; yalniz, bu örgütün içerisinde subaylar vardi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İşte bir genç subaylar olayı var, içinde Dogu Perinçek de var, onunla ilgilisi var mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Simdi, efendim, subaylarin operasyonlara katilmasi, muhtelif örgütlere katildilar, sadece bu Dogu Perinçek'in örgütüne değil...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Tutuklama olayı var biliyorsunuz, gözetim altına alma...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Genç subaylar diye tutuklanmadi, mesela 81 sanikli dava, Sarp Kuray ve arkadaslari, Hikmet Kivilcimli grubu, bunlar ayri tutuklandi, havacilar ayri tutuklandi, bunlar ayri gruplar yani. Benim operasyonumda da, Türkiye İhtilalci Köylü Partisi, bu örgüt içerisinde subaylar, tegmenler filan vardi, Dogu Perinçek'e selam veriyordu onlar, buyurun komutanim, buyurun baskanim diyorlardi, olay böyle. ... Ve konustuk, arkadaslara dedim ki... Yani, biz, kontr espiyonajciydik efendim, yabancı casusluk faaliyetlerine karsi koyma faaliyeti bölümünde çalisiyorduk; ben, Hıram Bey, Mehmet Eymür falan.... Bu son olaylar dolayısıyla...
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - 1970'li yillarda değil mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet ,evet. Bu operasyonlar baslayinca, bizi, destek güç olarak oraya aldilar, K bölümü, iste orada çalistik, bu operasyonu da bana verdiler, öbür operasyonlar Türk Halk Kurtulus Partisi Cephesi, Türk Halk Kurtulus Ordusu vesaire... Simdi, konustuk, kendilerini aydinlattim "benim kanaatimi sorarsaniz, bu isin içerisinde çapanoglu var, bunlar, yabancı bir istihbarat servisiyle temas halindeler; ancak, ben, bunu tespit edemedim; siz buyurun tespit edin" dedim. Ondan sonra çalismalar basladi, bu kontrgerilla yayini üzerine, MIT birtakim ciddî çalismalar yürüttü. Bu arada, bu çalismalar yürürken, bunlarin istihbarat agina, Turhan Çaglar adinda bir emekli albay takildi. Turhan Çaglar...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yarbay... "
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Albay yarbay bilemiyorum. Albay diyor mesela burada. Turhan Çaglar...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Gündes'in bahsettigi "bana mektup yazdi" dedigi kisi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet, Gündes Bey bunu iyi biliyor. Bunu, herhalde, çok iyi anlatmistir. Turhan Çaglar, emekli bir albay ve Ankara'dan Istanbul'a gelmis, burada, Odalar Birliginde "özel sektör enformasyon bürosu" adinda bir kurulus kuruluyor. Bu büroyu yönetiyor. Büronun ne is yaptigi belli degil, paranin nereden geldigi belli degil, paranin nereye gittigi de belli degil.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Kim yönetiyor?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Albay Turhan Çaglar. Turhan Çaglar, bir MIT mensubu degil, disaridan MIT'le temasi olan bir kisi ve söylendigine göre, bizim, o tarihlerdeki bölge daire baskanimiz Turhan Deniz'le yakin arkadasmis. Ben, bunu, kesin söyleyemiyorum bilmedigim için ve bu özel sektör enformasyon bürosu, Ugur Mumcu'nun da tetkikatina ugruyor. Özellikle bunun üzerinde ugrasiyor Ugur Mumcu; arastiriyor ediyor, birtakim paralar sarf edilmis, bu paralarin nereye gittigini ne yapildigini tespit edemeden Ugur Mumcu çalismalarini yarida birakiyor. Bu arada, Turhan Çaglar, yine o tarihteki, - zannedersen Nuri bey olacak- Nuri Beyle ilgili bilgileri verirken suçüstü oluyor. Aydınlık Gazetesine veriyor ve suçüstü oldugunda yaninda Millî Istihbarat Teskilatinin içindeki bir adam var, ikisini birden suçüstü yapiyorlar. Bu adam, aliniyor, birtakim sorgulara tabi tutuluyor ve ondan sonra her ne hikmetse serbest birakiliyor, hakkinda hiçbir tahkikat yapilmiyor.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hangisi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Turhan Çaglar. MIT'in disindaki.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Öbür arkadasi?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Arkadasi MIT'in içinde Bölge Daire Baskani Istanbul, yani benim emirleri aldigim kisi, Turhan Deniz. Turhan Deniz bunda suçüstü olmuyor, Turhan Çaglar suçüstü oluyor.
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Yaninda bir MIT'çi daha vardi diyorsunuz kim?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bülent Sekerkaya... Öldü, intihar etti. Bülent Sekerkaya'yla beraber, Akbank'in Turhan Çaglar idari müdürüymüs, o sirada suçüstü oluyorlar, Istanbul Findikli'da Set üstünde.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Sonra Turhan Çaglar serbest birakiliyor dediniz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Turhan Çaglar birtakim oyunlar oluyor, burada bunun nereden geldigi bilinmiyor serbest birakiliyor. Nuri Bey, bilmiyorum anlatti mi, bu isin üzerinde duruyor "bu, espiyonaj yönünden kontrol edilmesi veya askeri mahkemeye verilmesi gereken bir kisidir" diyor. Israrla bunun üzerinde durulmasina ragmen, Nuri Beyin bu talebi kabul edilmiyor. Bunlari, isin bu safahati benim duyumlarimdir; yani, kesin olmus diyemem. MIT'teki arkadaslarima soruyorum, diyorum ki, nedir bu is, nereden geliyor, nereye gidiyor. Meger, Turan Çaglar denilen adam, bizim biyografik malumatimizi, demin arz ettigim biyografik malumati adamlari vasitasiyla aliyor personelden ve Aydınlık Gazetesine aktariyor. Aydınlık Gazetesine aktariyor; ama, kendiliginden aktarmiyor, CIA ile irtibatli olarak aktariyor. Yani, CIA, Aydınlık Gazetesini destekle diye Çaglar'a emir vermis; yani, o kadar gazete dururken, bizim hakkimizdaki biyografik malumat büyük gazetelere verilmiyor, Aydınlık Gazetesine veriliyor. Aydınlık Gazetesi bunlari aliyor, kullaniyor, yaziyor, çiziyor, herkese bir yakistirma yapiyor. Hatta Turan Çaglar, Aydınlık Gazetesinin merkezinde merkez komitesinden iki üç kisiyle beraber toplantilar yapiyor. Artik, isi bu derece ihtilal öncesi yozlastirmislar yani. Bakiniz, suradan ben bunu ek olarak koydum. Su nokta dergisi1993 senesi yil, sayi: 36'dir. Bu dergi mutlaka her Türk vatandasinin okumasi lazim, sagcisi solcusu, Alevî'si Sünnî'si, Türkü Kürdü, herkesin okumasi lazim. Su çok önemli belgedir. Bunu okuyunca herkes birçok seyler ögrenir, bunu haddim olmayarak arz ediyorum, yani, sizleri kastetmiyorum, bunu herkesin okumasi lazim. Yabanci bir Millî Istihbarat Teskilatinin içerisine...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - O dosyayi bize vereceksiniz degil mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Gayet Tabii, bunu dosya halinde size takdim edecegim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Yalniz, bu arada, Sayin Baskan müsaade ederlerse bir sey söyleyecegim, asil ilgilendigimiz konu, bu iliski konusu süratle oraya intikal ederse iyi olur; sizi de dinliyoruz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hemen süratle oraya gelecegim. Bunlar çok detayli seyler; ama, çok sathi anlatmaya çalisiyorum. Bu adamlar bir seyler yapmak istiyorlar. Bunu niye yapiyor, burada bir ihtilal hazirligi var, ben bu devrede arz etmezsem ne zaman söyleyeyim ki. Bu adam daha önce 27 Mayis ihtilalinde de yer almis bir adam
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hangisi?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Turan Çaglar.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O intihar etmedi mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Tam bilemiyorum; ama, intihar etmis olabilir; o zaman MIT'ten degildim. Simdi, adam 27 Mayista rol almis, radyoevini isgal etmis, ondan sonra radyoevi müdürü yapmislar bunu, Turan Çaglar bu kisi. Daha sonra, bu Tabii birakiliyor, Ankara'dan birtakim adamlar geliyor, bir seyler oluyor, birakin bunu, birakiyorlar ve bunun üzerinde duruyorlar. Bu adam neyin nesidir, fesidir, o tarihten sonra serbest birakiliyor; ama, MIT kontrolü birakmiyor bu adam üzerindeki ve neticede Turan Çaglar'in Amerikali Mark Lesin - yanilmiyorsam- adinda bir CIA ajaniyla suçüstü yapiyorlar Levent'teki bir evde. Buralarda, yer konusunda yanlisligim olabilir, özür dilerim, bunu arz etmek zorundayim. Adam suçüstü oluyor, Amerikalilara, CIA'lilere bilgi verirken suçüstü oluyor, onlarda para aliyormus 1000 dolar filan. Iste içimizdeki bir iki kisiye de - soysuz adamlar diyecegim tabirimi mazur görün- para veriyormus, orada bilgileri çalisiyor, bunlari Aydınlık gazetesine aktariyor. Bu arada sunu arz etmek istiyorum: Aydınlık Gazetesi veya Dogu Perinçek bu adamin casusudur diyemem, çok açik söylüyorum; ama, bu adamin CIA'dan aldigi talimat muvacehesinde Aydınlık Gazetesini desteklemesi bence ilgi çekici bir olaydir, Komisyonun dikkatini çekiyorum. Netice itibariyle, adam askerî mahkemede yargilaniyor, yargilanirken de ölüyor.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Hangi sene?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1980'den sonra; bu dosyada hepsi var. Bu olaylar böyle devam ediyor. Ben çekinmeyen bir adamimdir; yani, gözü kara bir adamimdir, ben olaylarin üzerine gidiyorum, olaylarin üzerine gittikçe, zaten zamaninda farkinda olmayarak ari kovanina çomak sokmusum. Ben CIA'yi kovalamiyorum, sol örgütü kovala diyorlar, ardindan bu olaylar çikiyor. Biz, sanki hassaten CIA'nin üstüne gitmisçesine bizim yakamiz birakilmiyor ve devamli her provokasyonda, her destebilizasyon dügmesine basildiginda, iskenceci Necdet Küçüktaşkıner 1 Mayisi yapmis. Ithamlardan bir tanesi de 1 Mayis 1977 olaylarini benim yaptigim tarzindadir. Bakiniz, çok enteresan. Bir belge nesrediyor Aydınlık Gazetesi, bu dosyaya koydum, geçen gün Cumhuriyet Gazetesinde çikti. Bu belgede deniliyor ki, bir baslik atmislar, 1 Mayis 1977 kanli Taksim olaylarindan onbes gün önce iskenceci avukat Necdet Küçüktaşkıner'e ödenen 8 049 041 lira veya 51 lira, bunun hesabini versinler, Necdet Küçüktaşkıner bu parayi alip bu Taksim provokasyonunu tertipledi. Simdi, ben bunu açiyorum, Aydınlık Gazetesinde okuyorum: Millî Istihbarat Teskilati Ankara'ya telefon ediyorum Erkan Ersin diye bir arkadas bakiyordu personel dairesine. Dedim, bu yazi nedir, neyin nesidir, dogru mudur, degil midir, tahdit edilmis midir edilmemis midir ve bana verilen cevap su..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O arkadas hâlâ MIT'te mi?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Emekli olmus olabilir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Simdi zapta geçiriliyor, desifre ediyorsunuz da onun için diyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben Komisyona desifre ederim...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Olmaz, zapta geçiriliyor; yani, bazi özel bilgi verecekseniz, söyleyin ona göre tedbir alalim, onu söylüyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Su anda emekli oldugunu zannediyorum; ama, bakin Yasar Bey, benim hakkimda ceza davasi açilir veya açilmaz, ben ondan da çekinmiyorum; burasi Meclisin komisyonudur, ben Meclis komisyonuna bilgi vermeye geldim, ben millî iradeden... Tedbirimi sizin ben haysiyetinizin, serefinize birakiyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Öyle degil yahu; özel bir bilgi veriyorsan, bir dakika zapta geçilmesin deriz, dinleriz biz yine.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Olabilir, onu ben Tabii bilmedigim için konusuyorum. O zaman, siz lütfen beni ikaz edin, tedbir alinir. Bilemiyorum, adam ayrildi mi, ayrilmadi mi; o tarihlerden bu yana MIT'le alakam yok; ancak, kokteyllere çagiriyorlar, iste gidiyoruz, kokteyllerde konusuluyor.
BAŞKAN - Peki sen niye onlardan soruyorsun; parayi alip almadigini sen kendin bilirsin.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben bilirim Tabii de, Aydınlık Gazetesi böyle bir belge yayimladi; ben, bu belge nedir diyorum, sahte mi, degil mi diyorum, neyin nesidir diyorum.
BAŞKAN - Belge yayimliyor...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet, belge yayimliyor çünkü, bir gazetenin basina bu kadar bir sayfa koyuyor. Bana verilen cevap su oluyor: Deniliyor ki, bu belge, bu para, 8 049 051 lira bütün MIT mensuplarina ödenen su sayili kanun, su tarihli Emekli Sandigi Genel Müdürlügü karari uyarinca ödenen paranin yekûnudur ve bu paradan senin üç ay onbes günlük fiili hizmetine karsilik sana düsen para 1617 liradir. Peki, niye 8 milyon benim zimmetimde gösteriliyor. Efendim, bunun altinda, 8 milyonun altinda "meyaninda" kelimesi mevcut. Dogu Perinçek ekibi, Aydınlık Gazetesi meyaninda kelimesini silmis, tipeksle geçmisler üstünden, bunu yayimliyorlar para senin zimmetinde gösteriliyor; yani, 8 milyonu ben almis oluyorum. Kaldi ki, 8 milyon bana da verilse, böyle bir saçma sapan operasyonla Emekli Sandigina MIT yazacak, Emekli Sandigi bu parayi bana verecek, ben de gidecegim Taksim olaylarini tertip edecegim; böyle bir kargalarin gülebilecegi bir olay. Neticede, peki diyorum o zaman bana bir belge verin olayi açiklayici mahiyette. O tarihlerde deniliyor ki, MIT bu adamlarla Aydınlıkçilarla, Maocu diye geçer, yüz göz olmak istemiyoruz, bu nedenle hiç kimseye bir belge vermiyor ve açiklama yapilmasini da istemiyorlar. Ben diyorum ki, ben MIT mensubu degilim su anda avukatim ve ben bu olaylar dolayisiyla, bu belge dolayisiyla halkin nazarinda 37 kisinin katiliyim. Ben bundan son derece büyük bir azap duyuyorum, bana iskenceci diyorlar, o kadar azap duymuyorum. 37 kisinin katili olmaktan öyle bir katliamin sorumlusu olarak gösterilmekten çok büyük bir azap duyuyorum diyorum, bunu yapmayin. Ayrica, bu itham sadece bana degil, sizedir de, siz niye açiklamiyorsunuz, siz açiklayin, ben rahat edeyim. Açiklamiyorlar, prensip karari aldik açiklamayiz, bana da belgeyi vermiyorlar ve ben MIT'le takisiyorum, teskilatimla. O arada, benim bir belgeyi mutlaka alip bir basin açiklamasi yapmam lazim ve kanunî haklarimi kullanmam lazim, avukatim, hukukçuyum, böyle bir katliam meselesi... Emekli Sandigi Genel Müdürlügüne gittim. Olaylari aynen arz ediyorum, kaba davranislarindan dolayi çok özür dilerim heyetinizden. Girdim böyle sert bir sekilde Emekli Sandigi Genel Müdürü, dedim ki, kardesim -adamin adini unuttum, belgede imzasi vardir veya yoktur, zannedersem Tahsin Agali- ve bu olayi biliyorsunuz dedim, bu belge nedir? Efendim, bu belge siz buna bu kadar kiymet mi veriyorsunuz, biz bu belgeye gülüyoruz. Niye gülüyorsunuz beyefendim? Kardesim buna kargalar bile güler, sen 8 milyonu MIT sana vermis, bizim teskilattan vermis, böyle sey mi olur. Yahu dedim, bu memlekette sen herkesi kendin gibi kültürlü saniyorsun yahut da beyni yikanan insanlar var, örgüt mensuplari var, ben solu kastetmiyorum, örgüt mensuplari, adamlar diyor ki, bu adam 1 Mayisi yapmis. Ben 1 Mayis katliaminin sorumlusu bir hedef haline getiriliyorum ve 1989 yilinda da yazihaneme bomba atiliyor bu yüzden, 1 Mayis katliaminin sorumlusu oldugumdan, o belgeyi de bu dosyaya koydum. Dev-Sol açiklama yapti; iste 1 Mayis katliaminin sorumlusu Necdet Küçüktaşkıner'dir diye.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - 1978 yilinda mi sizi ilan ettiler?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 15 Temmuz 1978 yilinda, ondan sonra bir seri yazi çikti ayni Cumhuriyet Gazetesinde oldugu gibi, böyle bes alti sayi beni yazdilar, sanki bütün MIT'in bütün faaliyetlerinin yegâne sorumlusu benmisim gibi, adamlar benim hakkimda devamli yaziyorlar.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bilgiyi de MIT'ten aliyorlar diyorsunuz öyle mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - MIT'in içerisinden çaliyorlar, bu belgeleri de, su
dedigim son belgeyi de Emekli Sandigindan almislar.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Emekli Sandigiyla ne alakasi var o isin?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, söyle, bakin burada ben söyleyeyim: Fiili hizmet zammi diye bir zam, MIT Kanunda yapilan degisiklik ve Emekli Sandigi Müdürler Kurulunun karari muvacehesinde MIT mensuplarina da polise taninan fiili hizmeti MIT mensuplarina da taniyor. Bütün MIT mensuplarina verilecek fiili hizmet zammi 8 049 041 liraymis. MIT bir çek hazirliyor, 8 049 041 liralik çeki hazirliyor, Emekli Sandigina gönderiyor. Emekli Sandigi buradaki mevcut tespitlere göre bize ödeme yapiyor. Benim 3 ay 15 gün fiili hizmet zammim varmis, buna karsilik 1617 lira düsüyormus. Simdi, adamlar bu belgeyi alininca meyaninda kelimesini de silince 8 milyon benim üzerimde gözüküyor ve komik bir belgeyle, tahrif ettikleri belgeyle bir provakasyon neticesi, diyorlar ki, bu adam bu paralari almis ve 1 Mayisi da yapmis; ama, onun teferruatini söylemiyor; yani, 1 Mayisi nasil yapti, bu parayi aldi kimle filan demiyor, sadece bunu koymus. Bu arada, ben Emekli Sandigindan, müdürden su yaziyi aliyorum, bu da dosyada mevcuttur. Bu yazi toplam 1617 lira 15.4.1977 tarihinde 8,049,041 lira meyaninda, içerisinde kurumumuz tarafindan sandiginiza yatirilmistir, ben sizleri rahatsiz etmemek için özetle söylüyorum. Simdi, ben bu yaziyi aliyorum, o tarihlerde birçok gazeteler gidiyorum, inanin yani hiçbir gazete bunu biz taraf degiliz diye yayimlamiyorlar, bir tek Ahmet Kabakli Bey Hoca aldi, Tercüman Gazetesinde bunu yazdi, o yaziyi bulamadim. Iste bir provakasyondur, bir MIT mensubunun düsürüldügü durumdur filan diye bu olayi Ahmet Kabakli Hoca yazdi. Basina açiklamalar gönderdim, hiçbiri bu konuyu yazmadilar bu tarzda. Simdi, Tabii ki, o tarihlerde bu yazi bu iddia ve itham o tarihlerde Aydınlık Gazetesinde çikti; ama simdi bu ayni iddia ve itham bütün medyaya yayildi, Aydınlık Gazetesini iktibas etmek suretiyle her yere yayildi. Geçenlerde Zülfü Bey yazdi. Baybaşin'in iddiasi olarak. Baybaşin diyor ki Necdet Küçüktaşkıner 1 Mayis olaylarini tertiplemis, bundan dolayi da üzüntü duymus, vicdan azabi çekmis, bunlari bana aglayarak anlatti, ben bunlari Baybaşin'e anlatmisim, bir istihbaratçi olarak, 25 senelik bir avukat olarak Baybaşin'e anlatmisim ve bu yaziyi Zülfü Bey yaziyor. Ben, Zülfü Beye bir mektup yazdim, bunu faksladim. Dedim ki, Zülfü Bey, UNESCO Büyükelçiligi sifatina sahip bir kisisiniz, böyle Baybaşin gibi bir adamin bu tarzda bir iddiasina, haydi eroin diyor, geldiler diyor, onlari da arz edecegim biraz sonra, onlari yazin da 1 Mayisi yazmayin yani, 1 Mayis çok önemli ciddî bir iddiadir, bunu yazmaniz uygun degildir, daha ciddî bir arastirma yapip benimle danissaniz, ben size belgelerimi takdim ederim dedim. Zülfü Beyin bana verdigi cevap, ha ben görüsme talep ediyorum, diyorum ki, görüsmemizde bu ekte sundugumuz belgeleri daha güzel izah edebilirim size. Zülfü Bey bana bir cevap olarak bir faks yolluyor, diyor ki, ben sizi tanimiyorum ki, sizinle görüseyim. Ben Baybaşin böyle diyor diyorum, ona istinaden yaziyorum, benim bu konuda herhangi bir art niyetim yoktur, iki satirlik bir faks gönderiyor. Bunu bir misal olarak verdim. Simdi, bu büyük medyaya yayilinca, Istanbul Bölge Daire Baskani, ismini simdi vermiyorum yani, aslinda bunlar açik sifatlardir, sir mir filan degildir; ama...
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Söyleyin o zaman.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yalniz MIT Müstesari sir degildir; yani, MIT Yasasina göre sadece Müstesari bilinir, diger mensuplari bilinmez.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Galip Beye telefon ediyorum. Galip Bey, bakin, ben 1978 yilinda 1 Mayis katliaminin sorumlusu olarak nesredildim, hedef gösterildim. O zaman bu bir Aydınlık Gazetesi yayiniydi. Bugün bütün medya bu olayi ele aldi. Son derece ciddî köse yazarlari Zülfü Bey gibi kisiler bu konuyu ele almis, yaziyorlar. Onun için, sizin teskilat olarak bir açiklama yapmaniz gerekir diyorum. Aldigim cevap su oluyor: Biz, 1978 yilinda açiklama yapmadik, simdi açiklama yaparsak ne derler" ne derlerse desinler, senin yapacagin açiklama nedir kardesim, senin yapacagin açiklama bu adama iste su MIT belgesinde bana sonradan verdiler, Teoman Koman imzalidir, bu paradan benim sahsima 1617 lira düstügü ve üç ay onbes günlük fiili hizmetime karsilik bu paranin bana verildigini açiklayin, olsun bitsin. Yani, MIT teskilati olarak siz nasil böyle bir töhmeti sirtinizda tasimayi kabul ediyorsunuz, ben anlamiyorum dedim, böyle çirkin iftira ve ithama nasil maruz kaliyorsunuz. Simdi, bu gizli teskilata ari kovanina çomak sokmusum, bu teskilat, bu adamlar bizle ugrasiyorlar; olay bu. Bugün basimiza gelen olaylarin esas sebebi budur.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, MIT'tir diyorsunuz öyle mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - MIT'tir demiyorum, MIT'i provoke eden CIA diyorum; çünkü, MIT'in CIA veya yabanci bir istihbarat teskilatinin MIT içindeki provokasyonun faturasini maalesef MIT ödemek zorunda kaliyordu.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - CIA suçlu diyorsunuz...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Gayet Tabii.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - CIA'nin görevi zaten o.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yalniz, bir noksan bilgi var burada. Ben isterseniz bir soru sorayim, aydinlanalim. Müttefik ülkeler içerisinde, müttefik ülkelerin dis istihbaratlari veya iç istihbaratlari birbiriyle istihbarat alisverisi yaparlar mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yaparlar.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Iste odur mesele.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bakin, ben size o zaman arz edeyim, baska bir sekilde cevap vereyim Yasar Bey. Mehmet Eymür'ün kitabini alirsaniz, Analiz...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben olayin iyi kötü nasil çalistigini bildigim için sordum, arkadaslar belki o konuyu ögrenmek isterler.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Aslinda güzel bir sualdi; ama, bir eksik tarafi vardi. Simdi, Mehmet Eymür kitabinda diyor ki, o tarihlerde müstesarlar CIA'le takisiyor ve adamlar özür diliyorlar, bir daha biz size böyle bir sey yapmayacagiz diyorlar, bunu Mehmet Eymür'ün kitabinda alinmadir.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Bu olayla mi ilgili?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Tabii... MIT içerisinde iki sahis Sabahattin Savasman ile Turan Çaglar yakalaniyor.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Necdet Bey, bu 1 Mayis olaylarini nasil güncellestiriyorsunuz? Bu 1 Mayis olayini bireysel zeminden toplu zemine nasil tasiyorsunuz, bizi ilgilendiren boyutunu da böylece...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Peki kim yapti da bunu sizin üzerine atiyor, bir bilginiz var mi?
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Yapilanlari bir MIT elemani olarak biliyor musunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bunu söyle söyleyeyim; MIT elemanlari yapti diyemem ki.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kimin yaptigini biliyor musunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bilmem mümkün degil; 1973 senesinde ayrilmisim teskilattan. Arkadaslarimdan duyumlarim var. 1 Mayis olaylarinin kimler tarafindan tertiplendigini benim degil, bugün MIT'teki yüzde 99 memur bilemez, yüzde 99'u bilemez diyorum.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bu kurulus; yani, sizin içinde bulundugunuz kurulus, böyle çok önemli bir olayi bilemez diyorsunuz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yapamaz zaten.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Yapamaz ayri, bilemez ayri.
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Kimin yaptigini bilemez mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Içlerinde sayet böyle Turan Çaglar vari sizmalar varsa, onlar bilirler. "
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Müsaade ederseniz, benim bu suali tevcih etmemdeki ana maksadim su: 1 Mayis olayi bu anlattiginiz boyutlar içerisinde bir MIT mensubunun bireysel çerçevesi içerisinde kalan bir olay...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben itham ediliyorum, disarida bir tek ben varim, herkes...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Bireysel dedigim o, 37 kisinin ölmesi meselesi degil; ama, bugün bazi seyler yasiyoruz, olayi asan binlerce, yüz binlerce defa asan bir olayda yasiyoruz, bununla nasil köprü kuruyorsunuz; yani, demin açik söyledim, bunun altinda yine yabanci birtakim entelajans servislerinin seyi var mi? Siz diyorsunuz ki, gazetelerde ve televizyon kanallarinda çikiyor, yani, böyle bir boyutlandirma yapabiliyor musunuz, onu ögrenmek istiyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Suali anladim efendim, bakin, ben bu misali niye verdim, Komisyonu aydinlatmak için veriyorum. Bir istihbarat teskilati içerisinde CIA'nin oynadigi birtakim oyunlara en güzel yasadigim canli misali veriyorum. Bunlardan bugün birtakim sonuçlar çikarmak mümkün olabilir, yarin, onbes sene sonra yine olabilir.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani bugünkü olaylar ile bu olay arasinda bir paralellik kurmamizi mi söylüyorsunuz...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Paralellik kurulabilir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Mesela siz nasil kuruyorsunuz? Simdi bugünkü olaylar dedigimiz siyasetçi, mafya ve polis üçgeninde, bu baglantida yahut bir Susurluk olayinda, Abdullah Çatli olayinda vesaire CIA ile nasil bir baglanti kuruyorsunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben söyle bir baglanti kuruyorum: Bir kere bir destebilizasyon dügmesine basiliyor Türkiye'de belli zamanlarda. Bu destebilizasyonun dis kaynaklar veya dis etkenler açisindan amaçlari farkli olabilir. Iç etkenlerde veya iç isbirlikçiler demek çok agir bir tabir olur, çünkü içte de birtakim kuruluslar, birtakim kisiler, birtakim medya kuruluslari olabilir, bunlarin faaliyetleri paralellik arz edebilir; ama illâ da yabanci örgütten talimat almis da bu olay böyle olmus tarzinda degildir benim düsüncem; yani, disaridan dügmeye basilinca iç mihraklar harekete geçebilir. Iç mihrak illâ da talimat aldigi için geçmez.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Onu anladik sevgili kardesim, Sayin Valimizin güzel bir sorusu var. Ben bilerek bilmeyerek biraz da soruyu açtim; yani, daha net bir sekilde olsun falan diye açtim. Diyorum ki, bugünkü olaylarla siz CIA'nin nasil baglantisini kuruyorsunuz, o söylediginiz tahmin, olabilir, o baska.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bugünkü olaylar ile benim CIA' in baglantisini kurabilmem için benim MIT'te en üst düzeylerdeki bir kisi olmam lazim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Çok havada kalir o zaman o laf.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Gayet Tabii, ben su anda MIT ile bugünkü olaylar arasinda CIA ile baglanti vardir demedim ki, ben öyle bir sey demedim.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Siz dediniz ki, CIA bilgi veriyor, Aydınlık Gazetesini destekliyor, beni de bu hale getiren CIA'dir dediniz; ama, sizi 1977 katliaminin sanigi olarak gösteriyor, CIA mi gösteriyor sizi, onu mu söylemek istiyorsunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Aydınlık Gazetesi gösteriyor, Aydınlık Gazetesi de bilgi açisindan destekleniyor, bu bilgileri Aydınlık Gazetesine kim veriyor; CIA veriyor.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Yani, buradan nereye bagliyorsunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Buradan gayet Tabii, ari kovanina çomak sokmusuz.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Niye sizi gösteriyor?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Teskilatin bilinen, elle tutulan bir tek, gözle görülen adami benim, ben avukatim, istifa etmisim, disariya çikmisim, vur abaliya diye bana yükleniyorlar.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - CIA'nin bunda ne menfaati var?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Örgütünü desifre etmisim.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - CIA'nin örgütünü mü?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Fikri Bey, CIA'nin destekledigi bir örgütü, CIA'nin örgütü degil.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Yani, sizden intikam mi aliyor Necdet Bey?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bana öyle geliyor; niye yaziyorlar ki beni buraya.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Necdet Bey, sizin basinizda Nuri Gündes var.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir efendim, o tarihlerde Nuri Gündes yoktu. Benim çalistigim dönemde Turan Deniz vardi.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Turan Deniz'i degil de sizi niye gösteriyor?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Orasi bir muamma... Suali güzel sordunuz; ama onu bilmiyorum.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Muammayi açamiyor musunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, o zaman ben söyle cevap vereyim: O tarihlerde biz operasyonlarda görev aldik. Bizim bu operasyonda görev alan bir kisi olarak kimlik bilgilerimiz Aydınlık Gazetesinde nesredildi, Turan Deniz hakkinda bir kelime nesredilmedi.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Niye?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bilemiyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN - Istihbarat örgütleri acaba kendileri açisindan faydali olmadigina inandiklari elemanlarla baglarini kesme noktasinda kasten desifre etme noktasinda böyle bir metot uygulayabilir mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Uygulayabilir; ama...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Sizin kanaatiniz böyle bir uygulamamidir.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Degil, çünkü neden biliyor musunuz, beni böyle desifre ederken kendine de 1 Mayis katliaminin sorumlusu sifatini yapistirmaz.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Evet yani, sizin söylediklerinizde çok önemli bir sey var; diyorsunuz ki, beni 1 Mayis katliaminin sanigi olarak yada düzenleyicisi olarak teshir ediyorlar; ama, beni MIT elemani olarak teshir ediyorlar; yani, dolayisiyla, MIT'in bu isi düzenledigini anlatmaya çalisiyorlar. Ben bir MIT elemaniyim; ben de MIT'e dönüp diyorum ki, yahu beni bu hale sokuyorlar, siz niye sessiz kaliyorsunuz diyorum, onlar sessiz kaliyorlar. Nedir bu mesele; yani, bu isin içerisinde gerçekten MIT var mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Simdi, bakin, ben diyorum ki, MIT'e sual soruyorum diyorum. Niçin açiklamiyorsunuz; MIT bana cevaben onu söylerken ilaveten sunu da ilave söylüyor. Diyor ki, biz bir müstesarligiz. Biz, açiklama yapma yetkisine sahip degiliz, biz, Basbakana bagliyiz. Basbakanlar da bugüne kadar hiçbir açiklama yapmadi.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Ama, 37 kisinin katili olarak MIT birinci isim olarak siz, teskilat olarak da MIT bugün simdi kamuoyunda biliniyor; bu da basit bir açiklamayiz, yasaya bagliyiz lafinin altinda gizlenmez. Siz de diyorsunuz ki, bunu CIA yapti diyorsunuz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1 Mayisi CIA yapti demiyorum.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - CIA'yi bunun içerisinde isi var diyorsunuz, parmagi var...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Önemli meseleler, CIA yapti demiyorum 1 Mayisi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Çaglar'i yakaladik diyor ya, Çaglar'in CIA'yla ilişkisi oldugu için, CIA benden intikam aliyor gibi bir duygu var bende diyor.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Niye aliyor?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Çaglar'in CIA'yla iliskisi vardi, biz çikardik ortaya diyor.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben çikarmadim, ben Türkiye Ihtilalci Isçi Köylü Partisi operasyonunu yönettim, bunlari çikardim. Çaglar'i benden sonrakiler yakaladi, ben yakalamadim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) Peki, ne alakasi var?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, bakin çok açik söylüyorum, bir daha öz cümle olarak, Türkiye Ihtilalci Isçi Köylü Partisi adinda Dogu Perinçek'in merkez komitesi baskani oldugu bir örgüt var. Ben bu örgütle ugrasiyoriim, bu örgütü desifre ediyorum ve mahkemeye veriyorum. Bunun sonradan daha çok sonraki operasyonlarda...
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - 1 Mayisi bu örgüt mü yapti acaba?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1 Mayisi Maocularin yaptigi söylenir. Simdi, benim kanaatimi soruyorsunuz, kanaatim olarak arz edebilirim.DISK’e mensup millet toplanmis Taksim Meydaninin göde. Arkadan Maocu gruplar, bunlari hepimiz biliyoruz...
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Biz bilmiyoruz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Niye bilmiyorsunuz efendim...
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bilmiyoruz; biz orada 1 Mayistaydik, bizi kursunladilar.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Arkadan Maocu gruplar barikatlari yikarak gelmediler mi Fikri Bey?
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Evet.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Arkadan geliyorlar, gazetelerden ögrendik, orada degildim Baybaşin'in dedigi gibi. Geliyorlar adamlar saldiriyorlar, o arada bir tek kursun atiyor benim duydugum kadariyla. Bu kursunla bir polis memuru ölüyor,
37 kisi de kursunlarla degil de havasizliktan ölüyor, nefes alamamaktan ölüyor. DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Evet, birbirimizi çignedik.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Birbirlerini çigniyorlar, ölüyorlar. Simdi, burada çevirenler Maocu gruplar; ama, bu gruplar içerisinde Perinçek'in grubu var mi yok mu, ben bilmedigim bir seyde agir bir ithamda bulunamam, onlar bana yüklüyorlar; ama, ben onlara yükleyemem Perinçek yapti diye; bu saçma sapan bir düsünce olur.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Necdet Bey, diyorsunuz ki, benim anladigim kadariyla, ben CIA'nin Millî Istihbarat Teskilati içerisindeki uzantilarina bir çomak soktuk.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bir fark var, çok affedersiniz, Millî Istihbarat Teskilati içindeki uzantilarina ben çomak sokmadim, benden sonraki arkadaslar; yani, Hiram Beyle, Nuri Beyle operasyon yaptik. Ben, Türkiye Ihtilalci Isçi Köylü Partisi operasyonunu yürüttüm diyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Ben, sizin ne demek istediginizi anladim Necdet Bey. Türkiye Ihtilalci Isçi Köylü Partisinin, Ferit Ilsever'in sifreli defterini...... Ve o sifreli defterde bir sürü insanlar vardi. Bunlarin arasinda yabancilarla olan baglantilari da tespit ettim; dolayisiyla, Türkiye'deki sol hareketlerden bir tanesinin yabanci istihbarat örgütleriyle iliskisinin olabilecegine dair bir ipucu yakaladim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Sual peydah oldu... Orada kesildi; çünkü, ben istifa edip ayrildim.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Bir ipucu yakaladim diyorsunuz, bunun arkasindan, benimle ilgili desifre ortaya çikti diyorsunuz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Benden intikam aldilar, ben bu örgütle ugrastigim için.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Sizden bu nedenle intikam aldilar diyorsunuz; ancak, bu olayin içinde Ferit Ilsever'in Aydınlık grubuyla, dolayisiyla 2000'e Dogru Dergisi diyelim, TIP'in dergisiyle olan baglantisi nedeniyle...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Yüzyil...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - ...benim de istihbarat teskilatinin elemani oldugum ve özgeçmisimin oraya aktarilmasi suretiyle bunu da teyit ediyor diyorsunuz. Bu bilgileri veren Turan Çaglar diyorsunuz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Evet.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Millî Istihbarat Teskilatinin, sizin bu olaylari ortaya çikarmaniz nedeniyle, eger bir basariysa, Millî Istihbarat Teskilati da bu ülkenin hayrina çalisan bir teskilatsa...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ki, görev vermis.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Siz öyle diyorsunuz. Sizleri de bu ülkenin hayrina çalisan bir teskilat olarak pesinen kabul etmek mecburiyetindeyiz, çünkü, bizim ülkemizin teskilati; size ödül vermesi lazim gelirken, Turan, Çaglar gibi CIA lehine çalistigina dair süphelerimizin oldugunu iddia ettigimiz...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ve bilahare bundan yakalanan...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Yakalandi... Süphe degil, yakalandi.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yakalanan bir sahsin, yine birileri tarafindan, tepeden giren birileri tarafindan serbest birakildigini, kendisinin de desifre edildigini söylüyorsunuz. Yani, ben burada, simdi, ya Turan Çaglar'a karsi Milli Istihbarat Teskilati samimî degil ya size karsi samimî degil. Iki ihtimal çikiyor.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Onu bilemiyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Bunu bilmeniz lazim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Nasil bilirim ben?
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Olaylari yasayan, desifre edilen...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Hayir Beyefendi...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Örgütün özelligi... Demek ki MIT'in özelligi bu...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Ama, bunun cevaplanmasi lazim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Ama, bir örgütün özelligi iste bu.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, o zaman, ortaya öyle bir hadise çikiyor ki, hiç kusura bakmayin, Millî Istihbarat Teskilatini tamamen CIA'nin kontrolünde bir örgüt olarak anlatiyorsuriuz, lütfen yani.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir, öyle bir sey demiyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Olaylari anlatim sekli...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Hayir efendim, yanlis anlasiliyor. Ben CIA kontrolünde demiyorum, CIA bu teskilatin içine sizmis, bilgi çaliyor diyorum. Arada daglar kadar fark var. Ben, sizin dediginizi burada söylersem, beni idamla yargilar adamlar ya... Nasil söyleyebilirim... MIT, CIA'in kontrolünde, böyle bir sey mümkün mü?
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Uzantilari var, bilgi çalanlari var...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Her servis digerine hulûl etmeye çalisiyor. KGB de hulûl eder, bilmem kim de...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Sunun ortaya çikmasi gerekmez mi, siz, kendinizin sahsiniza yönelik olarak saldirilarin durmasi noktasinda Teoman Koçan'i beklemissiniz. Bir yazi alip, temiz bir eleman oldugunuzu ortaya koymak için, kamuoyuna açiklamayabilmek için ancak Teoman Koman'dan bir. yazi alabildim diyorsunuz. O aradaki dönemi nasil izah edeceksiniz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Onlari MIT'e sormak lazim. Ben, size Komisyon olarak bilgi veriyorum. Siz MIT'e sorun, niye açiklama yapmiyorlar.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Sizi sorgulama babinda degil, sizin o noktadaki kanaatinizi ögrenmek açisindan soruyorum. Millî Istihbarat Teskilati, bu olaylarin MIT ile ilgisi yoktur diye, devlet cinayet islemez diye en azindan Demirel'in bazi beyanatlari vardir, sizinle ilgili olarak öyle bir beyanat da verilmedigini söylüyorsunuz, hiçbir açiklama yapilmadigini söylüyorsunuz, açiklama yapilmaktan özellikle kaçinildigini söylüyorsunuz. O zaman, bütün bunlarin olus sekli itibariyle, getiriyorsunuz, Millî Istihbarat Teskilatinin içinde ajanlarin, yani, yabanci örgütlerin elemanlarinin bulundugunu söylüyorsunuz ki, her istihbarat örgütünde elemanlar bulunabilir. Simdi, yabanci örgütler MIT'in bir elemanini desifre etmek için ugrasirken, siz bu konularla ilgili olarak tespit ettiginiz isimleri desifre etme noktasinda veya bilgilendirme noktasinda su su su elemanlar CIA'nin kontrolündedir, sunlar sunlar diye, bu konuda elde ettiginiz bilgileri ulastirdiginiz bir makam var mi, oldu mu daha dogrusu? Iddiada bulunan insanin elinde bir delil bulunmasi lazim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Münferit bir olaydan bahsediyor.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Bakin, ben münferit olaydan bahsettim.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Münferit olaylar bir sey... Yani, bir cinayet...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama, siz, olayi, tamamen yanlis bir mecraya
soktunuz, özür dileyerek söylüyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Sizin açinizdan yanlis mecra olabilir de, benim ulasmak istedigim...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Efendim, sual yanlis...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sizin ifadelerinizden, arkadasimizin dedigi...Ben de öyle anladim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Hayir öyle çikmiyor.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Çikiyor. Siz diyorsunuz ki, MIT'in içerisinde CIA'nin adami var.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Benim tarihimde tespit edildi, yakalandi diyorum, yani bunu inkâr edecek.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Hayir, tespit edilip yakalanan adam Çaglar, MIT'in adami degil. Çaglar askerî sirlari vermekten yakalandi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Çaglar, MIT'in içerisinden bilgi çalmis.
BAŞKAN - Baybaşin olayina gelebilir miyiz?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Gelemiyor bir türlü.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Benim sakladigimi tahmin ettiginiz bir sey mi var, ben önce onu bileyim. Ben, burada samimiyetle...
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Ben bir sey sormak istiyorum. Arkadaslarimiz da onu ariyorlar, sizin söylediginiz bir ifade, magdur durumdayim dediniz. Bir is yapmissiniz, bir örgütü yakalamissiniz; fakat, bu örgütün bir baska yabanci örgüt tarafindan bilgiyle desteklendigini söylüyorsunuz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bilgiyle desteklendigini, evet, bunu söylüyorum.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bu örgüt yakalandiktan sonra, size çok önemli bir iddiada, isnatta bulunuyor, bir sey yüklüyor. Bu çok önemli bir sey. Yani, sizin homoseksüel oldugunuzu ya da altin çaldiginizi...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Allah korusun, bir de onu söylerlerse intihar etmemiz lazim Fikri Bey.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Altin çaldiginizi söylemiyor da, onlardan daha tehlikeli -siz öyle dediginiz- ve daha büyük bir seyi sizin sirtiniza yüklüyor, 37 kisinin ölümü. Dolayisiyla, siz diyorsunuz ki, bu 37 kisinin ölümünü bana yüklüyor, ben de, MIT'e gidip beni kurtarin diyorum ama, MIT bana sahip çikmiyor, sahip çikacak hiçbir hareketin içerisine de girmiyor. Üstelik, benim yazihanemi de basiyorlar, bomba da atiyorlar dediniz. Buna ragmen, yani, can korkusu içerisindesiniz. Ama, bugüne kadar da bir sey olmamis, insallah bundan sonra da olmaz. Buna ragmen, siz, su anda 37 kisinin katili gözüküyorsunuz. Kendinizi aklamak için de tek söylediginiz, bana MIT'ten su belgeyi ver dediniz ya da çikip MIT, bu isi bu yapmadi demeniz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Davalar açtim Fikri Bey.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bir dakika... Burada MIT'in bir baska noktasi daha var. Size, sadece Necdet Bey olarak bu konuda isnatta bulunmuyorlar, MIT elemani Necdet diye bulunuyorlar.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Arkamda MIT ile beraber yapmisiz.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - 8 milyon liralik çeki alip, bu isi yaptiginiza varincaya kadar da kamuoyuna böyle bir yafta vuruyorlar. Biraz evvel de söyledim, bu olaylari yasayan insanlariz. Evet, 37 kisinin 36'si birbirinin üzerinde panikle ezildi; ama, kursunlar her taraftan geldi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Duydugum kadariyla sonradan gelmis.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Her taraftan kursunlar geldi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Siz oradaydiniz, ben yoktum çünkü, bilemiyorum.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Her taraftan kursunlar geldi, o panik, sadece atilan bir kursunla kaçma degil, nereye kaçacaklarini insanlar bilmedikleri için birbirlerini ezdiler.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Ben bilemiyorum, ben bir tek kursun atildi olarak biliyorum, açik söyleyeyim.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Simdi, bana bu 37 kisinin ölümün yüklemiş olsalar, bunu, ben yapmadigima dair yirtinirim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben de yirtindim. Davalar açtim. Dogu Perinçek aleyhine agir ceza mahkemesinde dava açtim.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - O baska...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Niye baska olsun. Iste, yirtiniyorum.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Izin verir misiniz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Beni kullanan ya da bir zamanlar o kuruma, hizmet ettigim kuruma yikarim ben bu isi yapmadim diye. Siz, bize bir seyi söylemeye çalisiyorsunuz, arkadasiniz da dogru ariladi aslinda. Biz, MIT degil, ama, CIA'nin kiskirttigi bir olayi bulduk, tesadüfen ben çözdüm...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Öyle anladik, sözleriniz de öyle
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) ... ama, bunun acisini benden çikardilar.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -1 Mayis olayini mi?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayir, 1 Mayis olayi degil.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1 Mayis olayini ben çözmedim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bir dakika... Bizi bir dinler misiniz?.. Siz, sürekli kendinizi savunmadan, arkadaslarimizin söyledigini dinlemiyorsunuz, bu sekilde olmaz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben kendimi savunmuyorum ki...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Izin verir misiniz?.. 1978 yilinda Taksimde bir olay oluyor, 37 kisi ölüyor. Siz, MIT'ten kaçta ayrildiniz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1973'te ayrildim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - 1973'te ayrildiniz. Aradan 5 sene geçiyor. 5 sene geçtikten sonra bir gazete bir yayim yapiyor, diyor ki, bunu avukat Necdet Bey...
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - 6-7 nci senede yayim yapiyor.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - 7.nci senede. Necdet Bey yapti MIT'in talimatiyla. Fikri Bey, önemli degil, 1 sene 5 sene meselesi degil. Simdi, diyorsunuz ki, MIT bu konuda açiklama yapmadi. Ben, MIT olsam yapmam. Niye yapmam; Necdet Bey bunu yapmadi demek, benim Necdet Bey ile iliskim var demektir. Çünkü siz istifa etmissiniz, ayrilmissiniz, teskilattan kopmussunuz. Ne diye sizi korusun. Burada, MIT, olsa olsa, belki kendisini savunurdu ben yapmadim diye. Sizi yine savunmasi mümkün degil; ama, bu arada sizin anlattiklarinizdan su çikti. Dediniz ki "ben, sizi, Komisyon olarak uyarmak istiyorum. Benim bu olaya adimin karistirilisinin sebebi, Çaglar'in Amerikan CIA lehine bilgi toplamasi, MIT'ten bilgi aktarmasi ve yaninda da bir MIT mensubunun bulunmasi, bunlarin suçüstü yakalanmasi. Peki, neden dolayi bu is buraya geldi?.. Daha evvel de, ben, Türkiye Ihtilalci Isçi Köylü Partisi olayinin sorusturmasini yaptim, bu adamlari çikardim, bu adamlarda Aydınlık ve saire o gazetelerle iliskili; yani, dolayli bir iliski kurarak CIA'nin sizi -burada ifadenizi suradan desifre ettirsek- hedefledigi ve hatta Sayin Valimin çok güzel bir sorusu oldu "bugüne bunu nasil getirdiniz" dedigi zaman, iste o zaman bana onu yapan, bugün de ihtimal olabilir ki, belki bu olaylara da parmak atmistir. Bir de misal verdiniz, terim kullandiniz dediniz ki "destebilizasyon olayindan kaynaklaniyor." Simdi bunlari söyledikten sonra arkadasimizin sorusu nereden çikti olur mu, soru gayet yerinde.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sevgili Bakanim, aslinda sizin kadar açik olamadim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Estagfurullah. Yani "hayir öyle demedim" diyor da, onun için söylüyorum; biz 9 kisi dinliyoruz burada.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Öyle demedim demiyorum ki, 1973'te teskilattan ayrildim, Turan Çaglar'i ben yakalamadim diyorum. Bunu anlatamiyorum. Turan Çaglar'i ben yakalamadim ki efendim! Bakiniz, Sayin Valim, 1973'te teskilattan ayriliyorum, 1978'de bu adanlar beni nesrediyorlar. Ben, 1973 senesine kadarki operasyonlarda veya 1971- 1972'de CIA tarafindan desteklendigini, sonradan ögrendigim bir örgütü desifre ettigim için benden intikam aliyorlar. Ben onu diyorum.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Çok iyi anliyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Benden sonra, 1973'ten sonra operasyonlar devam ediyor, Turan Çaglar yakalaniyor. Bunlari ben bilemem ki, bunlari ben duyuyorum, duyumlarimi söylüyorum. Su söyle olmustur, böyle olmustur demem için, benim MIT'in içinde olmam lazim o tarihte, nereden bileyim ki.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - O olaylarla ilgili degildi sorum. Orada bireysel boyutundan alip toplumsal boyutuna getirdiginizde, bakin çok önemli seyler var. Sadece, bireylerle, kurumlarla, kuruluslarla is çerçevelenmedi, is baska yere çikti; dogrudan dogruya, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geçmisi ve gelecegi batida yargilanmak... Dedimki, acaba, yabanci entelajans servislerinin, olayin bu boyuta gelmesinde bir katkisi var mi, böyle geçmisteki bilgilerinizle bunu degerlendirebiliyor musunuz, bilgi, bulgu degil. Bugün, Türk Bayragini koyuyor, üzerine enjeksiyonu koyuyor yani. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti terörist devlet olma noktasina dogru götürülüyor. Bunu ne yapiyoruz; Türkiye'de her yerde bunlar konusuluyor. Benim sorum oydu. Yani bireysel bir olay böyle ciddi bir boyuta gelirse, bugünkü meselede bu katki olabilir mi, tereddüdüm oldu, onun için...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Siz, benim bu konudaki tahminimi soruyorsunuz.
MAHMUT YILBA.S {Van) - Degerlendirmenizi soruyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yorum olarak, ben, Tabii ki, istihbaratta çalismis eski bir kisi ve bazi olaylari bizzat yasamis kisi olarak, tahminlere dayanan bir degerlendirme yapabilirim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Bakiniz, kayitlara geçiyor, sizin bu yorumunuzu ben bir yerde bir vesileyle televizyonda dinledim; yani, size bir firsat, buyurun o yorumunuzu burada da yapin demeye getiriyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Benim tahminim ve yorumum sudur: Her istihbarat teskilati digerinin içine sizmaya çalisir ve istihbarat teskilatlari digerinin içine sizdigi zaman, bazen provokasyonlar da yaparlar ve Millî Istihbarat Teskilati içerisine benim o tarihlerde bulundugum, çalisma yaptigim tarihlerden çok sonraki tarihlerde sizmalar olmustur. Bu sizmalar Turan Çaglar operasyonuyla ortaya çikmistir. Dolayisiyla, bu sizmalar o tarihlerde olmussa, bu tarihlerde de olabilir, bundan 15 sene sonra yine olabilir diyorum. Yani, çok net bir sekilde... Onun için, biz, mademki, sizler Meclisin degerli üyelerisiniz, sizlere -benim özür dileyerek- hoca gibi bu konuda bilgi vermem çok tuhaf olur; ama, ben, basimdan geçmis canli bir olayi size burada arz ediyorum ve diyorum ki, ben bu olaylari yasadim, benden sonra arkadaslarim yasadilar, Mehmet Eymür filan gelip burada bilgi vermediler mi, bu konulari anlatmalari lazim, Turan Çaglar olayi çok önemli bir olaydir. Bu olayi da herkesin bilmesi gerekir. Zira, bu bir misaldir. Bugün, MIT'in içinde bir oyun oynanirsa yabanci servisler tarafindan, zavalli MIT bunun günahini çekiyor, faturasini MIT ödemek zorunda kaliyor. Bunu net bir biçimde arz ediyorum. Demin bunlari söyledim ben.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Ben, sahsen mesajimi aldim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - MIT provoke edildi. MIT bundan sonra da provoke edilir, Emniyette provoke edilir, Millî Savunma da, her yer edilir.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Sizin, Istanbul Hukuk Fakültesindeki olaylarla ilginiz var mi, onu da söylüyorlar.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hangi olaylar?..
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bu bomba, 16 Marttaki...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yok, onu hiç kimse söylemedi.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Yaniliyor muyum?!.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yaniliyorsunuz. Benim hakkimda itham 1 Mayis olaylari, ondan sonra Baybaşin olayidir.
BAŞKAN - Necdet Bey, siz, bu 1 Mayisla ilgili epeyce bir açiklamada bulundunuz, dosya da var, dosyayi bize vereceksiniz, Tabii degerlendirecegiz. Bizim sizden ricamiz, su Baybaşin ile ilgili?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bunlari da, ben, Cumhuriyet Gazetesiyle ilgili sikâyetlerimi de arz edeyim. BAŞKAN - Onlari...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Çok özet olarak Baybaşin olayini... Affedersiniz Sayin Valim, son olay net olarak anlasildi mi acaba?
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Ben sahsen mesajimi aldim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben diyorum ki, benim tahminim budur; eskiden olmustur, bugün de olabilir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bütün istihbarat teskilatlarinda birbirlerine sizma olabilir. Her sey birbiriyle baglantili; ama, ben, sahsen, sizin söylediginizden o gün basinizdan geçenlerle bugün olanlar arasinda böyle bir ihtimalin dikkate alinmasi tamam da, daha müsahhas bir sey bekliyordum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yasar Bey, 1973'te ayrildim diyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O degil kardesim... Lafa böyle basladiginiza göre daha müsahhas bir sey söylemeniz lazim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Neyi söyleyeyim ben. Turan Çaglar operasyonunu ben yürütmedim ki, ben yürütsem...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, sizin dediginiz suna benziyor; ben çocukken dut agacindan düsmüstüm, bütün çocuklar da dut agacindan düsebilir. Düsebilir Tabii!..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yok o kadar degil, olay öyle degil.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bakin, Necdet Bey, ben yargiç degilim; ama, objektif olarak, söylediklerinizden, sizin, kendinizi savunma dogrultusunda beni ikna edecek bilgiler vermediginiz düsüncesindeyim. Siz, MIT'te olan bir hadiseyi anlattiniz Aydınlık filan diyerek, evet geldiler bastilar dediniz, ben onlari desifre ettim dediniz, buraya kadar kabul ediyorum. Sizin yapmis oldugunuz...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - "1 Mayisi Maocular yapti" dediniz.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Ama, ben bunlardan dolayi sizin -ben hukukçu degilim ama, sade bir vatandas olarak- kendinizi aklama dogrultusunda, yani, suçlama dogrultusunda da, suçladiklarina da inanmiyorum... Ama, bir olay bana anlattiniz, ne kadar seydir, ne suçlayanlarin hakli oldugunu söyleyebilirim ne de sizin kendi savunmanizi...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Peki, 1 Mayis... Burada belgelerimi görmediniz ki, affedersiniz 1 Mayisi benim yaptigimi mi düsünüyorsunuz?
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Hayir öyle bir sey düsünmüyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben diyorum ki, 8 milyon lira para ödendi de ben bu isi yaptim ithami altindayim. Ben, 1617 lira aldim diyorum. Yani, bu savunmam siz hiç muteber kabul etmiyor musunuz?
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Ediyorum... Muteber kabul ediyorum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Adam bana 8 milyon aldi diyor, ben de 1617 lira aldim diyorum. Ne diyeyim ki ben?!. Yani, ben damlarda dolasmadim...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Necdet Bey, 8 milyon lira, 8 bin lira, 1600 liga almadan da, Taksim'de, MIT elemani -MIT elemani demeyelim de bir istihbarat örgütü- eylem yapacaksa yapar, 100 milyon alarak da yapar.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama, öyle demiyorlar ki!
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Anladim ben sizin dediginizi. Yani, bu Komisyon sunu anladi: Siz diyorsunuz ki "ben 1 Mayis olaylariyla ilgili bir sahis degilim" zaten, Komisyonda size öyle bir iddiada bulunmuyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Biz, sizi onun için de çagirmadik.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Öyle bir iddiada bulunan yok burada.
BAŞKAN - O konu bitti artik. Baybaşin olayindan çagirdik zatinizi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Baybaşin'e gelelim. O da var miydi 1 Mayista!..
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Baybaşin ile nasil tanistiniz mesela.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Metin Göktepe olayindaki polislerin avukati misiniz siz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet. Avukatiyim.
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Halen avukati misiniz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Halen yapiyorum. Zaten yayinlarin yogunlasmasinin ikinci sebebi de o yani... Biz, Metin Göktepe davasina girdik, ondan sonra azdi.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Polisler size mi müracaat ettiler, yoksa Emniyet mi söyledi size alin diye?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir, bana müracaat ettiler. Emniyet, bana, hiçbir zaman, ne talimat verebilir ne baska bir sey; ben serbest avukatim, Emniyetin sözlesmeli avukati degilim.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, iyi avukattir diye referans olarak
Emniyet size mi?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Kesinlikle degil, onu ben açikça söyleyebilirim.
BAŞKAN - Oralara girmeyelim. Necdet Bey, siz Baybaşin'in avukati misiniz, Baybaşin ile ilgili ne biliyorsunuz, onu anlatin.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Baybaşin ile ilgili olaylar söyle baslamistir: 1983 senesinde, Baybaşin -o zaman Baybaşin oldugunu bilmiyoruz- Emniyet 2 nci Subeye gasp suçundan düsmüs.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hangisinin 2 nci subesine?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Istanbul Emniyet Müdürlügü 2 nci Subeye. Daha dogrusu, gasptan düstügünü de bilmiyoruz, Feridun" Kocamaz var Istanbul'da, bizi taniyor. Feridun Kocamaz diyor ki, benim bir dostum 2 nci Subeye nezarete alinmis, sunu bir arastirir misiniz?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Size?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bana diyor.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Feridun Kocamaz kimdir?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bir adam, iki tarafi da taniyan, hem Baybaşin'i hem beni.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Ne isle istigal ediyor gözüküyor?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Emlakçilik yapiyormus o tarihte. Adam ölmüs. Bu yayin üzerine gittim, arastirdim, maalesef, ölmüs; ölmese getirecektim buraya. Ben 2 nci Subeye gidiyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Gittim, gidiyorum degil. Baskasindan naklen gibi degil.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Gittim, o zaman. Gidiyorum, Tabii ki gittim demek.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Baskasindan naklen anlatiyormus gibi anlatiyorsun.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 2 nci Subeye gittim, oldu mu?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Oldu.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hukukçusunuz yani, dogru diyorsunuz haklisiniz. Gittim. Burada kolay bir olay degil yani, Komisyon karsisinda. Ben davalarda böyle heyecanlanmam.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Rahat ol, biz sorgulamiyoruz seni burada.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben, iki gün uyku uyumadim, açik söyleyeyim; insan heyecan duyuyor. Sorgulamiyorsunuz, ama, Meclisten çikan bir Komisyon karsisina gelip, burada ifade veriyorsunuz; bu basit bir olay degil yani.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bak, burada birçok meslektasin var.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Olsun Yasar Bey. Meslektasken, siz burada Komisyondasiniz.
BAŞKAN - Bak gayet iyi davraniyoruz, evinde gibi, yazihanende gibi davran.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Sag olun. Ben bu derece yakinlik görecegimi hiçbir sekilde tahmin etmiyordum. Yalniz, yarin gazeteciler, Komisyonla beraber yemek yedi diye yazarsa ona da sasmayin. O da sizin sorununuz
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Aldirma, devam et, bos ver...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 2 nci Subeye gittim. Mehmet Agar Bey 2.nci Subeye bakan Emniyet Müdür Muaviniydi o tarihlerde.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Tarih?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - 1983... Tam günü gününe söyleyemem.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Müdür muaviniydi, öyle mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet... 2 nci Subeye bakan Istanbul Emniyet Müdür Muavini. Kendisine dedim ki, Hüseyin Baybaşin diye bir adami almissiniz, bu adamin durumu nedir?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Daha önce tanir misin?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kimi; Agar'i?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Agar'i mi; ondan önce tanirim. Tahmin ederim ki, 1981 senesinde ilk defa tanistik. Mete Bozbora tanistirdi, avukat arkadasim. O, o zaman, Istanbul 1 inci Sube Müdür Muaviniydi, Mete Bozbora. 1 inci Sube Müdür Muaviniyken Mehmet Agar Bey ile tanistirdi. Ara sira ziyaretine filan giderdik yani. O çok gençti, bizden gençti, ben 56 yasindayim. Mehmet Bey dedim bu neyin nesidir, bu adami almissiniz, hangi suçtan aldiniz. Mehmet Bey dedi ki "bunu gasptan aldik." Bir marangozu bunlar almislar Belgrad Ormanina mi götürmüsler, bir yerlere götürmüsler, kafasina silah dayamislar ve senet imzalatmislar ve böylelikle senet yagmasi diye bir suç var Ceza Kanununda, bunu ika etmisler ve bu burada sorgulaniyor. Adam bayilmis, mayilmis... Dedim ki, görüsebilir iyim Baybaşin ile?... "Görüsebilirsin" dedi. "Yalniz bu adam her türlü ahlaksizligi yapabilecek kapasitede bir adamdir, davasini alirsan benim bu söylediklerimi de unutma" dedi; aynen söz bu. Ben, üst kata çiktim, Sirkecideki Sansardan Handa, bu yerde yatiyor, millette bir sogan almis koklatiyorlar.Bu nedir dedim. “Bu adamin sarasi var” dediler. Dogru dürüst konusmam mümkün olmadi; çünkü, böyle yere yatmis agzi köpürmüs vaziyetteydi, ben, zaten adami yeni taniyorum, sarali oldugunu ilk defa orada gördüm. Bu adamin davasini, Mehmet Beyin de bu ikazini nazara alarak, aslinda bu ikazlar bizi etkilemez, malum hepimiz hukukçuyuz, Mehmet Bey bana su davayi al, bu davayi alma diyemez, ama, ben hosuma gitmedi almadim. Bu, Bakirköy Ceza Mahkemesine sevk edildi, orada tutuklandi Gasp suçu dolayisiyla tutuklandi. Ondan sonra davasi devam etti, kimler girdi, hangi avukatlar davaya bakti bilemiyorum, ben vekâletini almadim. 1985 senesinde, avukat Mete Bozbora, Emniyet Istihbarat Müdürüyken istifa etti, avukatliga basladi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kaçta?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yanilmiyorsam 1985 olmasi lazim. Kendisini; benim hazir kurulu düzenim vardi, yazihaneme aldim, biraz müskül durumdaydi ve beraber avukatlik yapmaya basladik. 1986 senesinde, Ingiltere'ye gittik.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kiminle?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Mete Bozbora'yla. Ingiltere'de, Hüseyin Çoban adindaki bir kisiden bizim bir müvekkilimizin alacagi vardi. Ben bunu Kanal 6'da açikladigim zaman, arkadas yeri yerinden oynatti, kendini ölüme mahkûm ettin, bizi de mi öldüreceksin falan tarzinda agir konusmalar yapti. Onun üzerine, ismini söyleyeyim mi, zapta geçer mi bilmiyorum, sizin takdirinize birakiyorum?
BAŞKAN - Söyleyin, devlet seyi degil ya.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Necati Oker diye bir arkadasti. Bu arkadas, müvekkilimizdi, alacagi vardi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kimden alacagi var?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hüseyin Çoban'dan alacagi var.
BAŞKAN - Ne alacagiymis?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim üzerinden çok uzun zaman geçti, mahiyetini, detaylarini, çok açik söylüyorum, bilemiyorum, bir alacagi var. Gelir misiniz, alir misiniz'? Hüseyin Çoban da Ingiltere'de mafya filan diye geçinen bir adammis. Biz korkuyoruz, gidemiyoruz, alamiyoruz, gelir misiniz? Biz, Emniyette bu islere alismisiz, öyle bir korkumuz endisemiz yok, defalarca bomba atilip para almisiz, bilmem ne olmusuz, biz gideriz dedik, gittik. Hüseyin Çoban'i bulduk, onu aldik oturttuk -ben Hüseyin Çobani ondan evvel Türkiye'de de gördüm bir defa, onu da söyleyeyim- bunlari karsilikli konusturduk.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Hüseyin Çoban Türkiye'de de mafyalik mi yapiyordu?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir, Ingiltere'de yapiyordu, simdi arz edecegim kisa kisa; kimligini söyleyecegim, televizyonda açiklamadim. Hüseyin Çoban borcunu kabul etti, borcunun bir kismini ödedi. Bakiye borcu için de bir sifahi protokol yapildi. Borcunun bir kismini ödeyince, orada biz de, Tabii müvekkilimizden, o tarihe göre iyi olan bir para, bizi tatmin edecek bir para aldik. O arada, bize, yine Feridun Kocamaz dedigim kisiden telefon geldi. Dedi ki: "Baybaşin Ingiltere'de hapiste, hazir oraya gitmisken sununla da bir görüsün, bazi önemli açiklamalar yapacakmis..."
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Feridun biliyor muydu orada oldugunuzu?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Feridun bizim orada oldugumuzu biliyor, yazihanemize gidip geliyor. Neredeler; Ingiltere'de. Ingiltere'de neredeler; surada, telefonlari bu, surada kaliyorlar. Neticede...
BAŞKAN - Bu Feridun Baybaşin'in neyi oluyor?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Baybaşin'i de taniyor, bir emlakçi bu. Birçok böyle taninan adamlarin emlak isleriyle mesgul oluyor.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Baybaşin tutuklu mu Ingiltere'de?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet efendim. Baybaşin Ingiltere'de oniki seneye mahkûm olmus, tutuklu da degil, mahkûm olmus. Iki tane Kibris'li kiz eroin getirmisler. Bunlar suçüstü olmus ve -ilgi çekici bir olay oldugu için arz ediyorum- Baybaşin de, bunlarin suçüstü oldugu mahale gitmis, oralarda dolasiyormus. Polisler bunu tesadüfen yakaliyor; yani, suçüstü yapmiyorlar. O siralarda oralarda dolastigi için, kara kafali bir adam, gel sen de diyorlar, kizlara gösteriyorlar, kizlar "evet, mali bize bu verdi, bize talimati veren bu" diyorlar. Onun üzerine, Baybaşin'i aliyorlar, Ingiltere'nin güneyinde Portsmouth denilen bir yer var, oradaki Island Wight denilen küçük bir adadaki hapishaneye Baybaşin'i oniki seneye mahkûm olarak, hükümlü olarak cezaevine atiyorlar. Hüseyin Çoban orada "siz Ingiltere'yi bilmiyorsunuz, bu, epey güneyde olan, Londra'dan epey uzak olan bir yerdir, ben arabamla sizi götüreyim" dedi. Yani, bizim müvekkilin borçlusu olan ve Türkiye'den de tanidigim kisi bunu söyledi. Biz de, Tabii, araba var, atladik gittik. Cezaevine gittik. Bunun karisi Servet Baybaşin -bu kadin kayiptir, ortalarda yoktur, bu adamin kaybettigi, yok ettigi söylenir, bir sayiadir, bilemem. Ben, bunu, son zamanlarda aradim ki, bu konularla ilgili görüseyim diye, kadin ortalarda yok - Mete Bozbora, ben ve Hüseyin Çoban cezaevine girdik, Hüseyin Baybaşin'le görüsme yaptik. Baybaşin dedi ki: "Benim halimi görüyorsunuz, ben perisan vaziyetteyim ve burada her gün dayak yiyorum -gardiyanlar dövüyormus, bir seyler oluyormus- beni ne yapip edin, Türkiye'ye iademi saglayin. Geri kalan cezami Türkiye'de çekmek istiyorum." Biz, kendisine, güzel, ugrasalim edelim bu bir iade prosedürüdür, hiç bugüne kadar uygulamadigimiz bir prosedürdür, bunun için ugrasalim; sen, Türkiye'den kaçmak istemiyorsun, Türkiye'ye gelmek istiyorsun, memnuniyetle. Ancak, bu is için para lazim, biz avukatiz" dedik. Buraya, Ingiltere'ye belki gidip gelmemiz gerekecek, ondan sonra Türkiye'deki bu isin takibi için Ankara'ya gidilecek, iade prosedürü bildigim kadariyla Ankara'dan oluyor, hiç yapmadik ya, öyle tahmin ediyorum. Neticede, bu dedi ki: "Benim, Türkiye'de, Ilhan Ongan diye bir avukatim var ve Tahir diye de bir ortagim var. Türkiye'de konfeksiyon atölyesi varmis; Varol diye otobüs sirketi varmis, 13 otobüsü varmis- Tahir ile Ilhan'i bulursaniz onlarla konusun, bunlar, benim mallarimi biraz çalip çirpmislar. Bunlari da biraz sikistirirsaniz oradan elde edeceginiz paralarla bu iade prosedürü için ücreti vekâleti de temin etmis olursunuz." Biz, görüsmeden sonra Londra'ya geldik, oradan Türkiye'ye uçtuk. Türkiye'de, asagi yukari iki üç gün sonra bu Ilhan Ongan denilen arkadasi çagirdik, ortagi Tahir'i de çagirdik, hatta Baybaşin'in karisi da geldi, karisi vasitasiyla onlari temin ettik. Yazihaneye geldiler, kendileriyle görüstük.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yil olarak hatirliyor musunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Biz, Baybaşin'i ziyarete 1986'da gittik. Londra'daki isimiz 1986'daydi. Mektuplarda tarihler var zaten; mesela, 23.1.1986. Türkiye'de bu adamlarla yaptigimiz konusma neticesinde, bu adamlar -Ilhan Ongan ve ortagi- bize dediler ki: "Bu adam yalancidir, bu adama güvenilmez. Biz bu adamin hiçbir malini çarçur etmedik, hiçbir sekilde de bu adami zarara sokacak bir tesebbüste bulunmadik." Otobüslerden birini mi sattik dediler, afedersiniz, detaylari tam olarak hatirlamam mümkün degil. "Onu da, karisina -Ingiltere'ye gidiyor, onun için- yol parasi olarak ayirdik ve olay bundan ibaret." dediler. Baktik ki, Ilhan Ongan efendi, dürüst bir arkadas bunu ögrendik, tahkik ettik. Tahir'in söyledigi, mallari satmadik, Gümüsyaka'da bir tane yazligi var, surada evi var, burada oteli var, biz bunlari idare ettik.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Atla, atla. Ne oldu? Sonunu söyle.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Biz bu adamlarin açiklamasi karsisinda Hüseyin Baybaşin'in yalan söyledigini ögrendik ve davasini yine almadik yani, iade isiyle ugrasmadik. Kesinlikle, serifim üzerine beyanda bulunarak arz ediyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Size para vermediler yani.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Para vermediler diye degil, o adamin yalanci
oldugunu ögrendik.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Onu anladik, para alis verisi de olmadi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yalanci adam. Bu adam için, bir kere Mehmet Agar Beyin bir ikazi vardi, ikinci de bunlardan gelince dedik ki, davasini almayalim. Simdi almadik.. Sonradan duydugumuza göre, 1986'dan epey sonra -tam süresini bilemiyorum- baskalari kanaliyla birtakim insanlari devreye sormus ve bu iade isini Türkiye'deki bir Ingiliz'le takas yapilmak suretiyle saglamis. Türkiye'ye gelmis, Istanbul'da Bayrampasa'da cezaevindeymis. Bunlari imis diyorum Yasar Bey.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Geldigi yil ne zaman?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Kesin bilemiyorum; ama, benim gedisimden iki sene filan sonra olmasi lazim.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, 1988.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Galiba, kesin degil, yanilabilirim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kimden ögrendiniz bunlari?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Basin yaziyordu o zaman.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bastan bana dediniz ki: "Kendisiyle görüstüklerimi naklen anlatacagim. Kendisiyle biz Ingiltere'de görüstük, orada bize bir seyler anlatti, ben size onlari anlatacagim" dediniz.
BAŞKAN - Ingiltere'de görüstügünüzde neler anlatti size?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ingiltere'de görüstügümüzde nakil isini anlatti.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Onun disinda bir sey anlatmadi mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Onun disinda hiçbir sey anlatmadi. Türkiye'de bazi
mallarim var, onlari...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Basinda yazanlari da buluruz, o da bir sey degil. Sizin, özel, spesifik bilginiz ne burada?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Nasil yani, anlamadim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, Baybaşin'in kamuoyuna deklare ettigi bir sürü seyler var...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama, hepsini yalan söylüyor Yasar Bey.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Anladim da, iste, onu nereden çikariyorsunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Diyor ki, bunlar geldi, Demirel, Çiller bilmem sey çetesi. Basinda çikanlari benim tekrarlamamam lazim; çünkü, vaktim yok diyorsunuz. Devlet adina bir çete diyor, basindaki ithami bu.
BAŞKAN - Size bir sey anlatti mi bu konuda?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir efendim, kesinlikle.
BAŞKAN - Sadece "beni buradan Türkiye'ye götürün" dedi?..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Kesinlikle.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yeralti dünyasiyla ilgili herhangi bir sey anlatmadi?. .
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, mektuplari var.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Siz avukatligini yapmamissiniz hiç.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yapmadim Fikri Bey. Ben bunu ne basina anlattim, burada mektuplari var.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Necdet Bey, sevgili kardesim, burasi bir komisyon. 9 kisi, burada, saatlerdir insan dinliyoruz. Su odada, içeride, ben size "siz avukatligini yaptiniz mi" dedim, siz "hayir yapmadim" dediniz. Ben de "o zaman siz yapmadiginiza göre Baybaşin hakkinda bir bilginiz yok" dedim. Siz dediniz ki: "Hayir. Ingiltere'de kendisiyle görüstüm, bana orada naklettikleri var, onlari nakledecegim."
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, mektuplari var dedim. Ben, yoksa niye geldim ki bu Komisyona.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ama, sizin avukatligi almamis olmaniz bizim komisyonumuzun problemi degil.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ne problemi?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ne yapalim, siz begenmemissiniz, almamissiniz...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben ne diyeyim yani burada. Uyusturucu kaçakçiligini...
NIHAN ILGÜN (Tekirdag) - Mektuplarda ne var?
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Mektuplarda ne yaziyor?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, mektuplara bakin, mektuplari koydum, altina da özetini yazdim. Mesela, birinci mektup: Bu mektupta, bizden istediği isin iadesi oldugu, parasini alamadigi için kendi imkânlarimizi kullanabilecegimizi; ancak, sonradan parayi...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ne yapalim, bunlar bizim isimiz degil ya...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama, ben ne söyleyeyim simdi?
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Komisyonun konusuna gelen bir seyler anlatti mi acaba size?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir efendim, anlatmadi bana.
BAŞKAN - Bizi, Tabii, alip almamaniz, su bu ilgilendirmez. Yani, bu uyusturucu kaçakçiligini nasil yaptigina, kimlerle beraber yaptigina kimlerin bu ise bulastigina dair size bir bilgi söyledi mi? Bizim ögrenmek istedigimiz bu.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bir tek seyi söyledi, demin arz ettim; bu iki tane Kibris'li kiz Hollanda'dan mal getirmisler.
BAŞKAN - Onun disinda, Türkiye'yle ilgili.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir efendim.
BAŞKAN - Peki, bizim aradigimiz konu oydu. Onun disinda; yani, bize vereceğiniz bir sahis, bir bilgi...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yok ki...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Bayrampasa'ya geldikten sonra ne oldu?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bayrampasa Cezaevinde bulunuyor. O da mesela basina açiklamadigim bir husustu, onu da arz edeyim.
BAŞKAN - Siz görüstünüz mü o zamari?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir efendim, görüsmedim.
BAŞKAN - Peki o zaman gerek yok. Önemli olan bizim..
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Üç tane adam geldi. Bunun kardesinin vekâletini aldim, onu söyleyeyim isterseniz.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Kardesinin vekâletini ne diye aldiniz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bütün samimiyetimle her seyi anlatiyorum. Simdi, bakin, Türkiye'ye geldi, cezaevinde yatiyor. 1989 senesiydi zannedersem. Silivri'de bir çiftlikte bir eroin yakalandi. Bunu, biz basindan baktik, Mehmet Sirin Baybaşin, bilmem kim bilmem kim. Hüseyin Baybaşin'in de bu eroin sebekesini içeriden, cezaevinden yönettigi ithami vardi. Bu nedenle dava açilmis, Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde bu dava devam ediyordu. Simdi, biz yazihanemizdeyiz Mete Beyle beraber Feridun Kocamaz yaninda üç tane daha adam - cezaevinden yollamis veyahut da adamlarini yollamis- yazihanemize geldiler o tarihlerde.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Feridun da cezaevine mi düstü?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir, Feridun Kocamaz bunlari getiriyor. Ondan sonra "herhalde gazetelerde okudunuz, Baybaşin cezaevinde. Böyle bir eroin meselesi oldu Silivri'de bir çiftlikte. Kardesi magdur durumda" dediler. Bir de, Hüseyin Baybaşin bize bir pusula yazmis, onu verdiler. Pusula da diyor ki: "Necdet ve Mete Agabey, biz Kürt oldugumuz için siz bugüne kadar iki davamizi reddettiniz. Hiç olmazsa benim kardesim surada magdur durumda, ben de içerideyim, elim kolum.bagli, bize bir tek defa yardim edin, bunu sizden istirham ediyorum, kardesimin vekâletini alin." Gelen adamlar, Tabii yamuk yumuk adamlardi; biz yine de onlara münasip lisanla dedik ki, kardesim, biz uyusturucu davalarindan anlamiyoruz. Ben ceza davalarinin her çesidini aliyorum. Bir toplu silah kaçakçiligi, bir de uyusturucu davalarini almiyorum. Sayet, herhangi birisi benim bir uyusturucu davasina veya toplu silah kaçakçiligi davasina girdigimi ispat ederse ben, derhal avukatligi da birakirim, Komisyon huzurunda çok açik beyan ediyorum.
NIHAN ILGÜN (Tekirdag) - Peki, Necdet Bey, siz, Londra'da yüz yüze konustunuz, bir saat, iki saat, neyse. Size, bu olaylara karismadigini, etmedigini falan söyledi. Peki, bu mektuplar neyin mektubu? Nereden yazdi bu mektuplari?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Iste bunlari okumaniz lazim.
BAŞKAN - Tamam, biz bu mektuplari okuruz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Okuma diyor Baskan.
NIHAN ILGÜN (Tekirdag) - Peki, nereden nereye yazdi bu mektuplari, niye yazdi?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Niye yazdi? Konusunu anlatti diyor.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Ama avukatligini aldim diyor. Türkiye'ye geldim inceledim...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, Türkiye'ye geldik. Iade prosedürünü tetkik ediyoruz. Türkiye'de adamlari var, avukati var. Adam "Türkiye'ye gidin, Türkiye'de benim avukatimla, ortagimla görüsün" diyor, ben arz ettim bunu efendim. Tekrarlayayim isterseniz. Ben okuyum isterseniz, okumayin diyorsunuz.
NIHAN ILGÜN (Tekirdag) - Hayir, okumayin demiyorum ben. Mahiyeti ne yani?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Mahiyetini arz edeyim diyorum, Yasar Bey "hayir" diyor. Ben ne diyeyim, sasirdim kaldim.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Bizim arkadaslarimizin ögrenmek istedigi su: Bu mektuplarin içerisinde uyusturucuyla falan herhangi bir sekilde bilgili; onu sormak istiyorlar.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Kesinlikle yok. Bakin bunlara, mektuplarda "benim iademi saglayin" diyor.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Yani, avukat müvekkil iliskisi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet efendim. Vekâletimi alin diyor, Türkiye'deki isimi ne yaptiniz diyor...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Benim itirazim yok size. Bizim aradigimiz isle ilgili bilgi ariyoruz biz sizden. Sizin Baybaşin ile aranizdaki münasebet, avukat vekil münasebetini degil.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama, benim münasebetim o oldugu için, ben, bunu, mektuplari arz ediyorum. Simdi, siz anlatma diyorsunuz, Sayin Baskanim da anlatma diyor. Fikri Beyle Sayin Milletvekili de anlat diyor. Ben anlatayim mi anlatmayayim mi? Vakit varsa anlatayim.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Anlatin.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ama, anlatacagim bir sey yok, iste, mektuplar burada, ben delil koyuyorum yani. Kardesinin davasini alis hikâyemizi arz ediyordum. Simdi, bunlari biz yolladik, uyusturucu kaçakçiligi davasi almiyoruz, anlamiyoruz çünkü, faydadan çok zararimiz olur, Hüseyin Beye bunu söyleyin dedik, Simdi, Fikri Bey, bu tip adamlarla da seye girmek istemiyoruz açikçasi. Yani, biz çekinmeyen adamlariz; ama, mugber olmasini da istemiyoruz. Güzel lisanimünasiple anlatiyoruz. Aradan on, onbes gün geçiyor, tekrar ayni adamlar geliyorlar. iste, Hüseyin Agabey tekrar rica etti, siz orada görünün yeter filan diye. Yine, ayni Kürt mürt hikâyesi. Benim 25 tane Kürt müvekkilim var; yani, böyle bir ayirim mayirim dinlemeyiz biz. Ondan sonra, adam tekrar adamini yolluyor. Geliyorlar, agabey, iste bulunun edin yeter. Biz, bakariz makariz diye bunlari yolladik. Bunlar gittikten sonra, Mete'ye, bu adamlarla ihtilafa girmeyelim, bir iki celse girip bakalim ne olacak dedim.Mehmet Sirin Baybaşin'in vekâleti bize geldi, çikardilar getirdiler. Biz, Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde bir celse davaya girdik. Ikinci celse yine girdik. Yanimiza -bakiniz Yasar Bey enteresan bir avukat daha bizim tanimadigimiz bilmedigimiz bir avukat, o da Mehmet Sirin Baybaşin'in vekiliyim diye giriyor. Simdi, Hüseyin Baybaşin salondaydi, dava bitince, ulan -afedersiniz, kafamiz kizdi- sen bizim girmedigimiz bir uyusturucu davasina soktun, prensibimizi bozdun, simdi getirmissin yanimiza bir avukat daha sokuyorsun; seni, davani mavani, kardesinin davasini birakiyoruz dedik ve istifa ettik, o davayi da biraktik ikinci celse. Olay budur.
BAŞKAN - Dosyada ne vardi; okumussunuzdur davaya girdiginize göre?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Silivride bir çiftlikte eroin bulunmus.
BAŞKAN - Herhangi bir siyasinin veya yöneticinin iliskisi var mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hiçbir sekilde. Dosyanin fotokopisini zatiâlinize yollayabilirim; yani, Komisyona. Öyle bir siyasî hiçbir sey yok. Isterseniz, ben çikarayim, Devlet Güvenlikten bulayim dosyayi, hiç degilse karari bulayim.
BAŞKAN - Iyi olur. Bu konu bitti mi; yani, orada bitti, ondan sonra isiniz bitti mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Olay bu efendim. Adami ben ömrü hayatim boyunca size... Bakin, ben inanan insanim, Allah'a inanirim, Peygamber'e inanirim, dinime inanirim. Milliyetçi bir adamim. Ben, serefim, namusum üzerine yemin ediyorum, çolugumun çocugumun üzerine yemin ediyorum.
BAŞKAN - Yemin etmenize gerek yok.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Siz teklif etmiyorsunuz, ben söylüyorum beyefendi. Yemin ediyorum, diyorum ki, ben bu adami, Baybaşin denilen adami, hayatim boyunca dört veya bes defa gördüm.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Necdet Bey, siz, keske buraya Baybaşin olayiyla ilgili degil de, daha önce anlattiginiz hadiseyle ilgili gelmis olsaydiniz, daha rahat olurdu yani.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ona girdim, âdeta beni burada suçladiniz ama hep beraber.
BAŞKAN - Hayir, suçlama yok.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben, size, basimdan geçen canli olaylari aynen naklediyorum. Siz diyorsunuz ki, Çaglar... Çaglar'i ben yakalamadim ki onu anlatayim... Benim yakaladigim adami sorun, Dogu Perinçek'i sorun.
BAŞKAN - Baybaşin konusunda çagirdik sizi, eroin seyiyle ilgili.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER -Efendim öyle çagirdiniz ama konu açildi. Yasar Bey -meslektas- en çok sikistiriyor. Niye sikistirilayim ki burada.
BAŞKAN - Hayir, bir sey var mi diye.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Necdet Bey, hadiseyi öyle algilamayin; yani, burada, bir sorgulama veya size inanmama, yalan söylüyorsunuz gibi bir sey söylemiyoruz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Inanmayabilirsiniz de. Ben, zorla inandiracak degilim ki yani. "
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yemin ediyorsunuz da onun için dedim yani.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Ben bu yemini kendiligimden ediyorum, siz teklif etmiyorsunuz ki.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Anladim da. Baybaşin olayi derken, bizim komisyonun kurulus amaci belli. Mafya, polis veya kamu görevlilerinin devletle olan iliskilerini tespit noktasinda. Simdi, benim, verdiginiz isimler arasinda dikkatimi çeken isimler oldu. Feridun Kocamaz, bu emekli, Emniyetçi.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Emniyetçi degil efendim, emlakçi.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Emniyetle ilgisi yok mu?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hiçbir ilgisi yok.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Simdi, Mete Bozbora, Emniyetten en son Istihbarat Sube Müdürlügünden ayrildi diyorsunuz. Peki, Necati Oker?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Tüccar.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Hangi sahada mesgul?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Valla, bununla bir isi olmus; yani, tam detayini bilemiyorum. Ticaret yapiyordu.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Istigal sahasini biliyor musunuz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Simdi, Levent'te bir sirket vardi. Biz, bütün vekâletini; yani, islerini almadik. Bize bunu dedi, Ingiltere'de bu isim vardi, biz onu aldik. Hüseyin Çoban'la olan ihtilafiyla ilgilendik biz yani, diger islerini bilemiyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Anliyorum. Simdi, söyle bir sey var bende. Hüseyin Çoban'dan Necati Oker'in bir alacagi oldugunu söylüyorsunuz. Bununla ilgili olarak da, Mete Bozbara'yla beraber Londra'ya gittiginizi söylüyorsunuz. Simdi, yurtdisindaki bir alacaga, bir takibe dayali olarak; yani, elinizde bir belgeye dayali olarak mi Hüseyin Çobandan...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Tabii. Ticaret yapilmis, alacak verecek faturalar var.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Peki, vermiyorum, ödemiyorum, bu belgeler bana ait deseydi, nasil bir hukukî prosedür baslatmayi düsünürdünüz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hukukî prosedür olarak, ancak, mukavele hükümlerine göre davanin nereden açilacagi, salahiyetli mahkeme hangisiyse ona göre yapilirdi. Mesela, Ingiltere mahkemesi salahiyetli derse, Ingiltere'de bir avukatla konusuruz. Nitekim, bizim öyle çalismalarimiz olmustur. Ingiltere'de avukatla temas kurarsin, vekil tayin edersin, Ingiltere'deki avukat bu isi kovalar. Yahut da mukavelede bu dava Türkiye'de açilacaktir yaziyorsa, mukavelenin inikadi mali hükümleri salahiyeti tayin. eder. O zaman Türkiye'de açarsin davayi.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Durumuna göre diyorsunuz. Peki, bu Hüseyin Çaban, daha önce Necati Oker kendisiyle görüsmüs mü de borcunu...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Görüsmüs. Adam, ben bunu ödemem demis. Biz gittik, açikça söyleyeyim, samimiyetle, bizden biraz çekiniyordu. Simdi, ben bunu söylemek mecburiyetinde degilim, açikçi samimiyetle beyan ediyorum.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, Mete Bozbora'nin Emniyetten emekli veya ayrilmis bir sahis olmasinin bu çekinmede etkisi var mi?
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydin) - Sizin MIT'çi olmanizin...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Biz MIT'çiyiz, o Emniyetçi. Iki tane avukatin böyle sifatlari olunca da... Bu adam aslinda beynelmilel dolandirici bir adam. Hüseyin Çoban'i çok kisa anlatayim Yasar Bey müsaade ederseniz. Hüseyin Çoban, beynelmilel bir dolandiricidir. Sabanci'ya sahte Mona Lisa tablosunu satan bir adamdir; bir. Ikincisi, bundan alti, yedi ay kadar önce Halk Bankasini - yanilmiyorsam- Ingilizlerle birlikte 100 milyon dolar dolandirirken suçüstü yapilan ve Türkiye'de cezaevinde yatip iki veya üç ay evvel tahliye olup Ingiltere'ye giden adamdir. Simdi, Kanal D, bir yayinda, bunun için iş adami dedi. Onu da söyleyeyim, Hüseyin Çoban da, Kanal D yayininda, bizim aramizdaki konusmanin mahiyetini açikladi. Sahit olarak onu çikartti Fatih Altayli...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hüseyin Çoban esas adi mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Evet, esas adi.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Bu Feridun Kocamaz Emniyette hiç çalismadi mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hiç çalismadi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Feridun Kocaman, uyusturucu ticaretini yaptigini söylediginiz Baybaşin'in, iki de bir ihtiyaci olunca o geliyor, buluyor. Buadam Baybaşin'in nesi oluyor? Bu, arkadaslik duygularinin ötesinde bir sey. Siz MIT'çisiniz, siz sormadiniz mi, arastirmadiniz mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bakin, mektuplari okursaniz, orada Feridun Agabey diye bahsediyor.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Birakin mektuplari. Kardesim, siz avukatsiniz; ama, ayni zamanda bir istihbarat teskilatindan gelmissiniz; yani, süphelenmediniz mi iki de bir uyusturucuyla yakalanan bir adama hep belli bir adam geliyor, sizi ta Londra'da buluyor, Türkiye'de buluyor, kardesini gönderiyor, araya giriyor falan, yani...
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - O sorunun devami da var; niye hep size geliyor? Sizi, bir MIT elemani, Emniyetten emekli iki kisi, öyle bir...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Bizi kuvvetli adamlar olarak görüyor, evet.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Siz, Feridun'u hiç arastirmadiniz mi neyin nesidir diye?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Feridun'la bizim böyle iki dakikada bir temasimiz yok ki. 1983'te geliyor, 1986'da geliyor, üçer sene arayla geliyor, niye arastirayim ki ben bu adami? Yasar Bey, avukat olarak benim arastirma mecburiyetim olmaz ki; bir istir, ya alirim ya almam...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Biliyorum kardesim, sizin yaptiginiz isi ben yirmi bes sene yaptim; ama, sizin MIT'ten kalma bir aliskanlikla, yahu bu adam uyusturucu, sürekli bana geliyor, bu neyin nesi diye insan sormaz mi?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Arastirdik efendim, hiçbir sekilde uyusturucuyla ilgili en ufak bir mahkûmiyeti, irtibati yok. Gazetelerden arastirilir.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Peki, Istanbul'da, özellikle bir tarihten sonra belki hukukun zafiyetinden, belki adliyenin çalisma sisteminin geç olmasindan kaynaklanan sekilde, çek senet mafyalari türedi. Sizin bahsettiginiz tarihlere baktigimiz zaman, genelde, çek senet tahsilâtinin baslangiç tarihlerine tekabül eden bir döneme rastliyor. Yurtdisina gidis tarihiniz itibariyle de baktigimiz zaman, Istanbul'da -ben sunu soruyorum- Emniyet Teskilatinda Mehmet Agar'la tanisiyorsunuz. Emniyetten ayrilan veya emekli olan bir arkadasla ayni büroda çalisiyorsunuz bu hususlarda, Emniyetin çek senet tahsilât mafyasiyla ilgili baglantilari hakkinda -siz bir hukukçu olarak bu tür bir yola tevessül etmeniz mümkün degil; çünkü, hukuktan para kazaniyorsunuz; ama, hukuk disi tahsilât noktasinda, Emniyetin yardimi olmadan bu tür hadiseleri gereklestirmesi de mümkün olmadigi yönünde kanaat var kamuoyunda- sizin bu konudaki bilgileriniz; hiç degilse bu noktada yardimci olun bize. Emniyetin içerisinde bazi arkadaslariniz, tanidiklariniz var, size gelirler anlatirlar miydi veya siz o hususlarda, biz hukukun yetisemedigi noktada vatandas bize geliyor, bazilari çikiyor ki, açikça kimisini yilan sokar diyor, kimisini timsah isirir diyor, kazaya kurban gider diyor. Kimisi de hatta, televizyonlarda, açik açik, biz yargilamasini yapariz, hakli oldugumuz noktada sen haksizsin deriz, biz haksiz yere tahsilâtçiliga alet olmayiz gibi söylüyorlar. Yani, Emniyetle bu kadar yakin iliskileri olan bir hukukçu olarak. rahatsiz olmaniza ragmen, bu konudaki duyumlarinizi bize aktarabilir misiniz?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Valla Emniyetin bünyesinden ziyade ülkücü kesimden bir mafyanin tesekkül ettigi tarzinda duyumlarimiz Tabii ki oldu herkes gibi. Yani, birtakim tahsilâtlar yapanlar, cezaevinden çikmis, isi gücü yok... Ben söyle söyleyeyim. Simdi sol kesim de girdi içeri, 12 Eylülden önce mart tarihlerinde. Ben, sag görüslü bir adamim, açikça söylüyorum. Sol kesim belli bir kültür seviyesinde oldugu için, adamlar içeriden çiktiktan sonra -aftan maftan- kendilerine is temin ettiler. Adam kolej mezunu, üniversite muzunu, lise mezunu bilmem ne mezunu. Adam gitti medyada yer aldi, adam gitti bir ticarî sirket kurdu, bir baska...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Ayni seyi söylüyorsunuz. Is kuramayan eski anarsistlerin diyelim, eski tabiriyle...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Efendim, simdi öbür tarafta ülkücü... Ben bunlara sempati duyardim yani, açikça söylüyorum, bunu söylemekte hiçbir sakinca görmüyorum, ben milliyetçi insanim. Simdi, adam hapisten çikmis -ülkücüyle mafya diyorlar- adam on sene yatmis, sekiz sene, üç sene yatmis, adam ilkokul mezunu filan falan, bir müktesebati bir seyi yok. Adam çikiyor, hiçbir sekilde bir sirkette çalisacak hali yok.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, ben onun sosyal nedenlerini sormuyorum. Emniyetle olan baglantisina...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Emniyetle olan baglantisini ben bilemem ki, nereden bileyim. Adam tutmus çekmis, çek senet mafyasi...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, bir duyumum yok diyorsunuz; ben onu sordum.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Hayir efendim, kesinlikle.
BAŞKAN - Necdet Bey, siz televizyondaki bir seye katildiniz, orada aynen -biz zaten onun için sizi çagirdik- dediniz ki: "Ben, Baybaşin'i iyi taniyorum. Söyleyeceklerim..."
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Kanal 6'yi diyorsunuz. Iyi taniyorum demedim.
BAŞKAN - Ama, burada, sadece bir iki defa görüstügünüzü vekâlet isiniz dolayisiyla ve vekâletini de almadiginizi; bilahare, kardesinin vekâletini aldiginizi ve birinci celseden sonra vazgeçtiginizi söylüyorsunuz. Bunun disinda, bize, Baybaşin'le ilgili söylemek istediginiz, kisiligi, kimligi, iliskileri gibi, bir sey var mi?
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (Içel) - Televizyonlarda söylediginiz bazi seyler var.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Afedersiniz Sayin Baskanim. Ben sizinle telefonla konustum, dedim ki: "Baybaşin'in avukati olarak davet edilmekten hicap duyuyorum. Benim, genel olarak -Baybaşin'le ilgili bilgilerim var demedim- söyleyecegim önemli seyler var." Ben, onu derken, MIT'in içerisindeki CIA ajanlarinin cirit atmasindan...
BAŞKAN - Baslangiçta anlattiginiz seyler...
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - ilgili önemli bilgilerim var kesinlikle söylemedim. Bunu ben size önemli seyler... Baybaşin'le demedim; lütfen iyi hatirlayin; yani, bunu
BAŞKAN - Peki, tesekkür ederim. Arkadaslar, sorusu olan var mi? Yok. Peki tesekkür ederim.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Simdi, adamlar, bizi tuttular, Baybaşin'i bilmem ne, 1 Mayisi.. Iste ithamlar... Bu ithamlar nereden geliyor? Afedersiniz, Baybaşin'in Ingiliz ajani oldugu söyleniyor. Ingiliz ajaniysa, yurtdisinda adamlar her biz pozisyon yakalayinca bizi oraya monte ediyorlar. Benim ismim seye çikmis...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yani, sizin Ingilizlerle araniz kötü?
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yabanci servisler sevmiyor yani, açik söylüyorum, ister inanin ister inanmayin. Yani, ben hayal görmüyorum. Adamin örgütünü burada çökertmisim, beni sever mi yani. Açikça söyleyeyim.
BAŞKAN - Peki, çok tesekkür ederiz.
NECDET KÜÇÜKTAŞKINER - Yani, MIT'ten bilgi çalinmasi önemli bir olay degilse, ben de, o zaman hiçbir sey söylememis olayim. Önemli gibi görünmedi. Ben bu olaya...
DURMUS FIKRI ÇAGLAR (Içel) - MIT'ten bilgi çalinmasi önemli bir olay ama, MIT, bu bilgi çalinmasini niye teyit etmiyor, niye...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bizim Komisyonun isi degil.
BAŞKAN - Tamam efendim, tesekkür ederiz. Toplantiyi kapatiyorum.