İstihbarat Uzmanları
[ 2/12/2008 - 18:53 ]  By Mehmet Eymür  admin@atin.org

Tuncay Güney, Eymür’ün elemanıymış! Bekledim, Herkes içini boşaltsın diye,
Hayretle, ürpererek, üzülerek bekledim. İhanet, cehalet, fabrikasyon...


Tuncay Güney, Eymür’ün elemanıymış!

Bekledim,
Herkes içini boşaltsın diye,
Hayretle, ürpererek, üzülerek bekledim.
İhanet, cehalet, fabrikasyon, sulandırma, yönlendirme, ön yargı,
Hepsi birden el ele.
Hepsi birden bir süre sonra eriyecek koca bir kartopu gibi.
Desteksiz, manasız, insafsızca atıyorlar,
Bir uzman edasıyla…
Neden, niçin ve ne söylediklerini bile bilmeden.

Önce, gece Fatih Altaylı’yı dinledim.
Sevilay Hanım karşısında,
Fırsatı yakalamış, yine atıp tutuyor.
Unutmuş özür dileyen mesajlarını...

Ve...
Oktay Ekşi, 27 Kasım 2008 - “... Tuncay Güney isimli yaratık, aslında MİT'in bir şekilde ilişkili olduğu bir haber elemanı imiş. Bu örgütün, önce kovulan, sonra Tansu Çiller tarafından tekrar göreve alınan, kime ne amaçla hizmet sunduğu anlaşılamayan Mehmet Eymür isimli mensubu hesabına çalışıyormuş.”

Benimle ilgili hissiyatı, ön yargıları müthiş.
Yine de bana “yaratık” dememiş, torpil yapmış.
Önce kovulmuşum!
Hırsızlık, arsızlık mı yapmışım?
Herhangi bir suç mu işlemişim?
Yoksa görevim icabı Türkiye’deki kirlilikle ilgili bir rapor yazdığım için tayinim çıktı diye kendi isteğimle emekli mi olmuşum?

Onun için hiçbiri mühim değil.
O, kendini önemli gören ve köşesinden Türkiye’yi idare ettiğini sananlardan...
Basın Konseyi başkanı ve başyazar.
Türkiye’deki kirlilik de onu ilgilendirmiyor.
“Kovuldu” desin, aşağılasın, küçük düşürsün...
Ahkâm kesip, maaşını alınca mutlu ve mesut.

Benim “kime”, “ne amaçla” çalıştığımı bilmiyor ama,
Tuncay Güney’in benim hesabıma çalıştığını keşfetmiş..!
Böyle bir şeyin olabileceğini düşünecek kadar gerçeklerden uzak,
Hayal dünyasında yaşıyor.

Sanki burası kanunu, düzeni olmayan bir muz cumhuriyeti.
Sanki ben teşkilat içinde bağımsız çalışan bir adamım,
Teşkilat içinde teşkilatım,
Sanki benim elimin altında eleman çalıştırmak için tahsisatım,
Örtülü ödeneğim var...
Yazan kim..?
Basın Konseyi Başkanı!

Bir diğer örnek;
Ecevit Kılıç’ın 1 Aralık’ta yayınlanan “Pazartesi Sohbeti”.
Söyleşinin gazetenin birinci sayfasındaki başlığı şöyle:
“MİT’in parasını kumarda yediler.
İstihbarat uzmanı gazeteci Avni Özgürel,
Kontr Terör Dairesi paraları borsa ve pavyonda harcadı”


Başlığı okuyunca, tüylerim diken diken oldu...
Çok çirkin, çok seviyesiz olmuş.
Ya yazının içeriği?
Orada bir şey yok.
Mahalle kadınlarının dedikodusuna benzer konuşmalar,
Birbirinle karıştırılmış olaylar...

İstihbarat uzmanıymış!
Ne kolay alınıyor bu sıfatlar.
Yazan Ecevit de, “İstihbarat uzmanlığına” aday.
Söyleşiyi benimle yapmak istedi.
Kabul etmeyince “Uzman Özgürel’i bulmuş”…

Buna gazetecilik diyorlar...
Yazık, çok yazık...
Tahlil kabiliyeti olmayan,
Haber üretemeyip yalan üretenden gazeteci mi olur?
Bunlar maalesef gittikçe çoğalıyorlar.
Ben burada sadece birkaçını örnek verdim.
Patron olsam,
Gazeteye kapıcı bile yapmam, atarım.
Aldıkları paralara günah...

Beğendiğim yok mu?
Tabii ki var.
Mesela Enis Berberoğlu’nun 30 Kasım 2008’de yazdığı,
Önce tarihe bakın” başlıklı yazısı.
Ajan gazetecilere, fabrikatörlere, sulandırma, yönlendirme görevi yapanlara, ön yargılılara, tahlil yeteneği olmayan, palavracı naylon gazetecilere okumalarını tavsiye ederim... Bir bilgi nasıl tahlil edilir öğrensinler.

Gelelim eski meslektaşlara…
Belli ki MİT’teki yöneticiler bana kızmış...
Nedenlerini tahmin edebiliyorum...
Ama keşke bu kızgınlığı basın yoluyla değil,
Doğrudan bana söyleselerdi.
Uyum gösterir, istedikleri gibi davranırdım.
Keşke ‘Kontr Terör Merkezi’ni bu kızgınlığa alet etmeselerdi.
Özel İstihbarat Dairesi ile onun devamı niteliğinde olan Kontr Terör Merkezi,
Başarılı milli faaliyetler yürütmüş,
Teşkilatın en riskli operasyonlarını üstlenmiş ve...
4 tane şehit vermiş,
Mensuplarının iftiharla andığı bir ünitedir.

Terörle yaşadığımız bir çağda, Gelişmiş İstihbarat teşkilatlarından esinlenerek ve benzer teşkilatlar incelenerek kurulmuş bulunan Kontr Terör Merkezi’nin “tartışmalı” olarak nitelenmesi etik olmamıştır.

Kaldı ki gelişmiş ülkelerin istihbarat teşkilatlarında Kontr Terör merkezine bağlı, özel eğitimli birlikler dahi vardır.

Benim Emre Taner yönetimiyle bir sorunum yok,
Üç yıl önce Türkiye’ye döndüğümde onun yakınlığını gördüm,
Ben de sıkıntı vermemek için web sayfamı pasif hale getirdim.
Kendi köşeme çekildim...
Ama belli çevreler rahat vermediler....

Şimdi, son günlerde benimle ilgili özellikle “Doğu Perinçek” grubu tarafından kendi faaliyetlerini perdelemek, yürütülen soruşturmayı saptırmak için üretilen iddiaları çok açık ve net bir şekilde yanıtlayacağım. İstedikleri kadar tertipler kurup hayal mahsulü ilişkiler yaratabilirler. Ancak bütün bunlar havada kalmaya mahkum olacaktır.

1. Tuncay Güney’i tanımıyorum. Doğrudan ve dolaylı hiç bir ilişkim olmadı.
2. Fettullah Gülen’i tanımam. Yakın çevresi ve cemaati ile hiç bir ilişkim olmadı.
3. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ı tanımam. Siyaset ve siyasi partilerle ilişkim yok.
4. Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz’ü, yakın tarihte, ifademi almak için çağırdığı zaman tanıdım. Daha önceden hiç bir tanışıklığım olmadı.
5. Ergenekon soruşturması ile ilgim, verdiğim ifadeler ile sınırlıdır. Sanık durumunda olan Doğu Periçek ve grubun haricinde kimse hakkında menfi bir bilgiye sahip değilim.
6. Web sayfamı, son zamanlardaki yoğun iftira kampanyaları nedeniyle ve saldırıları doğrudan cevaplamak için aktif hale getirdim.
7. Onurlu, bağımsız bir Türkiye‘den yanayım, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, milliyetçi ve laikim. Terörün, uyuşturucunun, kaçakçılığın, karşısındayım. Hırsızları, vurguncuları, çıkarcıları, yobazları sevmem. İnançlara, insan haklarına saygılıyım.

Hep doğruları söyledim, doğruları yazdım. Öyle de kalacağım...