Medyadan Alıntılar - Apo'ya ödül verdik
[ 15/5/2005 - 01:00 ] By Emin Pazarcı - Tercüman epazarci@tercumangazete.com
Aslında, daha işin başından yanlış yaptık. Biz, Teröristbaşı'nı, yargılamadık, ödüllendirdik. Bir "insanlık suçlusu" olarak değil, "lider" sıfatıyla hâkim karşısına çıkardık.
Apo'ya ödül verdik
Aslında, daha işin başından yanlış yaptık. Biz, Teröristbaşı'nı, yargılamadık, ödüllendirdik. Bir "insanlık suçlusu" olarak değil, "lider" sıfatıyla hâkim karşısına çıkardık.
Kendi kalemize gol attık.
Öcalan'ın, aslında Ceza Kanunu'nun 149. Maddesi'nden yargılanması gerekiyordu. Ancak, hakkında 125. Madde'den dava açıldı.
Sonuç ortada. Türkiye, kendi kendini sıkıntıya soktu. Abdullah Öcalan denilen adam da "kahraman" yapıldı.
TCK'nın 149. Maddesi şöyle diyordu:
"Her kim Hükümet aleyhine halkı silah veya uyuşturucu yahut boğucu veya yakıcı gazlar veya patlayıcı maddeler kullanmak sureti ile isyana veya Türkiye ahalisini birbiri aleyhine silahlandırarak mukateleye teşvik eylerse yirmi seneden az olmamak üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer bu teşvik neticesi olarak isyan veya kıtal zuhur etmişse, buna sebebiyet veren asilere kumanda eden kimseler hakkında ölüm cezası verilir.
" PKK'nın eylemleri bu maddeye gidiyordu.
Ayrıca, uyuşturucu kaçakçılığından finans sağlıyordu.
Teröristbaşı, 149. Madde'ye göre cezalandırılabilirdi. Ölümüne sebep olduğu 30 bin insanın listesi karara eklenebilirdi. Özellikle de PKK'nın katlettiği binlerce Kürt vatandaşımızın isimlerinin altı çizilebilirdi. Batı'ya da "işte" denilebilirdi:
- Kürtler adına hareket ettiği söylenen Öcalan'ın katlettiği Kürtlerin listesi.
Teröristbaşı "insanlık suçundan" mahkûm edilebilirdi.
Biz ne yaptık? Abdullah Öcalan'ı, TCK'nın 125. Maddesi'ni ihlâlden hâkim karşısına çıkardık:
"Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı devletin hakimiyeti altına koymaya veya devletin istiklalini tenkise veya birliğini bozmaya veya devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf bir fiil işleyen kimse ölüm cezası ile cezalandırılır."
Yani... Apo'yu "Kürt Devleti" kurmaktan yargılayıp, cezalandırdık. Adama bir de "lider" sıfatı verdik!
***
O dönemde, "Yapmayın, etmeyin" diye kendisini parçalayanlar oldu. TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu, günlerce feryat etti. Star TV'de Kırmızı Koltuk Programı'na çıktı:
- Apo'nun yargılanması ger eken madde 125 değil, 149'dur. Türkiye kendi eliyle bir lider yaratıyor. Eline de mahkeme kararı veriyor.
Ardından, Ali Kırca'nın Mudanya'da yaptığı Siyaset Meydanı Programı'na bir faks çekti. Aynı görüşleri iletti.
Programa katılan Uğur Alacakaptan " doğru" dedi:
- Sadık benim talebemdir. Haklıdır , bu suçun cezası 125 değil, 149'dur.
Kimse dinlemedi. Şimdi sıkı durun. O günlerde çok vahim gelişmeler oldu. Avundukluoğlu susturulmaya çalışıldı. Bu sözlerinin ardından, bir profesör kendisini aradı:
- Bir daha televizyonlara çıkmayacak ve konuşmayacaksın. Aksi taktirde, seni öldürecekler.
Avundukluoğlu, "kim" diye sordu.
"Bildiğin çevreler" cevabını aldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlerini savunduğu için bu Türk topraklarında "ölümle" tehdit edildi.
Bu noktada başka söze gerek var mı?
Türkiye, asıl darbeyi içten yiyor! Önce, içeride bazı adımlar atılıyor. Belli çevrelerin eline kozlar veriliyor. Onlar da bunu sonuna kadar kullanıyorlar. Abdullah Öcalan'la ilgili gelişmeler, bunlardan sadece biri.