Atasagun'da Telaş
[ 10/8/2004 - 04:51 ] By Atin.org admin@atin.org
Gazeteciler MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un yeni Makam aracı aldığını fark etmişler ve plaka numarası ile birlikte yayınlamışlar.
Gazeteciler MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un yeni Makam aracı aldığını fark etmişler ve plaka numarası ile birlikte yayınlamışlar.
Ancak fiyatı 1 trilyon 80 milyar Türk Lirası olduğu söylenen 12 silindirlik özel sipariş, özel zırhlı, 6000 cc’lik BMW 760Li marka makam aracı sadece 1 adet değil. Müsteşarlık bu araçlardan 6 adet alarak Müsteşar Atasagun'un emrine tahsis etmiş.
Söylendiğine göre araçlardan iki tanesi, Müsteşar ve eşi İstanbul'da bulunduğunda kullanılmak üzere İstanbul'a tahsis edilecekmiş. Diğer 4 tanesi de herhalde güvenlik nedeniyle her gün değiştirilerek Ankara'da kullanılacaktır.
Hayırlı olsun...
Şimdi Atasagun'la ilgili başka bir konuya geçelim:
Bilmem dikkatinizi çekti mi?
Alaattin Çakıcı'nın 4 Temmuz 2004 tarihinde yakalanmasının ardından, MİT Müsteşarı telaşlı bir sürat içinde Çakıcı'nın kullandığı pasaportun sahibi emekli MİT mensubu Faik Meral'i yakalatarak polise teslim etti ve hemen bir açıklama yaparak şöyle dedi:
"F. Meral'in, eski bir MİT mensubu oluşu ile bağlantı kurularak yapılabilecek yanıltıcı haber ve yorumları önlemek, kamuoyunu aydınlatmak amacıyla bir açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Millî İstihbarat Teşkilâtı'nın kanunî görevlerinin ifasında, terörle ve diğer hedefleri ile mücadelede mensuplarının görevsel ve ahlakî sorumluluğunun korunmasına en yüksek hassasiyeti gösteren ve toplumumuza örnek olması gereken Teşkilâtımızın, bu konularda zafiyeti görülen personelinin Kurumdan ihracına gösterdiği özen bilinmektedir.
Bu konuda Emniyet Teşkilâtı ile tam koordinasyon içinde yapılacak hukukî ve idari tahkikatlar sonucu ortaya çıkacak yeni bilgiler de kamuoyu ile paylaşılacaktır."
MİT Müsteşarı, "görevsel ve ahlakî sorumluluğunun korunmasına en yüksek hassasiyeti gösterdiğini" söylerken hakikaten samimi miydi?
Bizce hayır.
Zira, MİT Müsteşarı bu hamasi laflarla konuyu üzerinden atmaya çalışırken, Mayıs başında kaçan Alaattin Çakıcı ile ilgili olarak en güvendiği personeli Kaşif Kozinoğlu'nun irtibatından ve bu sebeple DGM Savcılığı tarafından "sanık" olarak ifadesinin alındığından haberi vardı.
Ancak Atasagun o günlerde olayın kapandığını düşünüyor ve konunun gazete sayfalarına intikal edeceğine ihtimal vermiyordu.
Atasagun, Kozinoğlu konusunda bırakın "görevsel ve ahlakî sorumluluğunun korunmasına en yüksek hassasiyeti göstermeyi", savcılığa resmi bir yazı göndermiş, yasa gereği Başbakanlık izni olmadan mensuplarının yargılanamayacağını belirtmiş ve MİT görevlisinin faaliyetlerinin bilgisi dahilinde olduğunu bildirmişti.
Yani MİT Müsteşarı, Çakıcı'nın 5 ayrı arkadaşı ile telefon görüşmeleri yaptığı ve bir alacağın tahsili için Çakıcı'dan yardım istediği, parasal konularda konuştuğu belirtilen Kozinoğlu için "faaliyetlerinden haberim var, benim bilgim dahilinde" diyordu.
Bu konuyu Faik Meral olayındaki gibi "Emniyet Teşkilâtı ile tam koordinasyon içinde yapılacak hukukî ve idari tahkikatlar sonucu ortaya çıkarmaya" ve "yeni bilgileri kamuoyu ile paylaşmaya" hiç niyeti yoktu.
Keza Faik Meral'daki gibi "yanıltıcı haber ve yorumları önlemek, kamuoyunu aydınlatmak amacıyla" bir açıklama yapmayı da düşünmedi. Hiç sesini çıkartmadı, sus-pus oldu.
Konu bir-iki büyük gazetenin manşetinde yer alınca, önce gazete patronlarına baskı yaparak ve onlara "Kozinoğlu'nun ilk tayinlerde pasif göreve alınacağı" sözünü vererek medyayı susturdu.
Sonra olayı, unutulması için zamana bıraktı.
MİT Müsteşarı'nın doğrudan bağlı olduğu amiri ve yasa gereği soruşturma için izin verecek kişi olan Başbakan da bu konularda suskun kaldı.
Bu günkü Milliyet'te Yavuz Ataç'ın da belirttiği gibi Çakıcı 1998'de Fransa'da yakalanana kadar, o tarihlerde Operasyon Başkan Vekili olan Şenkal Atasagun'un emrinde çalışmıştı. Hatta bu ilişki, Mart 1997'de arabasında Çakıcı'nın adamlarının silahlı saldırısına maruz kalan İstanbul Borsası müşaviri Adil Öngen'e karşı yapılan bu sikastı, "bu operasyonu MİT mi hazırlattı" şeklinde yorum ve tartışmalara neden olmuştu. Atasagun 1998’de Alaattin Çakıcı’nın kurumla tüm ilişkisinin kesildiğini söylemiş, "artık taşeron kullanmayacağız" diye medya tarafından çok alkışlanan beyanatlar vermişti.
MİT'e yakın bazı kaynaklarca etrafına "Cumhurbaşkanı görevde kaldığı sürece kendisinin de kalacağını ve kimsenin kendisini bu makamdan alamayacağını" söylediği belirtilen ve yoğun olarak siyasi dengeleri değiştirmek için bazı çalışmalar yaptırttığı iddia edilen Müsteşarın, hangi nedenlerle Çakıcı temasını başlattığı ve o tarihlerde yurt dışına çıkması yasak olan Çakıcı'ya yurtiçinde ne gibi taşeronluk görevleri verdiği büyük bir merak konusu. Atasagun, bizimki gibi yarım yanlış bilgilerle verilen "yanıltıcı haber ve yorumları önlemek için kamuoyunu aydınlatacak bir açıklama yapsa iyi olur."
Kozinoğlu, "Amacım Çakıcı’nın bir siyasiye düzenleyeceği suikastı önlemekti" demiş ve hiç de inandırıcı olamamış. Çakıcı'nın bir suikast hazırlığı içinde olduğu haber alındıysa, bunun paylaşılacağı makam güvenlik güçleri olmalıydı. Operasyoncu Kozinoğlu, kendisinin ve Çakıcı'nın konumu itibariyle tersini söyleyip, "Çakıcı'yla bir suikast için temas kuruyordum" dese daha inandırıcı olurdu.