Mete Bey'in Günlüğü 04 - Esenboğa'da Asala Operasyonu
[ 27/9/2001 - 11:00 ] By Atin anadolu@atin.org
Mete Bey’in Mallorka macerası uzun sürmedi. Deşifre olmuştu. Bir müddet sonra Mallorka'yı terkedip Türkiye’ye döndü.
Formaliteler tamamlandıktan sonra Ekim1982’de resmi olarak İstanbul’daki eski görevine tekrar başlamış gözüküyordu.
Mete Bey’in Mallorka macerası uzun sürmedi. Deşifre olmuştu. Bir müddet sonra Mallorka'yı terkedip Türkiye’ye döndü.
Formaliteler tamamlandıktan sonra Ekim1982’de resmi olarak İstanbul’daki eski görevine tekrar başlamış gözüküyordu.
1975 yılında başlayan Ermeni Terör hareketleri gittikçe şiddetlendi.
Türkiye'nin yurt dışındaki birçok değerli memuru, saldırılar karşısında hayatını yitirirken, devlet büyükleri her acı kaybın arkasından "Kanı yerde kalmayacak" nutkunu tekrarlıyordu.
Gazeteler devleti yönetenleri, “bu saldırılar neden karşılıksız kalıyor?” diye kınıyorlardı. Her olayın arkasından yüksek zevatın katıldığı bir dizi toplantılar yapılıyor, terör telin ediliyordu.
Sonunda 1982'nin ilk aylarında MİT’e, Ermeni terörüne karşı faaliyet yürütmesi için görev verildi. MİT Haziran 1982'de çalışmalara başladı. Operasyonun sorumlusu, o anda teşkilattan ayrılmış gözüken Mete Bey'di.
Görevin ağırlığı Nuri Baba’nın başında olduğu İstanbul teşkilatındaydı. Ankara’da MAH (Milli Emniyet) Başkan yardımcısı SelimYakar Albay, faaliyeti Müsteşar adına denetlemekle görevliydi. Faaliyetin ağırlıklı olarak yürüyeceği Avrupa Bölümünün başında da Devlet Başkanının kızı Şen Ay bulunuyordu. Daha sonra önemli görevlere gelecek olan Şen Kal da o tarihlerde Nuri Baba’nın “uzman müşaviri” iken sonra “yardımcısı” oldu.
07 Ağustos 1982 günü Türkiye, ASALA’nın bir eylemi ile sarsıldı. İki militan Ankara Esenboğa Havalimanı’nda bombalı, silahlı saldırıda bulunarak havalimanını kana buladı.
Olayda 8 kişi öldü, 72 kişi de çeşitli derecelerde yaralandı. Ölen iki güvenlik görevlisinden biri Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hamdi Yahyaoğlu idi. İkisi yabancı uyruklu 6 uçak yolcusu da olayda hayatlarını kaybettiler.
Ermeni militanlardan bir tanesi olay yerinde, çatışmada öldü. Yaralı olarak yakalanan diğeri ise yargılandıktan sonra idam edildi (Ermeni terör örgütlerinin saldırıları için bu sayfaya bakınız).
Ermeni teröristler, Türkiye topraklarında, başkent Ankara’nın havalimanını kan gölüne çevirecek kadar işi azıtmıştı.
Bu olay Ermenilere karşı yürütülmesi planlanan karşı faaliyeti hızlandırdı. Mete Bey'in sorumluluğunda yürütülecek çalışmanın dışında bir diğer ekip daha kuruldu. Bu ekibin başında Nuri Baba’nın emekliliğinden sonra da beraber çalıştığı yakın dostu ve elemanı, altın saatli, altın yüzüklü, Kerküklü Türkmen Keten vardı.
Keten, bu işlere yatkın bir kişiydi. Yaptığı işin bedelini de alırdı. Avrupa’da yerleşik Kerkük’lü gençlerden bir ekip kurdu. Bu ekip sessiz sedasız, iz bırakmadan çalıştı ve başarılı işler yaptı.
Ankara’nın üstüne düşen, faaliyette kullanılacak silah ve patlayıcıların teminiydi. Bunun için MİT Müsteşarı Burhan Paşa, Özel Harp Dairesinin başındaki Aydın Paşa’ya Ekim 1982'de “Personelimizin eğitimi için muhtelif model, ebat ve güçte silah, mühimmat ve tahrip maddesine ihtiyaç duyulmaktadır.” şeklinde bir yazı yolladı.
Alınan malzeme pek iç açıcı değildi ama başka imkan da yoktu. Nitekim Mete Bey, ilerideki tarihlerde silahların ve patlayıcıların tutukluk yapmasından dolayı sık sık Ankara’ya şikayette bulunacaktı.
Susturuculu ve susturucusuz tabancalar, makinalı tabancalar, TNT ve plastik patlayıcı kalıpları, saniyeli-infilaklı fitiller, basmalı, çekmeli, basınçtan ve gergiden kurtarmalı fünyeler, kapsüller, boğmaca kıskaçları, elektrikli ve manyetolu ateşleme aletleri, taarruz, savunma ve yangın el bombaları, ticari tip dinamit lokumları, yeterli mermi ve yedek şarjörler faaliyette kullanılmak üzere İstanbul’a yollanıldı.
Nuri Baba'nın “denize düştü” şeklinde bir zabıt tutup Ankara’ya yollaması, malzemenin zimmetten düşmesi için yeterliydi.
Mete Bey, yazı yazmasını pek sevmezdi. O bir aksiyon adamıydı. Ancak Ankara, her operasyonda olduğu gibi bu faaliyet için de bir “proje” istiyordu.
Mete bey odasına kapanıp projeyi hazırladı. Günlüğünün ilk sayfalarına bu projenin, üstü çizgi ve oklarla dolu müsvettesini yazdı. "Faaliyetin amacı, alınan görev, hedefle ilgili genel bilgiler, hedefin hassas ve zayıf tarafları, olanak ve yeteneklerimiz, elemanlanma vasatları, istihbarat ve muhabere kanalları, mali konular, maske ve güvenlik" gibi başlıklar altında uzunca bir proje hazırladı.
"Dünya Kamu oyuna Müstakil Ermenistan devleti kurma şeklinde empoze edilen, ama aslında tamamen bilinen mihrakların direktif ve emirleri ile hareket eden, çıkarları ve belli hedefleri için düşündürücü bir şekilde gelişen Ermeni Terör hareketi, müdafaasız yurt dışı görevlilerini hedef alarak, Türkiye’yi masa başına oturtmak üzere zorlayan planın bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. .....bu durum intikamcı Ermeni Terör hareketine ve bunların destekçilerine aynı şartlarla mukabele edilerek sindirilmelerini ve Türk devletine bu saldırılara son verdirecek bir strateji uygulanması imajını doğurmuştur. Bu noktadan hareketle, Ermeni terörünün fanatik ve siyasi örgüt odaklarına, kati ve nihai darbeler indirmek zorunluluğu, nihayet servisimizi de, bu tarz mücadele ve mukabeleye itmiştir. ....bazı ülkelerin stratejisi gereği o ülkelerce desteklenen Ermeni örgütlerinin aktivitelerini durdurmak, paniğe uğratmak ve neticede bu grupları terörden uzaklaştıracak korku ve endişeyi yaratmak amacı ile ana hedeflere yöneltilen bilinçli ve kararlı bir faaliyet başlatılmıştır. ....Öldürme ve sabotaj olaylarında intikal eden muhtelif kaynaklı istihbarattan, bu eylemlerde ASALA örgütünün imzası olduğu hem yurt dışında hem de yurt içinde açıkça bilinen bir husus olmuştur. Ana hedef olarak seçilen bu örgütün oluşumunu şu şekilde özetleyebiliriz: - Örgütü yönlendiren beyin takımı, - Örgütün fanatik cinayet ekipleri, -Örgütü isteyerek veya tehdit ile mali yönden destekleyen Ermeni cemaati, -Türkiye’nin gelişmesini arzu etmeyen yabancı devletler zincirinin provokatörleri. ....istihbarat konusunda elimizdeki imkanları geliştirmek için ihtiyatlı olarak dış çevreye açılmakta ve şimdiden mimlemelere geçilmesinde büyük fayda mülahaza edilmektedir. ....elemanlanma vasatları için; 1. Sanayiciler ve dış ülkelerdeki çevreleri, 2. Eş, dost, akraba ve çevreleri, 3. Bizce güvenilirliği test edilmiş şahıslar, 4. Gazeteciler (haber derleyici ve röportaj yapanlar) 5. Çeşitli sebepler ile yurt dışında kalma durumunda olan vatansever ve geniş çevreli şahıslardan faydalanma, 6. Teşkilatımızın dış görevlilerinden intikal eden istihbarattan, 7. Bize muhtelif yollarla ulaşan duyumlardan edindiğimiz istihbarat. ....faaliyetin gerektirdiği zamanlarında, operasyon sorumlusu kendi inisiyatifini kullanarak en doğruyu bulacaktır. ....Bütün hazırlık faaliyetlerinin ve tatbikatın geçerliliğinde, baştan sona kadar faaliyetin içinde bizzat yaşayan Operasyon Sorumlusunun inisiyatifi tartışılamaz. ....henüz tatbikinde sonuca ulaşamadığımız hususlardan biri ve en önemlisi, Servisimizin kendi imkan ve kabiliyetleri ile, pasaport, vize, banka kredi kartı ve sahte hüviyet gibi doküman ve evrakları henüz kendi iç bünyesinde temin edemeyip, dış güvenilir kaynaklara açılma zorunda kalmış olmasıdır. Bu (sahte evrak) bölümü kendi bünyemizde, kimseye ihtiyacımız kalmayacak bir şekilde geliştirilebildiği taktirde, bu önemli problemimizde halledilmiş olacaktır. ...yine ayrıca Operasyon proje bölümünün kapsamına giren, yurt dışı mücadele gruplarının esasını teşkil edecek, keysing ve karşı mücadele timlerinin teminine matuf mimlemelerin de gecikmeden yapılması gerekmektedir. ....Yurt dışında ikamet eden ve bizce aranan motiflere uygun şahısların mimlenmeleri ve mümkün ise, üçüncü bir ülkede, üçüncü bir şahıs vasıtası ile temasa geçilerek, angajeleri ve şartları için imkan ve vasat aranması."
"Operasyon sorumlusunun inisiyatifi tartışılamaz" diyen Operasyon sorumlusu Mete Bey, hemen harekete geçti. Onun öncelikli tercihi, "Çeşitli sebepler ile yurt dışında kalma durumunda olan vatansever ve geniş çevreli şahıslardan" faydalanılmasıydı.
Mete Bey 11 Aralık 1982 Cumartesi günü, eylem grubunu kurmak ve mevcut Ermeni hedeflere ait bilgileri kontrol etmek için Paris'e uçtu. Paris'te Waldorf otelinde kalıyordu. Daha önceden Gümrükçü Boksör Çengiz'le temas etmiş ve onun gerekli hazırlıkları yapması için talimat vermişti.
Paris'te tetkik edeceği 4 hedef adresi vardı. Mete Bey bunların ön incelemesini yapacak, daha sonra İstanbul ve Ankara'dan gelecek takipçiler hedefleri kontrol altına alarak, günlük alışkanlıklarını ve yaşantılarını tespit edecekti. Bu ekip aynı zamanda hedeflerin nerede oturduğunu, arabalarını nereye park ettiğini ve benzeri bilgileri "keysing" denilen planlar üzerinde gösterecekti. Bu bakımdan bu ekibe "keysing ekibi" de deniliyordu. Keysing grubunun başında Mete Bey'in yardımcısı Göksel bulunacaktı. Gerisi "eylem ekibi"nin işiydi.
Mete Bey, Türkiye'ye döndüğünde, ilk "eylem ekibi" de belirgin hale gelmişti. İsimleri günlüğüne yazmaya başladı.
Hücrenin başında Gümrükçü Çengiz vardı. Mete Bey Cengiz'in yanına "Frankfurt'ta. Bize yakın, hizmet eden bir şahıs. Türkiye'ye fabrika malzemesi getiriyor" diye not düşmüştü.
Gümrükçünün altında ona bağlı iki hücre vardı. Mete Bey bir hücrenin başına Kerim Er Çetin, diğerine ise Karanlık Rafet'i yerleştirmişti.
Kerim Er Çetin'in yanında "Bulaşıkçılık yapıyor, paraya ihtiyacı var. Gazetecilik tahsili yapıyor, elinde 2 kişi var", Karanlık Rafet'in yanında ise "Türkistanlı Çok tanıdığı var. Fanatik bir milliyetçi. Bazı hayali düşünceleri var. Paris’te bir arkadaşı var. Ayrıca, Oduncu Velican ve Enver Tor Taş’ı tanıyor" notları düşülmüştü. Enver Tor Taş'ın bir resmi günlüğe ataçlanmıştı.
(Devam edecek)