Site Menusu
» Anasayfa
» Güncel Haberler
» Demokrasi
» Anayasalar
» 27 Mayıs
» 12 Mart
» 12 Eylül
» 28 Subat
» Darbeciler
» Dünyada Cuntalar
» Linkler
» Makaleler
» İletişim

E-mail Listesi
Adı-Soyadınız:
 
E-mail Adresiniz:
 
 
Üye Ol
Üyelikten Çık

 
Cunta.org ikinci MiT mektubunu yayınlıyor
Kozinoğlu ve Atasagun Mit’i bitirdi

MİT PERSONELİNDEN ACI İTİRAFLAR

Uzun yıllar görev yaptığım Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde meydana gelen, kanun ve ahlak dışı olayların gün yüzüne çıkması, ben ve benim gibi MİT çalışanlarını derinden yaralamakta, seyretmekten öte, elimizden de bir şey gelmemektedir.Ülkemizin değişik bölgelerinde görev yaparken geçirdiğimiz en sıkıntılı günlerimiz bile, bizler tarafından mumla aranacak seviyeye getirilmiştir.

MİT personelinin, diğer ülke servis çalışanları gibi gizlilik kaidelerine riayet etmesinin temel kural olduğunu bilmekle beraber, yaşadığımız son olayların bardağı taşıran damlalar olması, bu mektubu yazma zaruretini doğurmuştur.

MİT Müsteşarı Şenkal ATASAGUN ve işbirlikçisi Kaşif KOZİNOĞLU nun yaptıkları icraatları, teşkilatı nasıl bitirdikleri, bütün olumsuzluklara rağmen bu ekibin nasıl zaman içinde zenginleştiklerini, MİT in diğer servislerin elinde nasıl oyuncak haline getirildiğine dair bilgileri dikkatlerinize sunmak istiyorum:

1-MİT, üzülerek söylemek gerekirse, bütün birimleriyle, bitişin ve tükenişin eşiğine getirilmiş bir devlet kurumudur. Yıllardan beri, MİT içinde beklenen değişim ve yenilik bir türlü yapılamamış, bunun yerini, Müsteşardan kaynaklanan aşırı vurdumduymazlık, şahsi menfaat, ceplerin doldurulması, birilerine peşkeş çekilmesi, özellikleri itibariyle hiçbir özel veya devlet kurumunda işe giremeyecek başkan çocuklarının MİT personeli yapılması gayretleri yerini almıştır.

Mavi boncuk dağıtan başkanlar artık inandırıcılıklarını tamamen kaybetmiş, kimseye karşı güven kalmamış, bir dönem teşkilatın en üst makamlarında müsteşar ve ekibiyle kuzu sarması gibi görev yapan şahısların nasıl paçavra gibi atıldığı, APK gibi, olmayan birimler kurularak nasıl zorla sürüldüğü görülür hale gelinmiştir.

2-Sayın ATASAGUN ve yakın ekibi, şu anda ülkemizin sayılı zenginleri arasına girmişlerdir.
Müsteşar ATASAGUN un Istanbul da bulunan gayrı mülkleri, arsaları, 2 adet villası, bankalardaki kabarık döviz hesapları gün yüzüne çıktığında, müsteşarın mal varlığının büyüklüğü daha net anlaşılacaktır. Bir devlet memurunun çalışmayla elde edemeyeceği kadar yüklü paraların büyüklüğü, müsteşar ve eşinin özel bankalardaki hesaplarının dökümü (Garanti ve OYAK gibi) ortaya konunca rahatlıkla görülebilecektir.

İstanbuldaki villalarının nasıl alındığının muamma olmasının yanı sıra, eşi Inci Hanfendinin en ufak ayrıntıyı bile ihmal etmeden yaptığı masraflar için hangi paranın kullanıldığının, örtülü ödeneklerin nasıl şahsi menfaat için harcandığının, müsteşarın teşkilatın parasını nasıl yediğininin , teşkilatın imkanlarını kullanarak birilerinden nasıl paralar sızdırdığının öğrenilmesi için yapılacak küçük bir soruşturma yeterlidir.

Bununla yetinmeyen ATASAGUN ailesinin, nasıl olup ta yurt dışında büyük bir villa yaptırabildiği ise bu zenginliğin son halkasını oluşturmaktadır.

Büyük gayret göstererek karşı çıktığımız ve yapılmasını istemediğimiz temizlik ihalesine karşılık, temizlik firması sahibi eski meslektaşı N.G. den ihaleyi kazanması karşılığı aldığı paraların detayı, araştırmalar sonucu karşımıza çıkacaktır.

MİT in Yenimahalle de bulunan merkez binalarının, güya güvenlik eksikliklerinin giderilmesi amacıyla açılan diğer bir ihale ise, oldukça enteresan boyutlara ulaşmıştır.Çok kirli bir ticari geçmişi ve şirket ortaklarının tamamı yabancı kökenli olduğu aşikar bir firmaya bu ihalenin verilmesi bir ihanetin belgesidir.Teşkilat personelinin bütün kimlik bilgileri, bu proje kapsamında bu şaibeli firmaya göz göre göre verilmiş, kriptolu aktarılan bütün gizli bilgilerin geçtiği kablo kanallarına bu firma personelinin müdahelesine müsaade edilmiş, Elektronik Teknik İstihbarat başkanlığı bünyesindeki personelin rahatlıkla halledebileceği işler bu firmaya yaptırılmış, özetle bazı servislerin adeta isteğini yerine getirme adına iş yapılmıştır.Buna karşılık alınan yüksek rakamlı paraların transfer hikayeleri, artık teşkilat içinde kanıksanır hale gelmiştir.

Müsteşarın, teşkilatın özel uçağıyla bütün ülkeleri ilgisiz bahanelerle gezip, bu ülkelerde ne yaptığının, kimlerle temasta olduğunun, yurt dışına çıkışta yanında götürdüğü envanterin(para-evrak vs) detayı hep sır olarak kalacaktır. Moğolistan dan Dubaiye kadar uzanan bu yolculuklardaki rahatlık, ülkemizin başbakanında bile görülmezken, müsteşarın bu pahalı lüksünün hesabının sorulması elzemdir.

3-Teşkilat içindeki bu başıbozukluk, haliyle işlere de yansımıştır.Bölgelerde hiçbir operasyonel faaliyet yürütülmemekte, ilgili dış kurumlar sadece oyalama taktiği ile, işler adeta kotarılmaktadır.

Tayin-terfi ve yurt dışı heyecanının olduğu bu günlerde ise, personel-amir ilişkileri tamamen yalakalık ve adam kayırma haline dönüşmüştür.

Günlük gazete ve borsa takiplerinin yanı sıra, teşkilat dışı ticari ortaklıklar gereği iş takibi yapan müdür ve başkan sayısı ise her geçen gün artmakta, işini ve hayatını garanti eden personel, hemen ayrılma dilekçesini personele göndermekte, MİT ten mümkün olduğu kadar uzak hayat sürmenin yollarını aramaktadır.Son yıllarda ayrılan personel sayısı hızla artmakta, gizli bilgilere sahip bu yetişmiş personelin gidişine dur denilmemektedir.

Yurt içi ve dışı görevlerde uzun seneler bulunmuş, önemli operasyonlara imza atmış bizler ise, eski günleri köşelerimizden iç geçirerek hatırlamakla yetinmekte, olanlara karşı bir şey yapamamanın derin üzüntüsünü yaşamaktayız.

4-Sayın ATASAGUN, yaptığı icraatlarla teşkilatı, adeta başka servislerin ve devlet içinde illegal bir yapının arka bahçesi haline getirmiştir. Bilinmeyen yerlerden ve şahıslardan gelen değişik istekler, adeta MİT in işi haline getirilmiş, müsteşar sadece bu işe odaklanmıştır. Müsteşarın, teşkilattan hangi evrakları dışarıya çıkardığı, kimlere verdiği, sır olarak nitelenen arşivleri kimlere açtığı, kimleri dinlemeğe aldırdığı ve dinlenilen şahısların en mahrem hayatlarının, kimlere ve ne için verildiği, en yakınında olmuş bizler için bile artık muamma bir durum haline gelmiştir.Sayın müsteşar bütün illegal işlerini, daha önce olduğu gibi şimdi de, Kaşif KOZİNOĞLU ile yapmaktadır.

5- Kaşif KOZİNOĞLU, MİT Operasyon Başkanlığı Asya ülkeleri Daire Başkanı iken alelacele Japonya ya geçici görevli olarak yurt dışına gönderilmek istenmiştir. Özel Kuvvetler Komutanlığından emekli olan KOZİNOĞLU, uzun yıllar Afganistanda görev yapmış, General Dostumla olan yakın diyaloğunu kendi hesabına hep rant olarak döndürmüştür.

Insan kasabı haline gelmiş (veya getirilmiş) ve yaptıkları bugünlerde tekrar gündeme gelen Yeşil kod adlı Mahmut YILDIRIM ile yakın temasını devam ettiren KOZİNOĞLU, Müsteşarla beraber yürüttükleri illegal işlerde bu tür kanalları da kullanmayı ihmal etmemiştir. KOZİNOĞLU nun, müsteşarın bilgisi dahilinde, birilerinin isteği doğrultusunda nasıl adam harcadıkları, Istanbul yeraltı insanlarıyla nasıl samimi oldukları ve tabii ki püroya olan düşkünlüğü için neler yapamayacağı aşikardır. Teşkilatın YEŞIL i haline gelen KOZİNOĞLU, yaptığı bütün icraatlarından sorgulanması ve özellikle de kendisine bu müsaadeyi veren müsteşarın sorgulanması elzemdir.

6- Alattin ÇAKICI'nın en yakınlarından sayılan ve gerekli yerlerle irtibatı sağlayan müteahhit Hakkı Süha ŞEN, Kaşif KOZİNOĞLU'na ulaştırılmak üzere 31-03-2004 tarihinde Yenimahalle Iş Bankası şubesine, KOZİNOĞLU ile aynı dairede görevli A. A. nın hesabına yüklü miktarda dolar göndermiştir. A.A. aynı zamanda Sayın Müsteşarımızın sekreteriyle evlidir. KOZİNOĞLU nun hesap hareketleri yanında , aynı şubede görevli diğer personelin bütün banka hesapları da irdelenmeli, devletin memuruna bir mafya liderinin neden para gönderdiği ortaya çıkarılmalıdır

Oyakbank eski genel müdürü olan Coşkun ULUSOY ile üvey kardeş olan KOZİNOĞLU, daha büyük para hareketlerini de kardeşinin bankası üzerinden yapmaktadır.

Değişik dönemlerde vuku bulan ve ülkemizi sarsan faili meçhul cinayetler sonrası zaman dilimlerini kapsayacak şekilde, ATASAGUN ve KOZİNOĞLU ile birlikte bütün başkanların, emekli olmuş veya halen çalışan bütün personelin hesap hareketleri, mal varlıkları derinlemesine araştırılmalıdır. Hatta, faili meçhul cinayetlerinin işlendiği saatlerde, özellikle KOZİNOĞLU başta olmak üzere, teşkilat personeline ait cep telefonlarıyla olan görüşmeler ve baz istasyon bilgileri ortak bir çalışma ile irdelenmeli, bu olayların büyük çoğunluğunda bu ekiplerin ne denli parmaklarının oldukları açığa çıkartılmalıdır.

7- Mayıs-Haziran 2003 aylarında , KOZİNOĞLU nun Uzun süre görev yaptığı Taşkent'te iken elde ettiği Makine Mühendisliği diplomasının sahte olduğu, Özbek yetkilileri tarafından YÖK e bildirilmiştir.

KOZİNOĞLU neden yıllar sonra bu diplomaya ihtiyaç duymuştur?

Bilindiği üzere KOZİNOĞLU Harp Okulu mezunudur ve bitirdiği dönem itibariyle Harp Okulu 3 yıllık bir yüksek okul seviyesindedir. Ancak MİT'te Başkan ve üstü makamlara terfi etmenin birinci şartı 4 yıllık bir fakülteden mezun olmaktır. Bu şart yerine getirilmediği takdirde, KOZİNOĞLU mecburen başkanlığa vekaleten atanacak ve o makamdan kısa sürede mecburen emekli edilecektir. KOZİNOĞLU, yıllardan beri teşkilatın işlerini müsteşarın oluruyla illegal yollardan çözmeye alışmış olmasından dolayı, bu olumsuzluğu da devre dışı bırakmak için, her ne olursa olsun, kısa yoldan, 4 yıllık bir diplomanın legal veya illegal yollarla elde edilmesini düşünmüş ve görev yaptığı ülkeden sahte diploma alma yoluna girmiştir. Böyle bir evrak sahteciliğinin, kim olursa olsun cezasız kalmaması gerekmektedir.

Senkal ATASAGUN, KOZİNOĞLU na karşı ciddi açıklar vermiştir. Bundan dolayı da, KOZİNOĞLU nu görevden el çektirmesi mümkün değildir. Bunun yerine , işinden uzaklaştırıyormuş gibi göstererek, Türkiye de en yüksek maaş alan bürokratların görev yaptığı Japonya ya göndermiş, bu durum, adeta terfi ettirecek kadar KOZİNOĞLU nu sevindirmiştir. Ayrıca, sanık konumunda devam eden davaları bulunan KOZİNOĞLU, Japonya ile olan saat farkından dolayı çıkacak olan bir kararın ulaştırılması adına zaman kazanmış olacak, bu safhada, ilgili kararı veren yargı mensuplarına karşı alınacak kararlarda daha rahat olunacaktır.

Bu konumda bizler olsaydık, herhangi bir durumdan dolayı yargıya intikal eden bir davamız olmuş olsaydı, sayın müsteşarın yapacağı il iş, hakkımızda açacağı soruşturma olacaktı. Ama bu KOZİNOĞLU olunca, aylık 8000-9000 USD maaşla yurt dışı görevi çıkartılmaktadır.

Bu kadar vahim tabloya rağmen, Başbakanımızın, MİT içindeki bu kadar probleme ilgisiz kalması, Şenkal ATASAGUN dan yana bir çizgi izlemesi ise bizleri derin derin düşündüren asıl konudur.

ATASAGUN ve ekibinin yaptığı kanun dışı faaliyetler, dinlemeler, Yeşil gibi insan ortadan kaldırmalar, teşkilatın paralarının yenmesi, çok büyük zenginlikler, sahte diplomalar, en yakınındaki basın müşaviresiyle bile gönül eğlendirmelerle hayat sürecek kadar pervasızca hareket eden bir üst kademe varken, Başbakanımızın hiçbir şey yokmuş gibi, en uzun kalma rekoruna sahip, çalışmayan, iş üretmeyen, kendi hükümetine bile problemler çıkartan bir müsteşarı görevden almaması veya alamaması altında başka şeyler mi var ?

Başbakanımızın, şahsından veya hükümet üyelerinden kaynaklanan, büyük bir problem veya başka bir ifadeyle açık (veya açıklar), ATASAGUN tarafından, göreve gelir gelmez teşkilat imkanlarıyla öğrenilip acaba dökümante mi edildi? Veya Başbakanımızın bir diyet borcumu söz konusu?

Böyle bir vahim bir durum sonucunda ise, ATASAGUN, bu kozu aba altından sopa gibi devamlı göstererek kullanabilmekte ve istediği gibi bir hayatı yaşamakta, çevresine de yaşatmaktadır.

Teşkilat içinde yapılan dar katılımlı toplantılarda, Sayın Müsteşar, “ Ben istemedikten sonra beni kimse bu makamdan alamaz” demesi ise bu durumun olma ihtimalini güçlendirmektedir.

Bu kadar olumsuzluğun önüne geçilmesi için müsteşarın değişimi şarttır. Bunu yapma arefesine gelmiş AKP hükümeti ve sayın Başbakanımız, geldiğinde yapacağı icraatlarla ATASAGUN la at başı gidebilecek bir şahsın kararnamesini 10 Aralık 2004 tarihinde Cumhurbaşkanımıza imzalattırdığı ve üçlü kararname sonrası Başbakanlığa intikal ettirdiği ve atamasının an meselesi olduğu bilgisi bizlere kadar ulaşmıştır. Sayın Süleyman Demirel e olan yakınlığı nedeniyle, zamanında Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan ve sonrasında hak etmediği halde konumu gereği, MİT idari Işler Başkanlığına getirilen Arman SUAR ın teşkilatı nasıl dolandırdığı, kadınlara olan düşkünlüğü, teşkilat mensubu bir bayana nasıl beyaz BMW aldığı, 2000 sayfa yolsuzluk dosyasının Demirel tarafından nasıl engellendiği bilinmektedir.

Sayın ERDOĞAN ın bu şahsı Müsteşarlığa getirmesinin nedenleri araştırılacaksa, öncelikli olarak çevresinde bulunan ve kendisini devamlı yanlış bilgilerle yönlendiren şahısların durumları, mal varlıkları, servislere olan diyalogları ve özellikle de yurt dışı hayatları iyice gözden geçirilmelidir.

MİT müsteşarlığı kazanılmış hak değildir. Bir görevdir. Bu görevi hakkıyla yerine getirebilecek, devlet tecrübesi olan teşkilat dışı bir şahsın olması daha muteber bir yol olacağı kanaatini taşımaktayım.

Önümüzdeki günler, alınan İstihbaratlar gereği önemli olaylara gebedir. Teşkilatımız sadece bunları üst kademe olarak duymakta ve kulağının üzerine yatmakta, bu olayların planlayıcılarıyla (bilerek veya bilmeyerek) kol kola hareket etmektedir.Böyle sıkıntılı günlerin yaşanması halinde, MİT üzerine düşen görevi muhakkak yapmalıdır.Yoksa daha önceki büyük hadiselerde olduğu gibi, Kerkükün demografik yapısının değişiminde etkisiz oluşumuz gibi, muhtemel ABD-Iran-Suriye arasında olması muhtemel olaylarda seyirci kalışımız gibi, yurt içi mezhepsel tahriklerde figüranlık yaptığımız gibi, yine bizler, yani MİT, olaylara seyirci kalma durumunda kalacağız.

Bu sıkıntıların yaşanmaması, ancak temiz bir mazisi olan yeni bir müsteşarın, acilen iş başı yapmasıyla mümkündür..

SAYGILARIMLA


 
Duyurular

Anasayfa | Favoriler Ekle | İletişim
Copyright © Cunta.org