|
|
Cunta.org ikinci
MiT mektubunu yayınlıyor Kozinoğlu ve Atasagun Mit’i
bitirdi
MİT PERSONELİNDEN ACI İTİRAFLAR
Uzun yıllar görev yaptığım Milli İstihbarat Teşkilatı
bünyesinde meydana gelen, kanun ve ahlak dışı olayların gün yüzüne
çıkması, ben ve benim gibi MİT çalışanlarını derinden yaralamakta,
seyretmekten öte, elimizden de bir şey gelmemektedir.Ülkemizin
değişik bölgelerinde görev yaparken geçirdiğimiz en sıkıntılı
günlerimiz bile, bizler tarafından mumla aranacak seviyeye
getirilmiştir.
MİT personelinin, diğer ülke servis
çalışanları gibi gizlilik kaidelerine riayet etmesinin temel kural
olduğunu bilmekle beraber, yaşadığımız son olayların bardağı taşıran
damlalar olması, bu mektubu yazma zaruretini doğurmuştur.
MİT
Müsteşarı Şenkal ATASAGUN ve işbirlikçisi Kaşif KOZİNOĞLU nun
yaptıkları icraatları, teşkilatı nasıl bitirdikleri, bütün
olumsuzluklara rağmen bu ekibin nasıl zaman içinde
zenginleştiklerini, MİT in diğer servislerin elinde nasıl oyuncak
haline getirildiğine dair bilgileri dikkatlerinize sunmak
istiyorum:
1-MİT, üzülerek
söylemek gerekirse, bütün birimleriyle, bitişin ve tükenişin eşiğine
getirilmiş bir devlet kurumudur. Yıllardan beri, MİT içinde
beklenen değişim ve yenilik bir türlü yapılamamış, bunun yerini,
Müsteşardan kaynaklanan aşırı vurdumduymazlık, şahsi menfaat,
ceplerin doldurulması, birilerine peşkeş çekilmesi, özellikleri
itibariyle hiçbir özel veya devlet kurumunda işe giremeyecek başkan
çocuklarının MİT personeli yapılması gayretleri yerini
almıştır.
Mavi boncuk dağıtan başkanlar artık
inandırıcılıklarını tamamen kaybetmiş, kimseye karşı güven kalmamış,
bir dönem teşkilatın en üst makamlarında müsteşar ve ekibiyle kuzu
sarması gibi görev yapan şahısların nasıl paçavra gibi atıldığı, APK
gibi, olmayan birimler kurularak nasıl zorla sürüldüğü görülür hale
gelinmiştir.
2-Sayın ATASAGUN ve
yakın ekibi, şu anda ülkemizin sayılı zenginleri arasına
girmişlerdir. Müsteşar ATASAGUN un Istanbul da bulunan
gayrı mülkleri, arsaları, 2 adet villası, bankalardaki kabarık döviz
hesapları gün yüzüne çıktığında, müsteşarın mal varlığının büyüklüğü
daha net anlaşılacaktır. Bir devlet memurunun çalışmayla elde
edemeyeceği kadar yüklü paraların büyüklüğü, müsteşar ve eşinin özel
bankalardaki hesaplarının dökümü (Garanti ve OYAK gibi) ortaya
konunca rahatlıkla görülebilecektir.
İstanbuldaki villalarının nasıl alındığının muamma
olmasının yanı sıra, eşi Inci Hanfendinin en ufak ayrıntıyı bile
ihmal etmeden yaptığı masraflar için hangi paranın kullanıldığının,
örtülü ödeneklerin nasıl şahsi menfaat için harcandığının,
müsteşarın teşkilatın parasını nasıl yediğininin , teşkilatın
imkanlarını kullanarak birilerinden nasıl paralar sızdırdığının
öğrenilmesi için yapılacak küçük bir soruşturma yeterlidir.
Bununla yetinmeyen ATASAGUN ailesinin, nasıl olup ta yurt
dışında büyük bir villa yaptırabildiği ise bu zenginliğin son
halkasını oluşturmaktadır.
Büyük gayret göstererek karşı
çıktığımız ve yapılmasını istemediğimiz temizlik ihalesine karşılık,
temizlik firması sahibi eski meslektaşı N.G. den ihaleyi kazanması
karşılığı aldığı paraların detayı, araştırmalar sonucu karşımıza
çıkacaktır.
MİT in Yenimahalle de bulunan merkez binalarının,
güya güvenlik eksikliklerinin giderilmesi amacıyla açılan diğer bir
ihale ise, oldukça enteresan boyutlara ulaşmıştır.Çok kirli bir
ticari geçmişi ve şirket ortaklarının tamamı yabancı kökenli olduğu
aşikar bir firmaya bu ihalenin verilmesi bir ihanetin
belgesidir.Teşkilat personelinin bütün kimlik bilgileri, bu proje
kapsamında bu şaibeli firmaya göz göre göre verilmiş, kriptolu
aktarılan bütün gizli bilgilerin geçtiği kablo kanallarına bu firma
personelinin müdahelesine müsaade edilmiş, Elektronik Teknik
İstihbarat başkanlığı bünyesindeki personelin rahatlıkla
halledebileceği işler bu firmaya yaptırılmış, özetle bazı
servislerin adeta isteğini yerine getirme adına iş yapılmıştır.Buna
karşılık alınan yüksek rakamlı paraların transfer hikayeleri, artık
teşkilat içinde kanıksanır hale gelmiştir.
Müsteşarın,
teşkilatın özel uçağıyla bütün ülkeleri ilgisiz bahanelerle gezip,
bu ülkelerde ne yaptığının, kimlerle temasta olduğunun, yurt dışına
çıkışta yanında götürdüğü envanterin(para-evrak vs) detayı hep sır
olarak kalacaktır. Moğolistan dan Dubaiye kadar uzanan bu
yolculuklardaki rahatlık, ülkemizin başbakanında bile görülmezken,
müsteşarın bu pahalı lüksünün hesabının sorulması
elzemdir.
3-Teşkilat içindeki bu
başıbozukluk, haliyle işlere de yansımıştır.Bölgelerde hiçbir
operasyonel faaliyet yürütülmemekte, ilgili dış kurumlar sadece
oyalama taktiği ile, işler adeta kotarılmaktadır.
Tayin-terfi ve yurt dışı heyecanının olduğu bu günlerde
ise, personel-amir ilişkileri tamamen yalakalık ve adam kayırma
haline dönüşmüştür.
Günlük gazete ve borsa takiplerinin yanı
sıra, teşkilat dışı ticari ortaklıklar gereği iş takibi yapan müdür
ve başkan sayısı ise her geçen gün artmakta, işini ve hayatını
garanti eden personel, hemen ayrılma dilekçesini personele
göndermekte, MİT ten mümkün olduğu kadar uzak hayat sürmenin
yollarını aramaktadır.Son yıllarda ayrılan personel sayısı hızla
artmakta, gizli bilgilere sahip bu yetişmiş personelin gidişine dur
denilmemektedir.
Yurt içi ve dışı görevlerde uzun seneler
bulunmuş, önemli operasyonlara imza atmış bizler ise, eski günleri
köşelerimizden iç geçirerek hatırlamakla yetinmekte, olanlara karşı
bir şey yapamamanın derin üzüntüsünü
yaşamaktayız.
4-Sayın
ATASAGUN, yaptığı icraatlarla teşkilatı, adeta başka servislerin ve
devlet içinde illegal bir yapının arka bahçesi haline
getirmiştir. Bilinmeyen yerlerden ve şahıslardan gelen
değişik istekler, adeta MİT in işi haline getirilmiş, müsteşar
sadece bu işe odaklanmıştır. Müsteşarın, teşkilattan hangi evrakları
dışarıya çıkardığı, kimlere verdiği, sır olarak nitelenen arşivleri
kimlere açtığı, kimleri dinlemeğe aldırdığı ve dinlenilen şahısların
en mahrem hayatlarının, kimlere ve ne için verildiği, en yakınında
olmuş bizler için bile artık muamma bir durum haline gelmiştir.Sayın
müsteşar bütün illegal işlerini, daha önce olduğu gibi şimdi de,
Kaşif KOZİNOĞLU ile yapmaktadır.
5- Kaşif KOZİNOĞLU, MİT Operasyon Başkanlığı
Asya ülkeleri Daire Başkanı iken alelacele Japonya ya geçici görevli
olarak yurt dışına gönderilmek istenmiştir. Özel Kuvvetler
Komutanlığından emekli olan KOZİNOĞLU, uzun yıllar Afganistanda
görev yapmış, General Dostumla olan yakın diyaloğunu kendi hesabına
hep rant olarak döndürmüştür.
Insan kasabı haline gelmiş
(veya getirilmiş) ve yaptıkları bugünlerde tekrar gündeme gelen
Yeşil kod adlı Mahmut YILDIRIM ile yakın temasını devam ettiren
KOZİNOĞLU, Müsteşarla beraber yürüttükleri illegal işlerde bu tür
kanalları da kullanmayı ihmal etmemiştir. KOZİNOĞLU nun, müsteşarın
bilgisi dahilinde, birilerinin isteği doğrultusunda nasıl adam
harcadıkları, Istanbul yeraltı insanlarıyla nasıl samimi oldukları
ve tabii ki püroya olan düşkünlüğü için neler yapamayacağı
aşikardır. Teşkilatın YEŞIL i haline gelen KOZİNOĞLU, yaptığı bütün
icraatlarından sorgulanması ve özellikle de kendisine bu müsaadeyi
veren müsteşarın sorgulanması elzemdir.
6- Alattin ÇAKICI'nın en yakınlarından sayılan
ve gerekli yerlerle irtibatı sağlayan müteahhit Hakkı Süha ŞEN,
Kaşif KOZİNOĞLU'na ulaştırılmak üzere 31-03-2004 tarihinde
Yenimahalle Iş Bankası şubesine, KOZİNOĞLU ile aynı dairede görevli
A. A. nın hesabına yüklü miktarda dolar göndermiştir. A.A.
aynı zamanda Sayın Müsteşarımızın sekreteriyle evlidir. KOZİNOĞLU
nun hesap hareketleri yanında , aynı şubede görevli diğer personelin
bütün banka hesapları da irdelenmeli, devletin memuruna bir mafya
liderinin neden para gönderdiği ortaya
çıkarılmalıdır
Oyakbank eski genel müdürü olan Coşkun ULUSOY
ile üvey kardeş olan KOZİNOĞLU, daha büyük para hareketlerini de
kardeşinin bankası üzerinden yapmaktadır.
Değişik dönemlerde
vuku bulan ve ülkemizi sarsan faili meçhul cinayetler sonrası zaman
dilimlerini kapsayacak şekilde, ATASAGUN ve KOZİNOĞLU ile birlikte
bütün başkanların, emekli olmuş veya halen çalışan bütün personelin
hesap hareketleri, mal varlıkları derinlemesine araştırılmalıdır.
Hatta, faili meçhul cinayetlerinin işlendiği saatlerde, özellikle
KOZİNOĞLU başta olmak üzere, teşkilat personeline ait cep
telefonlarıyla olan görüşmeler ve baz istasyon bilgileri ortak bir
çalışma ile irdelenmeli, bu olayların büyük çoğunluğunda bu
ekiplerin ne denli parmaklarının oldukları açığa
çıkartılmalıdır.
7-
Mayıs-Haziran 2003 aylarında , KOZİNOĞLU nun
Uzun süre görev yaptığı Taşkent'te iken elde ettiği Makine
Mühendisliği diplomasının sahte olduğu, Özbek yetkilileri tarafından
YÖK e bildirilmiştir.
KOZİNOĞLU neden
yıllar sonra bu diplomaya ihtiyaç duymuştur?
Bilindiği üzere KOZİNOĞLU Harp Okulu mezunudur ve
bitirdiği dönem itibariyle Harp Okulu 3 yıllık bir yüksek okul
seviyesindedir. Ancak MİT'te Başkan ve üstü makamlara terfi etmenin
birinci şartı 4 yıllık bir fakülteden mezun olmaktır. Bu şart yerine
getirilmediği takdirde, KOZİNOĞLU mecburen başkanlığa vekaleten
atanacak ve o makamdan kısa sürede mecburen emekli edilecektir.
KOZİNOĞLU, yıllardan beri teşkilatın işlerini müsteşarın oluruyla
illegal yollardan çözmeye alışmış olmasından dolayı, bu olumsuzluğu
da devre dışı bırakmak için, her ne olursa olsun, kısa yoldan, 4
yıllık bir diplomanın legal veya illegal yollarla elde edilmesini
düşünmüş ve görev yaptığı ülkeden sahte diploma alma yoluna
girmiştir. Böyle bir evrak sahteciliğinin, kim olursa olsun cezasız
kalmaması gerekmektedir.
Senkal ATASAGUN, KOZİNOĞLU na karşı
ciddi açıklar vermiştir. Bundan dolayı da, KOZİNOĞLU nu görevden el
çektirmesi mümkün değildir. Bunun yerine , işinden uzaklaştırıyormuş
gibi göstererek, Türkiye de en yüksek maaş alan bürokratların görev
yaptığı Japonya ya göndermiş, bu durum, adeta terfi ettirecek kadar
KOZİNOĞLU nu sevindirmiştir. Ayrıca, sanık konumunda devam eden
davaları bulunan KOZİNOĞLU, Japonya ile olan saat farkından dolayı
çıkacak olan bir kararın ulaştırılması adına zaman kazanmış olacak,
bu safhada, ilgili kararı veren yargı mensuplarına karşı alınacak
kararlarda daha rahat olunacaktır.
Bu konumda bizler
olsaydık, herhangi bir durumdan dolayı yargıya intikal eden bir
davamız olmuş olsaydı, sayın müsteşarın yapacağı il iş, hakkımızda
açacağı soruşturma olacaktı. Ama bu KOZİNOĞLU olunca, aylık
8000-9000 USD maaşla yurt dışı görevi çıkartılmaktadır.
Bu
kadar vahim tabloya rağmen, Başbakanımızın, MİT içindeki bu kadar
probleme ilgisiz kalması, Şenkal ATASAGUN dan yana bir çizgi
izlemesi ise bizleri derin derin düşündüren asıl
konudur.
ATASAGUN ve ekibinin yaptığı kanun dışı faaliyetler,
dinlemeler, Yeşil gibi insan ortadan kaldırmalar, teşkilatın
paralarının yenmesi, çok büyük zenginlikler, sahte diplomalar, en
yakınındaki basın müşaviresiyle bile gönül eğlendirmelerle hayat
sürecek kadar pervasızca hareket eden bir üst kademe varken,
Başbakanımızın hiçbir şey yokmuş gibi, en uzun kalma rekoruna sahip,
çalışmayan, iş üretmeyen, kendi hükümetine bile problemler çıkartan
bir müsteşarı görevden almaması veya alamaması altında başka şeyler
mi var ?
Başbakanımızın, şahsından veya hükümet üyelerinden
kaynaklanan, büyük bir problem veya başka bir ifadeyle açık (veya
açıklar), ATASAGUN tarafından, göreve gelir gelmez teşkilat
imkanlarıyla öğrenilip acaba dökümante mi edildi? Veya
Başbakanımızın bir diyet borcumu söz konusu?
Böyle bir vahim
bir durum sonucunda ise, ATASAGUN, bu kozu aba altından sopa gibi
devamlı göstererek kullanabilmekte ve istediği gibi bir hayatı
yaşamakta, çevresine de yaşatmaktadır.
Teşkilat içinde
yapılan dar katılımlı toplantılarda, Sayın Müsteşar, “ Ben
istemedikten sonra beni kimse bu makamdan alamaz” demesi ise bu
durumun olma ihtimalini güçlendirmektedir.
Bu kadar
olumsuzluğun önüne geçilmesi için müsteşarın değişimi şarttır. Bunu
yapma arefesine gelmiş AKP hükümeti ve sayın Başbakanımız,
geldiğinde yapacağı icraatlarla ATASAGUN la at başı gidebilecek bir
şahsın kararnamesini 10 Aralık 2004 tarihinde Cumhurbaşkanımıza
imzalattırdığı ve üçlü kararname sonrası Başbakanlığa intikal
ettirdiği ve atamasının an meselesi olduğu bilgisi bizlere kadar
ulaşmıştır. Sayın Süleyman Demirel e olan yakınlığı nedeniyle,
zamanında Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan ve sonrasında hak
etmediği halde konumu gereği, MİT idari Işler Başkanlığına getirilen
Arman SUAR ın teşkilatı nasıl dolandırdığı, kadınlara olan
düşkünlüğü, teşkilat mensubu bir bayana nasıl beyaz BMW aldığı, 2000
sayfa yolsuzluk dosyasının Demirel tarafından nasıl engellendiği
bilinmektedir.
Sayın ERDOĞAN ın bu şahsı Müsteşarlığa
getirmesinin nedenleri araştırılacaksa, öncelikli olarak çevresinde
bulunan ve kendisini devamlı yanlış bilgilerle yönlendiren
şahısların durumları, mal varlıkları, servislere olan diyalogları ve
özellikle de yurt dışı hayatları iyice gözden
geçirilmelidir.
MİT müsteşarlığı kazanılmış hak değildir. Bir
görevdir. Bu görevi hakkıyla yerine getirebilecek, devlet tecrübesi
olan teşkilat dışı bir şahsın olması daha muteber bir yol olacağı
kanaatini taşımaktayım.
Önümüzdeki günler, alınan
İstihbaratlar gereği önemli olaylara gebedir. Teşkilatımız sadece
bunları üst kademe olarak duymakta ve kulağının üzerine yatmakta, bu
olayların planlayıcılarıyla (bilerek veya bilmeyerek) kol kola
hareket etmektedir.Böyle sıkıntılı günlerin yaşanması halinde, MİT
üzerine düşen görevi muhakkak yapmalıdır.Yoksa daha önceki büyük
hadiselerde olduğu gibi, Kerkükün demografik yapısının değişiminde
etkisiz oluşumuz gibi, muhtemel ABD-Iran-Suriye arasında olması
muhtemel olaylarda seyirci kalışımız gibi, yurt içi mezhepsel
tahriklerde figüranlık yaptığımız gibi, yine bizler, yani MİT,
olaylara seyirci kalma durumunda kalacağız.
Bu sıkıntıların
yaşanmaması, ancak temiz bir mazisi olan yeni bir müsteşarın, acilen
iş başı yapmasıyla
mümkündür..
SAYGILARIMLA
| |
|