Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

SON TV Yazıları: SÖZLEŞMELİ JİTEMCİ PERİNÇEK VE POLİS İFADESİ (BÖLÜM 1)

23/12/2013 - 00:42 - Mehmet EymürYorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

SON TV Yazıları: SÖZLEŞMELİ JİTEMCİ PERİNÇEK VE POLİS İFADESİ
(BÖLÜM 1)




‘AYDINLIK’TAN KAÇANLAR’ ADLI BİR KİTAP YAYINLANDI. YAZARI ERKAM TUFAN AYTAV. DOĞU PERİNÇEK’İN LİDERLİĞİNDEKİ AYDINLIK HAREKETİNİ İNCELEYEN KİTAPTA BİR ZAMANLARIN 7 MAOCUSUNUN ANLATIMLARI YER ALIYOR.

GÜNÜMÜZDE DEĞİŞİK YERLERDE OLAN 7 İSİM, HALİL BERKTAY, ŞAHİN ALPAY, CENGİZ ÇANDAR, GÜLAY GÖKTÜRK, ETHEM SANCAK, ORAL ÇALIŞLAR VE BÜŞRA ERSANLI, HAYATLARININ BU DÖNEMİYLE HESAPLAŞIYORLAR. O TARİHLERDE NELER YAŞADIKLARINI, AYDINLIK HAREKETİNDEN NEDEN AYRILDIKLARINI, HAREKETİN LİDERİ PERİNÇEK’İN NASIL BİR KARAKTER OLDUĞUNU ONLARIN ANLATIMLARINDAN ÖĞRENİYORSUNUZ.





‘AYDINLIK’TAN KAÇANLAR’ adlı bir kitap yayınlandı. Yazarı Erkam Tufan Aytav. DOĞU PERİNÇEK’in liderliğindeki AYDINLIK hareketini inceleyen kitapta bir zamanların 7 Maocusunun anlatımları yer alıyor.

Günümüzde değişik yerlerde olan 7 isim, Halil Berktay, Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Gülay Göktürk, Ethem Sancak, Oral Çalışlar ve Büşra Ersanlı, hayatlarının bu dönemiyle hesaplaşıyorlar. O tarihlerde neler yaşadıklarını, AYDINLIK hareketinden neden ayrıldıklarını, hareketin lideri PERİNÇEK’in nasıl bir karakter olduğunu onların ilginç anlatımlarından öğreniyorsunuz.

JİTEM’İN SÖZLEŞMELİ PERSONELİ

Kitapta Cengiz Çandar, zamanın İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu vasıtasıyla dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’yla görüştüğünü belirterek, o görüşmedeki bir konuşmayı şöyle aktarıyor:

“Bir sürü şey anlattı bana. ‘Her şeyin farkındayız, her şeyi izliyoruz’ diye bana güvence vermek istedi. Yanından ayrılırken, ‘Size bir şey soracağım’ dedim, ‘Bu Doğu Perinçek sizin için kimdir’, dedim. ‘Şunun için soruyorum, öyle şeyler anlattınız ki bana birkaç saattir, benim hayal gücümün alamayacağı bilgiler verdiniz. Dolayısıyla, sanıyorum ki aramızda belli bir güven duygusu oluşmuş olmalıdır. Bundan cesaret alarak soruyorum, Doğu Perinçek sizin için nedir? Kimdir? Bunu paylaşır mısınız benimle?’

O da, ‘Cengiz Bey siz bu adamın kim olduğunu çok iyi bilirsiniz’ diye karşılık verdi. ‘Ben biliyorum’, dedim. ‘En azından kuvvetli tahminlerim var. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Emniyet İstihbarat Başkanı nezdinde nedir, kimdir? Onu merak ettiğim için soruyorum’ dedim. Kayıtsız ve kendinden gayet emin bir tavırla, ‘JİTEM’in sözleşmeli personeli’ cevabını verdi. ‘Anlamadım’ dedim, bir daha söylesin de, doğru duyduğuma emin olayım diye. ‘Tekrar edeyim’ dedi, ‘üç kelime; JİTEM’in sözleşmeli personeli!’”

NELER DİYORLAR

Okumanızı tavsiye ettiğim ‘Aydınlık’tan Kaçanlar’ kitabında daha pek çok ilginç yeni bilgi bulabilirsiniz.

HALİL BERKTAY

“Perinçek bir şekilde döndü dolaştı bir çeşit ultra Kemalizm'e geri geldi... Benim kendisini tanıdığım 1969 yılından, tabi kendi Marksist geçmişi itibariyle daha da öncesinden, baş¬layarak 30 küsur yıl boyunca savunduğu şeylerin taban tabana zıddını savunuyor… Öyle bir proleterleşme kampanyası sürüyordu ki, hepimiz varımızı yoğumuzu veriyorduk. Benim Siyasal Bilgiler Fakültesi asistanı olarak, hiç unutmuyorum, 1.454 lira maaşım vardı; anneme babama götüreceğime 1.000 lirasını partiye veriyordum. …bir çeşit tekke, bir çeşit tarikatsınız enikonu. Böyle bir hareketin içinde böyle bir aşırılık yarışı başladığı zaman, tırmanır da tırmanır. İyi devrimci, iyi partili, iyi yoldaş olmanın ölçütleri bunlar olduğunda, bu da bir gösteriş yarışı haline gelir ve kendi tırmanışını yaratır… Bir şekilde döndü dolaştı; hep ultra olacak ya, bir zamanlar Atatürkçülük hakkında ‘en köhne ideoloji’ ve Atatürk’ün kendisi hakkında da ‘puttu, yük oldu’ diye yazılar yazmışken (hatta bu yüzden mahkûm da olmuşken), bu sefer ultra Kemalizme rücu etti. 1990’ların ikinci yarısından beri, tekrar tekrar orduyu müdahaleye çağırdı ve çağırıyor. Aydınlık gazetesinin çizgisi ortada. Türkiye’de neo-faşizmin en militan organı. Sözcü bence fasarya. Sözcü birkaç yüz bin satıyor olabilir ama işin teorik ve politik mutfağı aslında İşçi Partisi ve Aydınlık gazetesi. Sürekli metastaz yapmaya yatkın bir kanser imal ediyorlar. …Bugün, kendimce dürüst ve namuslu olmaya çalışan birisi olarak, bütün kabahati veya kabahatin büyük bölümünü ona atıp işin içinden sıyrılmak da istemem. Ayrıca, tahlilci de olmak gerekir. Hep böyle, bu kadar kötü olduğunu iddia etmek aşırı basitçilik... Doğu Perinçek çok zekiydi ve herhalde bir açıdan hâlâ öyledir. Dinamikti, enerjikti, sıcak bir karizması vardı. İkna edici, temkinli, birleştirici ve itidalli dönemleri oldu. 1980'lerde onun ikinci defa tutuklanıp hapse girişi vardır Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) davasında. O ikinci tutuklanıştan çıktığında Doğu Perinçek çok farklı bir insandı. Âdeta bütün dengesini kaybetmiş gibiydi. Küçük bir yazı kurulu toplantısında kontrolünü yitirip 'ben meczup muyum, içeride de bana meczup gibi davrandılar' diye hüngür hüngür ağladı. O zaman anlamadım ama şimdi düşünüyorum ki, belki de benden bile önce görmüştü, çağın değiştiğini ve güvendiği hiçbir çerçevenin ayakta kalmadığını.

Herhalde bunun iç bunalımını yaşıyordu.”

GÜLAY GÖKTÜRK

“Çok aptalca buluyorum bütün o dönemi, aptalca buluyorum... Eğer başarılı olacak olsaydı son derece yanlış bir şeye alet olmuş olacaktım. Yani son derece yanlış bir şeyde tuzum olacaktı.”

ORAL ÇALIŞLAR

“Tabii ideoloji bir araçtı ama ideoloji bizim ideallerimizi ezdi. …Mesela hiç unutmam Doğu Perinçek tutturmuştu ‘ya bu Nuri Çolakoğlu’yla Muzaffer Tuncağ köpük kullanıyorlar tıraş olurken’ dedi, ‘evet mantıken pratik değeri var ama’ dedi ‘yani niye kullanıyorlar, yani krem kullansınlar köpük yerine, tıraş fırçası ile krem kullansınlar…’ Yani bu kadar abuk sabuk noktalara gelecek kadar hayata müdahale ediliyordu... İnsanların kaç tane zeytin yiyeceğini söyleyip, yenilen zeytinleri sayan adamlar vardı mesela. Yukardan sen öyle yapınca aşağı doğru bu iyice katılaşıyordu.”

CENGİZ ÇANDAR

“Bugün, geçmişimle ilgili olarak konuşulduğunda lafın dönüp dolaşıp 'hangi fraksiyondaydın' sorusuna gel¬mesinden ödüm patlıyor... 'Aydınlık' cevabı verme zo-runda kalmak, Doğu Perinçek grubu diyecek olmak kalbimi sıkıştırıyor.'”

ETHEM SANCAK

“...döndün diye suçluyorlar seni, onu kabul etmiyorum. Ara¬yıştan dönmedim ben. Benim özgürlük ve eşitlik arayışım hala sürüyor. Ben çok şükür şimdi İslam öğretisinde görü¬yorum kendimi ve aradığım değerleri.”

BÜŞRA ERSANLI

“Doğu Perinçek'e itaat veya tek bir lidere bağlanarak iş yapmak bana uygun değil. …Bugünkü yaklaşımımda devam eden belirgin bir tek şey var: Tek liderli otoriter, kadınlara çok az yer veren örgütlenmeler içinde olmak istemiyorum, hatta mümkün olmuyor; isterse bir sivil toplum örgütü olsun fark etmiyor. Tek liderli tüm sistemleri birbirine benzer bağnazlıklar içinde görüyorum.”

ŞAHİN ALPAY

“Gençtik, tecrübesizdik, bilgimiz sınırlıydı ve aramızda davaya bağlanma ruhu hayli kuvvetli idi... Bu devlet, bu toplum nasıl kurtulur? Bizimki de buna bir cevaptı, belki çocukça bir cevaptı ama bir cevap...”

DOĞU PERİNÇEK’TEN UZAK DUR

Kitapta yer alan ilginç bir bölüm de şu: “Çandar Lübnan’ı terk etmeden önce (El Feth'in Türkiye ve İran'a bakan bürosunun şefi) Abu Halid ona hiç unutamayacağı bir nasihatte bulunur. Bu nasihat Çandar’ın hayatı boyunca kulağına küpe olacaktır: ‘Artık birbirimizi görmeyebiliriz. Sen şimdi gidiyorsun, ola ki af çıkar ülkende, ülkene dönme imkânın olur, sakın dedi bir dönem beraber olduğun örgütle hiçbir ilişki kurma.

Doğu Perinçek’ten uzak dur. Hatta ‘Gördüğün zaman karşı kaldırıma geç’ dedi. ‘Niye’, dedim ben de. ‘Polise intisap etmiş olabilirler de onun için’, cevabını verdi. ‘Nasıl yani?’ diye sordum. ‘Sen yazdığın raporlarda bana anlattığına göre, hepsi konuşmuş bunların poliste...’”

İFADEYİ İŞKENCE İLE Mİ VERDİ?

Devam eden sayfalarda Kontrgerilla işkencehanelerinde sorgulandığını ve yine de direnip yılmadığını, Kontrgerillayı açığa çıkardığını beyan eden ve ömrünün büyük bir kısmının hapishanelerde geçmesiyle övünen Doğu Perinçek’in 17 Haziran 1972’de alınan 130 sayfalık Polis ifadesi var.

Ben araştırdım, hiçbir zorlamaya tabi tutulmadığını öğrendim. Zaten Perinçek’in zorlamayı gerektirecek bir davranış içinde bulunmadığını belirttiler. Esasında bence mesleki açıdan birçok eksikleri olan bir sorgu tutanağı. Mesela Perinçek’in faaliyetlerinin başlangıç yeri olan Almanya’daki yaşamı ve ilişkilerinin çok daha kapsamlı bir şekilde öğrenilmesi gerekirdi.

En iyisi bir göz atıp, Filistinli Abu Halid’in değerlendirmesi doğru mu, yoksa bunlar işkence ile alınmış bilgiler mi siz de kendi kararınızı verin…

İFADE ZABIT VARAKASI

İFADE SAHİBİ: DOĞU PERİNÇEK

Aslen Erzincan ili Refahiye İlçesi Kemaliye Mahallesi C. 1, S. 27 üzerine nüfusa kayıtlı, A.Ü. Kamu Hukuku Kürsüsü asistanlarından Sadık oğlu Lebibe'den Gaziantep 1942 doğumlu T.C. uyruklu belirli bir ikametgâhı bulunmayan Doğu Perinçek'in sanık sıfatıyla alman ifadesinde:

SORULDU: Babam Sadık PERİNÇEK halen Ankara Bahçelievler 78. sok. 12/6'da, annem Leblbe ve kız kardeşim Feyza ile birlikte oturur. Avukat, olup, eskiden Yargıtay Başsavcı Yardımcılığı yapmış olup, 1965 yılından beri AP yönetim kadrolarında çalışmıştır, son durum AP genel yönetim kurulu üyeliğidir. Üç kardeşiz, ikisi de benden küçük olup kız kardeşlerimden Feyza PERİNÇEK 1951 doğumlu, Ankara Yüksek Gazetecilik Okulu mezunudur. Bekardır ve babamla birlikte oturur. Diğeri Işık PERİNÇEK (SONER) 1944 doğumlu olup, ODTÜ İdari İlimler Fakültesi mezunu ve yüksek makina mühendisi Vedat SONER ile evlidir. Ankara Selânik caddesinin Kızılırmak sokakla kesiştiği noktadaki numarasını hatırlayamadığım apartmanın üçüncü katında ikamet ederler. Aynı zamanda İmar ve İskan Bakanlığı Sosyal Araştırmalar Dairesinde memur olarak çalışır. Dayım Turhan OLCAYTO Ankara Zırhlı Tümen komutanı olup Tümgeneraldir. Namık Kemal Mahallesinde oturur. Diğer dayım Orhan OLCAYTO İstanbul Bostancı Altınhane Mahallesi Ali Paşa Sok. No. 6'da ikamet eder. Halk Bankasında memurdur. Amcam, Sami PERİNÇEK, Mustafa Paşa Kuruselvi sokakda numarasını hatırlı yamadığım evde oturur; ayakkabı malzemesi üzerine küçük esnaftır. Dükkanı yoktur. Halam Necla FİLİZ Erzincan İplik Fabrikasında memur Mehmet FİLİZ'le evlidir. Diğer halam Aysel YALÇINKAYA da evlidir; bir sene evvel Gölbaşı civarındaki Bayrak Gazinosunda görevli idi. Hala nerededir bilmiyorum. Halam Akile ÇİTLİ İstanbul Aksaray'da oturur; duldur. Halam Emine AKYILDIZ duldur; Erzincan'ın Refahiye kazasında oturur. Teyzem, Dahiye TÜFEKÇİ duldur; Ankara'da oğlunun yanında oturur. Diğer teyzem Saniye OLCAYTO bekardır; İstanbul'da dayım Orhan OLCAYTO ile birlikte oturur. Teyzem Dahiye TÜFEKÇİ'nin oğlu Gürbüz TÜFEKÇİ teknisyen olup elektronik aletler ticareti ile uğraşır Ankara Gazi Mustafa Paşa semtinde oturur; sarih adresini bilmiyorum. Halam. Akile ÇİTLİ'nin oğlu Mahmut ÇİTLİ Kapalıçarşı’da esnaftır, diğer oğlu Cengiz ÇİTLİ subaydır; rütbesini ve kıtasını bilmiyorum. Doğu bölgelerinde olduğunu sanıyorum. Amcam Sami PERİNÇEK'in oğlu Doğan PERİNÇEK, İstanbul Fen Fakültesi Jeoloji bölümü son sınıf öğrencisidir. Halam Emine AKYILDlZ’in oğlu Aykut AKYILDIZ, Erzincan Refahiye kazası Ziraat Bankasında memurdur. Ben, Besalet ERSANLI (Tekel Bakanlığı emrinde Yük. Mak. Müh.'den emekli) nin kızı Sırma ERSANLI (PERİNÇEK) ile 1970 Nisan ayında Ankara'da, evlendim. Kızım Zeynep PERİNÇEK 1970 Doğumlu olup, annesinin yanındadır. Eşimle Bahçelievler 35. Sok. 5 numarada otururken evlenmiştik; kendisi halen Kavaklıdere Arabi Sok. 29/1'de oturur, aynı zamanda Pakistan Sefaretinde tercüman olarak çalışır; Arnavutköy Amerikan Kız Koleji mezunudur. I Yukarıda sözünü ettiğim Bahçeli evler'deki evimiz yarı hisse olarak benim ve eşimin üzerine tapuya kayıtlıdır. 1942 yılında Gaziantep'de doğdum. Babam o zamanlar yedek subaydı; sivil hayatında hakimlik yapıyordu. İlkokula babamın Yargıtay-Başsavcı Yardımcısı olması nedeniyle bulunduğumuz Ankara Saran. İlkokulunda öğrenim hayatıma başladım. 1953 yılında ilkokulu burada bitirdim. Ortaokula aynı yıl, Ankara Atatürk Lisesinde başladım. Ortaokulu bitirerek Bahçelievler Deneme Lisesine kaydoldum. 1960'dâ Bahçelievler Deneme Lisesinden mezun oldum. Aynı yıl

A. Ü. Hukuk Fakültesi giriş sınavını kazanarak bu fakülteye kaydoldum. Hiç sene kaybetmeden 1964 yıllında Hukuk Fakültesinden mezun oldum. 1984 sonbaharında Kamu Hukuku Kürsüsünde açılan asistanlık sınavını kazanarak asistan adayı oldum. Bir yıl sonra asaletim tasdik edildi. 1966 Aralık ayında doktora imtihanını, 1968 yılı Mart ajanda doktora tezini vererek asistan doktor oldum (tezimin konusu Türkiye'de siyasi partilerin iç düzeni ve yasaklanması rejimi idi) Kürsü profesörü Münci KAPANİ'dir. Asistanlığım süresince devamlı olarak onun yanında çalıştım. Fakülte ikinci ve üçüncü sınıflarında öğrenci iken kendi imkânlarımla Almanya'ya gittim toplam olarak 11 ay kaldığım Almanya'da matbaa ve fırın işçiliği yaparak hem hayatımı kazandım hem de yabancı dil kurslarına devam edip Almancamı ilerlettim. 1967yılında fakülte tarafından \üç ay için Berlin'e doktora çalışmaları yapmak üzere l gönderildim. Bunların dışında başkaca bugüne kadar yurt dışına çıkmışlığım olmamıştır.

Bugüne kadar ilişkili olduğum siyasal nitelikteki demek, kulüp, parti ve benzeri kuruluşlar şunlardır:

1963 yılında Hukuk Fakültesi üçüncü sınıfında iken, Hukuk Fakültesi Fikir ve Sanat Ocağım Hüseyin GÜNDAY, Uğur MUMCU, Adil ÖZKOL, Orhan KAYIHAN ile birlikte kurduk. Ben, yönetim kurulu üyesi idim. Derneğimizin gayesi ilerici muhtevalı olmakla birlikte henüz sosyalist fikirler etrafında kurulmuş sayılmazdı. Genellikle CHP'li kişilerden oluşmuştu. 1966 yılında Hukuk Fakültesi Fikir Kulübüne üye oldum. Demek de aynı yıl içerisinde kurulmuştu. Ana gayesi Hukuk Fakültesi içerisinde bulunan sosyalist gençleri bir araya getirmek ve sosyalizmi yaymaktı. Bu kulüpte hiç yöneticilik yapmadım. Bu kulüp üzerinde 1968başlarından itibaren zaman zaman etkinliğim olmuştur. 1967 yılında uluslararası Siyasi İlimler Derneği -İPSA- Türkiye şubesine kaydoldum. 1967-70 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği ve muhasipliği yaptım. 1966 yılında Türk Hukuk Kurumuna kaydoldum. 1967-71 arası yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundum. Bu kurumun amacı Türkiye'deki hukuk ve adalet hizmetlerinde bilimsel yönde katkıda bulunmaktır. Benim bulunduğum dönem zarfında yönetim kurullarının ilerici şahıslardan teşekkül etmesi nedeniyle ülkedeki ilerici ve reformcu kuruluşlara destek olmuştur. Bu dönem zarfında Türk Hukuk Kurumu yönetim kurullarında benimle birlikte şu şahıslar görev yapmışlardır: Prof. Münci KAPANİ, Prof. Mümtaz SOYSAL, Prof. Turhan GÜNEŞ, Prof. Muammer AKSOY, Özer DERBİL, Halit ÇELENK, Turan MARA, Raif ÇAPAN, Uğur MUMCU, Yıldırım ULUER, hatırlayabildiklerimdir (aşağıda yeri geldiğinde bu kurumun bizim devrimci çalışmalarımızla olan ilişkisine ayrıca değineceğim). 1968 yılında Üniversite Asistanları Sendikası (ÜNAS)'a kayıt oldum. Burada yönetim kurulu üyesiydim. 1969 yılında yönetim kurulundan ayrıldım. Bu sendikanın kuruluş amacı Türkiye'deki Üniversite asistanlarının arasında sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı sağlamak ve asistanların menfaatlerini korumaktı. Bu sendika da Türkiye'deki olaylar karşısında ilerici bir tutum takınmıştır. Zaman zaman diğer devrimci kuruluşların birlikte muhtelif bildirilerine sendika olarak imza konmuştur. 1967 başlarında TİP Çankaya Şubesine üye oldum. 67 sonlarında TİP Genel Merkezi Bilimsel Araştırmalar Kurulu üyesi oldum. Hukuk Fakültesi tarafından test çalışmalarında bulunmak üzere Almanya'ya 1967 yılında gönderilişim sırasında Berlin'deki sosyalist işçi ve köylü öğrencilerle birlikte Türk Toplumcular Ocağım kurdum. Ve bir ay başkanlığını yaptım (bu kuruluş hakkında yeri geldiğinde ayrıca açıklamada bulunacağım). 23-24 Mart 1968 tarihinde Ankara'da yapılan FKF genel kongresinde seçilen Genel Yönetim Kurulu tarafından FKF Genel Başkanlığına seçildim. 4 ay kadar bu görevi yaptım. AYBAR-AREN grubunun Genel Yönetim Kurulunda çoğunluğu sağlaması ve görüş ayrılığı doğması üzerine Genel Başkanlıktan düşürüldüm. Benim yerime halen Muş'ta avukatlık yapan Zülküf ŞAHİN Genel Başkan oldu. Bu konuda (yeri geldiğinde) açıklama yapacağım.

DEVRİMCİ FİKİRLERİ BENİMSEYİŞİM:

Çocukluğumdan beri halkın yaşayışıyla yakından ilgilendim. Halkın ezilmesi ve yoksulluğuna karşı tepki duydum. Halk sanatı, kültürü ve tarihi konularında devamlı okudum. Bunlar beni sosyal meseleler üzerinde düşünmeğe ve tavır takınmaya iten etkenler olmuştur. Aslında babam da halkçı karakterde bir insandı.

Hukuk Fakültesini bu nedenlerle seçtim. Fakültenin iki ve üçüncü sınıflarında iken devam mecburiyeti olmadığı için 1962-1963 yıllarında 1. sinde 6 ay 2. sinde 4 ay olmak üzere toplam olarak 10 ay Almanya'ya gittim. Bu kalışlarımda Gothe Enstitüsünde lisan kurslarına devam ettiğim gibi, öğrenim ve geçimim için fırın ve matbaa işçiliği yaptım. İşçi olarak çalışmam bende de işçi sınıfına ve emekçilere karşı bir saygı uyandırdı. Ayrıca geri kalmış bir ülkenin çocuğu- olarak hakir görülmek, anti-emperyalist fikirlerin tohumunu bende attı. Bu temel üzerinde I960 yılından sonra ülkemizde gelişen fikir hayatının sonucu olarak yayınlanan muhtelif sol yayınları ve devrimci fikirleri yakından ilgiyle izledim. Beyi bir gelişme içinde fikirleri benimsemeye ve savunmaya başla dim. Bu arada Türkiye'de girişilen çeşitli devrimci eylemler de beni etkiliyordu. 1965 yılında ilk defa, oy kullandım ve oyumu TİP'ne verdim. 1965 yılından itibaren ise artık kendimi bir sosyalist olarak görmeğe başladım. Bu güne kadar, MARX, ENGELS, LENİN, STALİN ve MAO'nun dilimize çevrilmiş eserlerinin tamamına yakın büyük çoğunluğunu ve Almanca asıllarından da bir kısmını okumuşumdur.

Bundan başka Türkiye ve Yurtdışında yayınlanan birçok sosyalist dergi ve gazeteleri yakından izlemişimdir. Bunlar arasında PEKİKG RUNDSCHAU, SOSYAL ADALET, DÖNÜŞÜM, FORUM, DEVRİM, TÜRK SOLU, PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK, AYDINLIK SOSYALİST DERGİ, İŞÇİ-KÖYLÜ hatırlaya bildiklerimden

bazılarıdır. Bu dergilerin bazılarında bizzat yazılarım çıkmak suretiyle görev aldım. Bazılarının yazı kurullarında bulundum. Bunlar hakkında da yeri geldiğinde ayrıca açıklamalarda bulunacağım.

DÖNÜŞÜM DERGİSİ İLE İLGİLİ FAALİYETLERİM:

1964-1965 yıllarında bir ara çıkıp sonradan faaliyetini tatil eden DÖNÜŞÜM dergisi 1966 sonlarından itibaren yeniden çıkmaya başlamıştı. Ben de dergiden Ataol BEHRAMOĞLU, Abdullah NEFES'i tanırım. İlk başlarda bu dergi için abone bulmak bakımından yardımcı oldum. Daha sonra yazı" kuruluna girmem teklif edildi. Ve ben de kabul ettim. Son çıkan 10, 11 ve 12 sayılı DÖNÜŞÜM dergilerinin hazırlanışında ben de görev almıştım. Dergi o zamanlar benim de üyesi bulunduğum TİP'in siyasi ve ideolojik çizgisinde idi. Yazı kurulunda bulunan diğer üyeler şunlardı: Abdullah NEFES (Yazı İşleri Müdürü), Ataol BEHRAMOĞLU (DTCF talebesi olup iki yıl kadar önce Fransa'ya gitmişti; şimdi nerede olduğunu bilmiyorum), Şahin ALPAY (SBF talebesi olup halen Filistin'dedir); Kurthan FİŞEK (SBF'de asistandır), Ömer MADRA (SBF'de asistandır), Murat KOVACIOĞLU (SBF’de öğrenci idi), Osman SAKALSIZ (En son TİP Merkez Yürütme Kurulu üyesiydi). Derginin tutumu: DÖNÜŞÜM yukarıda da belirttiğim gibi TİP çizgisinde ve genellikle gençlik kadrolarının çıkardığı bir dergiydi. TİP ileri gelenlerinden Behice BORAN, Sadun AREN ve Çetin Altan’dan dergi, için yazılar alınırdı. Dergide TİP'in propagandası yapılırdı. Yazı kurulu toplantıları Samanpazarı Anafartalar caddesindeki Çankaya İlçe merkezi binasında yapılırdı. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle dergi, 1967 yılı başında kapandı. Ben fiilen 1,5 ay çalışmış oldum.

TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİNDEKİ FAALİYETLERİM:

1967 yılı başlarında TİP Çankaya ilçesine kaydoldum. O sıralarda ilçe Başkanı Yalçın CERİT idi. İlçedeki faaliyetlere katkım çevremde parti için mali yardım sağlamak ve yapılan eğitim toplantılarına konuşmacı ve dinleyici olarak katılmaktı. Bu eğitimler TİP programının açıklanması niteliğindeydi. Programın iki maddesinin açıklanmasını yapmıştım.

Almanya'da bulunduğum süre zarfında TİP'deki çalışmalarım kesilmişti. Almanya'dan döndükten sonra 1967 güzünde TİP'de bir Bilim Kurulu meydana getirildi. Bu kurula ben de davet edildim. Bilim Kurulundaki Merkez Yürütme Kurulu görevlisi Behice BORAN'dır. Yöneten ise ODTÜ öğretim üyelerinden Nejat ENDER idi. Bunlardan başka bu kurulda hatırladıklarım ODTÜ'den Selim İLKİN, Yalçın KÜÇÜK adlarındaki öğretim üyeleri, Atilla (I. Erim hükümeti sırasında devlet planlama müsteşarlığına yapılmak İstenen tayini Cumhurbaşkanınca reddedilen şahıs olup soyadını hatırlamıyorum); SBF'den Doçent Türkkaya ATAÖV, Asistan Kurthan FİŞEK, Erdoğan GÜÇBİLME7 ve Cem EROĞLU; Hukuk Fakültesinden Ben; Ziraat Fakültesinden Doçent Suat ÂKSOY; Fen Fakültesinden Doçent Burhan Cahit ÜNAL ve dışarıdan TİP milletvekili Yahya KANBOLAT idi. Bu kuruldaki benim özel görevim TIP üyelerinin sınıfsal yapılarının araştırılması idi. Ben bu çalışmaları parti Genel Merkezinde bulunan üye kartlarından çıkartılan bilgileri incelemek suretiyle yaptım. Bu çalışmalarımla ilgili bir yazım AYDINLIK SOSYALİST DERGİ'nin 3. sayısında yayınlanmıştı. Bu çalışmalarım sırasında TİP yöneticilerini tanıma ve onlarla görüşmek imkânını da buluyordum. Bunun dışında TİP'de bir çalışmam olmamıştır. 1968 Mart ayından itibaren TİP'deki çalışmalarım o zamanki TİP yöneticilerine karşı muhalefet şeklinde olmuştu. TİP'de yürüttüğüm bu muhalefetin esaslarını bu şekilde açıklayabilirim. TİP’in parlamentarizme batan tutumunu eleştirmek, TİP iktidara gelmek İçin seçim dışında hiç bir meseleyle ilgilenmeyen, yalnız oy toplamaya çalışan bir parti haline gelmişti. Düzenle ve hakim sınıflarla uzlaşma ve kaynaşma halindeydi. TİP'in bütün demokratik ve ilerici güçlere, güçbirliğine, düşmanca bir tutum takınması, kendisi dışındaki ilerici kuvvetleri toplayacağı yerde onlara kıskançlıkla bakıyor ve bölücü bir rol oynuyordu. TİP yöneticilerinin Türkiye toplumunu yanlış tahlil edip, önümüzdeki devrimci adımın Sosyalist devrim olduğunu iddia etmeleri, yani halen sosyalist devrim devresi içerisinde bulunduğumuzu sanmaları, oysa Türkiye emperyalizmin hakimiyeti altında geri kalmış bir tarım ülkesidir. Ve içinde bulunduğumuz devrim süreci MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİMDİR; bunun tamamlanmasından sonra zorunlu olarak toplum sosyalist devrime geçecektir.

FKF Genel Başkanı olduktan sonra DEVRİMCİ GENÇLİK kesiminde TİP yöneticilerine karşı bir muhalefet geliştirmem ve TİP içinde de bunu sürdürmem üzerine 1968 sonbaharında Çankaya ilçesi tarafından parti haysiyet divanına sevkedildim. Üyeliğim askıya alındı. Ve 1968 Çankaya ilçe kongresine katılmam önlendi. O zamana kadar FKF, TİP yöneticilerinin siyasi fikirlerinin paralelinde olan bir gençlik örgütü idi. Benim Genel Başkan olmamdan sonra bu niteliğini değiştirdi. 1969 Ocak ajanda Mithatpaşa Cad. Dilşad Düğün salonunda yapılan TİP Genel Kongresinde kongreye katılmamakla beraber kongreye katılan delegelerle aynı fikirde olduğumuz 10 kişi ile TİP DEVRİMCİ GRUBU olarak: muhalefet yaptık. Bu muhalefetin

organizasyonunda asistan Erdoğan GÜÇBİLMEZ ile faal delegeler arasında ise mimar Münir CERİT ve avukat Şakir KEÇELİ faal rol oynadılar. Diğer delegelerin isimlerini hatırlayamıyorum. TİP'deki bu muhalefeti her imkandan yararlanarak yaymaya çalıştık. TÜRK SOLÜ, SOSYALİST AYDINLIK gibi yayın organları bu muhalefetin propagandasını yaptılar. TİP Ankara ili haysiyet divanının hakkımda yerdiği iki yıllık ihraç kararının merkez haysiyet divanı tarafından usulden grup faaliyeti özellikle 1969 yılı yazında etkili olmaya başladı. TİP içindeki devrimci grup, faaliyetini özellikle Ankara'da SOSYALİST AYDINLIK dergiden ben ve Erdoğan GÜÇBİLMEZ; Çankaya ilçesinin ilçe sekreteri Ersoy SALMAN; Merkez ilçeden Yük. Müh. Ahmet KAÇMAZ; Altındağ ilçesinden ise İlhan KALAYLIOĞLU faaldi. 1969 yaz sonlarında MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM sloganını savunan PROLETER DEVRİMCİ grup içindeki bölünme sebebiyle TIP içindeki gücümüz zayıfladı. Kendilerine PROLETER DEVRİMCİ diyen AYDINLIK ve TÜRK SOLU çevresi mensuplarının meydana getirdiği grubun başında Mihri BELLİ'nin bulunduğu AYDINLIK SOSYALİST DERGİ tarafları belli oldu. Çatışma bundan sonra birinci planda TİP yönetici grubu ile Mihri BELLİ grubu arasında geçti ve 1970 sonbaharında YİBA çarşısı ve HANİF sinemasında yapılan iki ayrı kongre ile sonuçlandı. Mihri BELLİ grubu YİBA çarşısında yapılan TİP genel kongresine katılmadı. 70 kadar delege ile HANIF sinemasında toplandılar. Bizim çizgimizde olan 5 kadar delege ise TİP kongresine katılarak bizim fikirlerimizi savundu. Bunlar İçel delegesi olan Oral ÇALIŞLAR; Malatya delegeleri Hüseyin ÖZŞAHİN, Mehmet ÇİÇEK ve soyadını hatırlayamadığım Mehmet adındaki delege ile diğer bir delege idi. Kongrede görüşlerimizin ancak 9 oy topladığını öğrendik ve böylece TİP içindeki muhalefet imkanlarımız bu kongre ile son buldu. Ayrıca muhalefet yapanların hepsi, ben de dahil olmak üzere, kesin olarak TİP'den ihraç edildik. Bu bölünmelerin sonunda meydana gelen yeni gruplar ve 'faaliyetler hakkında yeri geldiğinde ayrıca bilgi vereceğim.

TÜRK TOPLUMCULAR OCAĞINDAKİ FAALİYETLERİM:

1967 Nisan ajanda üç ay için Berlin'deki OTTO SUHR siyasi bilimler enstitüsünde tezim için doküman toplamak üzere fakülte tarafından gönderilmiştim. Berlin'de bulunduğum sırada oradaki işçi ve gençlik kesiminde bulunan TÜRK sosyalistlerini tanıdım. Haziran 1967'de bir dernek kurarak faaliyetlerimizi örgütlemeyi kararlaştırdık. Böylece TÜRK TOPLUMCULAR OCAĞINI kurduk. Bu örgütün amacı Almanya'daki Türk işçi ve Öğrencileri arasında, sosyalist fikirleri yaymaktı. Aynı amaçla diğer Alman şehirlerindeki Türklerin örgütlenmeside teşvik edilecek ve ileride bir federasyon halinde birleşecekti. Bu ocağın kuruluşu tüm Türk'lere açık olmak üzere Alman'lara ait bir öğrenci kulübünde yapılan toplantı ile oldu. Bu toplantıda 15-20 kişi böyle bir kuruluşa girmeyi kabul etti. Bunlar İlhan BAYER (işçi), Ömer TULGAN (teknik üniversite öğrencisi), Mustafa DENİR (Teknik Üniversite öğrencisi), Tülay (Ankara hukuk fakültesi mezunu, doktora öğrencisi), Turgut MANGAOĞLU (mimari öğrencisi veya mimar) Üner YÜREKLİK (Tiyatroculuk okulu öğrencisi), Filiz TAŞKIN (işçi), Ayşa AKAL (Siyasi bilimler okulu öğrencisi), Aybers BENTÜRK (işçi), Sevgi ÖZDAMAR (tiyatro öğrencisi), Melek TULGAN (işçi) ve ben. İlk yönetim kurulunda ise başkan olarak ben, başkan yardımcısı İlhan BAYER, sayman, hukuk doktorası yapan Tülay, üyeliklerde Mustafa Demir ve YÜREKLİK bulunuyordu. Ocağın kuruluşundan sonra bir ay kadar orada kaldım ve bu süre içinde şu faaliyetleri gösterdim. Anayasa üzerine bir tartışma toplantısı, Berlin film festivalinde Susuz Yaz filminin sahibiyle bir sohbet toplantısı, Türk Parlamento heyeti ile Berlin'e gelmiş olan Behice BORAN'la sohbet toplantısı, bir işçi yurdunda işçilerle sohbet toplantısı, Türkiye'ye döndükten sonra da TÜRK TOPLUMCULAR OCAĞI'ndaki arkadaşlarla bağlantımı sürdürdüm. Ömer TOLGAN adındaki arkadaşla mektuplaştım. 3 ay sonra benim TİP yöneticilerine karşı muhalefete girişmem sebebiyle bu ocak mensupları TİP'i tuttuklarından ilişkimiz kesildi. Bana karşı olan bu tutumlarını beni kınayan mektuplarla bildirdiler. Son olarak da 2 sene kadar önce Berlin TÜRK TOPLUMCULAR OCAĞI’ndan atıldığımı bildiren bir mektup aldım.

ÜNİVERSİTE VE FAKÜLTE İÇİNDEKİ FAALİYETLERİM VE İLİŞKİLERİM:

Fakülte çevresindeki akademik çalışmalarım, asistan oluşum, doktoramı vermem konularında yukarıda ayrıntılı bilgi vermiştim. İlişkilerim hakkında bilgi sorulan öğretim üyeleri hakkında şunları söyleyebilirim. Prof. Uğur ALACAKAPTAN hukuk fakültesindeki ilerici hareketleri her zaman destekleyen bir tutum içinde olmuştur. Herhangi bir siyasi akıma mensup olup olmadığını bilmiyorum. Kendisi ile ideolojik bir bağımız olmadığı gibi siyasi işbirliğimiz de sözkonusu olmamıştır. Doç. Mukbil ÖZYÖRÜK, Uğur ALACAKAPTAN için söylediklerim Mukbil ÖZYÖRÜK için de aynen varittir. Keza Prof. Hicri FİŞEK, kürsü Prof. Münci KAPANİ de genellikle ilerici tavırları olan öğretim üyelerindendir. Kürsü profesörü özellikle son zamanlarda (2-3 sene evvel) bana sipsi faaliyetlerden uzak durmamı öğütlemişti ve uyarıda bulunmuştu. Asistanlara gelince; Hukuk Fakültesinde ideolojik yönden kendisiyle anlaştığım ve yakın ilişkilerimiz olan asistan ekonomi asistanı Ahmet KUMRULU olmuştur. Asistan Adil ÖZKOL, TİP kuruluna mensuptur. Aynı görüşü benimser. Açık faaliyetlerde bulundu ve TİP'in kapatılmasından sonra da bu faaliyetleri durdu. Kendisiyle siyasi bir işbirliği veya ortak hareketim sözkonusu olmamıştır. Esasen sıkıyönetimin ilanından sonra onu görmüş değilim. Uğur MUMCU, DEVRİM gazetesi yazarlarından ve o çevrenin mensuplarındandır. Bu dergi İlerici aydınlara seslenen bir dergiydi. İlerici aydınları sosyal bir muhtevada sundukları KEMALİST FİKİRLERİ etrafında toplamaktı. Fakat bu aydınları örgütleyen bu tutuma girmedi. Esasen, çalama tarzları hakkında fazla bir bilgim yoktur. Yazarlarıyla ara sıra sohbetlerimiz olmuştur sadece, Hukuk Fakültesindeki ilerici fikirlere sempati gösteren diğer öğretim üyeleri ise şunlardır: Doç. Ergun ÖZBUDUR, Doç. Mustafa KARAMUSTAFAOĞLU, asistan Sarper SÜZEK, Ahmet KUMRULU, Nahit TÖRE, Fırat ÖZTAN, Selahattin KEYMAN, Nevzat TOROSLU, Ahmet GÖKDERE, Hikmet Sami 'TÜRK, Sedat KILIÇÇI.

DİĞER FAKÜLTELERDE İDEOLOJİK BERABERLİĞİM OLAN ŞAHISLAR:

SBF'de profesör ve doçentler arasında ideolojik bakımdan aynı çizgide olduğumuz kimse yoktur.

Asistanlardan ise Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Cüneyt AKALIN, Ömer MADRA, Rıza Cenabi MAHRAT, Halil BERKTAY, Nuri ÇOLAKOĞLU, Ümit HASSAN.

ODTÜ'den asistan Cengiz ÇANDAR başından beri AYDINLIK yazı kurulu üyesidir. Yazı işleri müdürlüğü yapmış, işçi komitesinde de çalışmıştır.

Eğitim Fakültesinden Şahin ALPAY başından beri AYDINLIK yazı kumlu üyesi ve İŞÇİ-KÖYLÜ redaksiyon komitesi üyesidir.

Sorulan diğer öğretim üyeleri: Prof. Mümtaz SOYSAL, Türk Siyasi İlimler Derneği yönetim kurulunda 1968- 1969 yılında ve ayrıca TÜRK HUKUK KURUMU'nda son yönetim kurulunda beraber bulunduğumuz sosyalist görüşlü olarak tanıdığım bir bilim adamıdır. Ortak faaliyetlerimiz olmamıştır, kişisel hareket eden bir kimsedir. Prof. Muammer AKSOY; Son olarak benim de üyesi olduğum TÜRK HUKUK KURUMU yönetim kurulu başkanı idi. Bu münasebetle üniversite camiası içinde ilişkilerimiz olmuştur.

PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK'ın HUKUK KURUMU'na AİT DAİREYİ KİRALAMASI:

1969 yılı sonlarında AYDINLIK'ın bölünmesi sırasında Adakale Sokak 28/1 deki TÜRK HUKUK KURUMU'na ait dairenin TÖS ANKARA ŞUBESİ ile müştereken tutulması imkanı doğdu. Prof. Muammer AKSOY, TÖS Ankara Şubesine daireyi kiralamayı söz vermiş. Biz TÖS Ankara Şubesi yöneticilerine bu yazıhaneyi birlikte kullanmamızı teklif ettik; onlar da kabul ettiler. Böylece PDA olarak 1970 Ocak ayından itibaren buraya yerleştik. Fakat TÖS yetkilileri daha soma bu dairenin müşterek kullanılmasından vazgeçtiler ve gelmediler. Bu durum karşısında daireye yerleşmemiz bir emrivaki olmuş oldu.

Dairenin kirası 1100 liradır; her ay muntazaman makbuz karşılığında Hukuk Kurumu müstahdemi Mustafa efendi kirayı bizden tahsil ederdi. Kontrat benim üzerime yazılmıştı. 1970 yılı yazında Prof. AKSOY 2 ayrı yazı yollayarak bizden daireyi boşaltmamızı istedi; biz ise hukuken bu talebin yerine getirilmesini gerektiren bir durum olmadığını belirterek red ettik. Neticede konu TÜRK HUKUK KURUMU yönetim kurulunda görüşüldü ve dairenin boşaltılması talebi geri alındı. TÜRK HUKUK KURUMU yönetim kurulu başkanı Muammer AKSOY'a salonu ihtiyacı olan ilerici demek ve kuruluşlara tahsis etmek yetkisini vermişti; bunun karar defterine geçirildiğini sanıyorum. Talebimiz üzerine devrimci eğitim yapmak amacıyla Prof. Muammer AKSOY bu salonu her hafta Sah akşamlan saat 20.30’dan sonra kullanmamıza izin verdi. Salonun düzeni, temizliği gibi hususlar bize aitti. Doç. Türkkaya ATAÖV talebimiz üzerine İŞÇİ-KÖYLÜ gazetesine muhtelif yazılar yazmıştı; ferdi olarak hareket eden, kolektif bir çalışmaya yatkın olmayan sosyalist bir aydındır. Türkiye'de bütün ilerici ve sosyalist akımlara yardım etmeye, katkıda bulunmaya çalışmıştır. 1970 güzünde üniversite tarafından araştırma ve incelemeye, çalışmak üzere Moskova'ya gönderildi, orada çalıştığını LENİN ŞARKİYAT ENSTİTÜSÜ'nün 2 takım AYDINLIK dergisi istediğini bize bildirmesi üzerine dergileri postayla yolladık.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ İLE İLİŞKİLERİM:

HUKUK FAKÜLTESİNDE: Bu fakültedeki öğrencilerle ilişkilerim asistan olmam dolayısıyla ve Fikir Kulübü üyeliğim çerçevesinde olmuştur. Bazılarıyla bilahare aynı görüş etrafında ortak mücadelemiz olmuştur. İlk olarak yukarıda da değindiğim gibi talebeliğim çırasında 1963 yılında FİKİR VE SANAT OCAĞI adı altında bazı arkadaşlarla ilerici bir örgüt kurmuştuk; bizim mezuniyetimizden sonra bu örgütün faaliyetleride durmuştur. Sosyalist düşünceyi savunma Fikir Kulübüne girişim 1966 yılındadır. Kuruluşunda ben bulunmadım, öğrencilerin kurduğu bu örgüte sonradan katıldım. Katıldığım sırada yöneticiler arasında halen Muş' ta avukatlık yapan Zülküf ŞAHİN, halen tutuklu bulunan Mümtaz KOTAN, Osman KİPER ve Aytaç SAYGI vardır. Bu kulüp, o zamanlar TİP'in ideolojik görüşlerini benimsiyordu. 1966 yılında Fikir Kulübünün aktif faaliyetlerine katılmadım; aidat ödedim. Etkinliğim olmamıştır; bu kulüp üzerindeki etkinliğim 1968 yılında başlar. Bu dönemde, FKF içinde, FKF yönetimine karşı bir tepki başlamıştı; kulübü tekelinde tutmayı isteyen ve onu TİP yöneticilerinin uydusu halinde bulundurmayı arzulayan SBF'li bir gruba karşı meydana gelen tepki en güçlü şekilde Hukuk Fakültesinde idi; Hukuk Fakülteli FKF üyelerinin hemen tamamı bu tepkiye katılıyordu. Bu arada yukarıda saydıklarım dışında ön planda görünenlerden Atıl ANT, Hüseyin ONUR, Şirin YAZICIOĞLU, Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Engin MERT, Mustafa KUSEYRİ, Haluk ÖMERBAŞ'ı da sayabilirim. FKF içindeki muhalefetin 1968 Mart ayındaki kongreyi kazanmasından sonra TİP yöneticilerine karşı tutumumun gittikçe belirginleşmesi Hukuk Fakültesi Fikir Kulübü içinde de bir ayrılık yarattı. Bu bölünmede Zülküf ŞAHİN, Mümtaz KOTAN, Şirin YAZICIOĞLU, TİP çizgisini benimseyen grubun önde gelenlerindendirler. Atıl ANT, Hüseyin, MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM aşamasında olduğumuzu savunan TÜRK SOLU çevresinde toplanan devrimci grubun ileri gelenleriydi. Hukuk Fakültesi öğrencileri arasında o zamanlar benimle fikir birliğinde olanlar bunlardı. 1969 yılı başından itibaren bütün FKF içindeki gelişmeye paralel olarak Hukuk Fakültesi içinde de hakimiyet proleter devrimci (Yani Sosyalist Aydınlık ve TÜRK SOLU) taraftarlarının eline geçti; bu dönemde ön planda olanlar: Hüseyin ONUR, Atıl ANT, İsmet Tufan YAZICI, Mustafa KUSEYRİ, Oğuzhan MÜFTÜOĞLU, Mahmut ZEREN, Engin MERT'dir. AYDINLIK'daki bölünmeden sonra bu şahıslardan Hüseyin ONUR, Oğuzhan MÜFTÜOĞLU, Engin MERT ve Mahmut ZEREN, AYDINLIK SOSYALİST dergi taraftarlarına önderlik ettiler. PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK grubunda ise Atıl ANT, İsmet Tufan YAZICI, Mustafa KUSEYRİ ve son zamanlarda da Raif ÇAKIR, ile Kerim ÖZTÜRK kaldılar. 12 Mart'tan sonra bunlardan Atıl ANT Filistin'e gitti. 1971 sonlarında döndü. Ve İstanbul'a gitti. Kerim ÖZTÜRK ise askeri cezaevinden kaçmasından sonra Filistin'e gitti. Gitmeden önce kendisini Faysal KARAÇALI'nın Küçükesat Nenehatun caddesindeki (yanlış oldu Maltepe Ar sok. 13/1 numarada otururken) evinde gördüm. Kendisine Filistin'deki arkadaşlara ulaştırması için 12.000 lira kadar para verdik. Bu parayı Şahin ALPAY'a götürecekti. Bu paranın dönüş parası olarak kullanılmasını, arkadaşların yavaş yavaş Türkiye’ ye dönmelerini, kadrolarımızın yetersiz olduğunu, kadrolu personele ihtiyacımız bulunduğunu söyledik. Raif ÇAKIR ve İsmet Tufan YAZICI'yı ise Sıkıyönetimden sonra görmedim.

DİĞER FAKÜLTELERDE GENÇLİK İÇİNDE AYNI İDEOLOJİYİ SAVUNDUĞUMUZ KİŞİLER:

SBF: İlker AĞCA, PDA Gençlik Komitesinde çalışmıştır. Süleyman GÖRAL; PDA hareketine mensup tur, Sıkıyönetimden sonraki faaliyetlerini bilmiyorum Oral ÇALIŞLAR; Bir ara PDA yazı kurulunda çalışmıştır: Sıkıyönetim başlarında Doğu bölgesinde çalışmaya gitti ve oralarda hemen yakalanarak TİP davası dolayısiyle tevkif edilmiş. Arif TORGANLI, Şule ZALOĞLU Gönül ZİLELİ (hareketle ilişkisi daha sonra ele alınacaktır).

Gazi Eğitim Enstitüsü: Ali MERCAN, GES'de PDA görüşlerini temsil etmiştir. Sıkıyönetim ilanıyla Filistin'e gitti. Ocak 1971 sonlarında dönerek Malatya bölgesinde çalıştı. Mart 1972'de bizden koptu. Kurbani KILIÇ, 12 Mart'tan önceki dönemde GES'de PDA hareketinin faal öğrencilerindendir.

Dişçilik Fakültesi: Alp HAMUROĞLU bu fakültedeki PDA hareketini tek başına temsil etmiş ve savunmuştur; 12 Mart'tan sonra ŞAFAK dağıtımından dolayı hapse atıldı.

Dil Tarih Coğrafya Fakültesi: Abdurrahman TAŞÇI, Ege bölgesinde çalıştı ve yakalandı. Musa TANRIKULU faal elamanlarımızdandır. Halen hapiste Hüsamettin KURULTAY sıkıyönetimden kısa bir süre önce mücadeleyi terk etti. Gün ZİLELİ, ilişkisi ileride ele alınacaktır.

ODTÜ: Hüsnü OVACIK, Nergiz SAVRAN, Nuri TÜRKEEŞ, Kazime BEYGİRCİ, Ercan ENÇ. Bu şahıslar bizim çalışmalarımızla ilgili olarak muhtelif yerlerde yakalandılar. Sıkıyönetimden sonra Ercan ENÇ dışındakilerle temasım olmadı. Ercan ENÇ'le ilişkimi Ege bölgesi kısmında anlatacağım. Diğerlerinden Nuri TÜRKEEŞ'in İstanbul'a, Kazime BEYGİRCİ'nin Güney bölgesine gittiğinden haberim vardır, doğrudan doğruya görüşmüş değilim. Örgütlenme ilkelerimiz icabı benim aşağı kademedeki kişiler, faaliyetleri, bağlantıları, örgütle olan ilişkileri konusunda bilgim yoktur. Yukarıda verdiğim bilgiler çeşitli sebeplerle edindiğim bilgilerdir.

Basın Yayın Yüksek Okulu: Aktan İNCE ve çevresindeki Aydın ÇUBUKÇU, Ertan GÜNÇİNER, Hikmet ÇİÇEK, Yaşar ve isimlerini hatırlayamadığım diğerleri; bunlar AYDINLIK'taki ilk bölünme sırasında yani 1970 başlarında bizim saflarımızda yer almışlar, daha sonra aynı yıl yazında bizden koptular. Bundan sonra onlarla bir ilişkimiz kalmadı. AYDINLIK SOSYALİST DERGİ ve DEV GENÇ yöneticilerinin gençliğe hakim olmaları sebebiyle yukarıda sözünü ettiğim fakülteler dışında bir gücümüz olmadı; son DEV GENÇ genel kongresinden önce yani 1970 sonbaharında PDA taraftarları yalnız Hukuk Fakültesi Fikir Kulübü Kongresini kazandılar. Bu sıralarda DEVRİMCİ GENÇLİK içinde çok küçük bir azınlığı meydana getiriyorduk.

SORULDU: FORUM dergisi çevresinde faaliyetlerinizi anlatınız.

1968 yılı başında FORUM dergisi SBF doçentlerin den Haluk ULMAN, Ruşen KELEŞ (profesör olup halen SBF dekanıdır), Cevat GERAY tarafından yönetiliyordu. İdeolojik yönden sosyal demokrat sayılırdı. Fakat o sıralarda sosyalist şairlerden Hüseyin KORKMAZGİL bu delginin yazı işleri müdürlüğüne atandı. Zira FORUM'u yaşatmak, devam ettirebilmek için, bir hamleye ihtiyaçları vardı. Yine bu sıralarda ben, Erdoğan GÜÇBİLMEZ ve Şahin ALPAY, FKF içindeki muhalefette birleşmiş ve TİP yöneticilerini doğru devrimci yolda olmadıklarını anlamaya başlamıştık. Birbirleri ile anlaşan bir grup teşkil ediyorduk. FORUM'a destek olmaya ve onu yaşatma çabasına katılmaya talip olduk. Haluk ULMAN. Ruşen KELEŞ ve Cevat GERAY bunu memnuniyetle kabul ettiler ve bizlere güvenleri olduğunu söylediler Önceleri FORUM'a yazılar yazmaya, İdari işlerde Hüseyin KORKMAZGİL'e yardım etmeye ve FORUM'u canlandırmak için yeni bir hamle hazırlıkları yapmaya başladık. Böylece derginin fiilen Hüseyin KORKMA2GIL ve bizler tarafından çıkarılmaya başlaması karşısında Haluk ULMAN ve arkadaşları artık bu işi bizim en iyi şekilde devam ettirebileceğimize kani olduklarından FORUM'un sahipliğini bize devrettiler.

Bizlerin memur olmamız sebebiyle sahip olarak Hüseyin KORKMAZGİL'i tayin ettik. 1968 Martında benim FKF genel başkanı olmam, FORUM'un FKF çevresinde yayılması bakımından etkili oldu. Ancak Erdoğan GÜÇBİLMEZ. Şahin Alpay ve benim FORUM'daki yazılarımız dolayısiyle TİP yöneticileri Hüseyin KORKMAZGİL üzerinde baskı yapmaya başladılar. Bunun sonucunda KORKMAZGİL, FORUM'u çıkarmak için bizlerin dışında bir çevre yaratma faaliyetine girişti. Böylece FORUM giderek TİP yöneticileri ve kadrosunun bir yayın organı haline getirildi. Bu durum karşısında bizler de FORUM'u terkettik. Forumdaki faaliyetlerimiz 3-4 ay kadar sürmüştür.

SORULDU: Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) genel başkanı bulunduğunuz süredeki faaliyetlerinizi anlatınız.

FKF'nin kuruluşundan 1968 yılma kadar yönetim SBF'den bir grup gencin teşkil ettiği bir kliğin elindeydi. Bunlar Hüseyin ERGÜN (Son TİP merkez yürütme kurulu üyesi), Cem EROĞUL (SBF asistanı), Kudret ULUTÜRK (SBF mezunu), İsmet ÖZEL (şair) ve çevreleri idi. Bu grubun tekkeci (sekter) tutum ve özellikleri gençlik mücadelesini pasifleştirme çabalan, FKF içinde tartışmaya imkan vermeyerek, diğer fikirleri zorla bastırmaları, FKF'nin devrimci bir gençlik örgütü gibi çalışmaması gibi durumlar FKF tabanında tepkilere yol açtı. Gençliğin diğer kesimlerini hor görmeleri, gençliğin anti-emperyalist güçbirliğini gerçekleştirmek yerine bölücü bir tavır takınmaları eleştiriliyordu. Ben de bütün eleştirilere katılıyordum.

Ayrıca, FKF'de olduğu gibi TİP yönetimindeki aynı yanlış olduğuna dair, fikirler bende de gelişiyordu. İşte FKF'deki ilk muhalefet hareketi bu ortam içinde başladı. FKF Genel Başkanı bu sırada İzzet ARARAT'dı ve Erdoğan GÜÇBİLMEZ ile ben muhalefet hareketinin önderliğini yapıyorduk. Birkaç ay önce TİP'den ihraç edilmiş olan Atilla SARP, Ruhi KOÇ’da bizimle işbirliği yaptılar. FKF'de ki bu muhalefet hareketi karşısında TİP yöneticilerinden özellikle Prof. Sadun AREN perde arkasından bizim muhalefetimizi bastırma gayretleri içine girdi. Böylece 1968 Mart ayında FKF Genel Kongresi yapıldı. Kongrede bizi TÜRK SOLU 'taraftarı yani Mihri BELLİ'ci olarak suçladılar. Bu doğruydu, çünkü TÜRK SOLU'nun yaydığı fikirleri (MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM aşamasında bulunduğumuz yolundaki görüşleri) benimsemeye başlamıştık. Fakat henüz bu konudaki fikirlerimiz berraklaşmış değildi. Kongreye getirdiğimiz karar tasarısı (bu tasarı daha sonra SOSYALİST GENÇLİK BİR ARAYA başlığı altında yayınlandı) dünya ve Türkiye'deki durumu tahlil ederek sosyalist gençliğe şu görevleri göstermekteydi. 1-Emperyalizme, kapitalizme ve gericiliğe karşı halkın safında yer almak; 2-Sosyalist olsun olmasın bütün ilerici gençliğin birliğini sağlamak için mücadele etmek, kısır çekişmelerle bölünmelere karşı koymak; 3-Sosyalist gençliğin birliğini sağlamak, bunun için FKF içinde bütün görüşlerin tartışılmasına imkan tanımak, bununla beraber eylemlerde yekvücut olarak hareket etmek (EYLEMDE BİRLİK, TARTIŞMADA HOŞGÖRÜ sloganlarıyla ifade ettiğimiz görüştür). FKF içindeki bu muhalefetimiz Ankara delegelerinin büyük çoğunluğunu saflarımıza çekti. TİP'e bağlı olan grup ise İstanbul delegelerine hakimdi. Böylece kongreyi büyük farkla kapattık. 50 kişi civarında bir genel yönetim kurulu seçildi. Bu genel yönetim kurulu da merkez yürütme kurulunu teşkil etti. Bu arada genel başkan da seçildi, ben oybirliği ile genel başkanlığa seçilmiştim. Genel sekreterliğe Ömer ÖZER TURGUT, genel saymanlığa Adnan ALTIPARMAK ve üyeliklere Ruhi KOÇ, Gün ZİLELİ, Yavuz TARAKÇIOĞLU, Gürhan GERMİYAN ve Ekrem ÖZTÜRKER seçildiler. Yeni yönetimin gelmesiyle FKF'de canlı bir fikri faaliyet ortamı doğdu. TİP yöneticileri tarafından aforoz edilen TÜRK SOLU çevresindekilere de FKF'de söz hakkı tanındı. Ben 3 ay genel başkanlık yaptım. FKF'nin bu dönem zarfındaki faaliyetleri şunlar olmuştur:

1-  Devrimci güçbirliğini savunma yolundaki faaliyetler (bu konuya ayrıca değineceğim).

2-  Eğitim çalışmaları: Eğitim çalışmalarımızda Marksizmin-Leninizmin o zaman seçtiğim 10 temel kitabı anlatılmaktaydı. Bu kitaplardan hatırlayabildiklerim şunlardır: Lenin'in Ne Yapmalı, İki Taktik, Devlet ve ihtilal, Komünizmin Çocukluk Hastalığı, Mao'nun Teori ve Pratik, Lin Biao'nun Yaşasın Halk Savaşının Zaferi ve Engels’in Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni; bu kitapların eğitim konusu yapılması, FKF'de o zamana kadar bu kitapların okunmasına karşı çıkan TIP yönetici kliğine ideolojik bir darbe olmuştu. Eğitim çalışmalarını kendi aramızdan arkadaşlar idare ediyordu. Ve genellikle çalışmalar bütün FKF üyelerine açık olduğu gibi, yeni üyeleri eğitme maksadını taşıyordu. Hatırladığım kadarıyla ben, Şahin ALPAY, Erdoğan GÜÇBİLMEZ ve Seyhan ERDOĞDU kitapların anlatılmasında görev almıştık. Bunun yanı sıra konferans ve sohbet toplantıları da düzenliyorduk. Örneğin Aziz NESİN ile bir sohbet toplantısı yapıldı. Doç. Türkkaya ATAÖV, NATO konusunda bir konuşma yaptı. Prof. Mümtaz SOYSAL ise anayasa konusu ile ilgili bir konuşma yaptı. FKF'de bir kütüphane kurduk ve buraya koymak üzere Marksist-Leninist kitaplar temin ederek aynı zamanda bunların gençliğe tenzilatlı şekilde satışını yaptık.

3-  Benim genel başkanlığım sırasında düzenli bir köy çalışması yapılmadı; yalnız Elmalı'daki toprak mücadelesi üzerine İstanbul Teknik Üniversiteli, ODTÜ'lü ve diğer fakültelere bağlı FKF'li gençler Elmalı'ya giderek köylülerle dayanışma sağladılar. Bu arkadaşların başında Ömer ÖZERTURGUT vardı. TİP bu çalışmaya karşı çıktı ve kendi üyelerinin geri dönmelerini' istedi, bir kısmı döndüler.

4  - Gençlik içindeki çalışmalarımız: FKF'de dışa dönük ve toplayıcı bir yönetimin göreve gelmesi, ilerici gençlik kitleleri üzerinde etkili oldu. Fakültelerdeki FKF'li gençlerle ilerici gençlik arasında bir yakınlaşma doğdu. Daha sonra açıklayacağım Devrimci Güç Birliği bunu geniş ölçüde etkiledi. 1968 yaz döneminde

Türkiye'de ilk defa geniş ölçüde gençlik hareketleri, fakülte boykot ve işgalleri oldu. FKF olarak demokratik üniversite talebiyle harekete geçirilen gençliğin bu mücadelesini destekledik. Boykot ve işgallerin yalnız üniversite sorunları ile ilgili değil bütün halkın talepleriyle ilgili sloganlar atmasını savunduk. Bu boykot ve işgallerde CHP tabanında yer alan ilerici gençlikle FKF'li gençlik müşterek hareket ettiler. Bundan başka üniversite giriş sınavlarına giren 50 bin kadar lise mezununa «FKF'nin Üniversite Kapısındaki Kardeşlerine Sözü Var» başlıklı bildirilerden dağıttık. Bunların İstanbul, İzmir ve Erzurum'da dağıtılmalarını sağladık.

5  - FKF'nin finansmanı kitap satışlarından, üyelerden ve üyeler dışındaki devrimci şahıslardan her ay düzenli olarak toplanan salmalardan (bağış ve aidatlardan), Cebeci'deki bir salon kiralanarak düzenlenen Aşıklar gecesinden sağlanıyordu. Sempatizan olan ve çalışan yani geliri bulunan 80-90 kadar kimseden her aybaşı düzenli olarak -bağış toplanırdı, bağış toplama işini genel saymanımız Adnan ALTIPARMAK yürütüyordu.

SORULDU: DEVRİMCİLER GÜÇ BİRLİĞİ'nin kurulması yolundaki ve kurulduktan sonraki faaliyetlerinizi anlatınız.

Benim FKF genel başkam seçilmemden kısa bir süre sonra 27 MAYIS MİLLİ DEVRİM DERNEĞİ genel Başkanı Mucip ATAKLI'dan bir mektup aldım. Mektupta, İlticanın şahlanışından, Cuma sabahı toplu namazlarından, gerici saldırılarından söz edilerek bunlara karşı bütün Devrimci Kuruluşlar ortak mücadeleye çağrılıyordu. Ayrıca, bu ortak mücadelenin zeminini ve hedeflerini tesbit amacıyla yapılacak toplantıya FKF'de davet ediliyordu. Bu toplantı 1968 Nisan başında 27 MAYIS MİLLİ DEVRİM DERNEĞİ genel merkezinde yapıldı. FKF'yi temsilen ben katıldım. Bizim dışımızda bu toplantıya şu kuruluşlar ve temsilcileri katıldılar: 27 MAYIS MİLLİ DEVRİM DERNEĞİ'nden Mucip ATAKLI, Kadri KAPLAN, TÜRKİYE MİLLİ

ÖĞRETMENLER FEDERASYONU'ndan Prof. Bahri SAVCI, DİSK'den Uğur CANKOÇAK, TÖS'den (adını hatırlayamıyorum), A.Ü. Talebe Birliğinden Bilal MOĞOL, ODTÜ' Talebe Birliğinden İskender ODABAŞIOĞLU. Hacettepe Ü. Talebe Birliğinden o zamanki Başkan, ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübünden Sinan CEMGİL, Türk Kadınlar Birliği'nden Günseli ÖZKAYA, TMTF'den Sencer GÜNEŞSOY, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’ndan Taylan BENLİ. Toplantıya Prof. Bahri SAVCI Başkanlık etti. Ve bir GÜÇ BİRLİĞİ hareketinin örgütlenmesi kararlaştırılarak örgüte DEVRİMCİLER GÜÇ BİRLİĞİ ismi verildi. Ayrıca Kadri KAPLAN'ın hazırladığı ve teklif ettiği program, sloganlar vs. tartışıldı. Neticede DEV-GÜÇ'ün hedefleri şu şekilde saptandı: 1. Emperyalizme, 2. Gericiliğe, 3. Toprak ağalığına, 4. NATO'ya, 5. Emperyalizmin işbirlikçilerine karşı mücadele. Ayrıca 29 Nisan olaylarının yıldönümü münasebetiyle 29 Nisan 1968 günü Ankara'da bir miting yapılması kararlaştırıldı ve bir konsey başkanı seçildi. Konsey başkanı Prof. Bahri SAVCI, İcra Komitesi Başkanı ise Kadri KAPLAN oldu. İcra Komitesindeki diğer 4 üyeliğe TMTF, FKF, DİSK ve TÖS'ün üye vermeleri kararlaştırıldı. Daha sonra TİP' in baskısıyla DİSK bu Güç Birliğinden ayrıldı.

DEVRİMCİLER GÜÇ BİRLİĞİ'ne dahil oluşumuz TİP yöneticileriyle olan ihtilafımızı derinleştirdi; bizzat AY-BAR buradan ayrılmamızı istedi. GÜÇBİRLİĞİ çalışmaları 29 Nisan 1968 mitinginden sonra 3a devam etti. Bu mitingde Kadri KAPLAN, İlhan SELÇUK, Aziz NESİN, Ömer ÖZERTURGUT, Sencer GÜNEŞSOY, Günseli ÖZKAYA ve Prof. Bahri SAVCI konuşma yapmışlardı. Bundan sonra da GÜÇ BİRLİĞİ imzasıyla birçok konularla ilgili olarak müşterek bildiriler yayınladık. Kadri KAPLAN İstanbul'da da aynı güç birliğini sağlayacak faaliyetlere geçti. Bunlar hakkında fazla bilgim yoktur. Bu toplantılarda FKF'yi bazen ben bazen de Erdoğan GÜÇBİLMEZ temsil ederdi. Ankara'da Tuzluçayır gecekondu semtindeki bir açık hava sinemasında DEV-GÜÇ tarafından laiklik ve irtica konulu bir açık oturum düzenlendi; bu toplantıda Suphi KARAMAN, Kadri KAPLAN, Prof. Bahri SAVCI, Sencer GÜNEŞSOY ve ben konuştuk. Ben genellikle emperyalizmle gericilik arasında ilişkiler üzerinde durdum.

SORULDU: DEV-GÜÇ yöneticileri hakkındaki bildiklerinizi anlatınız.

Mucip ATAKLI: DEV-GÜÇ'ün dini gericiliğe karşı mücadeleyi temel alan bir hareket olmasını istiyordu. Emperyalizme karşı mücadele sloganlarının KONMASİNA başlangıçta itiraz ettiyse de sonradan kabul etti. Kendisinin komünizme de karşı olduğunu söylediğini bizzat duymuşumdur. Namuslu bir aydın olduğu görüşündeyim. 27 Mayıs'tan sonraki gelişme içinde uyanan ve gittikçe daha sosyal bir muhteva alan ilerici

fikirleri benimseyen bir aydındır. Sosyalistlere karşı dostça davranmıştır.

Kadri KAPLAN: Mucip ATAKLI ile hemen hemen aynı fikirleri paylaştığını söyleyebilirim. Ancak Kadri KAPLAN Mucip ataklıya nazaran daha solda olan bir tutum göstermiştir. Bu da sosyalistlere karşı daima dostça davranmıştır. Bir kaç kere Feke'ye gelerek genç sosyalist arkadaşlarla tartışmalarda bulunmuş, TÜRK solunda yazıları çıkmıştır. Bu şahıslarla eylem birliğimiz DEV-GÜÇ içindeki çalışmalardan ibarettir. Bu çalışmalarda biz DEV-GÜÇ'ün PROLETER DEVRİMCİ kanadı olarak, niteliğimizi ve ideolojimizi her zaman açıkça ortaya koyduk. Ortak düşman olan emperyalizme, toprak ağalığına ve gericiliğe karşı güçbirliği yaptık. Birbirimizi aldatmadık.

SORULDU: TÜRK SOLU çevresindeki faaliyetlerinizi anlatınız.

29 Nisan 1968 mitingiyle birlikte TİP yönetici kliğiyle her türlü uzlaşma ihtimali kayboldu ve açık biç mücadele başladı. FKF genel kurulu toplantısında bizim, hakim bulunduğumuz DEVRİMCİ MERKEZ YÜRÜTME KURULU'nu düşürmeye çalıştılar. Mayıs'taki toplantıda başaramadılar. Temmuz başında usulsüz olarak yeniden yapılan bir toplantıyla DEVRİMCİ MERKEZ YÜRÜTME KURUL görevden uzaklaştırıldı ve Zülküf ŞAHİN'in başkanlığında yeni bir Merkez Yürütme Kurulu teşekkül etti. TÜRK SOLU ve Mihri BELLİ çevresiyle ilişkilerim işte bu mücadele dönemlerine rastlar. Mihri BELLİ'yi ilk defa 1968 başlarında hapishanede ziyaretine giderek tanıdım. Hakim sınıfların baskısı altında hapse düşen bir devrimciyi ziyaret etmeyi devrimci bir görev saydım. Ve Mihri BELLİ, Vahap ERDOĞDU ve şair Metin DEMİRTAŞ'ı Ankara Cezaevinde gördüm. Daha sonra FKF'daki mücadelemiz içinde TÜRK SOLU'nun' savunduğu görüşleri benimsedim. Mihri BELLİ'yle ideolojik beraberliğim böyle başladı. 1969 sonlarında AYDINLIK'ın bölünmesiyle son bulan bu beraberlik içinde Mihri BELLİ'yle sık sık görüştüm. TÜRK SOLU ve AYDINLIK dergilerinin politika ve tutumu hakkında kendisinden fikir aldım ve tartıştım. Mihri BELLİ'nin AYDINLIK yazı Kuruluna girmesiyle iki ay kadar aynı yazı kurulunda bulunduk. TÜRK SOLU çevresini tanımam Mihri BELLİ vasıtasıyla olmuştur. 1968 yazında TÜRK SOLU yazı kurulunda bulunan şahıslar şunlardı: Şevki AKŞİT, İlhan BERKTAY (Halil BERKTAY'ın amcası), Vecdi ÖZGÜNER, Bora GÖZEN, Sevinç ÖZGÜNER, Dr. Kemal İŞLER, Kenan ORMANLAR ve Naci ORMANLAR. SOSYALİST AYDINLIK'ın çıkmasından sonra TÜRK SOLU ve AYDINLIK aynı siyasi tutumun temsilcileri olarak işbirliği halinde çalıştılar. Bu siyasi tutum Türkiye'nin MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM aşaması halinde olduğu ve TİP'in parlamentarizme saplandığı temel görüşü çerçevesizdeydi.

SORULDU: DEMOKRATİK DEVRİM DERNEĞİ çevresindeki faaliyetlerinizi anlatınız.

TÜRK SOLU çevresinde toplananlar İstanbul'da da DEMOKRATİK DEVRİM DERNEĞİ'ni kurdular. Benim bu derneğin gerek İstanbul'daki kuruluşu ve gerekse Ankara'daki şube açmasıyla ilgili bir faaliyetim olmamıştır. Bu demek Ankara'da 1969 yazında şube açmıştır. Bundan bir kaç ay sonra derneğe üye oldum. Fakat üyeliğim sırasında dernek çalışmalarıyla ilgilenmek fırsatı bulamadım. Esasen DEMOKRATİK DEVRİM DERNEĞİ benim üye olmamdan kısa bir süre sonra kapatıldı. Derneğin İstanbul başkam Dr. Kemal İŞLER, Ankara Şube başkanı ise avukat Niyazi AĞIRNASLI idi.

SORULDU: SOSYALİST AYDINLIK DERGİ çevresindeki faaliyetlerinizi anlatınız.

Biz FKF ve TİP içindeki mücadele sırasında Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Şahin ALPAY ve ben anlaşan bir kadro oluşturmuştuk. TÜRK SOLU fikirlerini benimseyişimle beraber bu çevreden olan Vahap ERDOĞDU, Seyhan ERDOĞDU ile tanıştık. Bu sıralarda Vahap, Seyhan ve Münir AKTOLGA'nın TÜRK SOLU'yla ilişkileri kalmamıştı. Zira dergi artık İstanbul'da yayınlanmaya başlamıştı. Ankara'da TÜRK SOLU'ndan fikir itibariyle aynı çizgide olmakla beraber teorik muhteva bakımından daha farklı bir görevi olan aylık bir dergi çıkarma ihtiyacım duyduk. TÜRK SOLU bir nevi cephe organıydı. Marksizm-Leninizm'i ideolojik bir silah haline getirme görevinden çok sosyalist olmayan yazarları da kapsıyordu. Halbuki Marksist-Leninist bir teorik organ gerekliydi. Bu nitelikte bir dergi yayınlamak fikri aramızda doğdu. 1968 Temmuz ayında bu dergiyi çıkarmaya karar verdik. O sıralarda gençlik hareketi içinde Gün ZİLELİ, Atıl ANT ve Münir AKTOLGA olumlu tavırlarıyla dikkatimi çekiyorlardı. Bu arkadaşları da çağırarak görev bölümü yaptık. Bir çalışma programı

hazırladık. İlk sayıda bütün fikirlerimizi toplu olarak ifade eden bir yazıyı benim yazmam kararlaştırıldı. Bunun dünya kısmı Şahin ALPAY, Türkiye kısmını ise ben yüklendim. Derginin adını AYDINLIK koymaya karar verdik.

Çünkü AYDINLIK sosyalist hareket tarihinde şanlı bir adı ifade ediyordu. Daha önceleri de 1919-25 yılları arasında Türkiye'de muhtelif aralıklarla Marksist-Leninist'ler tarafından bu adla dergi çıkarılmıştı. Biz de bunu seçmekle geçmişin mirasını benimsemiş oluyorduk. Başlangıçtaki kurucuları şunlardır: Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Vahap ERDOĞDU, Şahin ALPAY, Seyhan ERDOĞDU, Gün ZİLELİ, Atıl ANT, Cengiz ÇANDAR

(bu ikisi sonradan katılmışlardır), Münir AKTOLGA ve ben. En gencimiz olan Münir AKTOLGA derginin sahiplik işlemini yaptı. Vahap ERDOĞDU da sorumlu yazı işleri müdürü oldu. 1968 Kasım ajanda ilk sayıyı neşrettik. Dergiyi ben Hukuk Fakültesi sandığından aldığım 7000 lira borç ile çıkarmaya başladık. Sonradan bu borç dergi tarafından bana ödendi. Mali işleri 1969-70 arasında ben yönettim, daha sonra Erdoğan GÜÇBİLMEZ baktı, önceleri büroya ihtiyaç duymamıştık. Sonradan Sıhhiye Süleyman Sim Sokak 2/12'de DİSK Ankara Temsilciliği'nin bulunduğu dairenin odasını kiraladık. Aynı dairede DİSK'e bağlı BASIN-İŞ, TURİZM-İŞ ve KİMYA-İŞ sendikaları vardı. Bu sendikalarla ilişkimiz aynı dairede oturmaktan ileri gelen bir yardımlaşmadan ibarettir. Zira bunlar bizim karşısında olduğumuz TİP görüşünde olan sendikalardı. Ömer ÖZERTURGUT, AYDINLIK yazı kadrosuna derginin yayınlanmasından 9 ay kadar sonra katıldı. AYDINLIK kısa zamanda ideolojik bir karargah haline gelmişti. MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM aşamasında olduğumuzu savunan PROLETER DEVRİMCİ GRUP militanları yani bizim görüşümüzde olanlar AYDINLIK çevresinde toplanmış, TÜRK SOLU'yla beraber TİP ve FKF içindeki mücadele sürdürülmüştür. Bunun sonucu olarak FKF 1970 Ocak ayında PROLETER DEVRİMCİ GRUB'un yönetimine geçmiştir. TİP içinde de güçlü bir devrimci kanat yaratılmışsa da bu kanadın iki defa üstüste parçalanması TİP yönetiminin devrimci gruba geçişini engellemiştir. AYDINLIK'ta yazı kurulu üyeleri dışında Hikmet KIVILCIMLI, Mihri BELLİ, Muzaffer ERDOST, Türkkaya ATAÖV, Rasih Nuri İLERİ, Ali Orhan YÜCEALP, Fuat FEGAN, Fakir BAYKURT, Deniz KAVUKÇUOĞLU, Halil BERKTAY da YAZILAR yazmışlardır. SOSYALİST AYDINLIK DERGİ İstanbul temsilciliğini ilk sayıdan itibaren Fuat FEGAN, Almanya temsilciliklerini daha sonraları Heidelberg Üniversitesi’nde hukuk doktorası yapan Metin GÜNDAY ve Nürnberg Üniversitesi'nde iktisat doktorası yapan Deniz KAVUKÇUOĞLU idi. Metin, Hukuk Fakültesini birincilikle bitirdiği için fakülteden verilen bursla Almanya'ya gitmişti. FKF içerisinde TİP yöneticilerine karşı girişilen mücadeleye İstanbul'da Deniz GEZMİŞ ve Mustafa GÜRKAN'ın başında bulunduğu DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ (DÖB) grubu, Ankara'da ise AYDINLIK çevresi yürütüyordu. DÖB çevresinin gençlik içindeki aktif mücadelesi Amerikan 6. filosunun protestosu ve Amerikan 6. filosunun ve Amerikan bahriyelilerinin Dolmabahçe'de denize dökülmesi, gençlik kitlesini harekete geçiren üniversite eylemleri ve Amerikancı AP iktidarına karşı gösterdikleri öncü tutum İstanbul gençliği içinde etkili oldu ve FKF kliği zayıfladı. Deniz GEZMİŞ, benim genel başkan (FKF) olduğum zamanlarda AİSEÇ kongresinde AP iktidarının bakanlarından Seyfi ÖZTÜRK'ü yuhalamaktan ve aleyhinde gösteri yapmaktan hapisteydi. Kendisine telgraf çekerek geçmiş olsun dedim. İlk ilişkim böyle olmuştu.

Daha sonra 1968 10 Kasım'ında Mustafa KEMAL yürüyüşünde de Kırıkkale yakınında ben de yürüyüşe katıldığımda onunla ilk defa görüşmüş olduk. Bundan sonra PROLETER DEVRİMCİ GRUP'a mensup kişiler olarak görüşmelerimi olmuştur? Son olarak kendisini 1969 Eylül’ünde İstanbul'da cezaevinde, 1969 Ekim ve Kasım'ında Ankara'da ve yakalandıktan sonra 1971 başlarında Ankara cezaevinde yaptığım ziyaretler sırasında gördüm ve konuştuk. Kendisi hapse girdiği zaman benim talebim üzerine avukat olarak müdafi sıfatıyla adıma vekaletname vermiştir. FKF içindeki mücadelede devrimci grup içinde aktif rol alanlar Atilla SARP, Burhan GÜRCAN, Cengiz ÇANDAR, Yusuf KÜPELİ, Ruhi KOÇ, Münir AKTOLGA, Seyhan ERDOĞDU, Ömer ÖZERTURGUT, Gün ZİLELİ, Ali Orhan YÜCEALP idi. FKF içindeki mücadele sonucu 1969 Ocak ajanda İstanbul'da, yapılan kongreyi devrimci grup kazandı ve FKF başkanlığına Yusuf KÜPELİ getirildi. 1969 Şubat ayında FKF'li gençlerin ve bütün üreticilerin ortaklaşa yaptıkları Akhisar ve Ödemiş'teki tütün mitingleri ve yürüyüşlerine katıldım. Gayemiz tütün üreticilerini kendilerini istismar eden yabancı şirketlere, tefeci tüccarlara ve tekel idaresine karşı bilinçlendirmek ve mücadeleye sevk etmekti. Bunun dışında FKF tarafından Ankara'da düzenlenen veya diğer devrimci kuruluşlarla birlikte müşterek düzenlediğimiz miting, yürüyüş gibi bütün eylemlere militan olarak katıldım.

SORULDU: İŞÇİ-KÖYLÜ gazetesinin çıkışı ve bu konudaki faaliyetlerinizi anlatınız:

SOSYALİST AYDINLIK dergisinin 1968 Kasım tarihli ilk sayısında ileride bir işçi köylü gazetesi çıkaracağımızı ilan etmiştik. Gayemiz emekçi kitlelerinin anlayabilecekleri bir dille Marksist-Leninist fikirleri onlara yaymak ve bilinçlenmelerini sağlamak idi. Bu gazetenin hazırlıklarına 1969 baharında ben, Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Ömer ÖZERTURGUT, Ahmet SAY, Ali Orhan YÜCEALP, Vahap ERDOĞDU, Şefik KAHRAMANKAPTAN

başladık. Mali işleri Erdoğan GÜÇBİLMEZ yüklendi. AYDINLIK'tan elimizde kalan para, açtığımız geniş abone ve bağış kampanyasından topladıklarımızla bu gazeteyi finanse ettik. Hazırlığa Ankara'da başlamakla beraber bastırma imkânı bulamadığımızdan çalışmalarımıza İstanbul'da devam ettik. Bora GÖZEN, Mehmet ALTUN, Ezel İNANÇ, Şefik KAHRAMANKAPTAN, Elif TOLON, Yavuz TARAKÇIOĞLU, Ahmet SAY, Ömer

ÖZERTURGUT ve ben İstanbul'da çalışmalara devam ettik. İlk sayı 1969 Temmuz ayında çıktı. Baskı işini VATAN matbaasında yapıyorduk. İŞÇİ-KÖYLÜ yazı kadrosunda aktif olarak işçi kesiminin kesif bulunduğu bölgelerde, kalabalık yerlerde gecekondu muhitlerinde elden FKF militanlarına sattırıyorduk. Böylece gençliği aynı zamanda kitlelere yakınlaşmasını, çalışan yığınların meselelerini yakından görmelerini biraz da olsa sağlamak istiyorduk. Ayrıca Anadolu'nun muhtelif yerlerinde devrimci bir görev olarak bu gazeteyi satan ve dağıtanlarla gönderiyorduk. Bunlar yüz'ün üzerindedir. Bunlardan önemli sayıda dağıtım yapanlar ÇORUM GENÇLİK DERNEĞİ, ADANA TÖS Başkanı Emin TUNÇBİLEK, TARSUS FİKİR KULÜBÜ başkanı

Teoman GÖZGÜN, SÖKE'de Hüseyin KAYA idi. Yaz aylarında memleketlerine giden FKF'li gençler vasıtasıyla da bu gazetenin Anadolu'ya dağıtılmasını sağlıyorduk. Yurt dışındaki dağıtımları ise Nürnberg'te Deniz KAVUKÇUOĞLU, Münih'te Yıldırım DAĞYELİ, Berlin'de Güner YÜREKLİK, Heilderberg'de Metin GÜNDAY, Viyana'da Kamil SEDAT sağlıyorlardı. Gazete benim Ankara'dan getirdiğim yazıların, Özel İNANÇ tarafından mizanpaj ve teknik işleri tamamlanarak çıkarılıyordu. Bu yazı kadrosunun dışında dışardan da Ataol BEHRAMOĞLU, Türkkaya ATAÖV, Erdoğan ALKAN, Hüseyin KAYA (Söke'den), Ali ERALP (Bartın'da öğretmen) gibi şahıslardan da imzalı yazılar alıyorduk. Gazete Şubat 1970'de 11. sayı sonuna kadar İstanbul'da bu şekilde çıkarıldı. İstanbul'da gazeteyi Cağaloğlu'ndaki TÜRK SOLU bürosundan yönetiyorduk. 11. sayıdan sonra Ankara'da ULUS matbaasıyla anlaşarak Ankara'da baskı işini sağladık (Bu konuya PDA hareketi sırasında ayrıca değineceğim).

SOSYALİST AYDINLIK'taki bölünme: TİP ve FKF içindeki mücadele döneminde TÜRK SOLU ve AYDINLIK dergileri etrafında bir grup teşekkül etti. Benim de dahil bulunduğum bu grup kendimize DEVRİMCİ veya PROLETER DEVRİMCİ grup diyorduk. Bizim dışımızdaki devrimciler tarafından Mihri BELLİ grubu olarak da anılıyorduk. Esasında TÜRK SOLU ve AYDINLIK, FKF, DEMOKRATİK DEVRİM DERNEĞİ bu grubun çevresinde oluşmuştur. TÜRK SOLU ve AYDINLIK kadrolarını yukarıda anlatmıştım. Son FKF kadrosu ise, Başkan Yusuf KÜPELİ, sekreter Ruhi KOÇ, üye Tunçtekin ÖZKARAR, Mustafa ULUSOY, Münir AKTOLGA ve Tuncer EŞSİZHAN'dan meydana geliyordu. DEMOKRATİK DEVRİM DERNEĞİ İstanbul'da Kemal İŞLER ve TÜRK SOLU çevresi, Ankara'da Niyazi AĞIRNASLI tarafından temsil ediliyordu. Bunlardan başka Deniz GEZMİŞ, Mahir ÇAYAN, Atilla SARP ve Muzaffer ERDOST da bu çevreye dahildi.

AYRILIK SEBEPLERİ:

Mihri BELLİ ile aramızdaki ilk önemli fikir ayrılığı TİP'e karşı davranış noktasından başlar. Mihri BELLİ yayın organlarından 1969 seçimlerinde hiç bir partiye oy verilmemesi çağrısında bulunmamız görüşündeydi.

Çünkü TİP tamamen oportünist burjuva yoluna batmış ve emekçilerden böyle bir partiye oy verilmesini istemek' onları aldatmaktır. Şahin ALPAY, Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Ömer ÖZERTURGUT ve benim görüşümüz ise, evet TİP gerçekten oportünist bir yönetimin elindedir. Fakat tabanda birçok dürüst devrimci vardır; hiç bir partiye oy vermemek AP gibi gerici partilerin işine yaradığı gibi TİP tabanındaki unsurların da bize tepki duymalarına akim kalır. Biz TİP yöneticilerini değil TİP örgütünü desteklemeliyiz. Çünkü bugün Türkiye'deki sosyalist birikim geniş, ölçüde o zamanlar bu örgüt tabanında toplanmıştır. Ayrıca seçimde TİP'i desteklerken bunu niçin yaptığımızı belirtmek suretiyle karşısında olduğumuz TİP yöneticilerinin gerçek yüzünü de tabana açıklamış oluruz. Neticede Mihri BELLİ bizim görüşlerimizi kabul etti. Ve gerek TÜRK SOLU'nda gerekse SOSYALİST AYDINLIK'da TİP'i örgüt olarak desteklemeliyiz başlıklı yazıyı hazırlayarak imzasıyla yayınladı. Vahap ve Seyhan ERDOĞDU da aktif bir tutum göstermemekle beraber son karara uydular. Asıl bölünmede etkin olan temel ayrılık noktamız KİTLE ÇİZGİSİ sorunuydu. Bize göre, Türkiye'deki devrimci hareket önemli bir noktaya gelmiştir. Ya işçi köylü ve diğer halk yığınları ile kaynaşarak devrimi

başarıya ulaştıracak maddi bir kuvvet haline geleceğiz veya kitlelerden kopup bir aydınlar ve gençlik hareketi seviyesinde kalınacaktır. Bu halde ise mücadele bazen anarşizme, bazen de teslimiyetçiliğe başlar. Nitekim gençlik hareketi içinde bazı terörist ve anarşist küçük burjuva akımları doğuyor ve biz bunlara AYDINLIK yayınlarında işaret ederek eleştiriyorduk (1969 8. ve 9. sayılı AYDINLIK'lar). Bizim bu eleştirilerimiz İstanbul'da içlerinde Deniz GEZMİŞ'jn de bulunduğu DÖB çevresindekilerin tepkisine yol açtı. Mihri BELLİ ise sol kanat gençliği içerisindeki bu sürtüşmelerin olmamasını ve fikir ayrılıklarının çatışmalara yol açmamasını sağlamaya çalıştı. Tabiatıyla ayrılık meseleleri Çözülmedikçe böyle bir birlik suni olacaktı ve nitekim böyle oldu. Çatışma giderek derinleşti. AYDINLIK 12. sayısında biz yazı kurulu üyeleri olarak

«PROLETER DEVRİMCİ SAFLARI ÇELİKLEŞTİRELİM» başlıklı bir bildiri yayınladık. Bu bildiride özetle; devrimci hareket içerisinden çıkan sol anarşizm eğilimlerin harekete olan zararından, bunları gidermek için gençliğin işçi köylü kitleleri içinde mücadeleye sokmak gerektiğine, hatalı eğilimlerin ileride daha da büyüyerek ağır zararlara yol açacağına dikkat edilmesine işaret etmiştik. Bu bildiriyi yayınlamakla artık Mihri BELLİ ile aramızdaki bağları hemen hemen tamamen koparmış olduk. Bunun sonucunda Mihri BELLİ, Vahap ERDOĞDU, Seyhan ER-DOĞDU ayrı bir kanadı oluşturdular. Yazı kurulunun diğer üyeleri olan Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Şahin ALPAY, Gün ZİLELİ, Ömer ÖZERTURGUT, Cengiz ÇANDAR, Atıl ANT ve ben diğer kanadı teşkil ettik. Son FKF kurultayı, DEV-GENÇ'in meydana gelişi (Ekim 1969): Yazı kurulunda bu ihtilaflar derinleşirken FKF içinde doğan ihtilaf da büyüyordu. İstanbul'da DÖB grubu (Mustafa GÜRKAN, Mustafa ZÜLKADİROĞLU, Cihan ALPTEKİN) Ankara'dan Münir AKTOLGA, Mahir ÇAYAN, irfan UÇAR, Hüseyin CEVAHİR, Atilla SARP, Hüseyin ONUR, Ruhi KOÇ, Mustafa Kemal ÇAMKIRAN, FKF içindeki bizim görüşlerimize karşı olan grubu oluşturdular. Sonradan PDA hareketi içinde birleşecek olanların safında ise İTÜ'den Tarık ALMAÇ, İstanbul Tıp'tan Ömer GÜVEN, İstanbul Orman F. den Fahri ARAL, Ankara'dan Hacettepe'den Nurettin ÖZTÜRK, SBF'den Oral ÇALIŞLAR, Ziraat Fak.den Tunç Çetin ÖZKARAR, Hukuk'tan Tuncer EŞSİZHAN, Atıl ANT, Basın yayından Aktan İNCE ve diğer AYDINLIK kadrosu mensupları. Karşı taraf bizim kitle çizgisi diye savunduğumuz görüşleri «kitle kuyrukçuluğu» olduğunu ileri sürerek eleştiride bulundu. Her iki taraf birbirini proletarya önderliğini reddetmekle itham ediyordu. Kurultay sonunda gruplar arasında uzlaşma oldu ve tek bir liste yapıldı. Böylece Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV- GENÇ) adını alan eski FKF yürütme kurulundan 5 kişi bizim taraftan, 4 kişi de karşı taraftan üye girmiş oldu. DEV-GENÇ Merkez Yürütme Kuruluna giren ve bilahare PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK hareketi safında yer alacak olan Ömer ÖZERTURGUT, Oral ÇALIŞLAR, Aktan İNCE, Gün ZİLELİ, Ergün AYDINOĞLU, karşı taraftakiler ise Atilla SARP, Tuncay ÇELEN, İrfan UÇAR ve ismini hatırlayamadığım bir diğeri idi. Bunlardan Ergün AYDINOĞLU daha önce Mihri BELLİ safına geçmişti. Şubat 1970'de yapılan genel yönetim kurulu toplantısında ise, PDA safında yer alanlar tasfiye edildiler ve FKF (yeni adıyla DEV GENÇ) kesin olarak AYDINLIK SOSYALİST DERGİ taraftarlarının eline geçti. Yani Mihri Belli'nin başında bulunduğu grubun hakimiyetine girdi. Bu bölünmeler, biri AYDINLIK SOSYALiST DERGİ, diğeri AYDINLIK PROLETER DEVRİMCİ dergi şeklinde iki ayrı AYDINLIK dergisi yayınlamasıyla zirve noktasına çıktı ve kesin bölünme oldu. Münir AKTOLGA, 1969 sonunda SOSYALİST AYDINLIK DERGİ'ye ait elindeki sahiplik belgesiyle bu dergiye el koyunca yazı kurulu üyesi olan yukarıda isimlerini zikrettiğim 7 kişi bu dergiden ayrılarak Ocak 1970'den itibaren PDA dergisini çıkarmaya başladılar.

SORULDU: PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK dergisi dönemindeki faaliyetleriniz ve PDA hareketi hakkındaki bildiklerinizi anlatınız:

PDA ilk yazı kurulu Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Şahin ALPAY, Ömer ÖZERTURGUT, Gün ZİLELİ, Cengiz ÇANDAR, Atıl ANT ve benden teşekkül ediyordu. Derginin yayın süresi içinde muhtelif dönemlerde yazı kurulumuza şu şahıslar girip çıkmışlardır: Halil BERKTAY (Sıkıyönetimin ilanına kadar kaldı), Hasan YALÇIN (Sıkıyönetimin ilanına kadar kaldı), Nuri ÇOLAKOĞLU (Yayından 5-6 ay kadar sonra girdi. Sıkıyönetimin ilanına kadar kaldı), Oral ÇALIŞLAR (Sıkıyönetimin ilanından 4-5 ay kadar önce yararlı olmadığından çıkarıldı), Ferit İLSEVER (Sıkıyönetime 4-5 ay kadar girdi ve sonuna kadar kaldı), Atıl ANT (ilk yayından 4 ay sonra yararlı olmadığı için harekette kalmakla beraber yazı kurulundan çıkarıldı), Erdoğan GÜÇBİLMEZ (1970 Kasım'ından mevcut tutumumuzun sorumluluğunu paylaşamayacağım söyleyerek yazı kurulundan ayrıldı), Hüsamettin KURULTAY (2-3 ay kadar bulundu), Cüneyt AKALIN , (Sıkıyönetime kadar kaldı), Aydoğan BÜYÜKÖZDEN ve Ömer MADRA (Son 3 ay müşavir üye olarak zaman zaman toplantılara katıldılar). Böylece bizim görüşlerimizi yansıtan biri PDA diğeri İŞÇİ-KÖYLÜ olmak üzere iki yayın organına sahip olmuştuk. Fakat her iki yayın organının aynı yazı kurulunun yönetimi zor olduğundan her iki yayın organında ise ayrı redaksiyon komiteleri kuruldu. 3 er kişilik olan bu komitelere muhtelif zamanlarda, muhtelif kişiler katılmışlardı. Bu şahıslar şunlardır: PDA redaksiyon komitesine katılanlar: Doğu PERİNÇEK, Erdoğan GÜÇBİLMEZ, Şahin ALPAY, Halil BERKTAY; İŞÇİ KÖYLÜ redaksiyon komitesine katılanlar ise Nuri ÇOLAKOĞLU, Hasan YALÇIN, Şahin ALPAY, Doğu PERİNÇEK, Gün ZİLELİ ve Ferit İLSEVER idi. Bu iki redaksiyon komitesi arasındaki irtibatı ise İRTİBAT KOMİTESİ sağlıyordu. İRTİBAT KOMİTESİ; Haşan YALÇIN, Gün ZİLELİ ve benden teşekkül ediyordu. Bunların dışında Gençlik, İşçi ve Köylü meseleleri ile ilgili komiteler de kurulmuştu. Bunların görevi gençlik, işçi ve köylü olayları ve sorunlarını izleyerek bunlarla ilgili haberleri toplayıp taslak halinde yazı kurullarına vermektir. Gençlikte: Kerim ÖZTÜRK, Ercan ENÇ ve İlker AĞACA, İşçide: Ferit İLSEVER, Nuri TÜRKEEŞ, Mehmet Ali ZARİFOĞLU ve Leon MAFYAN; Köylüde de: Gün ZİLELİ ve Cüneyt AKALIN.

PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK'da Şubat 1970 tarihinden itibaren eğitim çalışmaları yapıldı. İlk önceleri dergi bürosunda yapılan eğitim çalışmaları, haftada bir salı akşamlan idi. Bu çalışmalar için daha sonra Hukuk Kurumu salonu temin edildi. Bu salonun temin edilmesi ifademin Muammer AKSOY ile ilgili bölümünde açıklanmıştır. Eğitim çalışmalarında SOVYETLER BİRLİĞİ KOMÜNİST PARTİSİ TARİHİ adlı kitabın bölümleriyle MAO ZEDUNG'un eserlerinden mürekkep bir program uygulanırdı. Bu çalışmalarımızla ilgili program PDA'da yayınlanmıştı. Bu eğitim çalışmaları sırasında her çalışmadan önce Türkiye'deki muhtelif olaylar üzerine kısa tahliller de yapılırdı. •Genellikle aktüel konuları ele alırdık. Bunlardan başka konferanslar da verilirdi. Hatırımda kaldığına göre Prof. Bahri SAVCI ve Suphi KARAMAN güçbirliği konusunda, Korkut BORATAV ise Sosyalist ekonominin inşası üzerine konferanslar verdiler.

İŞÇİ KÖYLÜ ÇALIŞMA KOMİTELERİ:

PDA'nın 22. sayısında okuyucularımıza bir çağırı yaparak dergiyi arkadaşlarıyla birlikte toplanıp incelemelerini, toplu eleştiriler yapıp bize yollamalarını istedik. Böylece ilkel tarzda da olsa işçi ve köylüyü ve de gençleri kolektif çalışmaya sokmak ve' örgütlemek istiyorduk. Bu çağırımız üzerine birçok arkadaş dergi ve gazetenin incelenmesini gruplar kurarak yaptılar. Bu çalışmaları mahallinde organize eden genç arkadaşlarımız döndüklerinde bu çalışmalar hakkında eğitim seminerlerinde izahat veriyorlar, bu izahatlar dergide ve gazetede yayınlanıyordu. PDA hareketine katılan hemen bütün arkadaşlar bu köy çalışmalarına gitmişlerdir. Ayrıca, muhtelif üretim bölgelerinde örneğin Çorum'da haşhaş mitingi, Antep'de fıstık mitingi, Söke'de toprak reformu ve bağımsızlık mitingi, tütün mitingleri, çay mitinglerine de devrimci arkadaşları gruplar halinde yolluyorduk. Dergide yazı kurulu dışındaki muhtelif işleri yapmak üzere bir büromuz vardı.

Adakale sok. 28/1 no.da çalışan bir büroda DTCF'den Hüsamettin KURULTAY, Ömer PARLAR, Mürüvvet ENÇ ve isimlerini hatırlayamadığım diğer bazı elemanlar çalışırlardı.


BÖLÜM 2 için lütfen tıklayınız...





FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk İnterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50