 ABD ve Türkiye ilişkileri son yıllarda gerek ekonomik ve gerekse askeri alanda çok iyi bir düzeye geldi. Türkiye'nin NATO'nun büyüme planları içinde Avrupa, Orta-Doğu ve Asya'ya uzanan bir köprü olması, Irak'ın Türkiye üzerinden kontrolü, ayrıca Körfez Savaşından sonra ABD'nin Orta-Doğu da artan pazar payının korunması ve İsrail'in ve ABD yanlısı diğer devletlerin varlığını daha güvenli sürdürmesi amaçlı oluşturulan, Türkiye, İsrail ve Ürdün askeri işbirliği ve bütün bu gelişmeler, Türkiye'nin ABD nezdinde önemini çok arttırdı.
ABD firmaları enerji ve telekomünikasyonda Türkiye'de milyar dolarlık yatırımlara giriştiler. Daha da önemlisi; ABD'nin ve dünyanın Arap Dünyasına olan petrol bağımlılığını azaltacak girişimlerden biri olan yeni Türki Cumhuriyetlerin petrolünun Türkiye üzerinden Akdeniz'e petrol boru hattı ile aktarılması projesi Türkiye'nin önemini daha da arttırdı.
Bence, bütün bu gelişmeler bazı çıkar çevrelerini çok rahatsız etti. Günümüzde hala politikalar petrole endeksli yapıldığına göre; benim senaryoma göre Türki Cumhuriyetlerin petrolünü, maliyetlerini ucuzlatmak için, İran üzerinden denize aktarmak isteyen petrol şirketleri Türkiye ile ABD arasını açarak, ABD'nin İran'a daha da yakınlaşmasını ve İran'a
ambargoyu kaldırmasını istiyorlar. Nitekim, okuduğum bir makalede 'Bush' Başkan olduğu takdirde petrol şirketlerine böyle bir söz verdiğini yazıyor.
Ayrıca Kafkas ve Azeri petrolü boru hattı İran'a ulaşmak için Ermenistan üzerinden geçeceğinden burada Ermenistan'ın da menfaati söz konusu olmaktadır.
Türkiye ile ABD arasını açacak, maymuncuk anahtar sorun ise; Türkiye'nin hassas olduğu Ermeni sorunu! Her ABD seçiminde olduğu gibi gündeme getirildi. Fakat bu sefer yukarıda açıkladığım bence nedenlerden dolayı Temsilciler Meclisi'nde kabul edildi.
Okuduğum habere göre de Perşembe günü (28 Eylül 2000) asıl oylama yapılacak. Türkiye ise lobi şirketleri aracılığı ve ve medyada yazan bazı yaptırımlardan bahsederek. Ermeni soykırım meselesinin kabulünü engellemeye çalışıyor. İnşallah başarılı olur.
Fakat Türkiye hep palyatif çözümlere başvuruyor. Bu meseleyi köklü bir şekilde çözmeye çaba harcamıyor. Örneğin, hem bu işi tarihçilere bırakın diyor hem de bu konuda ne yapılması gerektiğine açıklama getirmiyor. En azından kamuoyunu bilgilendirmiyor.
Türkiye arşivlerini yerli ve yabancı tarihçilere inceletip, bunu medya ve her türlü iletişim aracı ile dünya kamu oyuna açıklamalı. Bunun için de bu olayı finanse etmeli. Yoksa durduk yerde kim ve nasıl bu işi gerçekleştirebilir. Bu olayın maliyetinden de kaçmamalı, çünkü ileride daha büyük maliyetlere mal olabilir.
Bu olayı şu veya bu şekilde halletse bile yarın bir şekilde tekrar gündeme gelebilir. Sıcağı sıcağına bu girişimlere başlamalı ve bir proses olarak yönetmeli.
Daha fazla gerçeklere sessiz kalması ucuz yoldan suçlanmasına neden olmaktadır.
Ahmet CoÅŸar
--------------------------------------------------------------------------------------
Bu sayfa "Konuk Yazarımız" tarafından yazılmıştır. Anadolu Türk İnterneti, okuyucularının olumlu ve seviyeli yazılarına her zaman açıktır. Atin'de yayınlanmasını istediğiniz yazıları lütfen bize iletin. Açık kimliğinizi veya takma bir ismi kullanabilirsiniz. Görüş ve düşüncesi ne olursa olsun, hakaret ve küfür içermeyen, seviyeli bir şekilde yazılmış yazıları yayınlayacağımızdan şüphe duymayın. Konuk yazarlara ait yazıların yayınlanması, bu yazılardaki görüşlerin Anadolu Türk İnterneti'nce paylaşıldığı veya paylaşılmadığını yansıtmaz. ATİN.
|
