Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

MİT, Psikoloji ve Ruh Sağlığı

29/9/2000 - 11:00 - AtinÄ°lgili BaÄŸlantı Yorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

Ä°stifaya Zorlanan Psikolog

Uğraş konusu "insan" olan işlerde, özellikle istihbaratta "psikoloji ilmi" önemli.

Hem istihbarat teşkilatının konusu olan kişiler, hem de orada görev yapanlar bakımından.


Ä°stihbarat ve Psikoloji
Süper ülkelerin istihbarat teşkilatlarının, yanaşmayı, yani angaje edip kendi leyhlerine çalıştırmayı düşündükleri önemli hedeflerin telefon veya ev dinleme raporlarını, bir uzmanın psikolojik süzgeçinden geçirdikleri bir vakıa.

Bu şekilde, o şahsın sıkıntıları, ailevi ve mesleki sorunları, kızgınlıkları, zaafları ortaya çıkıyor. Yaklaşma zamanının seçilmesinde şahsın o andaki psikolojik durumu önem arzediyor.

Sovyet'ler bu yöntemi kullanıyor mu bilmiyoruz ama, yurt dışında, özellikle gelişmiş batı ülkelerinde görev yapmış birçok MİT ve dışişleri mensubunun bu testlere tabi tutulduğu muhakkak.

Diğer taraftan bu meslekleri icra eden kişilerin, yani istihbaratçıların psilolojik durumu da önemli. En azından yeni alınacak personelin böyle bir süzgeçten geçmesinde büyük yarar var..


MÄ°T'in PsikoloÄŸu
MİT'e 5-6 yıl önce, ODTÜ mezunu genç bir hanım psikolog alınmıştı. MİT Personel Başkanlığında başarılı çalışmaları ile teşkilata değişik bir bakış açısı getiren bu genç psikolog, ilk günlerde, uluslararası alanda uygulanan bazı testlerle, ünitelerin başarısı, verimliliği, amir memur ilişkileri, işin sevilerek yapılıp yapılmadığı gibi ölçümler yapıyordu.

Bu araştırmaların birinde, MİT karargahında, başında olduğum ünite en verimli çalışan, memurlarının amirine güvendiği ve saygı duyduğu, severek çalıştığı ünitelerden biri olarak ortaya çıkmıştı.

Hanım psikolog, daha sonraları, hedef şahısları ve elemanları, mevcut belge ve bilgiler ışığında inceleyerek, onların ruh sağlıkları ve kişilikleri hakkında bir değerlendirmeye varabilecek, "indirect assessment" yani "dolaylı değerlendirme" diye bir akademik projeye başlatmıştı.

İki-üç ay kadar önce Personel Başkanı Sadi Sağdam, psikolog hanımı makamına çağırarak önemli bir görev tevdi etmiş.


Personel Başkanı
Sadi Sağdam, eski Bursa Bölge Başkanı. Yani Erol Evcil'in faaliyetlerinin en kesif olduğu dönemde MİT'in Bursa'daki başı. O dönemde Evcil hakkında ısrarla bilgi istenmesine rağmen, iki üç satırlık yazılarla işi geçiştirenlerden. Daha önce uzun yıllar Fransa'da kalmıştı. O tarihlerde onun hakkında en çok konuşulan konu Ermeni asıllı Fransız dostu idi. Esasında normal emekliliği geldiğinden Bursa'dan emekli olması lazımdı. Ancak Atasagun onu Personel Başkanlığına getirdi ve birer senelik uzatmalarla uzatmaları oynayarak MİT'in Personel Politikasını yönlendiriyor.

Evet, Sadi Sağdam'ın psikolog hanıma tevdi ettiği görev, MİT'in başındakilerinin, teşkilatın değil ama kendilerinin "hedefi" gördükleri "Mehmet Eymür'ün psikolojik değerlendirmesi".

Psikolog hanım böyle bir istek karşısında şaşırıyor. "Bu konuda objektif olamayacağını ve psikoloji biliminde objektifliğin temel kural olduğunu" söylüyor, ama nafile.

Sadi Sağdam, bunun bizzat müsteşarın verdiği bir görev olduğunu ve yapması gerektiğini belirtiyor.

Dinleme raporları, kaynaklardan gelen bilgiler, gazete ve web sayfasındaki yazılar koca bir dosya halinde psikolog hanıma veriliyor.

MİT Müsteşarı ve yaltakçılarına göre ben ya deliyim veya başka ülkeler için çalışan bir ajan. Başka şekil yok.


Eymür Deli mi?
Öyle ya, adam çıkmış web sayfasından bir sürü pislik, soygun, cinayet anlatıyor, bu akıllı adamın işi mi?

Onların bizi anlamasını beklemiyoruz. Zira onların temsil ettiği zihniyetle aramızda o kadar büyük uçurum var ki.

Ne ise, psikolog hanım, 10-15 gün kadar çalıştıktan sonra raporunu veriyor. MİT'deki idealist genç kadrolardaki birçok arkadaşı gibi Mehmet Eymür'e, saygı ve sempati ile baksa da görevini yaparken objektif olmaya çalışıyor.

Raporu verişinin ertesi haftası "psikolog olarak beklentilere cevap veremediği" gerekçesiyle görevden alınarak, Personel Başkanlığında, mesleğinle hiç bir ilgisi olmayan sıradan bir göreve veriliyor.

Yıllık izne çıkan psikolog hanım, uzun uzun düşünme imkanı buluyor. Şevk içinde ve idealist bir düşünce ile çalıştığı teşkilatta artık duramayacağını anlıyor. İzin dönüşünde, ayrılmadan önce müsteşarla görüşmek istiyor. Bir kaç kez tekrarladığı bu dileği geri çevriliyor.

Yani koskoca bir teşkilatın başı, 5-6 yıllık bir memurun yüzüne, en azından onun gözlerinin içine bakarak "ben böyle takdir ettim, siz beklentilerimi karşılayamadınız" demek cesaretini gösteremiyor.

Birkaç gün önce istifa dilekçesini veren genç psikolog, yapılan haksızlıkları Allaha havale ederek teşkilattan ayrılıyor. Akademik yaşantısına dönüyor.

Peki ne yazmış psikolog hanım da müsteşarı ve avenesini bu kadar kızdırmış, şimşekleri üzerine çekmiş.


Doğruları Söylemekten Korkmayın
Öğrendiğimiz kadarı ile hayli uzun ve kapsamlı olan bu raporda özetle "Eymür'ün ruh sağlığının yerine olduğunu, herhangi bir kişilik bozukluğu belirtisinin görülmediğini" yazmış.

Bununla da kalmamış, raporunda, Eymür'ün benimsediği "Gerçekleri söylemekten korkmayın" felsefesinin, kuvvetli bir şahsiyet belirtisi olduğunu açıklamış.

Eh, Eymür hakkında, "delidir" raporu bekleyen Atasagun kızmasın da ne yapsın?

Geçenlerde de yine bana yakın çalışan ve benden sonra ayrılmaya zorlanan bir memurumun o yokken evine gizlice girip "illegal arama" yapmışlar, belki de dinleme araçları filan yerleştirmişler. Teşkilata ait bir evrak filan bulsalar, defterini dürecekler. Ancak eve girenlerden biri evde gözlüğünü unutmuş. Bunun üzerine tecrübeli eski MİT görevlisi "Savcılığa" giderek şikayetçi olmuş.

Bana hala neden Türkiye'de yaşamıyorsun diye soran var mı?

Milli İstihbarat Teşkilatı gibi önemli bir teşkilatın başındakinin, yetkilerini bu kadar kişisel amaçlarla kullanması tehlikeli bir sendromun habercisi.


Ruh Sağlığı
Görülüyor ki Atasagun ciddi bir ruhsal sıkıntı ve vicdani hesaplaşma baskısı altında. Makamını korumak uğruna yaptığı birçok kanunsuz ve gayri ahlaki işlem, kendisini rahatsız ediyor. Bu duygu ciddi ve büyük bir strese sebep oluyor. Bu stres, yani insanın kendisini doğru bulmamasından kaynaklanan baskı, ruh sağlığı için çok tehlikeli. Bu baskı, Atasagun'da görüldüğü gibi uykusuzluk sorunları, mide barsak rahatsızlıkları ve başağrısı gibi semptomlar gösteriyor. Giderek vücut direncinin düşmesi, onu ruhen de ciddi biçimde bitkin düşürüyor. Bu ruhsal döngü, Eymür gibi en çok kötülük ettiği kişileri, yaşadığı olumsuzlukların kaynağı gibi görmesine ve onlara gittikçe artan bir şekilde kin beslemesine neden oluyor. O artık birbirine dolanmış ve bir yumak olmuş birçok olayı birbirinden ayırmak ve temizlemek imkanına sahip değil. "Acıyı yok etme güdüsü" gibi vicdanını rahatsız eden kişilere karşı içinde büyüttüğü kin, ruh sağlığını gittikçe bozarak onu daha büyük hatalara itecek, asla huzura erişemeyecek.


Güçlerini ve saygınlıklararını yitirmiş, sadece bulundukları pozisyonun gücünden ve saygınlığından başka bir şeyleri kalmamış bu yöneticilerin, bu kadar önemli bir kurumun başında olması ve bu kurumun bu kadar denetimsiz bırakılması, Türkiye için büyük bir şanssızlıktır.




FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk Ä°nterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50