Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

Gelecek İçin Geçmişi Sorgulamak Lazım

4/7/2000 - 11:00 - AtinYorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

YEŞİL'in sorgusu ile ilgili yazılara, belli kişiler hariç, olumlu tepkiler aldık.

Gazete haberlerine göre Mehmet AĞAR, bizi mahkemeye vereceğini söylemiş. Verebilir, bu en doğal hakkıdır. Eğer ona iftira ettiğimiz, düzmece hikayeler uydurduğumuz gibi bir husus ortaya çıkarsa, tabiki cezamıza razı oluruz. Ancak acele etmemesini ve anlatacaklarımızın tamamlanmasını beklemesini salık veriyoruz.

Devletin üniformasını taşıyıp, suç işliyenlerin, diğerlerinden 3 kat, 5 kat daha suçlu olduğunu düşünüyoruz. İnsan hem polis hem de gangester olmamalı.

Keza, devletin yönetimi ellerine teslim edilenleri de öyle. Ama gördüğümüz kadarıyla tatbikat tam tersine. Üsttekiler aklanırken, altta kalanın canı çıksın mantığı geçerli.

YEŞİL'le ilgili yazı üzerine, bariscuhadar@hotmail.com  icq no : 7761380 adresini kullanan, Yeditepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde okuyan, kendini devrimci olarak tanıtan Barış CUHADIR isimli birisinden peşpeşe 3 adet e-mail geldi.

Ä°lk mektup Ä°ngilizce:

"U.S. hegemony and Pupets

I sent this e-mail for you, who sent itself to exile. Someone says that person who sent to exile it lost its universal sense in terms of science. If you critize U.S. as you critize Turkey, in %1 , than you'll be killed by a CIA or one of these motherfu..er institutions. Do not forget to see some of those attachments!!... SPIRIT OF TURKEY"

Tercümesi:

ABD hegamonyası ve kuklalar

Bu e-maili, kendini sürgün eden sana yolluyorum. Sürgüne gönderilen kişilerin ilmi olarak evrensel duygularını kaybettiği söyleniyor. Türkiye'yi kritik ettiğinin %1'i kadar ABD'yi kritize edersen CIA veya anası... miş kurumlardan biri tarafından öldürülürsün. Ekli dökümanlara bakmayaı unutma. Türkiye'nin Yüreği (Ruhu) -Ekli dökümanlarda kendi devrimci yazıları var.-

Ä°kinci mektup da Ä°ngilizce:

"Urgent message. from Turkey

Windows detected that you may suffer from having small penis!!...

Is it true or false? If false, please visit http://siyasetbilimi.8k.com/"

Tercümesi:

Türkiye'den acil mesaj

Windows küçük penise sahip olduğunuzdan şikayetçi olduğunuzu tespit etti. Doğru mu, değilmi? Değilse http://siyasetbilimi.8k.com/ 'u lütfen ziyaret edin.

Üçüncü mektup Türkçe:

"ABD ortadogu politikalarindan bahset KUKLA!... vatan hainisin sen...

sen adam olsaydın zaten ABD'ye kaçmazdın, ABD'ye kaçtın bütün evrenselliğini kaybettin ABD'nin köpeği oldun zaten baştan öyleydinya neyse!... hepinizin planları fos çıkacak, ABD'nin götüne tekmeyi biz Devrimci gençler vuracağız!"

Evet, YEŞİL'le ilgili yazılardan dolayı bize, çok kolay bir şekilde vatan hainliğini yakıştıran, İngilizce kunuşmaya meraklı bir devrimci ! Yine de açık kimliğini verme medeni cesaretini gösterdiği için kutlamak lazım.

Aferin Barış, Türkiye seninle gurur duyacak....

DGM Soruşturması

Gazetelerde yer alan haberlere göre Ankara DGM Savcılığı yayınımızla ilgili soruşturma açmış. Savcı "MİT'in suç olan konuları bize bildirme görevi var" demiş.

Bu çok doğru.

MİT'in suç örtme gibi bir görevi olmadığını biz de çeşitli vesilelerle dile getirdik. Sadece İnternetteki Site'de değil, Danıştay Başkanlığına verilen dilekçelerde ve İstanbul DGM'ye muhtelif tarihlerde verdiğimiz ifadelerde de suç duyurusunda bulunduk, bu iddiaların belge ve bilgilerinin MİT'de bulunduğunu belirttik. Dikkate alınmadı, bu konuda ifademize bile müracaat edilmedi.

Bu bakımdan, gazetelere intikal eden haber doğruysa, Ankara DGM Başsavcı Vekili Talat Şalk'ın soruşturmasını olumlu bir adım olarak niteliyoruz.

Endişemiz, Sayın Savcı'nın, soruşturma sırasında "suç olan konuları bildirme sorumluluğu" ile çelişen yasal bir düzenleme, yani 2937 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 27.nci maddesi ile karşı karşıya kalması. Bu madde, her hangi bir ayırım yapmadan, MİT'e ait her türlü bilgi ve belgeyi gizli olarak nitelediği gibi, bunların açıklanmasına da cezai müeyyideler getiriyor.

MİT'teki gazete küpürleri bile "gizlilik" damgası taşıdığından, bu maddeye göre onlardan bahsetmek bile suç sayılabilir.

Şahsıma yönelik yalan ve iftiralara karşı savunma amaçlı yaptığım bazı açıklamalar, MİT tarafından bu madde kapsamında mütalaa edildiğinden, hakkımda Ankara DGM'de bir diğer dava açılmıştı.

Bilmiyorum, suçun açıklanmasını engelliyen, bu konuda "şahitlik" etmeyi bile izne tabi kılan ve diğer kanunlarla çelişen bu kanun maddeleri, anayasaya ve kanunların temel ruhuna uygun mu?

DeÄŸiÅŸen Ne?

Mesleğe girdiğimde, yeni bir otomobil gibi pırıl pırıl, hızlı, heyecanlı, iyi niyetli, dostuklara önem veren, işini ve ülkesini seven, açık sözlü, idealist bir memurdum.

Dolu, dolu geçen meslek hayatım boyunca heyecanımı, iyi niyetimi, dostluk anlayışımı kaybetmedim. Ailemi, birlikte yaşadığım insanları ve ülkemi sevdim. Ne kimsenin makamında, ne de parasında, karısında gözüm olmadı. Olanla yetindim, halime şükrettim, dürüst ve açık sözlü oldum.

Hata yapmadım mı?

Yaptım, hem de çok.

Hataların büyüklerini bıraktım, küçüklerinle yola devam ediyorum.

İnsanla hayvanı ayıran en önemli unsurlardan birinin, "insanın kendini kontrol etmesi" olduğunu hatırlıyarak, zaman zaman, kendimi aşan duygularıma gem vurdum.

Bu gün değişen bir şey yok, ben aynı insanım, sadece araba eskidi, sürati azaldı, eski pırıltısı kalmadı...

Bir de tecrübeler, azalan güven duygusu, değerini yitiren dostluklar.

Babam bana "oğlum, hayatta en büyük rütbe tevazudur (alçakgönüllülük), gerisi gelir geçer" derdi. Ondan, mütevazi ve aynı zamanda onurlu olmayı öğrendim.

Yaşadığımız toplumda, saydığım ölçüler artık çok geçerli değilse de, ben bunlarla gurur duyuyorum.

Günümüzde, duygusuzluk, çıkarcılık, yalancılık, açgözlülük, satılmışlık, yalakalık, başkalarını küçük görmek, iftira atmak, başkalarının hakkına saldırmak, çaba sarfetmeden kazanmak gibi becerilere sahip olanların revaçta olduğunu görmek üzüntü verici.

Ondan daha da üzücü olan, iftiralarla bu insanların safhına konmanız.

Bir Şey İspatlamıya Çalışıyorum

Meslek yıllarımın büyük bir bölümü, terörle, organize suçlarla mücadele ile geçti. Her iki kanunsuz faaliyetle mücadelenin, ne kadar acımasız neticeler getirdiğini en iyi yaşıyanlardan biriyim.

Yalın olarak düşünülürse, terörle mücadelede yine de mert bir taraf var. Dostunu ve düşmanını bilebiliyorsun.

Organize suçlar, daha kaypak, daha zor, daha acımasız. Paranın ve menfaat ilişkilerinin insanları satın alma gücü çok yüksek. Bu güç insanın en yakınlarına kadar kara bir bulut gibi girebiliyor.

Terör ve organize suç faaliyeti içiçe olduğunda, yetkili bir makamı da işgal etse, insanın birey olarak mücadeleyi kazanması, hayatta ve ayakta kalması mümkün değil. Zira bu mücadelede her türlü şiddet, ahlaksızlık, tehdit, şantaj ve iftira mevcut.

Ben bu oyunun içinde, yanlız bırakılan bir oyuncuydum ve bunların hepsini tattım.

Bir şeye inanıyorum:

Bir gün namuslu insanlar da namussuzlar kadar cesur olacaklar.

Bir şeyi ispatlamaya çalışıyorum:

Şiddet, tehdit, iftiranın her zaman geçerli olmayacağını.

Bir düşüncem var:

Geçmişi sorgulamadan sağlıklı bir gelecek kurulamayacağı.

Bir mesaj vermek istiyorum.

Terör ve organize suçlarla mücadele edenler, korkmayın, yılmayın, çocuklarımıza daha iyi bir ülke bırakmak hepimizin görevi. Mücadelede yollarının tükenmeyeceğini unutmayın.

Bu Telaş Öldürecek

Bir şiir var, nereden elime geçti bilmiyorum.

Özdemir Asaf'ın "Telaş" şiiri gibi başlayan.

İnternet'teki şiir sitelerinden yazarını sordum, cevap alamadım. Belki de isimsiz biri yazmış. (Not: Yazan'ın Can Dündar olduğu daha sonra belli oldu 26.07.2000)

Yaşamımı hatırlattığı için hoşuma gidiyor. Belki birçok kişi aynı duyguyu paylaşacak.

Sarı Lira Gibi Ömrünü

Yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek,

Bırakın Paris'te ılık rüzgarlarla taratmayı saçlarımızı,

Sevgilimizle doyasıya sohbet bile edemedik biz,

Gözümüz saatte söyleştik hep,

Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık,

Hep yetişilecek bir yerler vardı,

Aranacak adamlar, yapılacak işler.

Bir sonraki günün telaşı bir öncekinin terine bulaştı.

Başkalarının hayatı bizimkini aştı.

Kör karanlıkta çalar saat sesi,

Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu,

Veya yavuklu öpücüğü ile uyanma düşlerini,

Hababam erteledik.

20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını,

30'larda 40'lara, sonra 50'lere...

Öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,

Kuşlukta uyanma fırsatı sunduğunda size,

Artık uyku girmez oluyor gözlerinize.

Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek imkanına kavuştuğunuzda,

Söyleşecek, sevişecek kimse kalmıyor yanınızda,

Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz,

Vakti gelip sandıktan çıkardığınızda,

Bir de bakıyorsunuz ki,

Tedavülden kalkmış...


Can Dündar, 16.6.1999




FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk Ä°nterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50