Çakallar Vadisi
[ 12/2/2005 - 20:53 ]  By Atin  admin@atin.org

Bir gazete "Kurtlar Vadisi" diye başlık atmış. Yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve duyduklarımızın yanında bu dizi zayıf kalır.

Bir gazete "Kurtlar Vadisi" diye başlık atmış. Yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve duyduklarımızın yanında bu dizi zayıf kalır.

Birkaç istisna hariç, sanki aynı orkestra şefinin idaresindeymiş gibi basın Çakıcı ve Kaşif Kozinoğlu'ndan bahsediyor. Ama Şenkal Atasagun için tık yok.

"Atasagun soruşturma başlatmış"

Ha.. haa... haaa...

Biz 6 sene önce, yani 1998'de nasıl olsa bir gün Çakıcı - Atasagun ilişkisinin ortaya çıkacağını söylemiştik. Bu ilişki bal gibi ortaya çıktı ama kör ve sağarlar orkestrası başka hava çalıyor. İsterseniz 24 Ağustos 1998 tarihli Hürriyet Gazetesi'ne bir göz atın. O tarihte görevli olduğumuzu hatırlatmada da yarar var.

Şimdi filmi başa alalım...

Takma isimli bir kişi tarafından bir ihbar mektubu yazılarak belli makamlara yollanmış. Mektupta Nuriş kardeşlerin Cumhurbaşkanımız Sezer'e suikast düzenleyeceği ihbar ediliyormuş. İhbar mektubundaki takma isim Alaattin Çakıcı'nın kullandığı isimlerden biri olduğu için ve Çakıcı'nın Nurişler'le arası da açık olduğundan MİT karargahı bunu Çakıcı'nın yolladığı şeklinde değerlendirmiş.

Neticede gazetelerde yer alan Hakkı Süha Şen, Yargıtay Başkanı, Alaattin Çakıcı ve diğer birçok karışık temaslarından sonra olay çözülmüş ve Atasagun tekamül eden dosyayı ve yanına sağ kolu Kaşif Kozinoğlu'nu alarak Cumhurbaşkanlığı Köşküne arza gitmiş. Söylendiğine göre Cumhurbaşkanı Sezer bu fedakarca çalışmadan çok memnun kalmış, Kaşif'e takdirlerini belirtirken o tarihlerde de görevden alınacağı söylenen Atasagun'a "Ben burada olduğum sürece sen de MİT'in başındasın" demiş. Atasagun'da döndüğünde bunu mesai arkadaşlarına anlatmış.
file:///D:/atin/images/themes/anadolu/space.gif
Bilmenizde yarar var, 2937 sayılı MİT Yasası'na göre, MİT Müsteşarı, MGK'da görüşüldükten sonra Başbakan'ın "inhası" ve Cumhurbaşkanı'nın onayı ile atanabiliyor. Yani Cumhurbaşkanı hayır dediği müddetçe hükümetin oraya bir atama yapması mümkün değil.

Dönelim ihbar mektubumuza...

Böyle bir mektup geldiği zaman konu önemli ise imzasız veya sahte isimli de olsa ciddiyetle üzerinde durulur. Müsteşarlık arşivlerinde ve ilgili ünitelerde mektupta bahsi geçen isimlerle ilgili araştırma yapılır. Daha sonra karargahta elde edilen bilgilerle birlikte ihbar mektubu Ankara, İstanbul gibi mektubun yazıldığı düşünülen veya postalandığı bilinen Bölge Başkanlığına yazı veya kripto talimatı ile yollanır. Bölgeler gerektiğinde polis laboratuarları ile koordine suretiyle el yazısı, daktilo, parmak izi gibi konularda inceleme ve karşılaştırma yaparak olayı çözmeye çalışırlar. Biz zamanında böyle 20-30 yere birden postalanan bir imzasız mektubu, tahkik ederken mektupları alan Postahane görevlisinin hatırlaması üzerine, mektupları eski bir mensubumuzun evinde çalışan bir kadının attığını tespit edip olayı çözmüştük.

MİT Operasyon Başkanlığı Asya ülkeleri Daire Başkanı olan Kaşif Kozinoğlu'nun böyle bir ihbar mektubu ile yakından-uzaktan ilişkisi olmaması gerekir.

Ancak bu konuda Atasagun Kaşif Kozinoğlu'nu görevlendirildiğine göre, bu da MİT-Çakıcı ilişkilerinin gizli bir şekilde devam ettiğini ve bu ilişkilerin Müsteşarın bilgisi dahilinde Kaşif Kozinoğlu tarafından yürütüldüğünü gösterir.

Diğer taraftan böyle önemli bir ihbar ihtiva eden mektup alınca, yapılacak ilk iş eylemi yapacağı ifade eden Nurişler ile görüşüp, en azından ihbarda küçük de olsa bir hakikat payı olup olmadığını incelemek, konuyu açığa çıkararak böyle bir niyet varsa bile, bunu önlemektir.

Müsteşar Atasagun ve Kaşif Kozinoğlu mektubun Çakıcı tarafından yazıldığını belirtiyor. Çakıcı ise böyle bir mektup yazdığını reddediyor. Peki o zaman Atasagun ve Kozinoğlu hangi somut verilerle bu mektubu Çakıcı'nın yazdığını tespit etmişlerdir.

Konu tam bir tiyatro...

Atasagun enerji yolsuzluğuna da adı karışan MİT Daire Başkanı Kozinoğlu için acil soruşturma açıyor ve daha önce "iş gereği" diye niteleyip "elemanımıza güveniyoruz" derken şimdi "İddia edildiği gibi devreye girmişse tabii ki suçludur. Suçluysa cezasını çekecek" diyor.

Atasagun'un gazetecilere verdiği belirtilen bu beyanatta söylediği bazı sözler olayı bütün açıklığı ile ortaya çıkarıyor.

MİT Müsteşarı, yayınlanan Kozinoğlu'nun Enerji Bakanlığı soruşturması çerçevesinde gözaltına alınan işadamı İbrahim Selçuk adına borç tahsilatı yaptığı iddialarını gazetelerden öğrendiğini belirtirken diğer yandan "Zaten bu konuşma da (önceki) soruşturmada vardı. Ama o gözle bakmamıştık. Şimdi yeniden inceleyeceğiz, olaya yeni bir boyut geldi" deyiyor.

İşte telefon konuşması.

- Kimin alacaklı olduğu belli mi?: Belli. İş adamı İbrahim Selçuk.

- Kimin borçlu olduğu belli mi?: O da belli, Cemal Çağala. Cep telefonunun numarası da var.

- Borcun tahsilatı ile uğraşan kim?: MİT Operasyon Başkanlığı Asya ülkeleri Daire Başkanı Kaşif Kozinoğlu.

- Borcu kime tahsil ettirmek istiyor?: Alaattin Çakıcı'ya.

- Borcun hangi yöntemle tahsilini istiyor?: Tehdit, zor kullanma.

- Kozinoğlu bu konuda kime talimat veriyor?: Çakıcı'nın telefonlarının dinlendiğini bildiğinden bu konuda irtibat görevi yapan ve onu Yargıtay başkanı ile de tanıştıran Hakkı Süha Şen'e veriyor.

- Peki bu bir suç mu?: Evet suç.

Şimdi insaf edin. MİT Müsteşarlığına gelmiş bir kişinin bu telefon konuşmasını okuyup değerlendirememesi mümkün mü? Mümkün ise o zaman o makamda işi ne? Hadi o değerlendiremedi, işlerine geldiğinde her şeyi didik didik araştıran Teftiş Kurulu Başkanı ve Müfettişler de mi değerlendirme yapamadılar?

Ortada müşterek bir suç ve örtbas etme durumu var.

Yoksa, İbrahim Selçuk, Kozinoğlu'nun değil de Atasagun'un dostu olmasın...???

Merak etmeyin, nasıl olsa bu da bir gün ortaya çıkar.

"Kozinoğlu karıştıysa cezasını çekecekmiş". Onun için mi her zaman mahkemeye yollanmak istenmeyen memurlar için başvurulan yöntemle yurtdışına, Japonya'ya yollandı.

Atasagun bu beyanları ile muhataplarını aptal yerine koyuyor ama dedim ya orkestra başka havada.

Kozinoğlu'nun kısıtlı dokunulmazlığı varmış. Demek zor, cebir, haraç, tahsilat da dokunulmazlığa tabi imiş.

Belki bir MİT mensubunun bir İnternet sitesine yazdığı, Atasagun ve Kaşif'in MİT'i ne hale getirdiği ile ilgili ikinci mektubu okumadınız.

Kozinoğlu ve Atasagun Mit’i bitirdi


Yazılanların onda biri dahi doğru olsa, durum çok vahim....