Header $articleheadline_he$ "ArticleHeadline" Detay Sayfa Header

 

 

     

 

 

 
2021-08-24

Detay Sayfa

Tüm Dosyaların Listesi

News Database Template Page Example

Analiz 03 - İstihbarata İlk Adımlar

1/8/1991 - 11:03 - Atinİlgili Bağlantı Yorumlar Bu Yazıyı Bir Tanıdığına Yolla Bu Yazıyı Yazdır  

      

Gökhan'la Başlayan Günler

Gökhan fısıldayarak ve işaretlerle sordu. “Birinci sualin üçüncü şıkkının cevabı ne?"

Birinci soru üç şıklıydı:

a) MİT nedir?

b) MAH nedir?

c) NAH nedir?

Ben de fısıldayarak Gökhan'a “Belki dinleniyordur, söyleyemem" dedim.

Biraz sonra Gökhan'a, son soru olan atom çekirdeğinin şematik yapısını sordum. Bana kızgın bir şekilde aynı cevabı verdi. İmtihan olduğumuz odada ikimizin yalnız kaldığı bir sırada kağıdımı kaldırıp Gökhan'a, a) MİT'in “Milli İstihbarat Teşkilatı”, b) MAH'ın “Milli Emniyet Hizmetleri”, c) MAH’ın “Nükleer Araştırma Hizmetleri", olduğunu göstererek kopya verdim ve karşılığında Gökhan'dan atom çekirdeğinin şemasını aldım. Teşkilat'ın Takip Şefliğinde göreve, 1 Ocak 1966'da Gökhan'la birlikte başlamıştık. Çok istememe rağmen babam Mazhar Eymür, kendi çalışırken beni Teşkilata almamıştı. İstanbul ve Bölgesi Merkez Şefliğinden emekli olduktan sonra, pek gönülden onaylamamakla birlikte, Teşkilata girmeme izin verdi. Gökhan, Müsteşarlığın renkli simalarından biri olan Muhasebe Müdürünün oğluydu. Aynı zamanda İstanbul Maslak'taki bir özel kimya yüksekokuluna devam ediyordu. Sportmen yapılı ve fiziği iyi idi. İlk günler bu fiziki yapısı ile takipçiler arasın da müspet bir intiba yarattı. Takipçiler kısa bir zaman sonra samimiyetimiz artınca" başlangıçta beni gözlerinin pek tutmadığını ve “Yine bir torpilli hanım evladı geldi” diye aralarında konuştuklarını söylediler.

İmtihan" esasında bir şakaydı ve “NAH” diye bir kuruluş da mevcut değildi. Bu imtihandan sonra aramıza her katılan yeni memura böyle hoş geldin şakaları yapmak adet haline geldi. Birinci sualin ilk iki şıkkı ile" özellikle kimya okuyan Gökhan için hazırlanmış “atom çekirdeği” hariç" diğer suallerin hiçbir manası yoktu. Cevap verilmesi mümkün olmayan suallerdi. “Baskülün özgül ağırlığı nedir?” “Ytong"un değişim açısı nasıl hesaplanır?” gibi saçma sapan sualler. Göreve başlayalı 20-30 gün olmuştu. Soruları ben hazırlamış" imtihana da Gökhan'la birlikte girmiştim.

Gökhan" nasıl olduysa suallerin hepsini doğru olarak cevaplamıştı. Kağıtları değerlendiren Şube Müdür Yardımcısı ile kıdemli memur" Gökhan"a çok başarılı olduğunu bildirerek tebrik ettiler. Gökhan" diğer bütün takip memurlarının da tebriklerini gururla ve bana muzaffer bir eda ile bakarak kabul etti.

Gökhan bu imtihanın hiçbir zaman şaka olduğunu anlayamadı. İmtihandan bir müddet sonra" bizlerin de teşvikiyle Takip Şube Şefimiz Rıza Albay"a" okuduğu branşa daha uygun olacağı için “MAH”tan" NAH”a nakli” için dilekçe verdi. Tosun da (Rıza Albay)" şakaya katılmıştı. Gökhan'ın dilekçesini paraf edip" işleme konulması için yardımcısına talimat verdi.

Dilekçeden sonra herkes birbirine el ile işaret yaparak" “Gökhan NAH"a geçiyormuş” diye şakalaşmaya başladı.


Gökhan'ın benzer davranışları devam etti. Kısa bir müddet sonra" toplu halde otururken" eski memurlardan biri Gökhan"a ajan numarasını sordu. Gökhan şaşırarak “Ne numarası?” diye bana baktı. Ben başımı sallayarak bana numaramı verdiklerini söyledim. Gökhan hemen Takip Şefinin yardımcısına giderek, kendi numarasını istedi. Herkes şakalara hazırdı. Yardımcı, Gökhan'a XY3158Z31267 gibi hayli uzun bir numara verdi. Gökhan bundan sonra dilekçelerinin altına bu numarayı da atmaya başladı. Tosun, Gökhan'a kızıyor, fakat Ankara'da üst makamlara yakın olan babası nedeniyle fazlaca üzerine gitmiyordu. Gökhan'ın gün aşırı verdiği “Okulunun bulunduğu Maslak caddesinden sık sık Sovyet arabalarının geçtiği ve hayati tehlike içinde bulunduğu cihetle uygun bir yerinde taşımak üzere kendisine silah verilmesi” gibi saçma sapan dilekçeler, sonunda Tosun'un sabrını taşırdı. Gökhan’ı ilk önce İstanbul'da başka bir üniteye verdiler , daha sonra İstanbul ve Ankara'da birçok ünitede dolaştı. Ankara'ya tayin olduğum 1975 yılında Gökhan'ın Teşkilattan ayrıldığını ve bir gazetede çalışmaya başladığını öğrendim. Baba mesleğine ilk adımları atmıştım. İşimi seviyor ve bütün gayretimle çalışıyordum. Hayal meyal hatırladığım çocukluk yıllarında, Babıali'de, eski Hürriyet Gazetesinin yanındaki cumbalı, 3 katlı, arkasında çıkmaz sokağa açılan küçük bir bahçesi bulunan, kasvetli ahşap evden beri, baba mesleğine hevesliydim. O ev, o zamanki Milli Emniyet Hizmetlerinin İstanbul’daki Teknik Bürosuydu. Babam da oranın şefiydi. Tek manzarası ön sokakta oturan, sırtlarına taktıkları deriden yapılmış heybelerine dayanarak uyuyan, yük taşıyan hamalların olduğu, bu kasvetli evin üst katının bir bölümü de bizim oturduğumuz lojmandı. Evde sivil giysili rütbeli kişiler çalışır, aşağıdaki koğuş gibi yerde de birçok sivil giyimli er yatardı. Şimdiki Vilayet binasının arkasındaki parkın, Cağaloğlu yokuşuna açılan kapısının hemen yanı başında da Milli Emniyetin İstanbul Merkez Şefliğinin binası bulunurdu.




FastCounter

 

Hit Counter

  Anadolu Türk İnterneti

 

Güncelleştirme : 24.08.2021 - 15:50